Yazılar:
  • Kahraman Öldüğünde
  • Zihniyet ve Din
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi
  • Mezar Saati
  • Yakaza
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Üvey Vatandaşlar İçin Teselli Şarkıları-II: On Kusurlu Hareketten Biriydi Gözlerin

Bahadır Dadak  |  03/09/2016  |  Kategori : Deneme   |  Okunma:

5

* Üniversitenin ilk yılları. Canti bir gömleğim, alafranga bir kasketim var. Bir de küçük bir valizim. İçimde bir Etna kaynıyor ama görmen lâzım, gel gelelim bir türlü patlayamıyor.

Bir kasketim, bir gömleğim; iki baş soğan düştük yola. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, vardık bir köyün kapısına. Baktım bir sürü avare. Selam aldım selam verdim. Ateş almaya gelmedim tevekkeli, içimde bir hinlik var elbet. Oldur ki, hem âlim hem ârif bir zat var bu köyde. Kim geldiyse bu meydana bu mübarek zâtın şifalı nazarları için gelmiş. Seneler olmuş, bize de bir nazar değmiş ki sorma, yolunu yordamını unutmuşuz hazretin. Ol bir nazardır dedim, belki çatlatır boncuklarımı…

Girdim bir viraneye; koca koca adamlar oturmuş zeytin ekmek yiyorlar. ‘’Seni’’ dedi birisi, ‘’Hangi filmde gördüm bir türlü çıkartamıyorum?’’ Hiç ses etmedim, çıktım bir başka viraneye, ‘’Yahu’’ dedi biri, ‘’Seni nereden tanıyorum?’’ Hiç oralı olmadım, yola revan oldum, güldüm geçtim yanından. Selam aldım selam verdim yine, derken tuttu biri kolumdan ‘’Seni’’ dedi ‘’Bir yerden gözüm ısırıyor ama bir türlü çıkartamıyorum.’’ Allah Allah derken içimden Etna başladı kabarmaya, hani içimiz kitapla serinliyor ya sözde, dedim ikindiye daha çok var, aç kitabını oğlum bak dalgana.

İşbu kitap, Şeyh Abdülkâdir Geylanî hazretleri’nin hayatı ve kerametleri hakkında. Belki bir saate varmadan yuttum kitabı, artık o mu beni yuttu ben mi onu yuttum Allah bilir. Öyle ki, elim ayağım birbirine dolaştı, bırakın mübareğin tasarrufunu kerametini falan, müritlerinin adımını attığı yerde bir kıssa, her kıssanın önünde bin hisse peyda olmuş. Etna da Etna hani! Başladı lavlarını püskürtmeye. Döndüm baktım bizim avarelere; kimisi kör, kimisi topal, kimisi meczup, kimisi kömür karası… ‘’Yahu’’ dedim içimden, ‘’Bir şu kitapta ki mübareğin müritlerine bak, bir de… Hem seneler var gelip gidersin, bu dereden bu kadar su geliyor işte, acaba boşuna mı gelip gidersin?’’ Anlayacağın bütün şeytanlar toplandı başıma; vur ha vur! Vur ha vur! Etna’yı da bilirim inceden, öldürmese de süründürür hınzırın dölü, başladım içimden, ‘’Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah…’’

Baktım olacağı yok, durduğum yerde kurtlanıyorum, indiğim yerde biçilmiş ot gibiyim. Ee dedim Bahadır, tebdil-i mekânda ferahlık vardır, contaları yakmadan yollan buradan. Girdim bir başka viraneye; bir sürü avare durmadan çay içiyorlar. Baktım, saçı sakalı kızıla karmış, üstü başı pejmürde bir adam bana doğru geliyor, yaşı olsun olsun otuz beş, elinde kocaman bir tepsi, tepside kocaman çaylar… Ben de belerttim gözlerimi kocaman, ‘’Aga!’’ dedim ‘’Sen nerelisin?’’ Eh be mübarek adam! Taş kesildi sanki. Şuncacık itibar etmedi, yüzüme şöyle bir göz ucuyla baktıysa baktı, ‘’Sen’’ dedi, ‘’Sen aslen Bursa’lı değil misin?’’ Bütün tüylerim diken diken oldu birden, adamı ömrümde görmemişim, ‘’Nereden tanıyor acaba?’’ derken, konuştuklarımıza kulak misafiri olan hafif tıknaz başka biri, ‘’Ama’’ dedi, ‘’Buraya Konya’dan geldin değil mi? Okuldan. Falanca bölümü okuyorsun…’’ Yandı gülüm keten helvam! Kıpkırmızı kesildim… Ee dedim Bahadır, yaklaşıyor yaklaşmakta olan!

Savruldum bir kenara büzüldüm kaldım. Dokunsalar ağlayacağım hani, o biçim. Oturdum bir cigara yaktım, biraz silkelendim, çay çorba derken aklım başıma geldi inceden. Baktım, oturmuş çay içiyorlar. Hemen sinyalden yanaştım yanlarına, ‘’Aga!’’ dedim, ‘’Hani, nasıl olacak?’’ Yok, tık yok! Yüzüme bile bakmadılar. ‘’Hadi!’’ dediler anlayacağın, ‘’Hadi şeker kardeşim, kenardan kenardan!’’

Ee dedim Bahadır, madem Allah’ın gariplerine hor gözle bakarsın, harabat ehli kimmiş sana öğretirler. Yürü şimdi, başını bir an olsun kaldırma yerden, o yer ki; defineye malik viraneler saklar. Yürüdüm ben de, kasketimi çıkardım, gömleğimin ceplerini yırttım attım, yollandım camiye. Ağladım mı güldüm mü hatırlamıyorum, baktım, hazreti gördüm; yanaklarında güller açmış…

Koskoca Etna yanardağ adamın içinde nasıl patlarmış, o gün anladım. 

erer

* Kendini gecenin kollarına bırakırsın, seni sabahın ayaklarına bırakırlar; bir türlü uyanamazsın. Kendini sabahın beşiğinde sallarsın, seni gecenin ayaklarında sallarlar; bir türlü uyanamazsın. Bu karınca ateşe böyle su taşır, bu dolap beygiri kuyu başında böyle döner. Ne zaman ki gece gündüzü, gündüz geceyi terk eder; o zaman uyanırsın. Aaa dersin, atlıkarınca!

* Kadıköy Stadyumu Konçertosu – I. Bab – I. Güfte: On kusurlu hareketten biriydi gözlerin. 

* Hüzünlü olmayı istemek -hüzünlü olmayı sevmek- demek değildir. Hüzünlü olmanın verdiği hazzı sevmek demektir. Hüzün kadar portatif ve kullanışlı bir duygu durumu daha tanımıyorum. Kerih bir örnek olsa da sanki ‘’sigara’’ gibi hüzün; aç karna, tok karna, aşırı özleme, aşırı sıradanlaşmaya, öyle ki ayrılığa, öyle ki kavuşmaya, ölüme ve doğuma, velhasıl mutluluğu ve mutsuzluğu imleyen her neviden zıt kutupların dışavurumuna elverişli bir duygu durumu.

Hem, sevincinden ağlayan kaç kişi kaldık şunun şurasında?

Ve hüzün, annelerin üzerine tam otursa da, bana kalsa en çok babalara yakışıyor. Ne garip, onlar ki -sevdiklerinden- döverler. Sonra insanların içinde ağlayamadıklarından oturur bir ‘’sigara’’ yakarlar.

* Söz uçar yazık olur.

* Su bazen o kadar sıcaktır ki, bir noktadan sonra bütün uzuvlarının donduğunu zannedersin. Donmak üzere olduğunu düşün, en mükemmel bilince -ölüme- yaklaştığında yandığını zannedersin. Ölmek üzere olduğunu düşün, öylesine susuzluk çekersin ki, yeryüzünün bütün denizlerini verseler bir bardak suyu içer gibi içmek istersin. İşte, bazen çok kuvvetli mutsuzluk bilincini öylesine vulgarize eder ki, algın çıfıt çarşısına döner. Mecbur çarşıya -ağyarın bahçesine- gider ve susuzluğunu gidermeye çalışırsın. İşte, tastamam acıdan beslenmeye başlarsın. Acıyı kanıksamış ve acıdan nemalanan zihnin bir noktadan sonra mutsuzluğu kutsamaya başlar.

