Cümleler ve Paragraflar Ülkesi…

Mehmet Raşit Küçükkürtül, cümleler ve paragraflar ülkesinden topladığı, unutulmaması gereken konuları mesele edinen pasajları sunmaya devam ediyor.

***

(İktibas Defteri II)

9.

batı’nın bir algıyı nasıl inşa ettiğini iyi anlamakta fayda var. bu konuda sponsorluklarını üstlendiği sivil toplum kuruluşları, insan hakları dernekleri, feminist örgütler, kadın hareketleri, araştırma merkezleri, stratejik düşünce kuruluşları önemli rol oynar. her şey masum gibi görünür, faaliyetler o ülkenin yararına sunulur. bir filistinli durumu şöyle özetler: “uzun yıllar beraber çalıştığımız batılı stk’lardan kuşku duymadık, bizden somut bir talepte bulunmadılar; ne var ki bir süre sonra zihin haritamızın onların çizdiği gibi şekillenmeye başladığını fark ettik. bunun farkına varan da çok az sayıda kişi olur.”

mısır uzun yıllar bu çalışmaların yürütüldüğü önemli ülkelerden biridir. tarık ramazan, bir rand raporuna dayanarak mısır’a seçimlerden önce 80 milyon dolar harcandığını yazmıştı (star, 25 mart 2012). mübarek sonrası mısır yönetimi, abd ve ab ile ortak projeler yürüten stk’lar konusunda soruşturmalar yürütmeye karar verdi. çünkü eldeki verilere göre abd’nin kahire büyükelçisi anne patterson, mısır’daki insan hakları derneklerine 31 milyon euro aktarmıştı. soruşturma akamete uğradı.

(chomsky’nin kehaneti, ali bulaç, zaman gazetesi, 13 temmuz 2013 cumartesi) 

10.

fransa’da mayıs ayından beri başörtülü kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırılardaki artış, paris’in kuzey banliyösü argenteuil’de dün akşam protesto edildi. saldırıya uğrayan başörtülü kadınların da hazır bulunduğu gösteride, saldırı anını anlatan kadınlar duygu dolu anlar yaşadı. fransa’daki islamofobi ile mücadele derneklerinin argenteuil kaymakamlığı’nın önünde düzenledikleri protesto eylemine yüzlerce kişi katıldı.

20 mayıs’ta argenteuil’de saldırıya uğrayan 17 yaşındaki rabia b., gösteri sonrası cihan haber ajansı’na yaptığı açıklamada, ”avrupalıya benzeyen 2 kişinin saldırısına uğradım. başörtümü çektiler. beni darp ettiler. pis müslüman, pis arap diye bana hakaret ettiler. yere düştüm, bana vurmaya devam ettiler. yoldan geçen bir kişinin müdahale etmesiyle kaçtım. eğer bu şahıs olmasaydı bugün burada olamayabilirdim.”diye konuştu. rabia, “neden başörtülü bayanlara saldırırlar. benim başörtüm bana bunu yapmaları için bir sebep olamaz ki. ben de diğer bayanlardan biriyim, benim tek farkım başörtüsü.” diye kaydetti.

(23 haziran 2013, zaman gazetesi, ferhan köseoğlu)

11.

“selîm-i evvel’e, kemâl paşazâde “hadimü’l harameyn” dedi. süleyman han’a, ebussu’ud efendi “sultanü’l-berreyn ve hâkânü’l-bahreyn” dediler. zîrâ malta ve rodos feth edüp ‘sâhib-i bahr’oldu. bağdad’ı feth edüp ‘sultanü’l-berreyn’ dediler. allâhümme âfina ya bağdâd ya rodos elden gitse “es-sultânü’l-berreyn ve’l-bahreyn” demek sahîh olmaz. anınçün âl-i osmân bağdâd ve rodos üzre gâyet muhafaza ederler.”

