Yazılar:
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse
  • Yahyâ’ya Mektup - 4
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Kavga

Feyza Yapıcı  |  03/01/2015  |  Kategori : Fikir   |  Okunma:4.873

3

Mutsuzluk… Baştan aşağı mutsuzluk… Hiç kimse gerçek mutsuzluk üzerine yazamaz, ben de deneyecek değilim, diyordu Camus. Evet, ben de bu mutsuzluğu anlatmayı denemeyeceğim. Fakat salt mutsuzluk değil, bu mutsuzluktan oluşan bir “kavga” var içimde. Bu “kavga”yı anlatabilirim belki. Belki, bu kavganın meydana getirdiği infiali betimleyebilirim.

Kavga, iyidir aslında. Zira çoğu kere uzun süren kavgalar sonunda hakikate ulaşılır. Kavga lâzımdır bu sebeple. Kavga etmeli, hem de öyle çetin bir kavga olmalı ki, insan bu kavganın sonunda apaçık, pîrüpâk olarak görsün hakikati. Belki ömrün sonuna kadar sürer bu kavga. Kimilerinin kavgasında nefs galip gelir kimilerininkinde ise ruh ve o ruh ile bezenmiş kalp. Ruhun galip gelişi güzeldir, huzurdan ziyade hüzün verir insana. İnsana kendini hatırlatan bir hüzün. Ama müthiş bir güzellik vardır bu hüzünde. Nefse yenilinen kimi kavgalar sonunda dahi o güzel hüznün hatırası gelir zihne, ağlar insan.

İnsanın nefse yenildiği kavgalar… İşte bu kavgalar başka bir kavgayı doğurur. Daha acımasız bir kavgadır bu. Zira teslim olmuştur insan, kendinden olmuştur. O değildir artık tüm bedene hâkim olan nefstir. Ağlar insan, acı ile ağlar. Ve bu mağlubiyet “onlar” gibi yapmıştır insanı. Peki, “onlar” kimlerdir?

Belki ilk şuradan başlamalıyım. Ben yalnızlığı hep ikiye ayırırım: “Yaşatan yalnızlık” ve “Öldüren yalnızlık”. İnsanlar bu iki yalnızlıktan biriyledir. Modern insanın kendisinin dahi anlamlandıramadığı yalnızlığı “öldüren yalnızlık”tır. Her şeyi öldüren modern insanın, yalnızlığı da öldürür. Fakat yalnızlık benim için “yaşatandır” insanı, diğerinin aksine.  Sıklık ile sorduğum sorudur kendime: “Yalnız mısın?” Evet, kendimi toplumdan ayırdığım, kendimi onların dünyasına yabancı hissettiğim, kendi başıma kalma arzusu ile dolduğum doğrudur. Fakat doğru olan bambaşka bir şey daha vardır; Bu yalnızlık olmasa yaşayabilir miydim? İnsanın hüzne, acıya, merhamete yani kalbe bu denli uzak olduğu bir dünyada yaşarken yalnızlıktan başka gidecek yer var mıydı? Yalnızlığın ıstırap ve kalbin acı çekişi ile birleştiği zamanlar insanı mahvettiği doğrudur. Fakat bu yalnızlık nefs ile ruh arasında kalmış kalbin ruha gidişinin tek yolu ise, yalnızlık ruha üflenen bir nefes ise, bu zamanlarda yalnızlık olması gereken bir şeydir. Ve psikologların “sağlıksız yalnızlık” dedikleri yalnızlığı yaşadığımız dünya bağlamında “yaşatan yalnızlık” olarak kabul etmekten kendimi alıkoyamıyorum bunun için. Evet, yalnızlık hissi ile kendini toplumdan soyutlama normal şartlarda patolojik bir duruma işaret edebilir. Fakat ben, bu durumun yaşadığımız dünya şartlarında olması gerektiği inancını taşıyorum. Evet, bizi yaşatacak olan yalnızlık, kendini böyle bir düzene, bu düzenin ürettiği bir topluma ait hissetmeme durumudur. Ve en önemlisi bu yalnızlık, insana kalbini unutturmayan bir yalnızlıktır. Eğer bu yalnızlık bana kalbimi verecekse, onu muhafaza etmemin tek yolu ise bu yalnızlığa sığınmaktan başka yol yoktur. Evet, ben sığınıyorum bu yalnızlığa, sığınmaya çalışıyorum. Zira büyük bir korku var içimde ve biliyorum bu yalnızlığa sığınmazsam, bu karanlık kalabalığa bir adım dahi olsa yaklaşırsam ruhum kavgayı kaybedecek ve bu sefer başka bir kavgaya düçar olacağım. Ve oluyorum da…

Hep hayal ettiğim şeydir; “gerçek” insanlarla olmak, onlara yakın olmak. Gerçek bir hayal, ama şu vakitte gerçekleşmesi çok daha mümkün olmayan bir hayal. Zira etrafımda leş kokan bir kalabalık var sadece. Ve ne zaman bu kalabalığa yaklaşsam, hep aynı vaka ile karşılaşıyorum. Onlara benzediğim hissi ile yanmaya başlıyorum. Aslında salt soyut bir his de değil bu, gerçekten bu öyle bir şey ki, bu kalabalık kısacık bir zaman içerisinde dahi çürütüyor insanı. Zira bu kısa zaman dilimi içerisinde içimdeki kavgada nefs kazanıyor, ruhum ise kaybediyor. Bunu hissettiğim anda ise diğer kavga patlak veriyor birden, kendi kendime yaptığım garip kavga. Beni yiyip bitiren, karşımda kim olduğu bile bilemediğim acımasız kavga. İşte bu sebeple yaşatan yalnızlığa sarılıyorum. Zira yüreği ölü, suratlarına bakıldığında kocaman, insanı dehşete düşüren bir karanlık taşıyan insanlar varken etrafta başka gidecek yerim yok.  Onlara biraz yaklaşsam sanki o karanlığa çekivereceklermiş korkusu hayatımın tam ortasında. Ve zaten ne zaman “yaşatan yalnızlık”tan kendimi uzaklaştırsam bu feci şey oluyor. İlk kelimesi ise şudur o kavganın: Onlarlaştın! Diğer kavganın galibi nefs bu kavgada geri çekilir. Zira galiptir o. Bekler, benim “garip” kavgamı halinden hoşnut bir şekilde izler. Kalp ise mahsun, üzgün durur oracıkta. Bu kavgada karşı tarafta kim var? Belki vardır birisi, lâkin tam olarak tanımlayamıyorum. Kendi kendimi yiyip bitirdiğim, zihnimin her hücresine hâkim olan acı ve çaresizlik ile baş başa kaldığım bir kavga. Belki de karşımdaki acı ve çaresizliktir, onlarla kavga ediyorumdur, bilmiyorum.

Feyza Yapıcı

Tweet

3 Yorum

  1. haddi muttasıl 07.01.2015 12:34:07

    Kalp ve ruh hakkında farazi mülahazalarda bulunmak moda oldu son zamanlarda… Bilhassa ruh hakkında konuşmadan önce İmam Gazali’nin İhya’daki ilgili bölümünü defaatle hatmetmek lazım… Sonra bir İmam Rabbani’ye uğramak, daha sonra bu bilgileri Mehmet Kırkıncı hocanın Ruh Nedir kitabıyla pekiştirmek icap eder…
    Ayrıca:
    “Yalnızlık, şöhret getirir.”
    “Halvet der encümen”

    Cevapla
  2. Yeşil_kalb 04.01.2015 11:48:23

    Ben yalnızlığı hep ikiye ayırırım: “Yaşatan yalnızlık” ve “Öldüren yalnızlık.”

    bu kavgadan sevdiğim bir cümle çıkarmak hoşuma gitti..

    Cevapla
  3. diriliş 03.01.2015 17:28:16

    Hiç kimse gerçek mutsuzluk üzerine yazamaz cunku mutluluk diye bir şey yok.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Parmak ile Boyanmış Bir Naat

Sonraki Yazı

H/İçlenmeler

İlgili Yazılar

  • Böyle Gelmiş Böyle Gider Arkadaş!

    Muhammed Furkan Kâhya
    Kendisinde bir şeyleri...
  • Felsefenin İlk Tanımları

    EdebiFikir
    Felsefenin ne olduğu ve neyle...
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

    Feyyaz Kandemir
    Yunus Emre ve İlim # Yunus Emre...
  • 3

    Bize Giden Yol

    Ali Sözer
    Konuya iki misal ile başlayalım....
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için Galip
  • Edebifikir Anketi: Yunus Emre Özsaray için Abdullah Yalın
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için ihsan

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    14.04.2021

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    08.04.2021

  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse

    Adem Suvağcı
    07.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • İfadelerin Gramatik Ayırımı

    By EdebiFikir
    Künye: İfadelerin Gramatik...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...