Yalnızlığın Anatomisi
Yaklaşık üç aydır her gece uykuyu gücendiriyor ve literatürümüze “Uykuyu gücendiren adam” deyimini kazandırma yolunda hızla ilerliyorum. Uykuyu gücendirdiğim her
Yaklaşık üç aydır her gece uykuyu gücendiriyor ve literatürümüze “Uykuyu gücendiren adam” deyimini kazandırma yolunda hızla ilerliyorum. Uykuyu gücendirdiğim her
Ömrünün otuz dokuzuncu baharıydı. Kendine seslendiği, kendine diklendiği, kendine mızmızlandığı günler bitmişti. Berhavâ olan gençliğini düşündü. Saatine baktı. Vakit ikindinin
Dosyamızın yeni yazısını Celal Kuru hazırladı: Edebî Mektuplar *** Giriş Edebi bir tür olarak mektup, Antikçağ’da didaktik edebiyatın bir türü olarak
Dosyamızın on beşinci yazısını Celal Kuru hazırladı: Tasavvufî Mektuplar *** Giriş Mektup yazmak dervişlerin hiç vazgeçmediği bir haberleşme aracıdır. Mürşid-i
İki ay boyunca âvâre bir meczup gibi dolaştı. Bedeninden ruhunun üçte ikisi çekilmiş, geride kalan biriyle de ayakta durmaya çalışıyordu.
Bazen, yapmak isteyip de yapamadıklarım, sürekli ertelediklerim bir tortu gibi üzerime çöküyor ve zamanla onunla yaşamaya alışıyorum. İçimde bir tembellik
Nasıl olmuştu da milyonları içinde barındıran bu koca kente dostum Salih sığmamıştı. Onunla bazen haftada bir, bazen de ayda bir
“İki şey ruhumu karartır. Konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmak” der Şirazlı Sa’di hazretleri. Evet, gerçekten zor zamanlardayız ve zor
07.10.2015 Günler, beyaz saç telleri gibi yağıyor üstüme. Üstelik hangisinin son misafirim olduğunu bilmeden buyur ediyorum. Bugünü, dünlerden ayıran yeni
Karanlık, şehrin üzerine çöreklenmişti. Gündüzleri canlı mezarlıklara dönüşmüş, ruhsuz, kemik yığını insanların doldurduğu cadde ve sokaklardan kaçıp uykuya dalan beş
İnsan, geçmişini günlüklerinin hafızasına kazır. Günleri tutabilmek adına günlük tutar. Heyecanlarını, sevinçlerini, hüzünlerini, endişelerini bir bir kayıt altına alır. Bugünlerde
Edebiyat Mevsimi denilince şüphesiz aklımıza Eylül, Ekim ve Kasım ayları gelmekte… Sahaf Festivalleri, Dergi Günleri ve Kitap Fuarları; okuyucu, yazar,
09.00 Her Pazartesi sabahı, patronların çarkına su taşımak için bir haftalık gönüllü kölelik maratona uyanıyor. İşyerlerinde kendilerini tek otorite olarak
Güneşin bir mızrak boyu yaklaştığı, insanların yüzünde kıyamet tedirginliğinin yaşandığı, herkesin bir tarafa koşuşturduğu yaz günleri bitmiş, Eylül’e merhaba demiştim.