Zamanın Nasıl Geçtiğini Dönem Sonu Transkriptine Baktığında Anlayan Gencin Bir Günü

Muhammet Emin Oyar ders çalışmama psikolojisini kendi üzerinden anlatıyor. Ama hâlâ nasıl sınıf geçtiğini anlamadık.

***

Final haftasındayız. Yarın son iki önemli sınavım var ve ben birine bile çalışmadım. Hani sınavdan bir gün önce çalışılır ya genelde, bu sefer o da olmadı. Tüm planımı yaptım. Erkenden yatıp teheccüt namazına kalkıp bol bol dua edecek, sonra da sabah namazına kadar saat 15.00’te ki sınavıma, sabah namazından sonra da saat 11.00’deki sınavıma çalışacaktım.

Saatimi 03.30’a kurdum ve saat 23.00 gibi yattım. Uyandığımda saat 04.00 olmuştu. Planımda yarım saatlik bir gecikme oldu. Ama pek de önemli değildi. Teheccüt namazı kıldım. Şimdi de ders çalışmam gerekiyordu. Fakat uyku öyle bastırdı ki seccadenin üstünde uyuyakalmışım. Arkadaşım saat 06.30’da sabah namazına kaldırdı. Beraber namazı kıldık. Namazdan sonra artık ders çalışmalıydım ama aç karnına da ders çalışılmıyor tabiî. 07.00 gibi yemekhaneye indim. Kahvaltı, sohbet, çay derken saat 08.00 oldu. Artık odama çıkıp ders çalışmam gerekiyordu. Yemekhaneden çıktım. Tam merdivenin ilk basamağına adımımı atacağım sırada yan odadaki televizyonun sesi kulağıma ilişti. Arkadaşlar televizyon odasında haberleri seyrediyorlarmış. O an memlekete dair bir haber geçtiği için ben de merakla seyretmeye başladım. Ayakta televizyon seyretmek de olmaz tabiî ki. Koltuğa oturdum ki o oturuş. Spor haberleri ve hava durumu da bittikten sonra ders çalışmam gerektiği tekrar aklıma geldi. Saat 09.00’u geçmişti.

Koşturarak odama çıktım. Masamın önüne oturdum. Teheccüt namazından sonra çalışmam gereken dersi erteledim. Ona ilk sınavdan sonra çalışacaktım. 11.00’deki sınava yöneldim. Aslında yönelecektim. O dersin notlarının bende olmayışı ders çalışmama engel oldu. O saatten sonra da yapacak bir şey yoktu. Sınava kalmış bir buçuk saat. Birkaç on dakika düşündükten sonra en iyisinin okula gitmek olduğuna karar verdim. Arkadaşlarımın notlarından önemli yerlere bakabilirdim.

Sınava tam bir saat vardı. Atladım minibüse, on beş dakikada okula vardım. Fakat bizim sınıftan kimse yoktu. Okulda dolanmadığım yer kalmadı. Kimse de mesajlarıma cevap yazmıyordu. Anlaşılan o ki bizim bu sınav, kıldığımız teheccüte kalmıştı. Sınıfın hepsi sanki daha önceden anlaşmış gibi sınava beş dakika kala geldi. Onlardan bir dakika sonra da hoca sınıfa giriş yaptı. Yani hoca bizi beş dakika da olsa ders çalışma zahmetinden kurtarmış oldu. Etmediğim dua, okumadığım sûre kalmadı. Asistan sınav kâğıtlarını dağıttı. Sınav testti. En azından her soruyu doğru yapma olasılığımız %0’dan %20’ye çıktı. Yirmi beş soruluk sınav için yarım saatimiz vardı. Nedense benimkisi on dakikada bitti. O zaman anladım; sınavlarda soruları okumaktan çok, soruların üzerine düşünürken zaman kaybediyormuşuz. Bu sınavda düşünecek bir şeyim olmadığı için sınavım erkenden bitti. Sınavın nasıl geçtiği hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat en azından bir şekilde sınavı bitirmiştim.

