İş bu vasiyeti, vefatım sonrasında dostlar arasında yapılan bir toplantıda okunmak üzere kaleme alıyorum. Ölüm ciddi bir iştir ey hazırun!
* Borçlarımı, her zaman olduğu gibi Sedat Bayraklı’ya bırakıyorum. Hayatı boyunca hep benim borçlarımı ödedi, ölmüşüm zaten, son bir kere daha ödese ne olur?
* Kütüphanemdeki kitaplarımı ve eşe dosta verdiğim diğer kitapları Mehmet Erikli’ye bırakıyorum. Mümin Munis ve Aydoğan K’nın okuyacağım ayağına benden aşırdığı kitaplar da Mehmet Erikli’nindir.
* Sulhi Ceylan evlenirse kendisine İtalya’nın Rufina kentinde bulunan bahçeli yazlığımı bırakıyorum. Bahçenin etrafındaki çitler turkuaz rengindedir ve lütfen çitlerin rengini değiştirmesin. Çatı katına kitap doldurup, evi şehir kütüphanesine zinhar çevirmesin. Bu kadar kitap okumak zararlıdır, kendisine anlatılsın. Bu arada, yazlıktaki İtalyan uşağım Bettino’yu değiştirebilir.
* Aydoğan K’ya gelecek olursak! Dünyada bir gün rahat görmedin, hep insanları sevmediğinden dem vurdun. Andromedea galaksisinde bile sevilen bu şahsiyeti yani beni bile sevmedin. Şimdi sana ne bırakayım? Mustafa Çolak, benim adıma Aydoğan K’ya bir tane çeyreklik versin. Bir de Datça’da Can Yücel’in mezarına yakın yerde bir yazlığım daha vardı. Onu da Aydoğan’a bıraktım. Önünde çit falan da yok, ne isterse onu yapsın. Arada Can Yücel’e uğrasın “Davut seni sevmezdi, babanı da sevmezdi.” desin. Unutmadan, aldığı kitaplarımı da geri getirsin.
* Mustafa Çolak, hiç arayıp sormadığı, kazara bile telefon açmadığı bu fakirden elbette bir şey istemiyordur ama ben yine de bir büyüklük yapıp Kars Sarıkamış’taki büyükbaş hayvan çiftliğimi kendisine bırakacağım.
* Ömer Ertürk, sana da Sezai Karakoç kitaplarımı bırakıyorum. Üstadı ziyaret ettiğinde yazmayı düşündüğüm şiirlerimden bir iki dörtlük oku. Eğer bu şiirlerimi bulamazsa Bilal Can’ı arasın, Bilal benim için hemen bir iki tane yazar.
* Bilal Can! Bir gün bu ülkede onun yazmadığı dergi çıkacak mı diye hep merak etmiştim. Görmek nasip olmadı bana. Vefatımdan sonra böyle bir dergi çıkarsa alıp mezarıma getirin ama orda bırakmayın, geri götürün. Bilal Can’a da Of’ta bulunan baba evimde stokladığım makarnaları ulaştırın. Nakliye işleriyle bizzat sayın Karaca ilgilensin.
* Sayın Abdullah Karaca! Yıllardır bana “siz” diye hitap eden tek kişi. Öldüğümü duyduğunda bir kere bana “sen” desin. Hiç giymediğim takım elbisemi verin, olursa giysin, olmazsa da yine giysin. Küçük elbise giydi diye ölecek değil ya! Arkamdan mektup yazıp tuhaf kelimelerle cümle kurmasın, yaparsa zinhar buna izin verilmesin.
* İbrahim Halil Aslan, Aydoğan’a bıraktığı o büyük Rusça sözlüğü alıp bana versin. Sonra götürüp yaksın. Öğrenemediğim Rusçanın düşmanıyım ben.
* Mükerrem Mete! Seni gece saat 11’den sonra dışarda görmenin hasretiyle bu dünyadan ayrılıyorum. Saçma sapan komplo teorilerini bir kenara bırak.
* Mümin Munis, Türkistan Hatıralarımı kitap yapsın bir de önsöz yazsın.
* Muhammed Emin Oyar, artık sağa sola gitmesin diye Burdur’da bulunan taş ocağımı ona bırakıyorum. İşin başına geçsin, sigortalı olsun.
* Mehmet Raşit Küçükkürtül, İstanbul Kuzguncuk ve Boğaz’da bulunan iki adet yalıyı ve bir adet yatımı istediği gibi kullansın. Buradan elde edilen gelirle benim anılarımı derlesin ve piyasaya sürsün. Benimle hatıralarını da yazabilir. Ayrıca ona söylediğim tüm veciz sözleri aforizmalar diye derleyip kitaplaştırsın. Kendisine aldığım Trabzonspor eşofmanı, t-şortu ve şapkayı ayda bir kez giysin.
* Melike Dadak, vefatımı öğrenince suluboya tablomu yapıp açık arttırmaya çıkarsın. Bu işlerde kendisine Edebifikir ekibi yardımcı olsun. Boya masraflarını da Mehmet Erikli karşılasın.
* Celal Kuru’ya da Vietnam’daki çiftliğimi bırakıyorum. İstanbul’u bırakıp gitsin, oraya yerleşsin. Çekik gözlü insanlar iyidir Celal, öyle deme!
* Yine Mehmet Erikli! Sulhi ya da Aydoğan’ın yapamayacağı işleri sana havale etmek zorundayım maalesef. Putin’in Orta Asya baharını yaşarken karşılaştığı güçlüklerden kurtulmak için bana yazdığı yardım mektubunu, saygı, sevgi cümlelerini imha et. Saramago’nun benden yürüttüğü son kitabının kurgusuna ait eskizlerimi yak. Bu yönlerimin bilinip hayranlarımın artmasını hiç istemiyorum.
* Nereye defnedileceğim meselesi çok çetrefilli değil. Aydoğan K’dan ne kadar uzak olursa o kadar iyi. Mehmet Erikli ve Sulhi Ceylan’a ne kadar yakın olursam daha da iyi. Yakınımda bir yerlerde cami olsun mutlaka. Mümkünse doğduğum topraklara döneyim. Of’ta bir yer olur mesela. Cenaze namazımı millete haber vermeyin, insanların akın akın gelip ülkede hayatın durmasına neden olmak istemiyorum. Çok sevildiğim bilinmese de olur, nihayetinde bu gerçeği ben biliyorum.
* Cenaze merasimi istemem, Ehlisünnet itikadına göre defnedin yeter. Ehlisünnet düşmanlarını hiç sevmezdi, onlara çok kızardı, ağzını bile bozardı diye bahsedin benden.
* Haa, bir de beni Türk hekimlerine emanet etmeyin. Ölmüş adamın hekimle işi ne!
Davut Bayraklı
9 Yorum