Yazılar:
  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt
  • Tarih Nedir?
  • Yedi İklim - Mart 2021
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır
  • Yenileyen Yenilgi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

bu kadar genç yaşta sakal bırakılır mı?

Mücahit Emin Türk  |  19/05/2014  |  Kategori : Günlük   |  Okunma:5.035

9

(Günler Heybemde – 1)

5 recep 1435: bugün bir “toplu taşıma vasıtası”nda cübbeli, sakallı genç bir adam gördüm. adamın cübbesinin düğmelerinde tuğralar vardı. içten içe güldüm. samandıra’daki cevher dudayev parkında bulunan saat kulesinin üzerine de bir tuğra işlemişler. artık padişah imzaları ilgili ilgisiz her yerde. eşarplarda, yüzüklerde, kalemlerde, kupa bardaklarda, anahtarlıklarda, arabaların üzerindeki çıkartmalarda… işte bunlar hep muhafazakârca görgüsüzlükler.

7 recep 1435: dünyada bildiğimiz veya bilmediğimiz yahut yeteri kadar haberdâr edilmediğimiz savaşlar çıkıyor; hiçbirisi hakkında doğrudan bilgi öğrenmek mümkün değil. sanki medya, uygun yalanlar bulunsun diye üretilmiş gibi. gelecekteki tarihçilere acıyor insan. kesin olarak bildiğimiz ise şu: silah baronları, uygun buldukları zamanlarda metal yığını canavar putlarına kurban diye yüzlerce insanın hayatına kast ediyor.

suriye’deki katliam ise bitmek bilmiyor, onca zaman geçti. bir arkadaşım, apartman komşusu ve sınıf arkadaşını tanıştırmıştı. acı tebessümü gözümden gitmiyor, suriye’ye gitmiş. özel bir üniversitede burslu okuyordu. ipince, avurtları içe geçmiş huzursuz bir çocuktu. uzun saçlarını ikide bir nihat genç gibi arkaya savuruyor ve parmaklarındaki sigarayı emer gibi içiyordu. çok öfkeliydi; sohbet ettiğimizde giydirmediği kimse kalmamıştı neredeyse. şimdi iran’a öfkesini, pek az kullandığı sosyal medyadan kusuyormuş.

8 recep 1435: musluğu açık bırakmışlardı. suyun israf olduğunu görünce içimden bir şey koptu sanki. acaba israfa mani olacak bir şey yapılamaz mı? mesela musluk, aralıksız beş dakika akınca kendi kendine kapanabilme özelliğine sahip olsa… ya da kullananların ayarlayabileceği bir sürede; beş dakika, on dakika, yarım saat… belki de rezidanslara yapmışlardır böyle musluklar. fakat rezidansın kendisi israftır.

9 recep 1435: o takdim edilen plaketler ne kadar bayağı şeyler. üstelik körler sağırlar birbirini ağırlar misali, plaket alan ve veren insanlar genelde belli bir grup insan oluyor. yazık, o kadar ucube şey, evde boşu boşuna yer kaplıyor. salakça bir gösteriş. bunun yerine prestij baskı, ciltli kitaplar hediye edin. en azından şömine üzerinde güzel durur. mesela siz o yıl kurum olarak ahiliğin daha iyi anlaşılmasına faydamız olsun istiyorsunuz: ahilikle ilgili bir prestij kitabı o seneki programlarınızda takdim edersiniz. içine de birkaç satır bir şey yazın: filan filan sebeplerden ötürü bunu bu adama hediye ettik. bak ne güzel! daha havalı olur. en azından türk matbuatına bir hizmetiniz dokunmuş olur. sonra o gülünç plaketleri toplayıp eskiciye veriyorsunuz.

10 recep 1435: çocuk arabanın penceresine yaklaştı. sakallarımı görünce olacak herhalde “şeyhü’l cami, şeyhü’l cami!” elimle “yok!” diye işaret ettim. üniversitenin konferans salonundayım. yanımdaki memur arkadaşa yaklaşıp şen şakrak tokalaştı. tabiî arkadaşının yanındakine de selam vermesi gerekti. sakallarımı görünce yüzünde bir soru işareti uyandı. sonra bir mesafe hissiyle başını sallayarak “merhaba hocam” diye selam verdi. suriyeli küçük bir kız çocuğu için sakallarım, üniversite hocası bir hanım için sakallarım…

11 recep 1435: gaziantep’te bir berber dükkanı gördüm. üzerinde islâm harfleriyle tıraşhane yazıyordu. otobüs durağında ise adres sordum bir adama: “türkî bilmiyorum ben.”

12 recep 1435: küçük bir ilçenin, yeni yapılmış terminalindeyim. mescidi her zamanki gibi bir kenara atmışlar. mescide ulaşana kadar birçok dilenciyle karşılaştım. zabıtalar bıkkın ve memur kibriyle oturuyorlar. ayakkabımı mescidin içine almam gerektiğini hissettim. mescide ulaşana kadar dilenen çocukların her an bir hırsıza dönüşme potansiyelleri olduğunu mu sezdim acaba. tabiî yine sakallarım… herkes için farklı bir anlamı var. dilenciler için bir umut demek. kızlar için mesafe hissi uyandıran bir şey. geleneksel yaşlı teyzeler için tuhaf bir durum: “bu kadar genç yaşta sakal bırakılır mı? emekli olup hacca git gel, öyle bırak.” cami cemaati yaşlı amcalar için çok sevimli ve güzel bir durum. üç yaşından küçük çocuklar için merak veya korku kaynağı.

15 recep 1435: yine bir terminal… aynı yöne gidiyormuşuz, bana çay ısmarlamak istedi. dudakları kuru, kısa iki bin içiyor. omzunda çanta, bıyıkları ve gözlükleri ve hafif göbeğiyle sempatik bir beyaz yakalı bu.

demek beraber çalıştınız dedi. depremden sonra çok değişti dedi. böyle derken o sempatik göbekli gözlüklü adam birden bire kayboldu. yüzü birden donukladı, uzaklara gitti. depremden sonra çok değişti dedi tekrar. gel seni evlendireyim dedim ama kabul etmedi diye ekleyiverdi.

mücahit emin türk

Tweet

9 Yorum

  1. damla pamir 22.05.2014 15:45:03

    Sam yorumculuğu için söylenebilecek çok şey var, ama en önemlisi sesini bulmuş olması hiç şüphesiz…

    Cevapla
  2. sam 22.05.2014 15:31:42

    gençler, ağır olun, gaza gelmeyin. sam babanızın yorumculuğu hepinize yeter, elimizde yeterli malzeme var. sakin. faiz lobisine ve işbirlikçilere prim vermeyin. takipte kalın :)

    Cevapla
  3. babangida 22.05.2014 08:34:09

    Günce diyelim en iyisi bu. Ya da Sam diyelim. Evet, evet Sam diyelim. Sam türü pek rağbet görmeyen bir yazı biçimi artık. İnsanlar Sam tutmayı pek önemsemedikleri gibi yazarlar da Sam yazmaz oldular. Şöyle iyi bir Sam bulsam da okusam. Heyecan verici oluyor. Romanlardan daha keyif verici hem.

    Cevapla
    • babanida 22.05.2014 12:51:28

      birkaç atalar sözü okuyalım:
      “eskiye rağbet olsa, bit pazarında mal kalmaz”

      “arayan belasını da bulur Mevlasını da”

      “okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır”

      Cevapla
      • Zerzavatçı Nuri 22.05.2014 13:09:54

        Sam baba öyle başka rumuzlar kullanarak beynelminel mesaj vermekten çatlayacak ya la. Hahaha

        Cevapla
  4. Hande 20.05.2014 09:15:04

    SAM yorumculuğunu çok önemsiyorum. Hıncal Uluç’un veliahtı olarak bu koltuğa oturan sayın SAM, hakkını veriyor koltuğun…

    Cevapla
    • sam'in milleti 20.05.2014 12:14:15

      Muhterem Sam’i Hıncal Uluç’a benzeten Hande hanımı kamuoyu huzurunda kınıyoruz. Çok ayıp etmiş. Bir benzetme gerekirse, Necip Fazıl, Orhan Şaik veya Cündioğlu tenkitçiliğine benzetmeliydi. Kamuoyuna saygıyla duyrulur…

      Cevapla
  5. Damla Pamir 19.05.2014 13:47:00

    mücahit emin türk günlükçülüğünü çok önemsiyorum. salah birsel’in veliahtı olarak bu koltuğa oturan sayın mücahit emin türk, hakkını veriyor koltuğun.

    Cevapla
    • sam 20.05.2014 03:02:10

      “günlükçü emine teyze vardı samatya’da, her hafta cuma günü gelir, (haftalıkçı denmeli değil mi mantık olarak) bütün apartmanın merdivenlerini baştan aşağı, dip köşe pırıl pırıl yapar, bizim dairenin önüne geldiğinde ise soluklanmak için oturur, “yavrum bir bardak su verir misin ceddine rahmet” derdi. zaman zaman hayat hikayesinden fragmanlar paylaşırdı benimle. dedeleri 93 harbi muhacirlerindenmiş…”
      “günlükçülüğü” nedir Allah aşkına, günlükçü dediğin gün aşırı ev temizleyen teyzedir. hem o ne o, “günlükçülüğünü önemsiyorum” vs. edebifikir yıldı bu kalıplardan, bi siz yılmadınız. günlükçü emine teyzeler adına rica ediyorum bu kutsal mesleği yorumunuza meze yapmayınız. lütfen!

      Cevapla

babangida için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Metnin Hâlleri: Osmanlı’da Telif, Tercüme ve Şerh

Sonraki Yazı

Kitap Sohbetleri

İlgili Yazılar

  • “orhan pamuk’u niye öldürsünler, ben kitaplarımda öldürdüm?”

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    (iktibas...
  • 6

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 37

    Sulhi Ceylan
    12 Haziran 2020 – Cuma İyi, deyince...
  • 2

    sistem müsaade etmiyor

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    orta okul, lise sıralarında okurken...
  • 4

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 36

    Sulhi Ceylan
    21 Mayıs 2020 – Perşembe Kaygının...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Reel okur
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah
  • Mihrinaz için buradayımhep
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için genel okuyucu

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt

    Muhammed Furkan Kâhya
    03.03.2021

  • Tarih Nedir?

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yedi İklim – Mart 2021

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

    Feyyaz Kandemir
    01.03.2021

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır

    Celal Kuru
    27.02.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 15

    Mutlu Aşk Var mıdır?

    By EdebiFikir
    Turgut Uyar Sibernetik şiirinde: “üç...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...