Yazılar:
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
  • Sezai Karakoç'un Hatıraları - 2
  • Edebifikir Kitap Pusulası: Hatırat
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Olağan Hikâye İlk Sayısıyla Yayında

EdebiFikir  |  15/10/2020  |  Kategori : Dergi   |  Okunma:1.291

1

İki aylık hikâye dergisi Olağan Hikâye’nin ilk sayısı “Gerçekliği Yeniden Düşünmek” dosyasıyla yayımlandı.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından iki ayda bir yayımlanacak olan Olağan Hikâye, ilk sayısında “Gerçekliği Yeniden Düşünmek” dosyasıyla geliyor. Yunus Emre Özsaray’ın “Yalan Değil Gerçektir Ben de Gördüm Tozunu” başlıklı giriş yazısıyla okuyucusunu selamlayan dergi, dosya konusu ve içerik zenginliğiyle dikkati çekiyor.

Gerçekliği Yeniden Düşünmek

Hakikat, kurmaca ve zaman ilişkisi üzerinden gerçekliğin hikâyedeki günümüz yansımalarının izini süren yazılarda, bu alanda usta kalemlerin imzası var. Recep Seyhan “Hakikati Kurmacanın Zemininde Arayabilir miyiz?”, Mücahit Gültekin “Hakikatin Ne Kadar Sonrası?”, Şaban Sağlık “Edebiyatın Son Zamanları mı Son Zamanların Edebiyatı mı?”, Dursun Ali Tokel “Bir Hikâye Olmalı Bir Hikâyede, Bir Hikâyeden İçeru”, Yunus Emre Özsaray “Modernizmin Paranoyasından Postmodernizmin Şizofrenisine Gerçekliği Yeniden Düşünmek”, Uğur Cumaoğlu “Sinemada Geleceğin Gerçeklik Ütopyası” yazısıyla, Yunus Vehbi Karaman, Ahmet Dağ ile gerçekleştirdiği “Transhümanizm ve Tuhaf Zamanlar” başlıklı söyleşiyle dosyaya katkı sundu.

Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Mustafa Nezihi Pesen, Abdullah Harmancı, Güray Süngü, Ahmet Mansur Tural, Mustafa Uçurum, Merve Koçak Kurt, Yıldırım Türk, Silvan Alpoğuz ve Kuddusi Demir’in hikâyeleriyle yer aldığı ilk sayıda, Abdullah Kibritçi ve Mustafa Çiftçi anlatı, Kamil Eşfak Berki ve Asım Öz düşünce yazılarıyla yer aldı.

Gökhan Yılmaz’ın hazırladığı Üç Nokta Atışı isimli özel bölüme bir hikâyesi, hakkındaki bir değini ve kendiyle yapılan özel söyleşiyle Elif Genç konuk oldu. Okuma Notları bölümünde Ethem Erdoğan, Mürüvvet Özpehlivan, Veysel Altuntaş, Huriye Emre, Müzeyyen Çelik, Şeyma Subaşı, Mustafa Uçurum ve Aysun Bahar Asar’ın kalemiyle öne çıkan hikâye kitapları değerlendirilirken; Arka Dörtlü bölümünde Ömer Can Coşkun, Merve Çakır, Sinem Çağlancı ve Faruk Sartuk’un hikâyelerine yer verildi.

 

OLAĞAN HİKÂYE dergisinin ilk sayısındaki giriş yazısı:

YALAN DEĞİL GERÇEKTİR BEN DE GÖRDÜM TOZUNU

Gerçekliğin yeniden ve hararetle tartışılmaya ihtiyacı var diyoruz. Neden mi? Bir geriye dönüş için değil. Postmodernizm tartışılmaya başlandığında açlığını çektiğimiz büyülü bir evren, simülasyon bir hayat vardı ekranlarda. “Evinize koşun, atariyle coşun,” “Şimdi sokaklar bomboş” gibi sloganlarla Türkiye’de ilk atari reklamı 1983 yılında yayımlanmıştı. Sokakların boşalması gerekiyordu çünkü 60’lara kadar kendi işinde gücünde olan halkın çocukları sokaklara çıkmış ve sokaklar fazlasıyla yorulmuştu. Turgut Özal, 80’lerde bir oyun konsolunun karşısında poz verdiğinde bir simülasyonun içine girdiğimizin işaretini vermişti. Dünya, yeni binyıla simülasyonun kanıksandığı bir gerçeklik algısıyla girecekti ve biz de bu simülasyonda yerimizi almalıydık. Bunu erken dönemde ele alan hikâyecimiz Orhan Duru’yu anmadan geçemeyeceğiz. Bir simülasyonun içinde yolunu kaybeden ihtiyarın hikâyesini anlattığı Ütopia ve Videomachies öykülerini yazmasının üzerinden neredeyse 30 yıl geçti. Bu süreçte her şey daha başka bir hâl aldı. Başlangıçta vitrinlerden izlenen simülasyon, hayatın tam ortasına girdi. Sokağın acı gerçeğinden kaçıp simülasyonun aldatıcılığında terapi olmak isteyen insan buna fazlasıyla doydu.

