Yazılar:
  • Nefehât
  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref
  • Adı Aşk
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Erkekler Çalışmaya Mecbur ve Mahkûm mu?

Mustafa Armağan  |  25/02/2013  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:4.424

3
tembellik meslektir

Tembelliik Meslektir Derneği, ilk defa Mustafa Armağan’a katılıyor.

“Erkeklerin çalışmama hakları, aylaklık hakları ne zaman tanınacak?”

 ***

Paul Lafargue’ın aylaklığa övgü düzdüğü kitabını duydunuz mu? Peki çağımızın ünlü filozofu Bertrand Russel’ın aynı konuda bir kitabı olduğunu? Ünlü sosyolog Thornstein Veblen’in henüz Türkçeye çevrilmemiş olan İşsiz Sınıfın Teorisi’nden haberdar mısınız?

İyi de bunları duymamış veya okumamışsanız bugün size nasıl anlatacağım aylaklığın erkeklerin de hakkı olduğunu?

Hah, buldum! Hani şu geçen gün Fatih’te çalışmadığı için annesinden ölesiye dayak yiyen 16 yaşındaki çocuk vardı ya, oradan girelim meseleye isterseniz.

Meselenin içyüzünü bilmiyoruz elbette lakin bir nokta var ki son derece önemli. Erkekler tabiatları gereği, erkek olmaları hasebiyle çalışmak zorunda imişler gibi muamele görmektedirler toplumdan. Sadece ömür boyu çalışmaya mahkûm edilmiş zavallı babalar oğullarını kendi elleriyle kurban olmaya hazırlamıyor, asıl oğullarını eli ekmek tutsun diye çalışmaya zorlayanlar annelerdir.

Erkeği çalışmaya koşma işinde başı çekenin genelde baba değil de anne olması da manidar. Niçin babası değil de annesi dövüyor 16 yaşındaki çocuğu işe gitmediği için? Asıl dayakçı rolünde adı çıktığı için bu görevi en başta -hani şu ataerkillik masalına göre- babanın üstlenmesi gerekmez miydi?

Hayır! Bir kurbanın halinden en iyi diğeri anlar da onun için!

Erkeklerin çalışmama hakları, aylaklık hakları ne zaman tanınacak?

Böyle bir soru bile abes geliyor çoğunuza değil mi? Ama niçin? Hiç düşündünüz mü?

Bence kadın-erkek çatışması da, savaşı da, ataerkillik tartışması da, erkek egemenliği martavalları da bu sorunun kaynattığı yanardağın yanında ispirto ocağından farksız kalır. Bütün mesele, cinslerden birinin çalışmaya mecbur ve mahkûm edilmiş olması, diğer cinsin de “domestik kültü” canlı tutabilmek için bu statükoyu desteklemesinden kaynaklanıyor.

Sanayi öncesi toplumlarda kadınlar da üretime katılmak zorundaydı. Yani şu bizim eski, köhne, cahil, geleneksel diye acıyarak baktığımız zaman dilimindeki toplumlar kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden çalışmak ve üretmek zorunda olan “kıtlık toplumları”ydı. Sanayi toplumuna geçildiğinde ailenin bütün üyeleri şehirlere göç edip fabrikalara kapandı. Tıpkı tarlada gün boyu nasıl çalışıyorlarsa, fabrikalarda da 14-15 saat karın tokluğuna çalışmaya başladılar, ailecek.

Bu ağır çark, kısa zamanda ilk firelerini verecekti. Önce yaşlılar ve çocuklar çalışma sürecinden sıyrıldılar. Yaşlılar emekli olma imkânına kavuştu, çocuklar da okuma ordusuna katıldı. İlk tepkiler onlar adına verildi ve durumlarına yeni düzene göre ayar çekildi.

Geriye genç ve orta yaşlı kadınlarla erkekler kaldı.

İşçi sendikaları ile feministlerin iş birliği sonucunda kadınlara özgürlük sloganı Avrupa üzerinde onlarca yıl yankılandı. Kadınlara özgürlüğün o zamanki anlamı bugünküne göre oldukça tuhaftı.

Ne isteniyordu biliyor musunuz? Kadınların evlerinde oturması!

Evet, evet, yanlış okumadınız, feministler ve işçi sendikaları el ele vermiş, kadınları bu çalışma ortamının pisliğinden kurtarmak ve “eve kapatmak” için uğraş veriyorlardı.

O zamanki feminizm böyleydi. Kadınların “çalışmama hakkı” geçtiğimiz yüzyılın sonundaki feministlerin elindeki en önemli kozdu.

Kadınlar pis işlerde çalışıyor, yorgun düşüyor ve çoluk çocuklarıyla ilgilenemiyorlardı.

Aile saadeti diye bir şey kalmıyor, işçiler mutsuz oluyor, verim düşüyordu.

Sonunda patronlar da razı oldu bu isteğe ve kadınların evlerine kavuşmalarına izin verildi.

Artık onlar gönüllerince bulaşık ve çamaşır yıkayabilecek, akşam eve döndüğünde en güzel yemekleri kocalarının önüne koyabilecek ve insan olduklarının farkına varabileceklerdi.

Sanayi toplumu, sanayi devrimi en büyük devrimi, binlerce yıldır erkeğiyle beraber üretime katılmış olan kadını, çocuğu, yaşlıları üretim sürecinden kopartıyor ve bir yerlere kapıyordu. Çocuğu okula kapıyor, yaşlıyı huzur evine, kadını da eve.

Sanayi üretimi böylece ailecek başlayan bir süreçte üç firar kapısını birden açıyordu. Çocuklar, yaşlılar ve kadınlar bir yerlere firar ediyor, fabrikada erkek tek başına bırakılıyordu.

Erkek çalışmaya mecbur ve mahkûm, diğerleri ise çalışmama hakları tanınmış figürleriydi sanayi toplumunun. Kadınlar istediği zaman işten çıkabilir ve kendisine bakacak bir erkek bulabilirdi.

Üretimin bütün yükünü sırtlayan erkeğin kaçacak bir “evi” bile yoktu.

Ve erkek, sanayi toplumunun “mutlu kölesi” olarak yalnız başına ne zamana kadar direnecektir?

 

 

Tweet

3 Yorum

  1. Mücahit Emin Türk 27.02.2013 10:32:39

    Erkeklerin çalışması vaciptir. Hak Din olan İslâm’ın hükümleri kıyamete kadar değişmez. Çalışmamayı övmek, erkeklere çalışmama hakkı filan istemek Allah korusun imanı tehlikeye sokar. Temel itikat ve ilmihal bilgilerini öğrenmeden de yazmamak, konuşmamak gerekir.

    Cevapla
    • civan mert 27.02.2013 14:43:18

      emin bey,

      çok yerinde cümleler sarf etmişsiniz, teşekkür ediyorum.

      ancak kadınların mevcut konumunu da tasvip edemeyiz, kadınların da erkeklere itaat etmesi gerekir. bunu da vurgulamak gerekir. yoksa eksik kalır söylediğiniz şeyler.

      Cevapla
  2. üç gün arpanı derem 26.02.2013 14:02:29

    bohçacıların erkekleri çalışmıyor. çadır kurmayı öğrenirseniz keyfinize bakabilirsiniz.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Edebifikir Kârilerine Ültimatom

Sonraki Yazı

Şergada, Düreme, Düğülcek, Urguya

İlgili Yazılar

  • 1

    Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    1. Edip Cansever’in “İdris’le...
  • 1

    Edebiyat

    Orhan Veli Kanık
    Birçok yazarımızın bir türlü...
  • 1

    Olay Şöyle Oldu!

    İbrahim Orhun Kaplan
    Günlerden bir gün can...
  • Mevziden Uzak Düşler

    Bilal Can
    İnsanın yalnızlık nedeni Gecenin...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Midye Karanlığı için tişkirler
  • Yalnızlığın Mabedi için Zeynep
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için tahattur
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Muhammed Furkan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Nefehât

    Celal Kuru
    20.04.2021

  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref

    Sizden Gelenler
    19.04.2021

  • Adı Aşk

    EdebiFikir
    18.04.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    Karşılaştırmalı Tarih ve Şiir

    By Ece Ayhan
    Karşılaştırmalı Tarih ve Şiir Türk...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...