Yazılar:
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
  • Edebifikir Radyo
  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Eylül

Sizden Gelenler  |  15/08/2013  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:3.982

3
yusuf duru

Yusuf Duru, umudu haykırıyor. Sahi umuttan başka neyimiz var?

***

 

Bir eylül gününde
“Yesrib gülüşlü” bir güzele vurulduğumuz,
Can pazarına met’a olarak atıldığımız,
Aleme rüsvay olduğumuz,
Kendimize sessiz kaldığımızdır.

Hazanın sarıya boyandığı, aşkın kapıya dayandığı mevsimdir eylül.

Sabaha karşı, bir başıma şehrin, akşamın alacasından sonra büründüğü ve sabahın ilk ışıklarına kadar gizlendiği kimsesizliğine “kim” olmaya çalışırcasına adımlıyorum kaldırımları. Gece bekçileri bile gecenin kuytularına çekilmiş, kim bilir hangi hülyanın işveli, cilveli ve şuh girdaplarına kapıl(an)mışlar.

Gün ağarmak üzere, ortalığı velveleye verecek olan ışığa yeni bir yüzle çıkılacak ve güneşin aydınlığında, tüm sıkıntılar, karabasanlar, gece saklananlar şehrin kalabalığına karışıp kaybolacaklar. Ben yine sessiz, yine sensiz…

Bu sessizlik ve sensizlik, bu bir başınalık artık yük olmaya başladı yüreğime. Ayaklarım, her an yeni bir isyana doğru beni çekip sürükleyebilir, her an yeni bir başkaldırıya, yüreğim olur diyebilir. Gelmesi beklenen, ya da gelip peronunda bekleyen trenlerden inmeyeceğini bile bile kaç sabaha kan çanağı gözlerle, bekleme salonlarının soğumaya yüz tutmuş soba başı yalnızlıklarında  ulaştım biliyor musun? Ve kaç eylül gecesi yalnızlığında, kaybolmuş hayatlarının, taşımakla, sürüklemek arasında hamallığını yapanların boş, anlamsız, bazen korku, bazen tedirginlik kokan, çokça tehdit dolu bakışları ile paylaştım saçak altlarını haberin var mı?

Kaçışıma bakma, sen bana bakma… Ben hep böyleyim. Yanımda yöremde kim var(sa). Varlıklarının farkında olmayan yokluğun elçileri. Bu gecelerle olan bağım korkutmasın seni. Meczup sanma sakın. Ben senin delinim, sende kaybolmuş özümü, yine sana ait adımlarda arayıp bulmaya çalışıyorum. Hani hep kendinden utanan, ama asıl âlemin kendisinden utanması gereken teslim olmuşların en iyisi “Zâkir” vardı ya. İşte o misal. Bir “Zâkir” olamadım ya ona yanarım…

Hep bir ses bana şöyle seslenir;  “Sen hiç değişmeyecek(mi)sin?” değişmeyi isteyen kim a gönül çelenim! Her gün geceye doğru süzülürken nazlı kanatlarıyla, ben avare sokaklara vururum kendimi. Kime ne kavrulmuş saçlarımın günlerdir su yüzü görmediği, kime ne yaz kış yarıya kadar açık gömlek düğmelerimden, kahverenginin en koyu tonundaki yanık tenimin üşümesi, kime ne ayaklarımın yalın, başımın açık olması.

Maveraya kadar uzanan bu çılgın yürüyüşün nerede biteceğini kimse bilmiyor. Ama ben biliyorum Yesrib’lim, ben biliyorum.  Kendi kendime inandırdığım “bir gün geleceği yere gidiyorum” soranlara da böyle söylüyorum. Nereye geleceğini sorduklarında, eylül sarısı, hazan sızısı, yaprak düşüşü umutlarımla bakıyorum uzaklara, çok uzaklara.