Şimdi yeniden bir “gerçeklik açlığı” hissedildiğini fark ediyoruz. Postmodernizm, yalan dünyanın sanal olduğuna inandırdı bizi; ideolojiler, kavgalar, katı olan her ne varsa buharlaşıp uçmalıydı, uçtu. Bu görünüşte iyi bir şey. Ne var ki yalan olan dünyanın ardında bir hakikat işaret edilmeliydi bize. İşte boşluğa düştüğümüz nokta da tam burası oldu. Postmodernizmin kendini tüketmeye başladığını hissettiğimiz bir dönemde ironik bir şekilde hakikat eşiği aşılmışçasına hakikat ötesi “Post Truth” gündeme geldi. Hakikat diye bir şey yoksa, dünya yalansa ve bir boşluğa yuvarlanıyorsa insan, büyük anlatılar buharlaşıp uçtuğunda, herkes kendi kozasında kendi gerçekliğini örmeliydi.

Newton’un kafasına elma düşmesiyle başlatır ya kimileri modernizmi, insan bu elmanın düştüğü dal üzerinde oturarak geçirdi modern zamanları. Sonra bindiği dalı kesmeye başladı postmodern zamanlarda. Daldan düşüp hakikatle yüzleşse iyiydi, lâkin düşmedi, düşmeyince öteledi hakikâti. Boşlukta asılı kaldı. Yetmedi, bir de asılı olduğu yerin boşluk olmadığına herkesi inandırma evresine geçti bu defa. Görünüşe bakılırsa inandırdı da. Dünyanın artık farklı bir mecraya ve yeni bir döneme girdiğinin, algı yönetiminin her zamankinden daha önemli hale geldiğinin farkındayız. Farkındayız ve biz hayata boşlukta asılı kalan insanın gözüyle değil de yere düşüp hakikatle yüzleşen Nasrettin Hoca’nın gözüyle bakmayı istiyoruz.

İşte tam da böyle bir dönemde gerçekliği her zamankinden daha fazla ve her yönüyle tartışmaya ihtiyacımız olduğunu hissediyoruz. Bunu bir karşı çıkış, yel değirmenleriyle savaş olarak yapmıyoruz, her şeyden önce bunu kendimiz için yapıyoruz. Boşluğun öyküsü, hiçliğin, anlamsızlığın değirmenine su taşımaya devam etmesin diye, o rüzgarda sallanmayalım, ayaklarımız biraz yere bassın diye. Anlamın boşlukta salınması ilk başlarda cazip gelse de artık sıkıcı olmaya başladı. Kahraman uzun süredir asılı kaldığı yerden kurtulmadan hikâye sıkıcılıktan kurtulamayacak. Artık hikâye devam etsin.

Yunus Emre Özsaray

Tweet

1 Yorum

  1. İhsanbul 15.10.2020 16:35:46

    Yayın hayatına başarılar dilerim. Rabb’im yüzünüzü ak çıkarsın.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Baştan Ayağa Türkçe

Sonraki Yazı

Sorgulama Dosyası: Ayrılık Sevdaya Dâhil mi?

İlgili Yazılar

  • Yedi İklim – Ocak 2021

    EdebiFikir
    Bilgi ve Tefekkür 2021 yılının...
  • Olağan Hikâye: Kahramanın O’nsuz Yolculuğu

    EdebiFikir
    İki aylık hikâye dergisi Olağan...
  • Fanzin

    Adem Suvağcı
    Fanzin, herhangi bir kişi ya da kurumdan...
  • Yedi İklim – Nisan 2020

    EdebiFikir
    Yedi İklim dergisinin Nisan 2020 tarihli...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Sezai Karakoç’un Hatıraları – 2 için Mahmut
  • Hitler’in Sahte Günlükleri için İlker Orbaylı
  • Bana Verilen Armağan için dönem bitiyor ve ben
  • Şimdi ya Sonra Belki de Dün için Ketebet
  • En Sevdiğimiz Kitap İsimleri için Ambrosia
  • Sırrı Fâş Eylemek için Nagehan
  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III

    Bilal Can
    20.01.2021

  • Sezai Karakoç’un Hatıraları – 2

    Sizden Gelenler
    19.01.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: Hatırat

    Abdurrahman Mıhçıoğlu
    18.01.2021

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Eski

    By Gülsün Bayar
    Bir kıta kadar eskiyim artık...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...