Yazılar:
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi
  • "Başkalarının Talihsizlikleri Baldan Tatlıdır"
  • Müsâbaka
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?)
  • Sabahattin Âli’yi Kimler Öldürdü?
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Her Salı

Celal Kuru  |  30/04/2019  |  Kategori : Günlük   |  Okunma:2.322

6

09.00 Her salı sabahı evden savsaklayarak çıkıyorum. Kaçırdığım minibüsün, otobüsün ardından koşmuyorum. Her salı mütemadiyen işe geç kalıyorum. Müdürün, ustanın ve iş arkadaşlarımın “Nasıl bizden sonra gelirsin?” diyen tacizci bakışlarıyla göz göze geliyorum. İşe geç kalmanın tadını çıkarıyor, kasılarak yürüyüp iş önlüğümü giyerek makinelerin başına geçiyorum.

10.00 Her salı, bir şeyleri çabucak unutmaya başladığımı fark ediyorum. Bu unutkanlığım öyle bir raddeye varıyor ki çay ocağına varıp bardağı dolduruyor, bardağı masanın üzerinde unutup bölümüme geçiyorum. Her şeyi, herkesi çabucak unutuyorum. Beş aydır hiç görüşmediğim bir arkadaşımı arayıp konuşmaya başlıyorum. Sanki ardan beş ay geçmemiş, dün konuşmuş gibiyiz. Telefonu kapatıp cebime koyduğumda ise,  beş aydır hiç görüşmemişe dönüyorum. Konuştuklarımı bile hatırlamıyorum. Bazen unutmanın bir nimet olduğunu düşünürken, bazen de aklımda bir soru dolaşıyor: Bir gün kendimi de bir yerde  unutacak mıyım?

11.00 Her salı, işin en yoğun olduğu anda Wolfgang Borchert’in “Hayır De!” şiirini bağıra bağıra okumak istiyorum. Makinelerin gürültüsü bu isyanımı da bana unutturuyor. Sonra Borchert’in, “Bu Salı” kitabını niçin yazdığını, Kâmuran Şipal’in takır tukur Türkçesine nasıl tahammül ettiğimi merak ediyorum. Hele de baskısı olmadığı dönemlerde sahaf sahaf gezip “Bu Salı” kitabını aramama, bulduğumda da eski okuma iştahımın kalmamasına hiç akıl erdiremiyorum.

12.00 Her salı, bir dağ başına çekilip ömrümün geri kalan kısmını küçük bir kulübede geçirmek istiyorum. Bu istek arttıkça cevabını bilmediğim bir soruyla daha muhatap oluyorum: Bir dâhi miyim, yoksa bir tembel mi? Ne zaman dâhilikten söz açılsa, “Dehâ, hocasını iyi seçendir” sözü hafızamın çeperlerinden çıkıp gelir. Hiçbir zaman bir hocam olmadı. Bazı zamanlar hoca-talebe ilişkisi içinde olduğum insanlar oldu. Bana tavsiyelerinin beşte birini ancak yaptım. Kendi bildiğim doğrultuda gittiğimi gördüklerinde benden ellerini çektiler.

13.00 Her salı, yemekhaneye inmek istemiyorum. Menüde tavuk var. İhtimaldir ki bu yüzden salı günlerini hiç sevmiyorum. Belki de sevmemek için böyle çocuksu bahaneler arıyorum. İnsan zaten bulunduğu ândan ve mekândan hiçbir zaman hoşnut olmamıştır.

15.00 Her salı, insanın niçin sürekli dışarıya açılmaya çalıştığının üzerinde kafa yoruyorum. Neden, evimizde, odamızda kendimizle meşgul olmayız, kendi iç âlemimizi eğitmeye çalışmayız da hep başkalarına yardım etmeye çalışırız. Misâl, niçin öğretmen olmak isteriz? Ya da niçin vaizliği tercih ederiz? Niçin başkalarına bir şeyleri öğretmek için harıl harıl didiniriz? Niçin yazıyoruz? Haydi yazdık, niçin yayımlatıyoruz. Edebiyatın bir haz olduğunu, içine tamamen yönelmeden söylenen her sözün, yazılan her cümlenin  bir geviş getirmek, sindirilmemiş şeylerin dışavurumu olduğunu niçin kabullenmeyiz?

16.00 Her salı işten kovuluyorum. Dört kez işten kovuldum. Dördünde de salı günüydü. Tesadüflere inanmayan bir adamım ve bu meseleyi rastlantıyla geçiştiremiyorum. İşten kovulmaya alışık ve kovulmayı bekliyor olsam da işsiz kalmak içimde tuhaf bir hüzne sebep oluyor. Bu durumu kendime iki şekilde açıklayabiliyorum:

İlki, annemle babam altı ay köyde, altı ay İstanbul’da kalıyor. Babam, “Buraya geliyorum, alışıyorum köye gitmek istemiyorum; köye gidiyorum, oraya alışıyorum İstanbul’a gelmek istemiyorum, ne tuhaf” diyor. Evet, bu her zaman böyledir. Ruh, alıştığı şeyden ayrılınca acı duymaya başlar

İkincisi, Albert Camus’nün, insanı en yalın bir şekilde özetlediği sözüyle: “İnsan ne ise ‘o olmayı’ reddeden tek mâhlûktur.”

17.00 Her salı, okuduğum kitaplar ve seyrettiğim filmleri düşünüyorum. O kadar görüntüye maruz kalıyoruz ki, muhayyilemiz dumura uğruyor. “Dünyanın Bütün Sabahları”nı karışık bir kafayla okumuş ve pek de beğenmemiştim. Sonra filmini seyrettim ve çok beğendim. Artık okuyarak hayâl edemiyoruz. İllâ seyretmemiz lâzım. Bu da bir çöküntünün habercisi. En nihayetinde insanın sadece kalbine karşı değil, üzerinde hakkı olan herkese, hattâ kullandığı eşyalara karşı bile mahcup olduğu bir devirde yaşıyoruz.

18.00 Her salı, istisnasız bir şekilde nefretimi celbeden bir cümleye denk geliyorum. Son günlerde sık sık rast geldiğim ve uyuz olduğum bir cümle: “Şeyhim kainata alışamadım.” Evet, modern insan  tevazu yapayım derken bile artistlik yapıyor, kibre batıyor. Oysa eskiler olsa, “Şeyhim boğazıma kadar dünyaya battım” derlerdi.

19.00 Her salı, kendime mızmızlanacak bir şey bulabiliyorum. Bu salı payıma düşen:  Oturduğum ilçenin tek sevdiğim yanı sükûnetiydi. Şimdi dakikada bir kalkan uçaklarla o sessizliği de bozdular. Bizi paklayacak bir tek köylerimiz kaldı. Köyler de artık o kadar uzak ki.

 


Celal Kuru

Resim: Jan Mankes

 

Sendromsuz Pazartesi

 

Tweet

6 Yorum

  1. S. 24.02.2020 00:08:20

    Her salı hissettiğiniz bu durumun sebebi demir eksikliği olabilir

    Cevapla
    • Bilgiç 24.02.2020 12:07:49

      Demir eksikliğini okuyunca, kuşçu geldi aklıma. Belki de su eksikliğidir. Kalıpların arkasına sıkışıp kalmayalım lütfen.

      https://youtu.be/Wuf4_6EDjhw

      Cevapla
  2. Z. 01.05.2019 14:18:56

    “Şeyhim kainata alışamadım.” Herkesin dilinde olan bu cümle bana son derece itici geliyordu da ifade edemiyordum. Evet, modern insan tevazu yapayım derken bile kibre batıyor. Çünkü modern insan mütevazı değil, tevazu yapayım diyor, tevazu yapmaya karar veriyor. Evet, eskiler olsa bunu demezler, hatta herhangi bir şey demezler, boyun büküp otururlardı. Yazının bu bölümünde düşüncelerimi okudum. Kaleminize sağlık.

    Cevapla
  3. Saadet 01.05.2019 00:06:05

    İnsan içini dökmek istiyor. Bunu pekala bir deftere de yapabiliriz. Ama sessizce içini dökmek değil, herkes duysun istiyor, istiyoruz… neden peki?

    Cevapla
  4. İhsanbul 30.04.2019 13:04:26

    Salı, çaykolik günü. Çay her daim içilir ama salı akşamları başka olur. Hele Celal Kuru’nun bu yazısından sonra “Salı” tadı başka olacak. Saat 18:00 ve sonrası sarsıcı. Öncesi de hafif hafif dokunduruyor. Derin uykudan birisini uyandırmaya çalışır gibi…

    Cevapla
    • celal kuru very very official & international fun club 23.02.2020 23:15:54

      Celâl Kuru’nun “artık herkes köyüne!” hareketini başlatmasını bekliyoruz.
      Tetikteyiz, vur de vuralım abii!

      Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Büyük Anadolu’nun Asil Evladı Ali Fuad Başgil

Sonraki Yazı

“Artık Sabahı da Kaplıyor Acı”

İlgili Yazılar

  • “orhan pamuk’u niye öldürsünler, ben kitaplarımda öldürdüm?”

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    (iktibas...
  • 6

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 37

    Sulhi Ceylan
    12 Haziran 2020 – Cuma İyi, deyince...
  • 2

    sistem müsaade etmiyor

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    orta okul, lise sıralarında okurken...
  • 4

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 36

    Sulhi Ceylan
    21 Mayıs 2020 – Perşembe Kaygının...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Mihrinaz için buradayımhep
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için genel okuyucu
  • Dut Ağacı için hayri pıtır
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için Cüneyd Dal'ı Okur
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için Sühan perver
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için Feyyaz Kandemir
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için Celâl Kuru
  • Dut Ağacı için Eksi Beş Karış Miyop
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için sıkı can iyidir
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi

    Davut Bayraklı
    25.02.2021

  • “Başkalarının Talihsizlikleri Baldan Tatlıdır”

    Sulhi Ceylan
    24.02.2021

  • Müsâbaka

    Ömer Can Coşkun
    23.02.2021

  • Yenmek(!) = Yenilmek(?)

    Cüneyt Dal
    22.02.2021

  • Sabahattin Âli’yi Kimler Öldürdü?

    Davut Bayraklı
    20.02.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Roman mı Okuyacaksınız?

    By EdebiFikir
    Roman mı okuyacaksınız? Şunlara bir...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...