Yazılar:
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II
  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Yalnızca Kaçıklar İçin

EdebiFikir  |  03/05/2014  |  Kategori : Edebifikir Haber Ajansı   |  Okunma:5.473

10

Gözlerimiz yuvalarında yokmuş gibi yürüdük. Sanki hiçbir şey var olmamıştı. Sadece içimizde duruyordu hakikat. Yolları tüketip, ruhlarımıza yöneldik. Ruhlarımız dünyanın yollarından daha tekin değildi. Ruhlarımız, yol diye bildiğimiz yönelişlerimizden daha az karmaşık da değildi. Önce içimiz bunaldı. Sonra yöremiz bulandı. Öteden bir adam ilişti yanımıza. Birkaç parmak sayımı kadar zaman içinde göründü ve kayboldu. Önümüze gelen her şeye çarpa çarpa, daha iyi nasıl çarpılır onu öğrendik. Çarpmamayı hiç aklımıza getirmiş değildik. İnsan zihni önce bunu öğreniyor çünkü. Sürekli yaptığı bir eylemi terk etmeyi başaramıyor. Bunun yerine yaptığı şeyi (pekiyi kabul edilen bir eylem olmasa bile) kendi planı içinde daha iyi yapmayı öğrenme refleksi geliştiriyor. Fakat ne yapsa ne etse daha iyi görme biçimi geliştiremiyor insan. Necip Ârâste böyle düşünmüyordu. O gün bakışlarından bunu çıkartmıştım. Sulhi Ceylan ise “Sadece içimizde duruyor hakikat.” sözüne takılmıştı. Aklının bir ucunda bunun şerhini yapıyor gibiydi. Necip Ârâste, ilahî nizamın çarpık ruhlarca sarsılmaya çalıştığını fakat bu söz konusu nizamı kendi ölçülerince değiştirmeye çalışanların mümkünsüzlüğüne vurgu yapan cümleler kurmuş muydu? Şimdi hatırlamıyorum.

***

Kadıköy’ün yolunu tutan Mehmet Raşit Küçükkürtül, Necip Ârâste ve Mehmet Erikli başlarına geleceklerden habersiz biraz elem biraz neşe içinde vakti ören gerçeğin aynı zamanda vaktin tükendiğini de haber vereceğini bilerek Yokuş’a vardı. Sulhi Ceylan ne var ne yoktu! Evet, evet o kalbine düşen şiirlerin peşinde, zihnini taze tutmalıydı. Boş lakırdılarla kafasını doldurmak isteyenlere karşıydı bu yüzden. Bir de Orhan Abi. Orhan Abi deyince güler yüzlü delikanlılar geliyor aklıma; gülmenin zekâtını da veren delikanlılar… Çaya ne kattığı konusunda bir fikrimiz yok. Nasıl yapıyorsa, Bahariye – Moda arasında onun çayından daha iyisi yok dersek diğer esnafla arası açılır sonra.  Biz, ona şöyle diyelim: “En iyilerden biri.”

***

Cioran, Çürümenin Kitabı’nda şöyle diyordu: “Filancayı şu hedefin peşinde, falancayı başka bir hedefin peşinde gördüm; insanları, birbirini tutmayan konularla büyülenmiş, her birini aşağılık ve tanımlanamaz olan tasarı ve düşlerin sihrine kapılmış gördüm. İsraf edilen onca ateşliliğin nedenlerine akıl erdirmek için her durumu tek tek incelerken, her hareket ve çabanın anlamsızlığını anladım. İnsanı yaşatan hatalardan etkilenmeyen tek bir hayat var mıdır?” Şimdi bu soruyu Edebifikir’in müdavimlerine, sevgili okurlarına yöneltiyorum. Bir de Cioran’ın bu düşüncelerine ilişkin karşı tez beklediğimiz Necip Ârâste var.

***

Sen ne güzel komşumuzdun Orhan Abi. Kahvenin hatırı senden sorulur diyorlar doğru mu? İki lafın belini baltayla kırmaya girişen Mehmet, Sulhi, Raşit ve Necip’in şu bitmeyen dertleri ne ola? Senin bir fikrin vardır. Çünkü alttan alta sen bu çocukları izliyorsun. Bana öyle geliyor. Ulan diyorsun içinden, bu adamlar her geldiğinde çuvalla kitap getiriyorlar. Ellerindeki içi kitapla dolu çuvalları masaya koyuyorlar, sonra ne bir çay bardağı koyacak yer kalıyor ne bir kahve fincanı sığacak aralık! Sonra birer ikişer, aldıkları bu kitapları konuşmaya, tartışmaya, içlerinden pasajlar okumaya başlıyorlar. Acaba bunların derdi ne?  Orhan Abi, sen kendince bir çözüm getirmişsindir belki bu arkadaşlara. Fakat ben bu arkadaşların birbirlerine okudukları pasajlardan birini, hani bu adamların kafasını anlatalım diye söylüyorum: “Tıklım tıklım trenler ve otellerde, bunaltıcı ve sırnaşık bir müziğin çaldığı hınca hınç kafeteryalarda, zarif ve lüks kentlerin barları ve varyetelerinde, dünyayı gezen sergilerde, geçit törenlerinde, bilgiye susamış kimseler için düzenlenen konferanslarda ve kocaman statlarda insanların aradığı nasıl bir haz, nasıl bir neşedir, aklım almıyor bir türlü…

Öte yandan, benim o şenlikli saatlerimde yaşadıklarımı, benim için haz, yaşantı, cazibe ve huşu sayılan şeyleri dünya ya da sanat yapıtlarından tanıyor, sanat yapıtlarında arayıp seviyor onları. Yaşamın içinde ise hepsini kaçıkça buluyor. Ve doğrusu dünya haklıysa, kafeteryalardaki bu müzik, bu kitlesel eğlenmeler, az şeyle yetinen bu Amerikalılaşmış insanlar haklıysalar, o zaman ben haksızım demektir, o zaman kaçık biriyim ben, o zaman sık sık kendime verdiğim isimle bir bozkırkurduyum, yolunu şaşırıp yabancı ve anlaşılmaz bir dünyada gözünü açan bir hayvanım, eski vatanının havası ve yiyeceği elinden çıkıp gitmiş bir hayvan.” Hesse’nin kahramanı böyle sesleniyordu. O bir bozkırkurduydu. Biz neyiz? Sulhi Ceylan söyler misin, bu düzenin içinde biz neyiz ve neye doğru yürüyoruz, gerçeğimiz nedir? Üffff… Soru yağmuruna tuttum seni de. Biraz da Mehmet Erikli’ye soralım. Kendisi az çok kafa yoruyor bu işlere. Bir de Necip Ârâste var ki kabul etmediği fikirlere şıp diye reddiye yazma kabiliyeti olan ender şahsiyetlerdendir. Necip Ârâste başlasın, Mehmet Erikli yürür, oradan Sulhi Ceylan hâllerden hâllere, oradan tefekkür tefekkür üstüne… Mehmet Raşit ise acı kahvesini yudumlarken “Ben bu meseleleri çözdüm. Ceketimin iç cebinden bir zahmet alıveriniz.” bakışıyla konuya omuz verir ki bu da işin balı şerbeti olur.

***

Sevgili Edebifikir müdavimleri! Üst paragrafta olup bitenler yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olaylara atıfta bulunmamaktadır. Ânı imleyen ve insanın gerçeğine ilişkin çıkarımlar hiç değildir. Hepi topu bu satırları yazanın laf çevirmelerinden müteşekkil bir takım sanrılardır. Son olarak söylemek istediğim şeye gelirsem, Bozkırkurdu’nun karşılaştığı bir tabela vardır. O tabelada şöyle yazmaktadır: “Yalnızca kaçıklar için.” Devamında sahne açılır ve şunu görürüz:

Sihirli Tiyatro

Herkes Giremez

–         – Herkes için değil

Yal-nız-ca – ka-çık-lar – için!

 

 

EDEBİFİKİR HABER AJANSI

 

 

 

 

Tweet

10 Yorum

  1. receb tayyib erdoğan 05.05.2014 18:45:03

    Balkon ve şiir konusunda kimse bizle yarışamaz? Bakınız biz, balkonlardan şiir okumaya asla karşı olmadık, ama benim köylü Ayşe ninem,Ahmet dedem rahatsız olacaksa buna da müsaade etmeyiz biline.Biz de bilirdik lüks kafelerde,trenlerde,konferans salonlarında,otellerde,statlarda geleceğe adım atmayı lakin ‘samimi’ bir geleceğin inşası Dağ-Bayır-Yokuş üçlüsünden geçiyor.Belki çay fiyatlarına itirazınız olacak ama talimat verdim,onu da çözeceğiz.Bizim de yaşadığımız hatadır,hattattır,hay hayattır be kardeşim!!!

    Cevapla
  2. Yokuş Müdavimi 05.05.2014 01:10:06

    Orhan Abi iyidir. Bir de yeğeni vardır onun. Adı Suat. Metnin kurgusunda ikinci katta oturmaktadır. Şimdilik sükut sahibidir. Yakında balkonuna çıkıp şiir okuyacaktır. Fakat şiir okumadan önce üç kez düşünecektir. Siz daha çok o “düşünürken” kadraja alıverinalıverin onu. Bir insanın düşünceleri kadraja nasıl sığsın anam! Suat iyidir iyi. Biz en iyisi ona Suphi diyelim.

    Cevapla
  3. dibace 04.05.2014 14:30:00

    Sam, çok film izlemişsin zira ip tespiti ancak oralarda oluyor. çok ayrıntıya boğuluyorsun tam bir modern zaman kimsesi. ya da kimsesizi. ünlü harfleri yutmak kötü bir şey belki, oradan şahsiyet analizi yapacaksak eğer tartışılır. ama kendinden şüphe iyidir; orası muhakkak. iyi pazarlar

    Cevapla
    • sam 04.05.2014 16:20:37

      1. IP tespiti hususunda tamamen sulhi beyin engin tecrübesine güveniyoruz. IP tesbitini sadece filmlere mahsus zannediyor olmanızı da, hayatınızın filmlerden ibaret olduğuna veriyorum.
      2. ziya paşamız buyurmuyor mu: kişinin rütbe-i aklı görünür üslubunda… ve yine asırlarca tecrübe edilen hakikat türk’ün dilinde şöylece asli hüviyetine kavuşmuyor mu: üslub-u beyan ayniyle insan… burada daha nice nice darb-ı mesel serdedebilirim amma azıcık gayret edip kitap karıştırırsanız zaten bulursunuz.
      3. insan, inancından şüphe etmemeli. aksi takdirde inançtan/imandan bahsedemeyiz değil mi?

      Cevapla
  4. dibace 03.05.2014 22:42:41

    Yaziyi editor yazmistir.peki sam kimsin dostum sana katiliyorum pek ck konuda. bir de su sesini bulmus..vs yorunlari artik yayinlamasaniz pek iyi olacak gencler..

    Cevapla
    • sam 04.05.2014 00:58:20

      1. yazıyı editör yazmadı.
      2. “pek ck” gibi edebifikir’in asla hazzetmediği bir üslupla yazdığınız için sizi kınıyorum. sulhi bey, arkadaşın IP’sini tespit edip kendisini bir altı ay edebifikir’e yorum yazmaktan men eder misiniz?
      3. bu üslupla yazan sizin bana katılıyor olması, beni kendimden şüphe etmeye sevk etti. yanılıyor olmayasınız? ben sizin bildiğiniz, tahmin ettiğiniz birisi değilim, asla olamam. mesela cümle içerisinde asla “tmm, ok., cnm, kib,” gibi saçmalıkları kullanmam, hatta gaflete düşüp kullansam, telefon ikaz eder, o da gaflete düşse bir mevhibe-i ilahi insande yetişir ve GSM operatörü mesajı iletmez, o derece. yani lütfen bana katılmayın, zaten öylesine demiştiniz değil mi? hayır, olamaz, kabul edemem böyle bir şeyi…
      evladım su ver, bana bir haller oluyor…

      Cevapla
  5. sam 03.05.2014 21:42:33

    Dört saattir Davut’la Yokuş’tayız.
    – Davut sen mi yazdın?
    – ne münasebet.
    Davut yazmadım diyor. Kaleme alan’ın ardında kim var, bu müstearı kim kullanıyor, kamuoyu merak ediyor, sorulması gereken soru bu…

    Cevapla
  6. kaleme alan 03.05.2014 20:03:03

    Davut bayraklı yazdı

    Cevapla
  7. dibace 03.05.2014 16:56:32

    Bnu kaleme alan kisi kimdir?

    Cevapla
    • sam 03.05.2014 20:52:16

      Peki Dibace kim?

      Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Ben Meselesi – 14

Sonraki Yazı

Pencerede Gündüz/Gece

İlgili Yazılar

  • 7

    Edebifikir Oku, Kendi Nefsine Alaycı Bir Tebessüm Bırak

    EdebiFikir
    Neymiş efendim, 2020 bitmiyormuş....
  • 2

    Edebifikir Yazarları ve 2050

    Feyyaz Kandemir
    Bahadır Dadak: Bahadır Dadak’ın...
  • 13

    Yazarlarımızın Sonbahar Halleri

    EdebiFikir
      Bahadır Dadak: Büyük şehirden...
  • 5

    Güzün Boz Bulanık Saçlarını Taramak

    EdebiFikir
    Yine buluştuk. Buluştuk, çünkü...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan
  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih
  • Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir? – 5 için kütüphanesinden uzak üniversiteli
  • yekinen için Meclis-i Şuara
  • Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak için Nesnâs
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Halil Kütahyavi

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

  • yekinen

    Feyyaz Kandemir
    13.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    12.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Ölmüşlüğümü Asıyorum Gittiğin Sokakların Köşe Başlarına

    By Ömer Ertürk
      Şimdi ne desem sonu sana...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...