kahramanmaraş bir turizm şehri mi olmalı?

[şehir mektupları – üçüncü yazı]

kahramanmaraş’ın bir turizm şehri hâline getirilme gayretlerinin tuhaf, beyhude ve şehrin hüviyetini tahrip edici işler olduğunu niye kimse söylemiyor? sonda söyleyeceğimi başta söylemiş oldum. böyle söyleyince bazı insanların yüzü ekşiyebiliyor dediklerimizden. fakat benim derdim idarecilerin gönlünü kırmak değil, onlar da idare makamına gelirken tenkit edilmeyi göze almışlardır zaten. ama gene de bizim devlet geleneklerimiz, âdetlerimiz, alışkanlıklarımız bakımından idarecinin yaptığına tâbi olmak normal, yaptığını tenkit etmek anormal sayılır. her neyse… biz meselemize avdet edelim: kahramanmaraş’ın bir turizm şehri hâline getirilmesi, muhtemelen biz fâni ve âciz reayanın dahlinin olmasının imkân dışı olduğu mahfillerde bir siyaset olarak benimsenmiştir.

kahramanmaraş’ta yedikuyular’da bir kayak merkezi hazırlandı, bir de plaj hazırlığı içerisindeler. hatta belediyeler rekabet ediyor bu konuda; büyükşehir ayrı, ilçe belediyesi ayrı plaj yapıyor. bunlara ilaveler yapabilirsiniz: yaylalar ve baraj göllerinde muhtelif spor turnuvaları, dağ yürüyüşleri (“tireyking”in kırık bir tercümesi sayın), muhtelif festivaller vs.

daha evvel “yedi güzel adam” diye bir televizyon dizisi çekilmişti. kütüphane diye takdim edilen ama daha çok talebeler için etüt salonu mahiyeti taşıyan kitaplıklar açılmıştı. “yedi güzel adam müzesi”, “şairler ve yazarlar evi” gibi bazı mekânlar da açılıyordu. daha evvel 1980’lerde, 1990’larda tertip edilen “dolunay şiir şöleni”nin tekrar tertip edilmesi için bahaettin karakoç iknâ edilmiş, yıllar sonra bu şölen şehirde tekrar yapılmıştı. mahallî idarecilerin ağzından kahramanmaraş’ın “unesco edebiyat şehri” unvanına aday olduğunu da işitmiştik. ayrıca bir de kitap fuarı tertip edilmeye başlanmıştı. bu faaliyetlere bakarak kahramanmaraş’ın bir kültür şehri olmaya yöneldiği düşünülebilirdi. ama herhalde bundan vazgeçildi. dolunay şiir şöleni tekrar etmedi, belki bahaettin karakoç’un gönlünün yapılmasının zor olduğundan tekrar etmemiştir, bilemiyorum. geçenlerde kurtuluş mahallesi tarafında yürürken de “şairler ve yazarlar evi”ne çevrilen dedeoğlu konağı’nın olgunlaşma enstitüsü hâline getirildiğini gördüm.

kayak merkezi, plaj, buz pateni sahası, 14 şubat sevgililer gününde toplu nikah gibi şehri sekülerleştiren veya tüketime sevk eden faaliyetleri öne çıkaran mahallî idareciler, kahramanmaraş’ın bir kültür şehri olmasına müteveccih işlerden vazgeçmiş görünüyorlar. dondurma, kırmızı biber, tarhana festivalleriyle, alışveriş merkezlerinin çoğalmasıyla gidilen yer neresi olabilir? acaba yeme-içme, eğlence, tüketim gibi insanların “kalbinden aşağı kısımlarına” hitap edip halktan daha çok teveccüh görebileceklerini mi düşünüyor idareciler? aslında kültür işlerinin müşterisi az değil. ama kültür ve eğitime dair işlerin şuurunda, farkında değil çok kimse. misalen şehrimizde birçok belediye kütüphanesi açıldı, bunların hepsini görmedim ancak gördüklerimin tamamında öğrenciler gelip ders çalışıyorlardı. ama bu işe bakıp da “allah razı olsun idarecilerimizden, çocuklara ne güzel ders çalışacak yer yaptılar. ben bu idareciyi bunun için destekleyeceğim” diyen kaç kişi olmuştur? ben hiç rastlamadım. ama yol, mesire yeri ve park alanlarını konuşan insanlara rastladım.

kültür işlerinin şuurunun da birlikte inşa edilmesi zarureti var. hem işin anlaşılması hem de köklü olabilmesi için. daha evvel kahramanmaraş il kültür müdürlüğü vazifesini deruhte etmiş olan osman nalbant, taş medrese’yi el yazma eserler kütüphanesine dönüştürdüğünü fakat kendisinden sonra buradaki kitapların konya el yazma eserler kütüphanesine gönderildiğini ve kurduğu yapının bozulduğunu anlatmıştı. el yazma eserler kütüphanesini tasfiye eden bir şehrin şairler şehri, edebiyat şehri olarak övünmesi, kendini bu şekilde takdim etmesi gülünç olmaz mı? kahramanmaraş bir kültür şehri olacak deniyorsa ki denmeli -plaj turizmi için kahramanmaraş’a gelineceğini tasavvur etmek hem gülünç düşüyor hem de turizm gibi pasif, sömürgeleştirici, küçük düşüren bir faaliyetle kalkınmaya çalışmak abes oluyor- ve kültür şehri olmak için ısrarlı, sabırlı adımlar atılmalı. belki de il halk kütüphanesiyle başlanabilir. 1965 yılında şehrin nüfusu 63 bin civarındayken 12 bin civarı kitapla açılan il halk kütüphanesi elli küsur yıl sonra aynı binasında, aynı yerinde mi kalmalıdır? kahramanmaraş artık 600 bin küsurluk bir nüfusa sahiptir. 25 bin civarında kitabı olan, eski binasında ve aynı yerinde devam eden bir kütüphane “edebiyat şehri, şairler şehri” diye takdim edilen bir şehre yakışmaz. kütüphane açılırken şehrin hareketli, gözde yerlerinden olan “kızılkabırlık” mevkii bugün aynı oranda revaçta değil. il halk kütüphanesi buradan taşınmalı. daha evvel teklif etmiştik: eski ssk binasıyla yıkılan yenişehir hastanesi binasının yeri il halk kütüphanesi olmalı. veya uzun vadede fatih ilkokulu ile öğretmenevinin yeri böyle bir iş için düşünebilir; sanırım buraların binaları eski, tasfiyesi ne zaman düşünülür ehline sormak lâzım. velhâsıl 1 milyonluk kitaba sahip, büyük, ferah, 24 saat hizmet veren, şehrin merkezinde ve mümkün mertebe öğrenci yurtlarına yakın bir yerde bulunacak bir karacaoğlan il halk kütüphanesine ihtiyacımız var.

(1 şaban 1439 – kahramanmaraş)

mehmet raşit küçükkürtül

DİĞER YAZILAR

7 Yorum

  • Edebi ficir , 14/05/2018

    Karacaoğlan il halk kütüphanesi hala müzeleştirilmemiş mi ? Hayret.

  • sümbüle , 20/04/2018

    Bir de insanların yıllarca dua ve ziyaret için geldiği yerlere balmumundan heykeller diker birileri. Neden diye sorduğunuzda “turizmi arttırmak için” cevabını alırsınız. bkz. afşin ashab-ı kehf

  • Zeyneb , 19/04/2018

    Bulunduğum şehir için günlerdir zihnimi meşgul eden düşünceleri Maraş için bu satırlarda okudum. Şehirlerin turizm alanında gelişmesi için sarfedilen gayret kadar kültür alanında gelişmesi adına gayret sarfedilmemesi üzücü, insanların buna ihtiyaç duymaması bundan daha üzücü.

  • sümbülzade vehbi efendi , 19/04/2018

    maraş artık eski maraş değil. bu yeni maraşa plajlar, kayak festivalleri, konserler yaraşır. artık maraşı maraşlı şair ve mütefekkirlerin kitaplarında; hakiki maraşlıları da şeyhadil’de bulabilirsiniz.

  • Canan , 17/04/2018

    Üniversiteyi kahramanmaraşta okumuş biri olarak üniversitesinin içinde bile doğru dürüst kütüphanesi olmayan bir şehirdir diyebilirim ama yine de camileri eski sokakları kokusu sakin parkları incir ağaçları insana kitap okumak siir dinleme istediği veriyordu. Hemem hemen bir çok kurumun caddenin parkın ismi şair ismi olunca ben onları daha iyi tanımadığıma utanıyordum.maraş sayesinde cok şair ve yazar tanıdım.Maraşta edebiyatın kokusunu duymayan yine maraşlılar malesef.

  • Şule Beyaz , 17/04/2018

    Senin derdine kurban be!

  • A.B. , 17/04/2018

    İdarecilerin asıl gayeleri sorgulanmali. Ne yapılması düşünülüyor ise neden yapıldığı da düşünülmeli. İçinde rant kokan hareketler ve kültürden arındırılmış kültürel faaliyetler kisvesinde nam salma davranışlarından uzak durulmalıdır. Bir şehir, o şehrin ruhunda olanı insanına hissettirebilmeli.

sümbülzade vehbi efendi için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir