Güzel Bir Gün Ölmek İçin

 

Bazen bir şarkı yüreği seslendirir. Yağmuru tutar ve sevdaların tam ortasına bırakır. Bazen bir şarkı sensindir, bazen sessizliğin, bazen dilinden düşmeyen o kelimeler, bazen de yorgunlukların. Ve kırgın bir düşün içinden çıkarsın bir şarkıyla; o şarkı yüreğini seslendirir.

Odanın karanlığına gömersin yüzünü o anda. Yalnızlığın damarlarından hayata doğru ağmaktadır gözyaşını. Ve senin sessizliğin sesine eştir. Kalbinin aksanında çalan o şarkı, sigaranın dumanıyla hayatın akışına dağılır…

Ve belki o ses Teoman’dır…

Ben en çok Teoman’ı dinlerim. Onunla kendim arasında hep bir bağlantı vardır; vazgeçmişlik… Her ne kadar şöhretin, zenginliğin ve kadınların içinde de olsa Teoman, bir bakıma yalnızlığı içinde hayata yenik düşmüştür. Yorgunlukları sözcüklerinden taşar, müziğinin sessizliğine doğru yayılır…

Herkes dedi merak içinde

Ölümden sonra hayat var mı diye.

Boşuna düşünürler sanki

Ölümden önce hayat varmış gibi.

Teoman aşka ne kadar uzaksa, bir o kadar aşk ile yoğrulur. Aşk onun gözünde bir anlık olurken bir yandan da bütün hayatına yayılan bir esrardır. Ancak sözlerinden Teoman’ın aşkının da yorulduğunu anlarız. Çünkü o, aşktan da ötesini istemektedir. Ve eğer aşk varsa, dünya da geriye kalan her şey yalandır.

Yürürüm ipte, ağım yokken hem de, kopkoyu içim

İnan çok çalıştım, bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için.

Neyim var ki sanki senden başka, hadi son bir kez

Ceplerini yokla, aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz. 

Teoman, hayatın bütün yükünü omuzlarında hissetmektedir. Ve bu yorgunluk damarlarından sözcüklere taşar. Sözcükler müzikle yepyeni bir hayatı uyandırır. Uyanan hayat ise kendisine yalnızlıktan hep bir pay biçer.

Kadınlar…

Yıllar var ki Teoman kadınlara karşı hissettiği açlığı yirmilerinden sonra gidermeye başlar. Ancak artık hayatında hiçbir kadın tek başına kalamamıştır. Çünkü onun asıl aşkı yalnızlıktır. Daha sonra kendi tabiriyle; ‘Güzel vücutlar, boş suratlar/ Benimse yenmiş tırnaklarım, titrek ellerim var’dır. Sesini duvarlara asar. Kalbini soğuk odalara gömerek devam eder hayatına. Ve artık hayatında anlamsızlığın yerini hiçbir şey alamaz.

Bana hatırlat; Nasıl bir şeydi, bir şeye inanmak?

Tutkuya tutunmak? 

Teoman, anlamsızlığın kıyılarında kendine ait yeni anlamlar dışa vurunca, artık ölüme yakınlık gösterir. Ölümse ona hayatın ne olduğunu anlatır. Böylece şarkılarında bir felsefe de ortaya koyar kendince. Belki varoluşçuluk, belki de nihilistlik… Ve Teoman  ‘Güzel Bir Gün Ölmek İçin’ şarkısında hayattan anladığını insanlara aktarır.

 

Suç yok, suçlu yok; hayat böyle anladım.

Aşk yok, artık yok ama zamanla alıştım.

 

Senle ben hep böyle kalacağız.

Gitgide eriyip yok olacağız

Yavaş yavaş…

 

Sorma neden, niçin

Her şey yalnızlıktan

Bak, güzel bir gün ölmek için..

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • ihsan , 06/04/2020

    Teoman ile ilgili yazıyı Sulhi Ceylan’ın yazdığını sanmıyorum. Hatta Teoman ile ilgili yazılan yazının burada olmasına şaşırdım. Okuyunca şaşkınlığım geçti. Çünkü Teoman özelinde zihnimde oluşan düşüncelerden çok farklı şerh edilmiş sözler. Bu aklıma Cahit Zarifoğlu’nun Raskolnikov’un arayışına yaptığı yorumu getirdi.

    “Şiirler her okunduğunda yeniden yazılır” derler. (Bu sözü ilk nerede ve kimden duyduğumu hatırlamıyorum.) Şarkı sözlerinin yorumlarını bu cihette almam gerekiyor sanırım. Zira ben de eski bir Teoman dinleyicisiydim. Şarkı sözlerinin ardında kendi egosu yüzünden yalnız kalmış bir adam resmi belirirdi zihnimde. Ancak zaman içinde yalnızlığın bir ceza olmadığını bir seçim olduğunu düşünmeye başladım. Bu yazı da eski düşüncelerimi hatırlattı. Tefekküre vesile olan yazar her kimse teşekkür ederim.

  • Ali , 06/04/2020

    Bu yazıyı Sulhi Ceylan yazdı değil mi? Sabahın şu saatlerinde önce Teoman ve sonra Sulhi Ceylan kalbime düştü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir