Yazılar:
  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt
  • Tarih Nedir?
  • Yedi İklim - Mart 2021
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır
  • Yenileyen Yenilgi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Çık Bahçeye Oynayalım

Ali Ayçil  |  16/05/2017  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:1.456

Seninle yıkımlar üzerine konuşacağız. Ama üzerinde konuşacağımız terk edilmiş bir adamın yıkımı olmayacak. Bir evin, bir ülkenin, bir hayalin yıkımı da olmayacak. Konuşmamız bütün görkemiyle ortada duranın, dilinden bal damlayanın, coşkulu görünenin, dünyayı renkli gözlüklerle seyretmeye başlayanın, kendi koltuğunun rahatlığını insanlığın kurtuluşu sananın yıkımı üzerine olacak. Bu biraz muğlâk ve kapalı cümlelerle ne anlatmak istiyorum? Aklından böyle bir soru geçtiyse, kuşku yok ki sen de yıkımın bir parçasısın. Madem ki yıkımın bir parçasısın, hadi meseleyi anlayacağın düzeye indirelim: İnsanların henüz şöhret olmadan, henüz mülk sahibi olmadan, henüz muktedir olmadan önceki aciz bir dönemi vardır. Bu acizlik pek samimi bir görüntü de sergiler. Bir kere pek çok insan bir araya gelerek bir kardeşlik iklimi inşa etmişlerdir; içlerinden hiçbirinin şöhret olmak gibi bir ideali, mülk düşkünlüğü, iktidar kaygısı yoktur. Kimse tek başına herhangi bir hesap içinde değildir; mücadele, herkesi bir araya getiren ideal ya da idealler için yapılmaktadır. Bütün kardeşler bu ideale bir biçimde sırt verirler. Ama zaferi önceden paylaştırılmamış bu gelecek bir gün gerçekten de gerçekleşir. Ne yapalım; istemesek de şu ortada duran zaferi paylaşmak icap etmektedir!

Dünyevi bir zafer peşinde olmayanların bir gün dünyayı paylaşmak zorunda kalmaları tahmin edeceğin gibi başlangıçta biraz acemicedir. Mesela bir edebiyat adamı şöhret olmuştur ama salondaki dinleyicilerine inandırıcı bir ses tonuyla şöhretin afet olduğunu söylemektedir; bir iş adamı, zaferden aldığı büyük payı yemekli bir toplantıda dostlarıyla paylaşırken birden aşka gelip eski güzel günleri hatırlatmaktadır; kabiliyetleri kuşkulu bir bürokrat, istatistiğin kurallarını zorlayan yeni bir gelecek tablosu çıkarmaktadır. Bunlar elbette hoş görülebilir hallerdir ve sınıf atlamanın eşiğindeyken geçmişe el sallamak insanların eski bir âdetidir. Zaten yıkım da bütün bu adetler yerine getirildikten sonra işbaşı yapar. Pek çok mücadeleyle elde edilmiş olan yeni hayat, artık pek çok mücadeleyle korunması gereken bir mevki haline gelmiştir. Bundan böyle her türden mağduriyetin yaşandığı o aşağı yurda dönmemek için bütün yollar denenecektir. Ama hâlâ aşağı yurtta birileri ikamet etmektedir ve birilerinin ikna edilmesi için yeni bir gelecek planına ihtiyaç vardır. Birinci vagona binmiş olanların ikinci vagondakilere yolun kutsallığı noktasındaki telkinleri muhtemelen tazelenmiş bir ikna yöntemidir…

Üzülerek söyleyelim ki yol hakkında bir kez daha mutabakata varılmış olsa bile vagon artık tek değildir ya da bir zamanlar olduğu gibi bütün kardeşler aynı vagonda yolculuk yapmamaktadır. Bazı kalemler, bazı bürokratlar, bazı siyaset adamları, bazı şöhret arzuluları birinci mevkiye yerleşmişlerdir ve onların bundan böyle bir vazifeleri de kapasitesi sınırlı bu mevkii daimi kılacak yeni söylemler inşa etmektir. İşte yıkım tam da bu sahici olmayan ama sahicilik süsü verilen birinci mevki söylemlerinin içine saklanır. Biri kardeşlikten bahsetmektedir ama bahsettiği kardeşlik mağdurların elbirliğiyle bir işin müşkülünü ortadan kaldırmaya işaret etmez; bir başkası dış düşmanlara karşı hep teyakkuzda olmamız konusunda bizi uyarmaktadır ama aslında bu uyarı, ikinci vagondakilerin dikkatini birinci vagondan uzak tutmak için yapılmaktadır. Eski günlerden devşirilerek sahicilik süsü verilmiş bu yeni dilin kimi zaman kara mizahın sınırlarını zorladığına da tanık oluruz. Bütün enerjisini varsıllık için harcayan birileri, şu fani dünyada “hiç” ya da “yok” olmaktan bahsedebilmektedir mesela; mesela bir başkası milyonlarca izleyicisine, ipeksi ses tonuyla, bir derviş gibi yaşamanın güzelliğini anlatmaktadır. Şu insan nasıl da muzip bir varlık!

İstersen hiç sormadığımız bir soruyu soralım: Bütün bunlara gerek var mı? Ne kötü bir soru bu böyle; beni kendi zekâmdan kuşkuya düşürecek kadar üstelik. Elbette bütün bunlara gerek var, yani bütün bu adamlara. Bunlar gelir ve giderler; bunlar yapar ve yıkarlar; bunlar sorar ve cevaplarlar; bunlar alır ve satarlar; bunlar yazar ve silerler; bunlar, kendisi de bir şaka olan tarihin canı sıkılmasın diye yaptığı şakalardır; bunlar bir şakanın şakalarıdır. Sözü Oğuz Atay’vari kuyruklandırdığımın farkındayım. Ama belki de Oğuz Atay’ın sözü kuyruklandırmasının sebebi de bu şakanın farkına varmasıydı. Şu “aydın” nasıl da muzip bir varlık; senaryosunu her devre monte edebiliyor. Yüce ulusumuz otursun, şimdi yüce milletimiz dinlesin; dört çekerli mütefekkirimiz, üstelik acz içinde, yok oluşu değil, “yok” oluşu anlatacak. İstersen biz ne oturalım ne de dinleyelim; çık bahçeye oynayalım…

 

Ali Ayçil

 

Kaynak: Gerçek Hayat Dergisi, 863. Sayı

 

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Kavga Başlıyor

Sonraki Yazı

Kazık Felsefî Test VI

İlgili Yazılar

  • 2

    Sabahattin Âli’yi Kimler Öldürdü?

    Davut Bayraklı
    “Sağlığında nice ehl-i...
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi V

    Bilal Can
    I. İçimizde mayalanan her hüzün,...
  • Şehrengîz

    EdebiFikir
    Meslek ve esnafların tanıtıldığı,...
  • 1

    Kitap, daima kitap, her zaman kitap…

    EdebiFikir
    İsmail Kara tarafından yazılan bu...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Reel okur
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah
  • Mihrinaz için buradayımhep
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için genel okuyucu

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt

    Muhammed Furkan Kâhya
    03.03.2021

  • Tarih Nedir?

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yedi İklim – Mart 2021

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

    Feyyaz Kandemir
    01.03.2021

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır

    Celal Kuru
    27.02.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    Rambo Ramazan’ın Ölümü

    By Celal Kuru
    Feyyaz Kandemir'e Vaktinden evvel...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...