Yazılar:
  • Adı Aşk
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

nasıl anlamalıyız?-1

Mehmet Raşit Küçükkürtül  |  10/10/2012  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:2.052

 

enformasyon yağmuruna tutulmanın açtığı belalar, insanların istikamet üzere hareket etmelerini engelliyor. kitle iletişim araçlarının kanaat edinme ve yön tayininde insanı çok sathî bir seviyeye mahkum ettiğini biliyoruz, fakat bunu farkındalık olarak hissetmek herhalde bu hâlden başka bir kaynakla iştigal etmekle alakalı. yüksek bir kültür edinme gayretinde bulunmayan insanların kolayca düşeceği tuzak entellektüel/kanaat önderi karışımı türedi isimlerle idare etmektir; yani yaşamak yerine idare etmekle geçirilen bir ömür demektir bu.

olayları değerlendirirken bizi sürü olmaya mahkum edebilecek el çabukluğunu ve hızlı değişiyormuş gibi görünen gündemin hâl-i pürmelâlini görüyoruz. çabucak kurulan iki cephe ve bu cephelerde kavga ediyor gibi görünen insanları görmek bizler için yeni değil. (“biz” kim? iki cephe gibi görünen taraflardan birini tercih etmeye mecbur bırakılanlar, yani millet, yani silahaltına alınanlar, mavi pasaportlular, varlığıyla devletin varlığını teyit edenler…) bütün bir cumhuriyet tarihini mecal tüketimi ve haysiyetli yaşama çabalarının çar çur edilmesi olarak düşünüyorum.

faulkner’ın geçmişin aslında geçmeyen şey olarak tarif ettiği zaman algısını, tarih algısını en iyi türkiye örnekliyor. tarihin bu denli yaşamamızda üretici bir zenginlik olarak yer tutmasının bir anlamı olmalı. başka ülkeler dünyada ekonomik krizlerle, sosyal çalkantılarla vs. anılıyor fakat türkiye tarihe dönük meselelerle: kıbrıs, 1915 tehciri… tarihin biriktirdiği bir yük bir de enerji var; bugün en çok hissettiğimiz şey ise tarihin bizi yüklenmekle mecbur tuttukları.

beşinci kol faaliyetlerinin hiç vasata düşmediği, iplerin gerilmekten kopma noktasına getirilip durduğu, darbelerle sosyal ve siyasal zemini altına üstüne getirilen, devletinin kurumları dünya sisteminin ensesinin kalınlaşması için oyuncağa çevrildiği, insanların belli bir zihnî ve hissî duyarlılık ortalamasında tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz. üretilen sûnî ikili cephelerle ve enformasyon yağmuruyla mecali tüketilen ve serseme döndürülen yığınlar…

bu ülkenin var olmasına sebep olan noktaya tekrar dönmek mecburiyetindeyiz; tarihin getirdiği yükten başka, tarihin getirdiği enerjiyi de orada bulacağımızı umuyorum. elbette içinde bulunduğumuz zamandan ve mekândan çark etmemiz mümkün değil ancak insanların bir arada karınlarını doyurabilmek, havayı teneffüs edebilmek için muhtaç oldukları hukuk dahi sûnî ikili cephenin tarafları olmuşsa, o insanların hayatı tehlike altında demektir. ama bugün böyle bir hayatî tehlike gözlemlenmediği için bu tehlike algısı paranoyakça bulunacaktır. eğer sıkıntı bu denli büyükse ve işler rutininde devam ediyorsa durumun vahameti daha büyüktür bence. çünkü böyle bir durum insanların kendi hayatları hususunda irade ortaya koymaktan alıkoyuldukları ve onların şahsiyetleri namına başkalarının kararlar verdiğinin işaretidir.

yazının başından beri ilk anda iç karartıcı bulunacak bir tablo çizdim. ancak bu durum kötü bir hâlde olduğumuzdan ziyade, söz konusu kötü durumun cüssesi artıkça kötülüğün ortadan kaldırılma ihtişamını da artıracağını göstermektedir. söz konusu kirli ve kötü yapı ne denli büyük olursa devrilip tuzla buz olması da o denli ihtişamlı olacaktır ve ortaya çıkardığı enerji ölçüye gelmez büyüklükte bizleri bulacaktır.

 

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Şevket Bulut’un Kayıp Romanı: Kanatsız Kuşlar

Sonraki Yazı

nasıl anlamalıyız? – 2

İlgili Yazılar

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    1. Edip Cansever’in “İdris’le...
  • 1

    Edebiyat

    Orhan Veli Kanık
    Birçok yazarımızın bir türlü...
  • 1

    Olay Şöyle Oldu!

    İbrahim Orhun Kaplan
    Günlerden bir gün can...
  • Mevziden Uzak Düşler

    Bilal Can
    İnsanın yalnızlık nedeni Gecenin...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için tahattur
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Muhammed Furkan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Adı Aşk

    EdebiFikir
    18.04.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    14.04.2021

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 3

    Saniyeler Saat Kuvvetinde Beynime İner

    By Serdar Kocabaş
    Serdar Kocabaş, geçmeyen dakikalarının...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...