Yazılar:
  • Başarıya Ulaşmış Devrim Yoktur
  • Devrim
  • Düşün Düşüşü
  • Kültürün İktidarı Şiirin Piyasası
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim

Zindanda Sanat

Feyza Yapıcı  |  21/03/2014  |  Kategori : Fikir   |  Okunma:9.105

4
sonsuzlugun-esiginde-van-gogh

Van Gogh – Sonsuzluğun Eşiğinde

Feyza Yapıcı, zindandaki çırpınışları sanatçılar üzerinden okuyor.

***

Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” kitabı “İnsan hür doğmuştur ve fakat her yerde zincirler içindedir.” cümlesi ile başlar. Bir tabiî hukukçu olan Rousseau’nun bu cümlesi hukuki-siyasi boyut taşır fakat ben bu cümleyi biraz evriltmek istiyorum. Zira insan hür doğmuştur fakat her yerde kendi benliğindeki zincirler içinde kıvranmaktadır. Zindandan çıkış için çırpınan bir insanın hâlet-i ruhiyesi nasıldır? Bu ruh halini herhalde en sarih biçimde sanat eserlerinde görürüz. Zira sanat eseri sanatçının kurtuluş arayışlarını net olarak yansıttığı yerdir.  Dindar olsun ya da olmasın hatta Allah’a inansın ve ya inanmasın her sanatçı bir metafizikçidir. Zira Nurettin Topçu’nun dediği gibi sanatçı “Tabiat ve kâinat varlıklarının evrensel dengesine ve derin sırrına ulaşmak, bu ahenk ve sırda kendi varlığının mutlak tasdikini, bir kelime ile kurtuluşunu aramaktadır.” Her sanatçı hakikatin peşindedir. Tıpkı Necip Fazıl’ın şu dizelerinde olduğu gibi: “Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?”

Sanatçı, derdi olandır. Bu derdi de eserine aktaran, “Ben kimim?” diye sorandır. Bu derdi şairin mısralarına aktarışına, bir yazarın cümlelerine aktarışına yabancı değiliz. Fakat ben bu kez derdini çizen, derdini kille taşla yontarak sanat eserine dönüştürenlere bakmak istiyorum. Onlar neler anlatıyorlar bize? Bir şairin mısrası ile bir ressamın tablosu veyahut bir heykeltraşın heykeli aynı duyguları husule getirmez mi? Örneğin Van Gogh’un “sonsuzluğun eşiğinde” isimli tablosunu incelerken, onun zindanını büyük bir acı ile hissedebiliyoruz. Sandalye üzerinde oturan yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üzerine dayamış ve öne doğru eğilmiştir, ağlamaklı ve yıkılmış bir durumdadır. Bu tabloda Van Gogh kendi yıkılmışlığını resmediyordu. Bu tabloya bakarken insanın tek başına eksikliğini, bu eksiklik karşısında duyduğu derin acıyı ve bu eksikliğin zindanından kurtulmaya çalışan Van Gogh’u görüyoruz. Van Gogh’un bu tablosu “Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?” diyen Necip Fazıl’ı hatırlatır adeta.

Michelangelo şöyle diyordu: “Geceleyin tek başıma ıstırap beni ayakta tutar, toprağa uzanmış olarak kendimi yer bitiririm.” Ve heykelleri bu ıstırabını haykırır. Michelangelo’nun heykellerini incelediğimizde “köle” temasına çok rastlarız işte tam da bu sebeple. 1519 yılında Uyanan Köle, Genç, Sakallı, Atlas olarak isimlendirilen bu dörtlü heykellerde figürler tutuldukları hapisten kasılarak kurtulmaya çalışırlar. Özellikle “Atlas” heykelinde figürün omuzların muazzam bir yük taşıdığını, bu yükü taşırken kendi içine doğru bükülmüş bedenini görürüz. Nurettin Topçu’nun işaret ettiği gibi Michelangelo’nun her eserinde kurtulmaya çalışan bir köle vardır. Ve şu ya da bu şekilde temsil edilen hep Michelangelo’dur, hep kendisidir. 1513 yılında “İsyankâr Köle”, “Ölen Köle” olarak isimlendirilen heykeller de yine ruhunu zincirlerinden kurtarmak isteyen insanın kavgasını çok net görmemizi sağlıyor. “Ölen Köle” yi dikkatle incelediğimizde insanın bileklerini, gövdesini saran bantlar görürüz. Bu bantlar insanı esir eden zincirleri temsil ederler. İnsan figürünün yüzünde ise bitkinlik ifadesini çok net görürüz.

hapishane avlusu

Van Gogh – Hapishane Avlusu

Yukarıda “Sonsuzluğun Eşiğinde” tablosundan bahsettiğimiz Van Gogh, ismini sık sık işittiğimiz bir ressam. Kendi hapishanesinin kurbanı bir ressam… Çok genç yaşta intihar eden bu adamı anlayabilmek için bize en fazla yardımcı olabilecek kaynak ise kanaatimce “Hapishane Avlusu” (1890) isimli tablosu olsa gerek. Bu tablo insana müthiş hüzün ve acı veriyor. Tabloyu yaptığı sırada bir klinikte tedavi altında olan ve ağır buhranlar içinde kıvrılan Van Gogh hapishane avlusundaki 37 adamı, kasvetli duvarların acımasız soğukluğu, içindeki çaresizliğini çizmişti. Bu adamlar bir kısır döngüyü hatırlatır şekilde daire çizerek bitkin vaziyette yürüyorlardır. Kısır döngüden kurtulamayan Van Gogh… Hemen adamları incelemekten kendimi alıp biraz dikkat ile tabloya baktığımda ise beni hayrete düşüren ilginç ayrıntıya takıldı gözüm. Bu kısır döngünün yukarısında iki adet beyaz kelebek uçuyordu. Van Gogh mektuplarında sürekli “Tanrı” yı aradığından bahseder. Ara sıra İncil’i okuduğunda babasının kendisine bahsettiği Tanrı’dan daha farklı bir Tanrı gördüğünü, din adamlarının Tanrı’sının ona cansız geldiğinden bahseder. Ama aradığı Tanrı’yı da bulamamaktadır. Bu tablodaki iki beyaz kelebekle bize aslına bir kurtuluş yolu olduğunu bildiğini mi söylemek istemektedir?

Yine Van Gogh ile ilgili ilginç bir noktaya temas etmek isterim. Van Gogh’un, “gece” temalı tablolarının sayısı ise epey fazladır. “Yıldızlı Geceler”, “Aries’te Gece”, “Beyaz Ev”, “Gece”, “Kargalarla Buğday Tarlası”, “Rhone’da Aşırı Yıldızlı Gece”… bunların sayısını artırmak mümkün. Bu kadar gece temalı tabloya rastlamak, selameti arayan bu adamın, gecenin Allah’ın varlığında selameti bulan ruhun kurtuluşu, zahiri tüm varlıkların gecede kayboluşunu ifade etmesi ile arasında bağlantı kurmaya götürdü beni.

mikhail Vrubel Demon

Mikhail Vrubel – İblis

Bir akıl hastanesinde ölen Mikhail Vrubel’in “İblis” adlı tablosuna baktığımızda, uzaklara acı ile çaresizlik ile bakan genç bir adam görürüz. Bu genç adam mavi-mor karışımı insanın içini karartan bir gökyüzü altındadır. Bu genç adamın bütün vücudu kir içindedir. Ve genç adam dikkatleri özellikle çekmesi isteniyormuşçasına çok güçlü kollara sahip. Bu adamın kollarındaki güç nefsini, bakışlarındaki acı çaresizlik ve vücudunun bu denli kirli olması ruhunu mu temsil ediyordu?

Fernando Botero - matador

Fernando Botero – Matador

Kolombiyalı ressam Fernando Botero’nun tabloları ise bir “başkaldırı”dır. Zira bambaşka bir üslupla pozitivizme, başkaldırır. Onun resimlerinde hiçbir figür normal boyutunda değildir. O resimdeki figürleri abartır, genişletir. Tablolarını incelediğimde bu abartmalar ile Botero’nun pozitivist bakış açısının dayattığı salt gerçekliğe başkaldırdığı fikrini edindim. Fakat Botero’nun tablolarında sivri ve keskin uçlara hiç rastlanılmaz, çizgilerini sürekli yuvarlar. İşte bu bağlamda Dücane Cündioğlu bence haklı bir biçimde şu yorumu yapıyor, “Botero, gerçekliğe temas etmekten korkuyor, hakikate temastan.”

Caravaggio dini temalı tabloları epey fazla olan bir ressam. Fakat bu tablolara baktığımızda “huşu” nun aksine “acı” ile karşılaşıyoruz. Mesela diğer ressamların aksine Caravaggio, Hz. Meryem’i yücelterek çizmemiştir. Aksine Hz. Meryem’i son derece insanileştirmiş, yüzüne bazen acı, bazen sert bir bakış, bazen kızgınlık vermiştir. Benim en fazla dikkatimi çeken tablosu ise Hz. İsmail’i resmettiği bir tabloda, Hz. İsmail’in yüzünde teslimiyetin değil ölecek olmaktan korkuyor olmanın yüzüne verdiği acı; yine Hz. İsmail’i resmettiği bir başka tabloda ise bu kez Hz. İsmail’in yüzünde bir huşu oluşu idi. Caravaggio neden iki ayrı İsmail çizmişti. İlk çizdiği İsmail kendisi miydi? Caravaggio, kendi kusurları, yetersizlikleri ve kısıtlılığının farkında ve tüm insanlar gibi, en büyük hesaplaşmayı kendiyle yaşıyordu. Caravaggio, hırsı ve kibri ile meşhur bir adam. Onun kendini en iyi anlattığı tablolardan biri ise; Caravaggio’nun son eseri olduğu tahmin edilen Davut-Goliath tablosu. Bu tabloda elindeki kılıç ile Goliath’ı  öldüren  genç Davut, Goliath’ın kestiği başını elinde tutuyor. Goliath, Caravaggio’dır aslında.  Davut’un elindeki kılıçtaysa, şu harfler var:

“H-AS OS”; yani Latince, “Humilitas occidit superbiam”.

“Alçakgönüllülük, kibri yener.”

Şunu söyleyerek bitirmek isterim ki bu sanatçıların ıstırabını eserlerinde derinden hissettim. Bu sanatçılarda Nurettin Topçu’nun bir tezi olan “estetik iman” vardı. Yani hakiki yola ulaşmak için çekilen bir çile göze çarpıyordu fakat kurtuluş arayan sanatçının kurtuluşunun tek çaresi olan “isyan” yoktu bu eserlerde. Evet, sanatçı başka hayata özlem duyandır, insani yetersizliğinin farkında olandır, sanatçı çile çekmektedir, kurtuluşu istemektedir, kendi ferdiyetini dar kalıplar içinden çıkarmak ister. Bunların hepsi var bu sanatçılarda. Fakat değişim yoktu zira değişim isyandadır. Yetersizliği ilahi şuur ve hareket mükemmelliğinde yok etmektir isyan. Bu eserlerdeki tüm insanlar, gökyüzü, çiçekler, martılar, kelebekler… sanki şu sorunun cevabı için çırpınıyordu: Biz bu zindandan nasıl çıkacağız?

 

 

 

Tweet

4 Yorum

  1. sevim 22.03.2014 15:46:26

    çok beğendim

    Cevapla
  2. necati Sümer 21.03.2014 23:51:12

    Çok değerli ve samimi bir yazı olmuş tebrik ederim.

    Cevapla
  3. Asım Yapıcı 21.03.2014 19:17:22

    Tebrikler kızım. güzel bir yazı olmuş . çokkk beğendim.

    Cevapla
  4. bi yalnışlık var 21.03.2014 15:42:50

    sanat hakkında güzel bi yazı olmuş

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Bir Nihat Doğan Kitabı: Memleketimin Koyunları

Sonraki Yazı

Edebifikir Söyleşileri

İlgili Yazılar

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    Bilgi ve Düşünce Faaliyeti Bilgi,...
  • 1

    Anlatının Büyüsü ya da Kurmaca Dünyaların Gerçeklikleri

    Mehmet Erikli
    Söze, anlatının insan için ne ifade...
  • Vicdan Nedir?

    EdebiFikir
    Vicdan Eğer bir eylemin ahlâkî...
  • Erdem Nedir?

    EdebiFikir
    ERDEM (yun. arete; lat. virtus; fr. vertu;...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Devrim için Tatar Ramazan
  • Rüzgâra Tutulmuş Günler – 35 için Mesti bezm-i elest
  • Edebifikir Radyo için okur
  • Edebifikir Radyo için nagehan
  • Edebifikir Radyo için nagehan
  • Edebifikir Radyo için nagehan
  • Edebifikir Radyo için .
  • Edebifikir Radyo için Ayşen
  • Edebifikir Radyo için nagehan
  • Edebifikir Radyo için nagehan

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Başarıya Ulaşmış Devrim Yoktur

    Ömer Ertürk
    28.01.2021

  • Devrim

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    27.01.2021

  • Düşün Düşüşü

    Mehmet Emir
    26.01.2021

  • Kültürün İktidarı Şiirin Piyasası

    Ali Sözer
    25.01.2021

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Bir Dünya Can Sıkıntısı

    By İbrahim Halil Aslan
    Biz, kusur beyan edeceği cümleye bile...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...