Yokluğun gurbetimdir. Kavuşmam hayal. Her seher vakti duaya durmuş ihtiyarlar görürüm cami önü yalnızlıklarında bu şehrin. Ellerini açmış büyük bir şevkle sonlarının hayrına dua ederler. Ve ısınır yürekleri ihtiyarların. Umuda sarılmış, duanın sıcaklığını hissederek daha bir ısıtır onlara bakan gözleri. Heveslenirim, çökerim yanlarına iki diz üstü. Açarım bende ellerimi. Duam “sen”lidir, yakarışım “sen” yüklüdür. Yanaklarımdan iki damla yaş süzülür arkası kesilmeyen. Yine düşersin aklıma, yine vurursun yüreğime deli deli. Günlerdir, aylardır sessizliğinin sorgusu bir murç gibi yüreğime çakılıverir ansızın. Pervasız kaldırırım başımı, açarım gözlerimi fütursuz, sanki yanımdaki ihtiyarın dua kokan avuçlarında seni görmek istercesine bakarım… Ama…

Aylardan eylül, mevsim ölümdür. Ölüm kurtuluş…

Ah eylül! Gelişin her seferinde bir ayrı sancıdır, gidişin hazan. Ardından dökülen tüm umutlar, birileri tarafından süpürülür, toplanır ve götürülüp şehrin metruk yerlerine kurulmuş umut çöplüklerine, çürümeye bırakılır.

Kim bilir, çürümeye bırakılmış umutlar hiç beklenmedik bir anda filizleniverir, yeşerir ve taptaze bir fidan olarak yeniden boy verir.

Ne dersin Yesrib bakışlım? Yeşerir mi umutlarım?

 

Yusuf Duru

 

 

Tweet

3 Yorum

  1. Yusuf DURU 16.09.2014 15:09:52

    Ne güzel bak. BÖyle bir yazıyla bile sizi güldürebildi isem buda bir başarıdır. Hz. Mevlana’ya arkadaşları sesleniyordu. “Celaleddin gel seninle damdan dama atlama oyunu oynayalım” diye. Celaleddin “Onu bağdatın köpekleri de yapar, gelin sizlerle göklere ağalım ne dersiniz” diyordu… Eee. Biz hâlâ damdan dama atlama oyunu oynuyoruz, siz göklere ağıyorsunuz demekki, mübarek olsun…

    Cevapla
  2. Vîsal 16.08.2013 03:22:09

    Ne olursa olsun metinin ruhu var..

    Cevapla
  3. yusuf kandahar 16.08.2013 00:53:40

    bu görüşe iştirak etmemek mümkün değil. yusuf duru bunu nasıl yapar? kelâmın edebini o bilir diye düşünmüştük.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Can Kulağıyla

Sonraki Yazı

Tütün ya da Kitap

İlgili Yazılar

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    Gece yaptığım seyahatlerdeki kadar...
  • 1

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III

    Bilal Can
    Bizi buraya sıkıştırdılar, bizi...
  • 1

    Sezai Karakoç’un Hatıraları – 2

    Sizden Gelenler
    “O güne kadar İslam, içimizde...
  • 2

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    Dünyanın bu yakasındaki çocukların...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Edebifikir Radyo için Hep Hiç
  • Edebifikir Radyo için eski bir radyocu
  • Edebifikir Radyo için Nazenin
  • Edebifikir Radyo için yemen illerinden
  • Edebifikir Radyo için Bilmesendeolur
  • Edebifikir Radyo için .
  • Edebifikir Radyo için muhibban
  • Edebifikir Radyo için EdebiFikir
  • Edebifikir Radyo için ,
  • Edebifikir Radyo için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı

    EdebiFikir
    23.01.2021

  • Edebifikir Radyo

    EdebiFikir
    22.01.2021

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    22.01.2021

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    15 Temmuz Gecesi Boşnak Şekip Efendi’nin Duası

    By Emre Baştuğ
    15 Temmuz gecesi, Türkiye'de bir tarih...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...