Dönemin son sınavı için çalışabilirdik artık. Sınavdan ilk ben çıktığım için kendimi kantine attım. Tek başıma ders çalışmak zor olacağından arkadaşlarımı bekledim. Birkaç çay içtim. Yarım saat sonra arkadaşlarım geldi. Hemen ders çalışmaya başlamadık tabiî ki. Karnımız acıktığı için önce bir şeyler yedik. Sonra birer çay içtik. Saat de geçtikçe geçiyordu hatta 13.00 olmuştu. Bir arkadaşla beraber kampüs mescidine gittik. Namazlarımızı kıldık. Diğerleriyle kütüphanede buluşacaktık. Saat 14.00 gibi kütüphanedeydik. Arkadaşlarımızın ders çalışır vaziyette olmalarını bekliyorduk. Ama pek de beklediğimiz gibi olmadı. Biri bilgisayarını çıkarmış oyun oynuyor, diğerleri de onu seyrediyordu. Bir şekilde o bilgisayarı kapattık. Saate bakmak istemiyordum. Ama arkadaşın biri: “Yuh! Sınava yarım saat kalmış ne yapacağız?” diye kütüphanenin ortasında bağırınca yirmi iki yıllık geçmişim gözümün önünden bir film şeridi gibi akıp akmaya başladı. Hemen sınıfa gittik. Hoca gelene kadar birkaç konuya baktık. Birkaç konu dediğim en fazla yirmi sayfa. Sınav konuları ise toplam yüz yetmiş sayfaydı. Ama yirmi sayfa da olsa ders çalışmış gibi olmak bile bize yetti. Hoca sınıfa geldi. Artık “ne olursa olsun” modundaydık. Sınav test değildi. Ama çalışmış gibi yaptığımız o yirmi sayfadan birkaç soru çıktı. Az da olsa kâğıdımızın üstünde bir işçilik olacaktı.

Bu sınavdan en son ben çıktım. Birkaç soruyu yapmak fazla zamanımı almamıştı. Ama yinede sorular biter bitmez çıkmamıştım. Olağan üstü bir şeylerin olmasını, kalemin kendiliğinden sorulara cevap yazmasını bile bekledim. Olmadı. Zaten yaklaşık on dakika bekledikten sonra uyuyup kalmışım. Hoca uyandırdı da öylece sınavım bitti.

Sonuç ne oldu derseniz, derslerimden bir şekilde geçtim. Belki de sınavda uyuduğum vakit kalem kendiliğinden cevap yazdı sorulara. Kim bilir? Sevdiğimiz, sevildiğimiz var çok şükür.

 

 

Muhammet Emin Oyar

 

 

DİĞER YAZILAR

9 Yorum

  • edebi fakir , 05/02/2013

    tam veritabanı sınavına çalışırken anlamadığım bir konu üzerine internette araştırma yapıyordum ki sınavı alt etmenin yolunu buldum :)

  • has edebi nakkas , 17/01/2013

    aferin yavrularım hep böyle yapın!

    hatta size benim önerim şudur
    sınavda çantanızdan seccadenizi çıkarın ve sınıfın ortasına gelip
    allahu ekber sesiyle yüksekçe tekbiri getirip namaza durun.

    en azından rapor filan verirler de hoca kanaatten geçirir…

    • meo , 17/01/2013

      Yanlış anlaşılmasın. Bu yazı sadece bir hikaye denemesidir. Anı, fikir ya da düşünce yazısı değil. Sınav zamanı öğrencilerde olan tembellik hissini kısaca anlatmaya çalıştık. Ders çalışmadan ders geçin diye bir düşünceyi naklettiysek özür dileriz. Yorumunuz için teşekkürler…

  • Bursevi , 17/01/2013

    Yazık bana ya!!!!! ben çalışıp çalışıp zor geçiyorum! İşin “püf”ü tehheccüt mü yani? Bilememişim :) İnsan bu yazıyı son iki günde mi yazar? Teessüfler!!

    • meo , 18/01/2013

      Anlatılmak istenenler yanlış yerlere gitmesin lütfen. Tabii ki de deveyi sağlam kazığa bağlamak gerek. Biz sadece bazı şeylerin son anda aklımıza geldiğini belirtmeye çalıştık. Biz de ders çalışıyoruz yani :)

  • haşimi , 17/01/2013

    senki mat sınavına 1 saat önce çalışp 50 alan adamsın bu yılkı performans düşüklüğünü planjöre bağlıyorum sayın oyar:)

  • ahmet oyar , 17/01/2013

    saatlerdeki gibi yerine sıralarında, akıp akmaya yerine su gib akmaya …
    gerisi eh idare eder…

  • mümtaz ve nuran , 17/01/2013

    Yazıyı okurken pek çok yerde çok gülümsedim doğrusu, o kritik anları bu kadar mizahi bir dille anlatmak çocuk ruhlu insanların işidir. (yazar inkar etse de inanmayın, kendimden biliyorum :) )

  • 50. kattan düşerken uyuyakalan insan , 17/01/2013

    Bu milleti teheccüde kalkanlar şahlandıracaktır inşallah.

meo için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir