Yazılar:
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Rüzgâra Tutulmuş Günler – 21

Sulhi Ceylan  |  23/09/2019  |  Kategori : Günlük   |  Okunma:

3

22 Temmuz 2019 – Pazartesi

Seneca, her bir insanın köle olduğunu iddia eder ve insanlığın köle olmayan birini gösteremeyeceğini söyler. İddiasını da şöyle kanıtlar: “Biri şehvetin kölesidir; öteki açgözlülüğün, beriki siyasal ihtirasın; herkes de umudun, korkunun kölesi!…” Bilge filozof haklı gibi duruyor ama ben konuyu başka bir alana çekmek istiyorum. Mesela toplum, şehvetinin kölesi olanları farklı adlarla isimlendirir: Fahişe, ahlaksız, namuzsuz vb… Bu adlandırma aslında toplumun kendini temize çekmesidir. “Ben bunlar gibi değilim” demenin bir yolu da insanları sıfatlandırmaktır. Bununla birlikte siyasi ihtirasının kölesi olmuş biri her hâlükârda toplumda kendine yer edinir çünkü bu kişilere karşı özel bir isim ya da sıfat verilmez. Yine açgözlü insanlar da toplumda bir şekilde yer edinmesini bilir. Neden mi, çünkü halk için zahir önemlidir. Yani gözüken… Göstere göstere yapılan… Gizli yapılan ya da inkâr edilen günahlar önemsenmez. Aklını başkalarına satan ve kullanılmış hayatları yaşayan kişiler de toplum tarafından dışlanmaz. Bunun sebebi ise insanların genelinin aynı hal ile hallenmesidir. Sözün özü ise menfaat bir puttur ve herkes bir tarafından o puta sarılır. Köle olmak aslında putu olmak demektir.

25 Temmuz 2019 – Perşembe

“Arzularının yangınları içinde yürür insan…” diyor William Blake. Bu sözden insan hayatının bir yangın yeri olduğunu ve yangının ise arzu duymak ile başladığını söyleyebilirim. Arzuya istek, iştaha, meyil, heves ve şehvet de deniyor. Yani bir şeye karşı eğilmek, istek duymak vb… Kant, arzuyu tutsaklık olarak görür ve bu sebeple iradeye önem verir. Çünkü iradede özgürlük ve özerklik vardır. Arzu ise içinde bir edilgenlik barındırır ki bu sebeple iradeden düşüktür. İrade bilinçli ve kasıtlı bir yönelme iken, arzuda bir çekilme, cezbeye tutulma hali vardır. Bu sebeple arzuların tedavisinden bahsedilir. Eğer tedavi edilmez ve kişi tüm iradesini arzunun eline bırakırsa kişisel bütünlüğüne eremediği gibi, akli özgürlüğe de ulaşamaz. Çünkü arzunun olduğu yerde akli bir hareketten bahsedilemez. Akıl burada arzuya tâbi olmuş ve ne yazık ki karar alamaz hale gelmiştir. O halde insanın düşünen bir varlık olarak tanımlanması aslında ideal bir tanımdır, yani olması gerekeni işaret eder. Ama gerçek böyle değildir. Diğer mesele ise ulaşılamayan arzuların kişiyi içten içe yakmasıdır. Ne kadar büyük ve ulaşılamayan bir arzu varsa yangın da o kadar büyüktür. Sevdiği kişiye ulaşamayan her bir insan ne dediğimi çok iyi anlar. Çünkü ayrılık aşk doğurur ki aşk baştan sona bir yangındır.

