Yazılar:
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Derisini Değiştiren Yılanın Hayreti 8

Sulhi Ceylan  |  28/02/2017  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:

1

Bir işin gelecekte nasıl olacağını düşünmek, sonunu düşünerek iş yapmak, bir işi idare etmek gibi anlamlara gelen “tedbir” hakkında tasavvuf ehli kendine has açıklamalarda bulunmuştur. Ehli tasavvuf; hayatının kendi elinde, kontrolünde yani idare ve tedbirinde olduğuna inanmanın yanlış olduğunu ve böyle bir tedbir anlayışının sûfi lügatinde olmadığını söyler. Çünkü burada bir varlık (benlik) hissi mevcut olup Allah’ın kuluna şah damarından yakın olduğunu ve her an kuluyla birlikte olduğu gerçeğinin unutulması söz konusudur. İnsanoğlu biteviye hayatının kontrolünü eline almaya ve geleceğe dair yatırım yapmaya çalışır. Ölüm gerçeğinin farkında olduğu halde, bu gerçeği yadsır ve ne yazık ki kalbi binlerce beklenti içindeyken ölüverir. İşte tasavvuf ehli hayatın mutlak kontrolünün Allah’ın elinde olduğunu söyler ve söylediklerini hayata geçirirler.

***

Fusûsu’l Hikem ve Fütuhât-ı Mekkiye gibi çağları aşan eserler ortaya koyan İbn Arabî hazretlerinin yazdığı şiirlerinin toplam beyit sayısı 15.000’i bulur. İbn Arabî, Tercümanü’l Eşvak (Arzuların Tercümanı) kitabındaki şiirleri Makâm-ı İbrahim imâmı Şeyh Ebu Şuca’nın kızı Nizâm için Mekke’de yazmaya başlamıştır. Her ne kadar bu şiirler Nizam’a yazılmış gibi gözükse de şiirlerin bütünü simgesel olup ilahi aşkı anlatır. Bu simgeleri çözemeyen ve şiirlerde geçen Nizâm ismine takılan bazı kişiler kitapta cismani aşkın kastedildiğini söylemişler ve bu durum üzerine İbn Arabi Zehâiru’l-Â’lâk adında bir kitap yazarak şiirlerin aslında ilahi aşkı anlattığını açıklamıştır. Bu kitapta İbn Arabî: “Çabucak hasta olabilecek, kötü niyetli nefisler/insanlar olmasa, bedensel güzellik ve huylarında Allah’ın yarattığı güzellikleri şerh etmeye başlardım” diyerek Nizâm’ın güzelliğinin insanları meftun ettiğini söyler. Yani Nizâm Allah’ın Cemal sıfatlarının tecelli ettiği ârif bir kadındır.

Zehâiru’l-Â’lâk’ın girişinde İbn Arabî: “Bu cüzde yazdığım her isim ondan kinayedir. Anlattığım her evden onun evini kastederim. Ancak bu nazmettiklerimle İlâhî vâridât, rûhânî tenezzülât, ulvî münâsebetler îmâ edilmiştir” diyerek şiirlerin yazılma sebebini ve ilahi aşkla bağlantısını anlatır.

Tercümanü’l Eşvak’taki bir şiir şöyledir:

“Kalbim her sûreti alacak hâle geldi.
Onun için gâh ahular otlağıdır, gâh rahipler manastırıdır,
Gâh puthanedir, gâh tavâf edenlerin Kâ‘be’sidir,
Gâh Tevrat levhalarıdır, gâh Kur’ân mushafıdır
.”

İşte İbn Arabî bu şiirinin yanlış anlaşıldığını görünce Zehâiru’l-Â’lâk’da kalbin beşeri arzularla dolduğunda puthane, yüce duygularla dolunca Kâbe, sevgilinin keşişe benzetildiğinde ise manastır gibi olduğunu olduğunu yazar.

***

İnsanın biriktiren bir varlık olduğu hepimizin malumu. İnsan, başta mal, mülk ve para olmak üzere sürekli biriktirir. Fakat biriktirmesi sadece zahiri eşyalarla sınırlı değildir. Bunların yanında kin ve öfke, sevgi ve muhabbet de biriktirir. Kendine kötülük yapan birinden eğer intikamını alamadıysa öfke ve kin biriktirmeye başlar ve her geçen anla birlikte bu öfke ve kin kişinin kalbinde hükümranlığını ilan etmek için didinir durur. Aynı şekilde eğer kişi sevdiğinden karşılık göremediyse yani vuslata eremediyse, yaşadığı ayrılık, sevgi biriktirmesini sağlar. Çünkü ayrılık aşkı, vuslat ise meşki doğurur. Kısacası insan biriktiren bir varlıktır bu biriktirmesi ölümle sona erer. Belki de insan ölüme karşı bir biriktirme uğraşına duçar olmuştur, belki de biriktirerek içindeki ebedilik hissini tatmin ediyordur. Her hâlükârda, insan bir kefen ile rabbine giden bir acizdir ve en büyük sermayesi güç ve kudret değil, acizliğidir. Ah insan acizliğinin kuvvetini bir bilse!

***

Ebu Turâb Nahşebî; “Sûfi o kişidir ki, hiçbir şey onu bulandırmaz, her şey onunla saflaşır.” der. Bu sözde sûfi; insan-ı kâmile karşılık gelmektedir. İnsan-ı kâmil ise içindeki teşvişi yani karışıklığı durultmuş, nefsinin terbiye etmiş ve Allah’ın her fiilinden razı olmuş kişidir. Her baktığı yerde Allah’ın tecellilerini seyreder ve gerçek failin Allah olduğunu hakka’l-yakîn bilir. Dolayısıyla etrafında gerçekleşen olaylar ve başına gelen bela ve musibetler sûfinin kalbinde yer bulmaz. Sûfi bilir ki başına her ne gelirse Allah’ın takdiri ile gelmektedir. Allah’ın takdirini değil de zahiri yani kişileri görmek ise hakikatte şirktir. Çünkü Ali ve Ayşe’yi gören Hakk’ı göremez.

***

İbn‐i Atâullâh El-İskenderî hazretleri Hikmetler’inde şöyle buyurur: “Hatalardan dolayı Allah Teâlâ’nın rahmetinden ümidinin azalması, amele itimat ve güvenin işaretidir.”

Cennete girmek ve azaptan kurtulma noktasında en büyük hatalardan biri kişinin yaptığı ibadetlere güvenmesidir. Çünkü bu durumda kişi yaptığı ameller neticesinde kibre girmekte ve o amelleri kendisine yaptıran Hakk’ı görmemektedir. Hem kula düşen amellerine değil rabbine güvenmesidir. İbn‐i Atâullâh El-İskenderî hazretleri bu sözünde amel etmeyin demiyor, bilakis amel edin ama amelinize değil hakka güvenin bu sayede benlik çölünden kurtulursunuz demek istiyor.

 

Sulhi Ceylan

Kaygusuz Dergisi 1. sayı
Tweet

1 Yorum

  1. A.b 01.03.2017 14:34:52

    Büyüdükçe(!) Tasavvuf klasiklerindeki sözlerin şerhini şerh gibi düşenlerle yolum kesiştikçe luzumsuz bi ahhh ediyorum.
    Kimdi kalbimi yağmalayan?!

    …

    Ahmetler, analar, babalar, bilmem kim hocalar silüet olup devriliyor zihnimde… tüm hataların menşei bana çıkıyor.

    Sulhi Ceylanın imam-ı rabbani hz.lerinin mektuplarından nemalanmış yazılarınıda görürüz inşaallah. Gönlünüze sağlık.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

İngiliz Emelleri ve Son Osmanlı Hükümeti

Sonraki Yazı

Aşk

İlgili Yazılar

  • 1

    İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    1. İnsan ve günah (suç) arasındaki...
  • “Yazıyor Yazıyor” Demenin Dünü Bugünü

    Ferhat İnan
    Hâlâ Gazete Okuyor musunuz? Geçen...
  • Göle Maya Çalarken Eşeğe Ters Biniyor ve Bindiğim Dalı Kesiyorum

    Feyyaz Kandemir
    Göle Maya Çalmak Nasreddin...
  • 3

    Peki Ne Olacak?

    Sulhi Ceylan
    Telefonum çaldı. Arayan Bülent...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Bir Oduncu Masalı

    By Mehmet Emir
    Bir tanık vardı. Çürümüş dalları...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...