Yazılar:
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
  • Edebifikir Radyo
  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Tarihle Kavgalı Olmak

Davut Bayraklı  |  02/06/2020  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:2.527

2

İnsanın hem kendisiyle hem de geçmişiyle alakalı zihninde var olan sorulara cevap bulamaması, kişinin içinden çıkmakta zorlanacağı bir kavganın tam ortasına düşmesine neden olur. Bu durum genel olarak geçmişten gelen bilgilerin içinde yaşadığı zaman diliminde edindiği modern bilgilerle çelişmesi/çatışması nedeniyle gün yüzüne çıkar. Meselenin tam bu kısmında kişinin doğru ve dünden bugüne yaslanan bir tarih anlayışıyla kendisini bulması çözüm olarak ortaya konabilir. Zira geçmişiyle sorun yaşamayan, kimliği ve kişiliği ile ilgili karanlık noktalar olmayan fertler ne kendisiyle ne de içinde yaşadığı toplumla kavga ederler.

Bu anlamda doğru bir tarih anlayışı için doğru tarihçilere ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tarih yazmak zor bir iştir ve bu işin zorluğu da yazacak olan kişilerden başlar. Merhum Mehmed Niyazi hocanın deyişiyle “Olaylar sonraki dönemlere hiçbir zaman aynen intikal etmezler; en azından kayıt tutanın zihninde kırılarak yansırlar. Tarihçi, kayıt tutanı yakından tanırsa, kırılmaları tahmin edebilir. Bunun için tarihçinin ilk konusu kayıtları tutan insandır. O insan da yetiştiği sosyo-kültürel ortamın, yoğrulduğu değerlerin çocuğudur.”

Burada akılda tutulması gereken en önemli olgu tarihçinin yaşadığı çağın insanı olduğu gerçeğidir. Bu gerçek ıskalanmamalıdır. Zira tarihçi, yaşadığı çağın şartlarıyla bağımlıdır, kullandığı kelimelere bile döneminin anlamlarını yükler. Biz biliyoruz ki, kavramların ihtiva ettiği manalar zamandan zamana ve kültürden kültüre değişiklik arz eder. Uygulama aşamasında da pratik sonuçlar cereyan eden olayların bağlı bulunduğu kültür ve şartlara göre anlaşılabilir. Ancak biliyoruz ki kültür ve şartlar değişkendirler çünkü yapıları itibariyle dinamiktirler. Bu iki özellik göz önüne alındığında tarihçinin çalışma alanının neden zor olduğu ya da zorlaştığı daha iyi anlaşılır.

Mehmed Niyazi’nin tespit ettiği gibi tarihçi farklı bir kültürde şahsiyetini bulmuşsa, o kelime ve kavramların ana dilindeki manalarından kurtulamaz. Tarih konusunda Hammer’i eleştiren Mehmed Niyazi, onun bakış açısına göre Kanunî’nin bir imparator olduğunu; fonksiyon bakımından onun imparatorluğu ile Büyük Friedrich’in imparatorluğu arasında fark olmadığını söyler haklı olarak. Böylesi bir bakış açısı da bize Kanunî’nin şahsiyetini, sultanlığını ve dönemini yansıtmaz. Bunun yanında Osmanlı ile Prusya sadece devlet olarak aynıdır; oysa bu iki devletin kuruluşları, organları, organlarının fonksiyonları, tebaalarına bakışları, tebaalarının içindeki değişik din ve mezhep saliklerine karşı tutumları hatta yabancıya karşı tavırları birbirinden çok farklıdır. Bu yüzden bu noktaya gelen tarihçi Kanunî ve Büyük Friedrich’in apayrı kültürün insanı olduğunu bilmek zorundadır. Bunun da ötesinde bu iki ismin sahip olduğu zihniyet, telâkki ve değerler açısından çok farklı ölçülere sahip olduklarının altı çizilmelidir.

Geçmişi Bilmek

Tarih konusunda hassasiyet sahibi olan münevverlerimizin geçmişi değerlendirebilmek için mantalitemizi ve değerlerimizi bilmesi elzemdir. Aslında geçmişte bu durumla ilgili bir sorunumuz yoktu. Osmanlı münevverleri içinde yaşadığı topluma yabancı olmadığı gibi kendi insanıyla ve onun değerleriyle kavgalı da değildi. Doğal olarak tarihini yazacağı milletin değerlerini ve mantalitesini en ince ayrıntısına kadar biliyordu. Bugün yaşadığımız bu sorun son bir asrın ürettiği suni bir problemdir aslında.

Çünkü son yüzyılda aklı ve vicdanı işgal edilmiş bir aydın zümresi tarafından kuşatıldık. Bu suni sorunların arka planında elbette başka nedenler de var. Bu sorunları tek başına bir yere bağlamak mümkün değil. Çağın problemleri, insanımızın yaşadığı buhranlı yüzyıllar, Batı karşısında devamlı kaybedilen savaşlar ve bunların sonucunda yaşanan trajediler bu noktada sayılabilir. Ancak yine de yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bizim kendimizden ve tarihimizden kopmamamız gerekiyordu. Zira bu kopuş zihinsel olarak yaşadığımız kavgayı hem büyüttü hem de bizi kendimize ve tarihimize karşı yabancılaştırdı.

Bu nedenle son bir asırdır kendi tarihiyle alay eden, onu küçümseyen, kendi geçmişini Batılı bilim adamlarından, tarihçilerden öğrenen bir türedi “aydın” gurubuyla karşılaşır olduk. Bizim burada yaşadığımız en önemli sorun sanıldığı gibi coğrafyamızın işgal edilmesi ya da belli bir süre işgal altında kalması değildir. Tarihimize baktığımız zaman görüyoruz ki dışımızdaki düşman bir şekilde her zaman yenilgiye uğratıldı. Asıl mesele zihniyet olarak yaşadığımız işgaldir. Kısacası akıl, zihin ve vicdan olarak işgal edilen bir medeniyetin coğrafyasının işgal edilmiş olmasının gerçekte hiçbir anlamı yoktur. Zira coğrafyadan önce kavramları, yargıları, perspektifleri, tüm düşünce ve ruh dünyası işgal edildiyse coğrafya zaten anlamını kaybeder. Coğrafyayı anlamlı kılan bu değerler ve gerçeklerdir.

Karanlıkta Kalan Aydınlar

Bizim okumuş bilim adamlarımız alanları olsun olmasın kendi tarihlerine o kadar yabancı kalmışlardır ki, âdeta bir oryantaliste taş çıkartacak kadar Batı zihniyle düşünürler. Merhum Mehmed Niyazi, Marmara Kıraathanesi’nde karşılaştığı bir profesörün kendisine, “Osmanlı’da sanıldığı gibi hürriyet yoktu, gayrimüslimler üç katlı ev yapamazdı, bak sınırlama geldi.”dediğini anlatır. Sadece bu örnek üzerinden bile Osmanlı’nın son dönemde nasıl okunduğunu, nasıl sığ bir şekilde değerlendirildiğini görmemiz, analiz etmemiz mümkündür. Mehmed Niyazi, bu noktada, bu kişinin profesör dahi olsa meseleyi bilmediğini vurguluyor ve bazı izahlarda bulunuyor. Aslında verdiği izahlar, konuyla az çok ilgilenen her kişinin bileceği şeylerdir. Zaten hadisenin can yakan tarafı da budur. Bizim aydınımız kendi tarihinden, dedesinden o kadar kopmuş ki en basit değerleri dahi unutmuş.

Mehmed Niyazi, Osmanlı’da kilise, havra ve caminin ibadethane olarak görüldüğünü açıkladıktan sonra “Oysa bilmiyordu ki Osmanlı vatandaşı camiden büyük ev yapmayı terbiyesizlik, hayâsızlık sayardı, yapmazdı.  Hristiyanlar ve Yahudiler ise yapıyorlardı. Doğal olarak Müslümanın kendisine getirdiği sınırlamayı onlara getirmiştir yoksa onlara özel bir şey yoktu. Adam bunun farkında değil, bu sınırlamanın neden geldiğini de bilmiyor, doğal olarak da onu bir yasaklama sanıyor. Hâlbuki o, bütün bir edep anlayışı idi.” diyor.

Bu hadisenin bir adım ötesinde saraydaki iç oğlanlar meselesi ya da cariyeler konu var ki, bu noktalarda bizim kendi yarı aydınımızın yaptığı iftiraları vicdan sahibi Batılı oryantalistler bile yapmıyorlar. Böylesi fikirler serdederek kaç asırlık tarihi karalamaya çalışanların bir kısmı bunu cahillikten ve bilgisizlikten yapıyor desek de belli bir kısmının belirli bir hedef ve amaç için yaptığını kabul etmek zorundayız. Bu acı gerçeği gördüğümüz noktada kendimizle olan kavgamız var ise hemen noktalamalı ve önce insanın kendisiyle sonra bağlı bulunduğu toplumla ve tarihiyle barışması gerekiyor. Hammer’den tarih okuyarak Osmanlı’yı değerlendirme hastalığına düşenler elbette iç oğlan, cariye, bazı padişahların işret hayatına düştüğü gibi yalan yanlış, uydurma tarihe hakikat gözüyle bakacaktır.

Belki de bu yüzden bir sonraki yazımız Hammer tarihçiliği üzerinden bazı iftiralara kısa kısa da olsa cevaplar vermek olmalı. Hammer’den beslenmeden yazan merhum Ziya Nur Aksun ve merhum Mehmed Niyazi Özdemir gibi iki güzide tarihçimizi de hayırla ve Fatihalarla yâd etmeliyiz.

Davut Bayraklı

Tweet

2 Yorum

  1. Halil Ünalcık 02.06.2020 19:02:29

    Kimse kusura bakmasın ama davut bayraklı tarihçiliği üzerine tanımam. Bizim nesile tarihi sevdiren kişidir. Konuşan tarih serisiyle o kadar konuşturdu ki tarihi, bülbül gibi şakıdı tarih. İnsanlık tarihi konuşan tarih ile başladı dersek az bile söylemiş oluruz.

    Cevapla
  2. Çirkin kadın lobisi 02.06.2020 17:45:42

    Tamam hammerdan okumayalım da ahmet şimşirgilden de okumayalım ne kadar tarihi bizden olmayanlardan okumak yanlışsa da göğe çıkaranlardan da okumak o, kadar yanlış zannımca zaten bu şahıs şimşirgil konuşunca övüşe geçince fenalık geçiriyorum sanki mücveri yoğurtsuz yemiş gibi

    Cevapla

Halil Ünalcık için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Yoruldum Yorgunluğumu Yorumlamaktan

Sonraki Yazı

Hikâyeye Kulak ver: Karanlığın Yeni Bir Hikâyesi Yok

İlgili Yazılar

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    Gece yaptığım seyahatlerdeki kadar...
  • 2

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III

    Bilal Can
    Bizi buraya sıkıştırdılar, bizi...
  • 1

    Sezai Karakoç’un Hatıraları – 2

    Sizden Gelenler
    “O güne kadar İslam, içimizde...
  • 2

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    Dünyanın bu yakasındaki çocukların...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Züheyla BOYNUKALIN
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Çaylak
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Hamdullah
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Tacettin
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Sümeyye
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III için lamekan
  • Edebifikir Radyo için Hep Hiç
  • Edebifikir Radyo için eski bir radyocu
  • Edebifikir Radyo için Nazenin
  • Edebifikir Radyo için yemen illerinden

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı

    EdebiFikir
    23.01.2021

  • Edebifikir Radyo

    EdebiFikir
    22.01.2021

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    22.01.2021

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Dirilişi Bekleyen Kelimeler: Hüzün

    By Feyza Yapıcı
    “kimbilir ne anlama geliyor...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...