Yazılar:
  • Distopyadan Ütopyaya
  • Kahraman Öldüğünde
  • Zihniyet ve Din
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi
  • Mezar Saati
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Herkesin Şehri: Hatay

Muhammed Furkan Kâhya  |  06/10/2021  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:

Hatay denilince aklıma Habib-i Neccar Camii, Eski Antakya Evleri, Harbiye ve Tarihi Affan Kahvesi geliyor. Habib-i Neccar Camii bende bir haşyet duygusu uyandırır. Fakat tam gülümseyecekken birden duraksarım çünkü bu duygu ağzımda yanlışlıkla dilimi ısırmışım da kanıyormuş gibi bir tat bırakır. Sebebini bilmiyorum. Belki de savaş coğrafyasına yakınlık… Eski Antakya Evleri’nin sokaklarında yürümeye başladığımda Akdeniz’de olduğumu fark ederim. Her köşe başında rüzgâr farklı bir yüzünü gösterir ve sırtımı okşar, bazen de kulağıma bir şeyler fısıldar. Bu sokaklarda herkes anonimdir ama yine de yabancı gibi hissetmezsiniz. Harbiye şehrin Karadeniz’i. Samandağ’a gidip bir rampadan aşağı indiğinizde yemyeşil bir Psödo-Karadeniz ile karşı karşıya kalırsınız. Sabah çok erken ya da gece çok geç saatlerde üşüyebilirsiniz. Suyun soğukluğunu, çıplak ayakla bastığınızda ensenizden hissedersiniz. Tarihi Affan Kahvesi şehrin simgelerinden biri. Tarihi olurken işlevsel olma özelliğini de koruyabilen bu tip yerleri her zaman çok sevmişimdir. Ayrıca hem halka hem ziyaretçilere hitap edebilecek bir konsept oluşturabildikleri için sahiplerini tebrik etmek gerekir. Servis çok hızlı. Çalışanları güler yüzlü ve muhabbetşinas. Yazın gelip da Haytalı yemeyenleri Antakya’ya uğramadı desek yeridir.

Bu şehrin insanları “Festina lente!” ilkesini hayatlarının içine yerleştirmişler. Yani yavaş yavaş acele ediyorlar. Sabırsız ya da miskin değiller. Adana’nın aksine oturmuş bir şehirle karşılaşıyorsunuz. Antakya’nın yükünü çeken ana arterlerin başında Kurtuluş Caddesi geliyor. Bu caddeyi baştan sona yürürseniz günlük bütün ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Affan Kahvesi ve Habib-i Neccar Camii de bu cadde üzerinde. Uzun Çarşı’ya gidip Kâğıt Kebabı ya da Tepsi Kebabı yiyebilirsiniz. Eğer Asi Nehri’nin kıyısından yürümek istiyorsanız İnönü Caddesi size eşlik eder. Antakya’ya has serinleten ama üşütmeyen rüzgâra en iyi bu caddede aşina olursunuz. Hemen hemen her yerde künefeciler var. Ve en iyi künefeyi kimin yaptığı bilinmez. Esnaflar arasında bir kalite ya da tat farkı hissedemezsiniz. Bu işi tekeline almış bir işletmenin olmaması her an yeni bir tat keşfetme ihtimalini canlı tutuyor. Uzun Çarşı’nın içine girdiğinizde irili ufaklı kasaplar ve nispeten küçük fırınlar dikkatli gözlerden kaçmaz. Kasaplara gidip Kâğıt Kebabı ya da Tepsi Kebabı siparişi verdiğinizde hemen malzemeleri hazırlayıp en yakın fırına gönderiyorlar. 20-25 dakika sonra verdiğiniz sipariş gelmiş oluyor. En iyi kebabı kim yapar sorusunun da net bir cevabı yok. Her kasabın aşağı yukarı benzer malzemeleri kullandığı bilindiği için el lezzetine olan güven tercihte etkili oluyor. Esnafın çekişmediğini ve birbirlerine rakip gözükmelerine rağmen yardımlaştıklarını kolaylıkla hissedebiliyorsunuz. Görünmeyen ama hissedilen bu tür bir dayanışma şehre saygımı bir kat daha artırdı. Munis insanların memleketi denilebilir Antakya için.

Adana’dan Hatay’a Ceyhan-Erzin-Dörtyol-Payas-İskenderun üzerinden 3,5 saatte geldik. Saat 17.30 gibi Harbiye ile Antakya arasında kalan otelimize eşyalarımızı bırakıp şehrin havasını içimize çeke çeke Uzun Çarşı’ya geldik ve Turgay Kasabı’nda Kâğıt Kebabı yedik. Kebabın tadını beğendim. Tepsi Kebabı’na göre daha kuru olan bu yemek Hataylılar için atıştırmalıktır. Bizim içinse tam bir öğündü. Kasaplar müşterilere ekşi soğuk ayran ikram etme konusunda çok cömert. Çünkü yanında getirilen biberin acılığı herkesçe bilinir. Açık ekmeğin üzerinde servis edilmesi hızlı tüketilebilmesine de yardımcı oluyor. Kredi kartı sistemi henüz tam oturmamış. Nakit para taşımak bu bakımdan önemli. Buradan çıkıp Habib-i Neccar Camii’ne uğrayıp Affan Kahvesi’ne gittik. Haytalı sipariş ettik. Gül suyu, muhallebi ve dondurmadan oluşan bu tatlı kuş kanadı kadar hafif. Şimdiye kadar en iyi çayı burada içtim diyebilirim. Süvari kahveyi anmak gerek. Çayın ardından kapanışı yapmak için çok uygun.

Gece 23.00 gibi Asi Nehri’nin karşı tarafına geçip Büyük Antakya Parkı’nda yürümeye başladık. Banklardan birine oturup halkıyla bütünleşmiş bu şehrin güzelliklerinden konuştuk. Sonra taksiye binmek için yukarı yürüdük. Zamanında Bursa’da inşaat işçiliği yapan bir taksici Bursa’dan geldiğimizi duyunca bize anılarından bahsetti. Çalıştığı yerleri tarif etti. Hatay’ı sevip sevmediğimizi sorunca sevdiğimizi ve her fırsatta gelmeye çalıştığımızı söyledik. Otele bizi bıraktığında eski bir dostla sohbet etmiş gibi memnunduk.

Şehirlerin kimliklerinin oluşumunda birçok faktör etkili olabilir ama oluşan bir kimliği ancak sakinleri koruyabilir. Farklı kültürlerden gelen insanların oluşturduğu bu şehirde kendisiyle barışık insanların varlığı sezilebiliyor. En son ziyaretimin üzerinden salgın geçmesine rağmen Antakya’nın kendi dinamiklerini koruyabildiğini görmek benim için sevindirici oldu. Samimiliği iliklerinize kadar hissettiğiniz bu şehirde misafirperverlik üzerine kurulu bir hayatın olduğunu görebilmek için kaldırımlarda yürümeniz yeterli. Yoldan geçen birisine bir şey sormanıza gerek yok. O frekansı bir şekilde hissediyorsunuz. Kendisiyle baş başa kalmak isteyenler için ikinci bir memleket burası. Her şeyiyle. Hatay’ı koruyan şey, sakinlerinin burayı yaşanabilir kılmaya dair gayretleri bence. Dillendirilmeyen ama üzerinde uzlaşılmış bu olgu şehrin kimliğine her geçen gün daha da değer katıyor.

Sabah 8.00 gibi otelden otogara geçtik ve Antep yolculuğumuz başladı. Yolculuklarda bir müddet kendime döner ve kabuğumu içten kazımaya çalışırım. Yine aynısı oldu ve kendimi bir monoloğun içinde buldum: Bir kişiliğe sahip olmanın giderek zorlaştığı bir iklimde yaşıyoruz. Aynı zamanda bir kimliğe yaslanarak yaşamak da kutsanıyor.  Düzen, tanımlamak ve gruplamak üzerine kurulu. Bu durum insanların kendi hayatlarında “süre” almalarını engelliyor ve kişiler hayatlarının içinde sadece “zaman” geçiriyor. Birey önceden oluşturulmuş bir kimliğe göre yaşamak yani kendine has bir kişilik oluşturmak istediğinde azınlıkta kaldığını hissediyor. Yeryüzünde insanlığın işlerini yürütürken kullandığı parametre çoğunluk… Yani sayıca fazla olma. Bu da yeryüzünün tamamına hâkim bir zaaf… Ne kadar çoksan o kadar haklısın! Bir sorunla karşılaşıldığında kimliği ile yaşayanlar sorumluluk hissetmezler çünkü onlar bu kararı vermedi. Aslında kimliklerinin bir gereğini yerine getirdiler. Hâlbuki kişilik oluşturma çabasındaki insanlar sorumluluklarını bireysel olarak hissederler ve bu onlara katma bir değer olarak geri döner. Bedel ödemek istemeyen insanların sığındığı paradigmaların hepsi reel-politiğe kimlik olarak yansır. Bedel ödediğinizde ise kişiliğinizde değişimler meydana gelir. Acı çekersiniz. Ve her acı yeni bir doğumdur.

Muhammed Furkan Kâhya

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Umut Dünyası

Sonraki Yazı

7 Ekim Sabahı Edebifikir Yazarları

İlgili Yazılar

  • Distopyadan Ütopyaya

    Cüneyt Dal
    Kasvetli bir dünyada açtım...
  • 2

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII

    Bilal Can
    Bize gösterilen kapılardan,...
  • İthaf

    EdebiFikir
    Halide Edib’e - Çok yıl önce...
  • 2

    tivıtırı nasıl kullanıyorum?

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    (hatıra eskiz defteri-1) 2009...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Kahraman Öldüğünde için hasna para
  • Kahraman Öldüğünde için H. G.
  • Mezar Saati için A.
  • Örümcek Adamın Bundan Haberi Var mı? için Padavra
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için can
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için A.b
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için #TTB
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII için Tahir Tarık
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için KöstekliSaatKösteği
  • ben bugün düşüyorum için Derya

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Distopyadan Ütopyaya

    Cüneyt Dal
    01.07.2022

  • Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    30.06.2022

  • Zihniyet ve Din

    EdebiFikir
    29.06.2022

  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    28.06.2022

  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    27.06.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 3

    Yak Sînemi

    By EdebiFikir
    Yak sînemi âteşlere efgânıma...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...