George Perec, tüm zamanların en çok sigara içen yazarlarından biri olarak 45 yaşında akciğer kanserine yakalanmadan evvel Uyuyan Adam’da mutsuzluğu şöyle tasvir etmişti: ‘’Mutsuzluk üzerine atılmadı, üstüne çullanmadı; yavaşça sızdı, neredeyse tatlılıkla sokuldu. Büyük bir dikkatle yaşamına, hareketlerine, saatlerine, odana işledi, uzun süre gizli tutulmuş bir hakikat, reddedilmiş bir gerçeklik gibi; direşken ve sabırlı, incecik zorlu mutsuzluk, tavandaki çatlakları, çatlak aynadaki yüzünün kırışıklarını, dizilmiş oyun kâğıtlarını ele geçirip sahanlıktaki musluktan damlayan suyun içine girdi.’’ 

Peki. Soruyorum o halde.

Su, kaç santigrat derecede kaynamalı ki, insanoğlu ‘’mutsuzluğa’’ anlam vermeyi bıraksın?

* (Eski tas)tan bir yudum su: ‘’İki yakam bir araya gelmez. İçimde beni iki yakaya ayıran bir nehir taşırım. Tahtadan köprülerim vardır, geçerim üzerinden, öteki yakamın vahşet çağrısına icabet etmek için koşar-adım. Anlamak mı? O gördüğünüz kabuk yalnızca. Yara alttadır…’’

(SU VE ATEŞ: CELAN VE BACHMANN AŞKI, Eski tas, İma C. Çelik) 

* Kadıköy Stadyumu Konçertosu – I. Bab – II. Güfte: On kusurlu hareketten biriydi gözlerin. Altı pasa girmeden kendimi ayaklarına bırakıverdim.

* ‘’Semizlik’’ diye bir bitki var, ‘’zayıflamak’’ için tüketiliyor.

* Haset; yapısı itibariyle kuvvetli bir dezenformasyon aracı. Haset gütmenin aksine bazı mekruh fiiller, gayri meşru hareketler, haramlar, ezcümle günah kabilinden birçok fiil, failini faaliyet alanının dolayımında sınırlı tutar. İşbu günahlar sadedinde zihin, daha evvel çeşitli tatmin düzeylerinde maruz kaldığı günahın etkilerinin sınırlı alanını tanır, yaşanan tatmine bedel olarak diyeti neyse öder ve kenara çekilir. Zihin ve beden kuvvetli bir reaksiyona girse de kuşatıcılık ve kapsayıcılık bakımından sakil vaziyettedir. Hâlbuki haset; içtimai hayatın içerisinde alenen dışa vurumu oldukça zor bir duygu durumu olması hasebiyle, bizzat kalbin içerisinde saklanır, saklandığı yerde sakil vaziyette kalamaz; debelenir durur.

Hasedin, kalbin içerisinde saklandığını ‘’sezmek’’ öylesine çetrefilli bir mesele ki, velev ki ‘’bilmek’’ mümkün olsun. Öyle ki, en başlarda kalbin içinde bir zerreciktir, zamanla büyür, gelişir, kocaman olur, fakat sanki içeriye doğru -kürreden zerreye doğru- büyür ve dolayısıyla ön(görülemez). Dolayısıyla sonuçları da gayet çarpıcı, beklenmedik ve öngörülemezdir.

İşte bu yüzden, bazı kadınlar ilk defa gördükleri, çok güzel ve erişilmez buldukları bazı kadınlara sanki kırk yıllık ahbaplarıymış gibi ‘’canım!’’ diye hitap etmekten imtina etmezler.

İşte bu yüzden, bazı insanlar -sırf hasetlerinden- hem severler hem aldatırlar.

İşte bu yüzden, ‘’Bazı insanlar seni severler, ama köpek sever gibi severler.’’

* Zafiyet Teorisi, Yapısöküm ve Bir Takım Retro Bilinçaltı Hadise Kayıtları: Cesar Pavese’yi seviyorum ama Zuhal Olcay şuan gel dese gelirim, çünkü deveye sormuşlar neden Pelin Batu diye, nerem Virginia Woolf ki demiş. Bu önermeye göre Lale Müldür Tanzimat dönemi edebiyatçılarından biri olamaz. Dolayısıyla doğru cevap E şıkkı; Monica Belluci Paradoksu olacaktı. Nietzsche ve Schopenhauer haklıydı; Einstein yanıldı.

* ‘’Vasat’’ olacağına ‘’kötü’’ olsun diyorum bazen. Vasat ki, kusurlu güzelliğin çeperlerine hapsolmuş, kanı şöyle doğru düzgün akmamış, asla âşık olamamış, gitmiş bir ‘’öğretmen hanım’’ aramış, bulmuş, evlenmiş, üzerine ev kredisi çekmiş, her sabah sakal tıraşı olmuş, losyon sürmüş, İtalyan kesim çakma gömleğine odunsu parfümlerden sıkmış; baştan ayağa rant kokuyor. Vasat! Düzenin, kapitalin, küresel sermayenin, merkez sağın daimî yardakçısı olduğu besbelli; nasılda mutlu, nasılda ablak, nasılda kalın bir suratı var. Ya kötü öyle mi? Kötü; kusursuz çirkinliğin baş aktörü! Kötü ki, oynadığı sinemanın açık hava biletlerini karaborsaya sürmüş, kendi kendini fişlemiş, kendi kendine tatmin olmamış, kanı gürül gürül akmış, istemiş vermemişler; kaçırmış, 8-4 vardiyasına giderken kanına girmiş kızın, tutmuş saçından sürüklemiş, evlenmiş, üşümüş, ısınmak için evini yakmış. Kötü! Ölüme çanak tutmuş, hayata kan kusturmuş, dirilerden ve diri sevicilerden el etek çekmiş, insan ırkını külliyen terk etmiş. Kötü; yalnızlığı, hatayı, pişmanlığı, şeffaflığı, 27 kere ağırlaştırılmış müebbedi göze alan esrarengiz yiğit; yegâne mutsuz!

* Kadıköy Stadyumu Konçertosu – I. Bab – III. Güfte: On kusurlu hareketten biriydi gözlerin. Altı pasa girmeden kendimi ayaklarına bırakıverdim. Hakem penaltıyı verdi ama golümüzü saymadılar sevgilim.

* 3. sayfa kahramanlarına, yeniklere, unutulmuşlara, harabat ehline, meczuplara, avarelere…

En derin saygılarımla.

Bahadır Dadak

Tweet

5 Yorum

  1. Zeynep K. 19.11.2016 00:36:16

    Bahad?r abi yine Bahad?r Dadak’l??? ile kar??m?zda. ?a??rd?k m?, hay?r. Memnun muyuz, evet.

    Cevapla
  2. Ebu MübeyyenBetül 07.09.2016 11:29:40

    8-4 vardiyasına taktım arkadaş. böyle kebap çalışma sistemi mi var? öyleyse biz, at gibi çalışıyoruz.

    Cevapla
  3. Merdi Canbaz 05.09.2016 16:57:58

    Yanlış trenden indin Bahadır. Seni şehrin aynasından geçirdiler. Geçmiş olsun.

    Cevapla
  4. beta 2 03.09.2016 22:53:56

    ne diyelim, alfa 1’le beta 2’nin toprağı bol olsun:(

    Cevapla
  5. Kolombo Nermin 03.09.2016 19:25:38

    Kaba olmak için söylemiyorum ama bu adam tam bir rahatsız!

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

15 Temmuz Neyin Zaferi?

Sonraki Yazı

Belki de Senin Hikâyendir

İlgili Yazılar

  • 2

    Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII

    Bilal Can
    Bize gösterilen kapılardan,...
  • İthaf

    EdebiFikir
    Halide Edib’e - Çok yıl önce...
  • 2

    tivıtırı nasıl kullanıyorum?

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    (hatıra eskiz defteri-1) 2009...
  • 1

    İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    1. İnsan ve günah (suç) arasındaki...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Kahraman Öldüğünde için hasna para
  • Kahraman Öldüğünde için H. G.
  • Mezar Saati için A.
  • Örümcek Adamın Bundan Haberi Var mı? için Padavra
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için can
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için A.b
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için #TTB
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII için Tahir Tarık
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için KöstekliSaatKösteği
  • ben bugün düşüyorum için Derya

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    30.06.2022

  • Zihniyet ve Din

    EdebiFikir
    29.06.2022

  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    28.06.2022

  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    27.06.2022

  • Mezar Saati

    Sulhi Ceylan
    26.06.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Hasan Harakâni Hazretleri’nden Hikmetler

    By EdebiFikir
    Bâyezîd Bistâmî hazretlerinin...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...