(evliya çelebi seyahatnamesi, sy. 23 cilt-2, yky) 

12.

cumhuriyet ilân edildikten sonra gerçekleşen mübadele sırasında ege bölgesinde bazı köyler mübadeleden etkilenmemek için kendilerinin müslüman olduğunu devlete beyan ettiler. ve bu köylerden bazıları 27 mayıs 1960 ihtilâlinden sonra kendilerini devlete müslüman olarak beyan etmiş olmalarından dolayı duydukları pişmanlığı devlete tekrar bildirdiler ve dediler ki: “biz mübadeleden kötü etkilenmemek için müslüman olduğumuzu söyledik. şimdi 27 mayıs 1960’tan sonra- biz kendi kimliğimizi geri almak istiyoruz. biz rum ortodoks olarak tescil edilmek istiyoruz.” sen nereden bunu biliyorsun diye sorarsanız bana, bu dilekçeyi veren köylerle ilgili bir çalışmayı bochum üniversitesi’nde fikret adanır yapıyor idi. bu münasebetle biliyorum. bu basit bir belirtidir. bu basit belirtinin akıl yürütme yoluyla türkiye’de, türkiye’nin geleceği konusunda açık seçik fikir sahibi olmamanın imkânsızlığı olduğunu, birtakım insanların kendi kimlikleri konusunda açık seçik fikir sahibi olmaları olduğunu anlayabilirsiniz. çok kısa bir süre önce doğu anadolu’daki alevi kürtlerin gerçekte, ne alevi ne de kürt oldukları, bunların ermeni katliamı sırasında kendilerini ermeni olmayan bir kimliğe nakleden insanlar oldukları söylendi. bu tepkiyle karşılandı tabi. çünkü bunun böyle olduğunun yarım yamalak kabulü bile, geriye kalan sünnî nüfusun nelerden mürekkeb olduğunu düşündüreceği için bu işlerin pek üzerine gidilmedi. yani biz bugün türkiye’de, “türkiye’nin geleceği benim geleceğim değildir!” diyen insanların yaşadığı bir ortamda bulunuyoruz.

(bir akşam gezintisi değil, bir istiklal yürüyüşü – 2. cilt, ismet özel, tiyo yayınları, sy. 184-185) 

13.)

“bir kızın tıraşlı bir erkeği güzel zannetmesi hazindir…” sakallı celal

“türk tarihiyle uğraşan bütün avrupalıların ortak bir amacı vardır. o da türklerin tarihleriyle olan bağını koparmaktır.” arthur sharaton 

14.

ben istiklal marşı derneği sayesinde şunu öğrendim: eğirdir gölü’ndeki balık çeşidinin ve varlığının yok olmasının, amerikalıların uçaktan oraya bol miktarda levrek atmaları sonucunda meydana geldiğini öğrendim. ben yıllarca “ne güzel levrek çıkardı, bak eğirdir gölü de kurudu!” diye hayıflanırdım. meğer o güzel levrek, gölü kurutan şeymiş. biz bunu bilmiyoruz. biz türkiye’ye ne yapıldığını bilmiyoruz. her bakımdan ne yapıldığını bilmiyoruz. hangi yörede, hangi ağaçlar kesilip hangi ağaçlar dikildi? mekteplerimizdeki tedrisatın neye müteveccih olduğu, çocuklarımıza neyin niçin öğretildiği, kendimizin hangi kitabı niçin tercih ettiğimizi… bunları adam gibi oturup masaya yatırmadık.

(bir akşam gezintisi değil, bir istiklal yürüyüşü – 2. cilt, ismet özel, tiyo yayınları, sy. 147) 

15.

kalın çizgi 27 mayıs 1960’tır. ama o kalın çizginin tabii inikâsları bir süre devam etti. yani hakikaten “bu geçicidir, bu atlatılacaktır, biz sonradan türkiye’nin ana yolunu ortaya çıkaracağız.” diyen insanlar elbette vardı. şimdi başbakanın torunu amerika birleşik devletleri’nde doğdu. değil mi? ben gençliğimde, 26 yaşında – pek de genç sayılmam, ben o zaman bile kendimi pek genç saymazdım- ankara’da bir mimar karı-kocanın evinde kadın şunu söyledi: “ben amerika birleşik devletleri’nde vazifeli iken hamile kaldıktan sonra geldim, çocuğumu türkiye’de doğurdum, sonra kocamla vazifemize geri döndük.” çünkü amerika birleşik devletleri’nde bir kanun var: bir insan eğer amerika birleşik devletleri sınırları içerisinde doğmuşsa onun vatandaşlık hakkı elinden alınamıyor. mimar kadın bana bunu söyledi: “ben çocuğumun 18 yaşını bitirdikten sonra amerikalı mı olsam türk mü olsam diye bir tereddüde kapılmasını istemediğim için bunu yaptım.” çünkü çocuk 18 yaşını geçtikten sonra amerikan elçiliğinin kapısını çalar, nüfus kağıdını gösterir, beni memleketime götürün der ve amerikan devleti onu yapmak mecburiyetindedir. bu olay zaten 60’larda olmuş. yani türkiye böyle bir yer idi. istanbul teknik ünviersitesi’ni bitirmiş iki mimar, geleceklerini türkiye dışında bir yerde aramamayı şeref sayıyorlar.

(bir akşam gezintisi değil, bir istiklal yürüyüşü – 2. cilt, ismet özel, tiyo yayınları, sy. 115, 116)

İktibas Defteri I

DİĞER YAZILAR

16 Yorum

  • Bergamudi , 21/08/2013

    Küçükkürtül, uzak dursun.

  • fıstıkçı şahap , 20/08/2013

    mehmet raşit küçükkürtül’ün de evlilik safhasında olduğu doğru değil mi yani?

  • sümer tilmaç değilim , 20/08/2013

    Mustafa Çolak’ evlendirdiniz, Aydoğan K’yı evlendirdiniz, Ömer Ertürk’ü Van’a sürdünüz, Davut Bayraklı’yı nişanladınız ama mehmet raşit küçükkürtül’ü yedirmeyiz! Akıllı ol sayın okuyucu!

  • ahmet hamdi tanpınar , 20/08/2013

    ben de hep böyle bir şey yapmak istemişimdir fakat biliyorsunuz, şartlar…

  • barack obama , 20/08/2013

    bize bu kadar çok düşmanlık etmenize anlam veremiyorum, bak ağlayacağım şimdi.

  • bekir sıtkı kunt , 20/08/2013

    daha çok okumalısın evladım, seni kınıyorum, sen bunun birincisini ta ne zaman yayınlamıştın?

  • recep tayyip erdoğan ekşi , 20/08/2013

    o son alıntılar yüzünden şoktayım. süleyman demirel de amik gölü’nü kurutmuştu. demek ki sadece levrek atmıyorlar, arada sıraca demirel de atıyorlar uçaktan.

  • yusuf kandahar , 20/08/2013

    mehmet raşit küçükkürtül’ü tehditlerle sindiremezsiniz, haddinizi bilin! edebifikir yazarına sahip çık!

  • jennifer , 19/08/2013

    zeki, çevik ve akıllı olsun.

  • oturan inek , 19/08/2013

    bizim köye muhtar olsun.

  • helga , 19/08/2013

    Ekmeğini bölüp ikram eden olsun.

  • angela , 19/08/2013

    ekmeğini paylaşan olsun.

  • sinem , 19/08/2013

    parçalayan, bölen değil, birleştiren olsun.

  • begüm , 19/08/2013

    mehmet uzlaştırıcı olsun.

  • şeyda , 19/08/2013

    küçükkürtül, saygılı olsun.

  • iclal , 19/08/2013

    küçükkürtül akıllı olsun.

ahmet hamdi tanpınar için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir