Yazılar:
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse
  • Yahyâ’ya Mektup - 4
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Makinelerin Düşünebilme İhtimali Üzerine

Mehmet Erikli  |  18/03/2014  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:3.886

3

Ya robotlar düşünebilirse! Mehmet Erikli yazdı.

***

Bu sıralar insanın arayışlarını ve bu eğilimin sınırlarını düşünüyorum. Bir yandan da bazı okumalarla sorduğum sorulara cevap aramayı hızlandırıyorum. Arayışın her şeyden önce metafizikle açıklanabilirliği aklımın bir ucundayken, insanın eşya karşısında onu salt maddî olanla ilişkili görmesi zihni kıtlaştırıyor. Kılının kıpırdamasından rahatsız olan insan, tasarladığı dünya haritasında kendisine yer aramaktan, kendini “bilinen” kılamadan yapmak istediklerini en başından itibaren gömmüş oluyor. Bakıyoruz ki yirminci yüzyıl, bazı hayvanların klonlanması, genetik kodun çözülmesi gibi çalışmalarla fennî anlamda ivme kazanmış vaziyette. Bunların yanında arayışını genişletmek isteyen insan “yapay zekâ” denen bir şey ortaya atıyor. Atıyor diyorum çünkü önce kavram ve onun teorisi, sonra eylem ve onun pratiği ortaya koyuldu. Bu kavram ilk defa 1956 yılında John McCarthy tarafından, insan aklıyla yapılması gereken işlerin bilgisayarlar tarafından yapılmasını sağlamaya çalışan bir bilgisayar dalını adlandırmak maksadıyla ortaya atılmış. Peki, neymiş bu “yapay zekâ?”  Söylendiğine göre yapay zekâ ile uğraşanların amacı görmek, öğrenmek, alet kullanmak, insan konuşmasını anlamak, mantık yürütmek, iyi tahmin yapmak, oyun oynamak, plan oluşturmak gibi faaliyetleri makinelere yaptırmak imiş. Tanım vermek gerekirse insan zihninin ve zihnî süreçlerin bir makine tarafından taklit edilmesini kapsayan bir şey bu. Yani insan gibi düşünen bir makine icat etmek üzere onun yetilerinin kutulanacağı bir beyin tasarlanacak ve böylece insan dışında makinelerin de düşünmesi (yaptığı iş çapında) sağlanacak. Fakat bir sorunumuz var.  Makinelere yüklenmiş bu yapay zekâlar insanın elindeki bir kumandayla, verilen bir komutla harekete geçiyor. Bu onların iradî bakımdan başka bir güce teslim olmuş olduklarını söylüyor bize. Bunun üzerine şunu akla getirebiliriz: İnsan düşünen bir varlıktır. Fakat insan aynı zamanda irade sahibi bir varlıktır.

Bizce insan düşünme eylemini “iradî” olandan bağımsız gerçekleştiriyor da değildir. Peki, insan eliyle tasarlanmış bir mekanik, elektronik bir parçanın makinaya “irade” sağlayabilecek gücü (tek başına) var mıdır? Güç kavramı burada insanın varlığıyla ilişkili. İnsan yoksa makine de yok! Basitçe şunu düşünelim: Şarj edilmez ise çalışmaz o şey, elektrik yoksa o şey de yok, benzin, gaz, akü… Daha sıralayabiliriz. İsterse bilim adamları kendini yenileyen bir enerjiyle, yani hiç bitmeyen bir kaynakla desteklesinler o makinayı. Gene de ona bir irade verebilecek güçleri yoktur.  Bu meselenin bir de “organizma” tarafı vardır. Yani “canlı” olana ait bir şeydir bu. Kant’a göre bir organizmanın “erekli olması” kendi amacını kendi içinde etkin bir neden olarak taşıması, kendi kendisinin son nedeni olması demektir. Bu tanımlamayı şöylece destekleyelim: “Modern bir deyişle söylemek gerekirse: organizmanın erekli olması, kendine göre bir “yapı planı”, kendine göre bir görev (fonction) planı olması demektir. Örneğin bir buğday tohumunda, buğday dediğimiz bitkiyi bütün yapı ve görevleri ile geliştirecek bir erek gizlidir. Onun için o ürer, büyür, bozulmuş ya da yitirilmiş bir organın yerine bir başkasını getirebilir. (Karaciğerin bir kısmı alınsa da organın zaman içinde kendini yenilemesi hatırlansın) Makine ise ne kendinden üreyebilir, ne büyüyebilir ne de bozulan bir parçası ya da kaybolmuş bir yerine başkasını koyabilir. Demek ki organizma yalnız mekanik olmaktan daha fazla bir şeydir.” (Prof. Macit Gökberk)

Bu alanda önemli sayabileceğimiz deneylerden biri olan Çince Odası Deneyi bize müspet anlamda fikir veriyor. John Searle bu deneyi, bilgisayarların düşünemediğini göstermek amacıyla tasarlamıştır ve bu bir düşünce deneyidir. Bu deneyin sonucunda şuna ulaşılmıştır: Bilgisayarda Çince simgeleri işleten bir program vardır ve bir dili anlamak demek, bir takım biçimsel simgeleri bilmek demek değil, uygun zihinsel durumlara sahip olmak demektir. Bilgisayar özelinde kavranmış olan bu gerçek, yani bilgisayarın asla düşünememesi durumu, makinenin maddî form üzerinden tasarlanan kısmıyla gene asla “bilme” edimini ve ayrıca iradeyi hiçbir şekilde yerleşik kılamayacağını bize göstermiştir.

Makineye kodlanan bir takım komutlar ve onun yapay zekâsında bulunan hazır bilgiler, pek tabiî öğrenilmiş değil programlanmış ya da yüklenmiş şeylerdir. Bir biçimde söylenebilir ki makinalar bugün konuşturulsalar da, hareket ettirilip birçok işi görüyor olsalar da irade gösteremeyip, bilemeyip, karar veremeyip, öğrenemeyip salt otorite tarafından yön verilen asalak icatlardır. Şimdi bazı kimseler makinalar çağının başladığından ve tüm dünyaya tasarlanmış bu metal yığınlarının hâkim olacağını söyleyip duruyor. İşi sanayi devriminden başlatacak olursak, zaten fabrikalarımıza, tüm üretim sahalarına insan gücünün üstüne çıkmış olan bir makine gücünden söz etmek yanlış olmayacaktır. Fakat halen bizzat tasarlayan tarafından yönetilen makinanın insanın üstüne çıkma ihtimaline inanan kişilere de gülerim. Yoksa bu Kant’ın Aydınlanmaya getirdiği tanıma ulaştırmaz bizi. Kant ne diyordu? “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmayış durumundan kurtulup aklını kendisinin kullanmaya başlamasıdır.”(Was ist Aufklaerung? (Aydınlanma Nedir?) – 1784) Bize aklımızı kullandırmayacak kadar gözümüzün içine giren sözde “akıllı cihazlar” tehlikeli bir yüzyılı başlatacak olmanın verdiği gururla dünyanın her bir yerinde; insanların ellerinde, ceplerinde, çantalarında, masalarında ve hatta yatak odalarında. Evet, artık çalışma sahalarından çıkıp yaşam alanlarına sökün eden makinanın bu yükselişi ona bir irade kazandıracak değildir fakat insanın sahip olduğu iradeyi ve zihni bozmaya yetecektir. Başlığı makinelerin düşünebilme ihtimali üzerine diye atmıştık fakat daha doğrusunun şöyle olacağı kanısındayım: “Düşünce düştü! Yeni makinaların tehdidi: Aklınızı esir alacağız!”

Tweet

3 Yorum

  1. Bursevî 23.03.2014 20:47:27

    Frankenstein bir gün felaketimiz olacak!

    Cevapla
  2. porphyrius 20.03.2014 00:34:16

    aman Allah’ım………………

    Cevapla
  3. ben sana bilim adamı olamazsın demedim! 18.03.2014 18:41:41

    Almost human isminde bir ecnebi dizisi var. Gelecek zamanda geçiyor. Dış görünüşü insandan farksız olan robotlar üretilmiş ve bu robotlar polis olarak görev yapıyorlar. Bir bölümde bu robotları yapan çılgın bilim adamımız elindeki laboratuar tüpünü göstererek “sentetik ruh” imal ettiğini ve bu sayede robotların da insanlar gibi duygulara sahip olabileceğini söylüyor. Yani abiler düşünen makineyi geçmiş hisseden makinenin peşinde. Bu bir dizi fakat gerçekte de insanın böyle bir çaba içinde olmadığını söyleyemeyiz. Elbette gerçekleşemez fakat insanın ilahlık iddiasını apaçık gösteren bir örnek.

    hayır o tüpe bir şey olsa, durduk yere robotun kalbini kıracaksın, sonra gönlünü almaya çalış dur. robot da olsa insan sonuçta, neredeyse!

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Çölün Ümidi: Yacouba

Sonraki Yazı

Beyaz

İlgili Yazılar

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    1. Edip Cansever’in “İdris’le...
  • 1

    Edebiyat

    Orhan Veli Kanık
    Birçok yazarımızın bir türlü...
  • 1

    Olay Şöyle Oldu!

    İbrahim Orhun Kaplan
    Günlerden bir gün can...
  • Mevziden Uzak Düşler

    Bilal Can
    İnsanın yalnızlık nedeni Gecenin...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için Galip
  • Edebifikir Anketi: Yunus Emre Özsaray için Abdullah Yalın
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için ihsan

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    14.04.2021

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    08.04.2021

  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse

    Adem Suvağcı
    07.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 5

    Yağmur Damlalarının Elleri

    By Sulhi Ceylan
    Bağırıyorum, bağırıyorum sesim...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...