29 Temmuz 2019 – Pazartesi

Tasavvufu ilk kez tanımlayan velinin Marûf-i Kerhi (k.s.) hazretleri olduğu söylenir. Şöyle buyuruyor: “Tasavvuf hakikate sarılmak ve halkın elindekilerden yüz çevirmektir.” Cümlede, hakikate sarılmak için insanlardan hiçbir şey beklememek gereği vurgulanıyor. Çünkü hakikata ermek için kişinin tevhidi yaşaması, yani çokluk algısından kurtulması ve tek merci olarak Allah’a yönelmesi ama ihlas ve muhabbetle yüzünü çevirmesi gerekiyor. İnsanlardan beklentisi olan biri hakiki manada Allah’a kulluk yapamaz. Çünkü her beklenti aslında bir baş eğmedir. Unutmamalı ki derviş Hakk’tan başkasına boyun bükmez. İşin diğer yönü ise kâinatta tek fail vardır ve o da Allah’tır. Diğer varlıklar Allah’a göre gölge varlık mesabesindedir. Gölgeliklerini de yine Allah’tan alırlar. O halde Allah’ı bırakıp insanlardan beklenti içine giren kişi dolaylı olarak Hakk’tan beklenti içine girmiştir ama durumun farkında olmadığı için niyetinin sonucunu görür, fazlasını değil. Zaten tasavvuf işte bu var gibi görünen mümkün varlıkların yok olduğunu anlama ve sadece varlığı zorunlu olan Hakk’a sıdk ile yönelme sanatıdır. Bu yönelme dünyada iken iradeli bir şekilde gerçekleşirse kişi varlığının hakikatini gerçekleştirmiş olur. Çünkü ölüm her hâlükârda beklentilere son verecektir.

 

Sulhi Ceylan

 

Tweet

3 Yorum

  1. aydınlanma değil merhamet 23.09.2019 22:54:44

    “Kant, arzuyu tutsaklık olarak görür ve bu sebeple iradeye önem verir.”

    Iradeli olmak içinde iştiyak, arzuya ihtiyaç yok mu?

    “Ne kadar büyük ve ulaşılamayan bir arzu varsa yangın da o kadar büyüktür.” insan için bu olması gereken bir hâldir bazen.Sadece “büyük ve ulaşılamayan arzusu” tamamen fâni şeyler olmasa…bâki olana evrimleştirebilirse arzu, iştiyak mühim azıktır..iradeyi dinç tutar.” diye düşündürdü bu güzel yazı…

    Gönlünüze sağlık…

    Cevapla
  2. PeritAze 23.09.2019 18:36:03

    Sulhi Hocamıza teşekkürler…
    Zaten o toplumda kendine yer bulan köleler olmasa idi, toplumdan dışlanan köleler de olmaz idi. Burdan çıkardığım sonuç toplumda kendine yer bulan köleler ‘kölelik koltuğu’ na oturma yarışına girip her defasında kazanıyorlar.

    Cevapla
  3. A.B. 23.09.2019 17:46:34

    Bu ara okuduğum ve varlığından haber aldığım iki olayla ilgili içimdeki tedirginliğe cevap oldu bu yazı. Özellikle ilk parça

    ” Mesela toplum, şehvetinin kölesi olanları farklı adlarla isimlendirir: Fahişe, ahlaksız, namuzsuz vb… Bu adlandırma aslında toplumun kendini temize çekmesidir. ”

    Cümlesi içime su olup ateşi söndüren unsur oldu. Toplumun kendini temize çekme çabası.

    Müslüman olan toplumların geride kalmasının sebebini etüd ettiğini söyleyip sayfalarca yazı yazanların hâlidir. Siyasi ve toplumsal çekişmeleri yazanların hâlidir. En çok da içimizde olup bizden olmayanların hâlidir. Bazılarının kalbî temizdir ama lafta…

    Teşekkürler Sulhi Hocam…

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Beni Göğsündeki Hüzne Davet Et

Sonraki Yazı

Çaykolik Sohbetleri 1 Ekim’de Başlıyor

İlgili Yazılar

  • 1

    Çetrefilli Perşembe’ye Hâşiye

    Adem Suvağcı
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • Çetrefilli Perşembe’ye Nazire

    Sizden Gelenler
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • 4

    Çetrefilli Perşembeye Zeyl

    Sulhi Ceylan
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • 4

    Çetrefilli Perşembe

    Celal Kuru
    07.00 Uyanır uyanmaz telefonuma...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 13

    Yazarlarımızın Sonbahar Halleri

    By EdebiFikir
      Bahadır Dadak: Büyük şehirden...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...