Ölümümde Benim İçin Hayat Var

Sulhi Ceylan’ın yolu Hallâc-ı Mansur hazretlerine düştü.

***

Seyyid Nesimî’ye idam kararı veren Kadı, söz konusu idam fermanında şöyle diyordu: “Bu öyle bir murdardır ki, kanının değdiği yer yıkanmakla temizlenmez, orayı kesip atmak gerekir.”  İdam esnasında cellat bıçağı Nesimî’ye vurduğunda, Nesimî’den fışkıran kan Kadı’nın üzerine, bir damlası da Kadı’nın eline geldi. Bu durum karşısında Nesimî, Kadı’ya şöyle dedi: “Sen şerîat uğruna parmağını bile kesmezsin. Hâlbuki görüyorsun, biz onun yolunda kendi kanımızla yıkanıyoruz.”

***

Hâllac-ı Mansur buyurdu ki: “Allah’a kavuşmak için iki rekât namaz yeter. Ancak böyle bir namaz için abdesti insanın kendi kanıyla almış olması gerekir.”

***

Mevlana Celaleddin-i Rumi buyurdu ki: “Bazı sırları açıkladığı için Hallâc’ı dara çektiler. Eğer bizim sırlarımıza vâkıf olsaydı o bizi dara çekerdi!”

***

Alâu’d Devle anlatıyor: “Hallâc-ı Mansur’un mezarına gittim. Mezarın başında gözlerimi kapattım ve murakabe yapmaya başladım. Murakabem esnasında Hallâc’ın ruhunu yükseklerin en yükseğinde gördüm. Şöyle niyaz ettim: Rabbim bu ne haldir ki Firavun ‘Ben en yüce Rabbinizim’ ve Hallâc ‘Ben Hakk’ım’ dedikleri ve her biri ilahlık davasında bulundukları halde Hallac yücelerin yücesinde, Firavun ise cehennem çukurunda? İçimden bir ses şöyle dedi: Firavun bencilliğe düştü; hep kendini görerek bizi fark edemedi. Hallâc’a gelince O, hep bizi gördüğü için kendini fark edemedi.”

***

Dikkat edilirse Hallâc’ı Mansur “Ene’l Hakk: Ben Hakk’ım” dedi. “Ben Allah’ım” demedi. Burada ki Hakk; gerçek ve hakikat anlamındadır. O halde mânâ “Ben Hakikatim” olur.

***

Hallâc-ı Mansur buyurdu ki: “Allah’ım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim”

***

Hallâc-ı Mansur ile İbn Arabi arasında 318 yıl vardır. Tecelliyat isimli eserinde İbn Arabi, Hallâc-ı Mansur ile manevi bir buluşmasını anlatır. Bu buluşmasında Hallâc-ı Mansur’a kendisinin neden idam edilmesine izin verdiği sorduğunda Hallâc’ı Mansur gülümseyerek şöyle cevap verir: “Mahlukâtın elleri ona (bedenime) uzanınca onu onlara bıraktım… Zira üzerinde mahlukâtın ellerinin hükmedeceği bir evi mâmur etmekten fânî olmuştum. Ondan elimi çektim. Onlar da “Hallâc öldü” dediler. Hâlbuki Hallâc ölmedi. Sâdece ev yıkılınca içinde oturan da oradan göçtü, o kadar.”

***

İdam edilen Hallâc’ı Mansur son nefesini verirken ağzından Şura suresinin 18. ayetini dökülür: “Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman edenlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.”

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • ehli fikir , 06/11/2013

    Üstadın ölüme bu kadar yakın bir pencereden bakışından yola çıkarak; demek ki öyle sırlar var ki ifşa edildiğinde,halka arz olunduğunda ölüm hayatına farklı bir dereceden giriş yapılıyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir