Rüzgâra Tutulmuş Günler – 6

1 Kasım 2018 – Perşembe

Tekrar ne kadar sıkıcı olsa da bir çekiciliği vardır. Zira hayatlarımız tekrarların tekrarlanmasıyla geçip gidiyor. Bir arkadaşımla bugün bu meseleyi konuştuk. Bana “Yirmi yıl sonra da bugün konuştuğumuz meseleleri konuşacağız!” dedi. Önce garipsedim ve sonra karşı çıktım tabiî ki. Çünkü yirmi yıl önce bugün konuştuğum meseleleri konuşmuyordum. Hatta değil yirmi, beş yıl önce bile bugün konuştuğum meselelere girmiyordum. Tamam yer yer anlam birliği olsa da konunun işleniş ve derinliği bugüne göre çok sığ idi. Neden mi? İnsan devinen bir varlık çünkü. Gelişmeye açık… Okudukça ve tefekkür ettikçe sürekli konuştuğu meselelerde derinleşebilmekte ve çok farklı yönlerle konuya bakabilmekte. Ama insanın devinmesi bir başka ifadeyle araması bittiği an tekrara düşer. İşte orda devreye tekrarın çekiciliği ve insanı sıcacık bir yorgan gibi sarması devreye giriyor. Sonuç, nereye gittiği bilinmeyen günler. Rüzgâra tutulmuş günler…

Tekrarın koynu çok sıcaktır. O güzelim kollarıyla insanı sardı mı kolay kolay bırakmaz. Çünkü insan, bırakmasını istemez. Günler usul usul geçerken, tekrarın sağladığı güven ve huzurlu ortamda aslında biten insandır. Bu süre zarfında her gün bir öncekinin benzeridir. Çünkü hepsinde günlere akıl değil hazlar hâkimdir.

Devinmek yani hareket etmek, yaratılmışlara mahsus bir özellik. Bu özellik sonlu olduğumuzu da gösteriyor. Çünkü bir hareket varsa eninde sonunda bitecek ve durağanlık başlayacaktır ki biz buna ölüm diyoruz. Bu yüzden yaratıcının hareket etmediği söylenir, çünkü harekete ihtiyaç duymak acizlik alametidir. Allah ise sonsuz kudret sahibidir. Hareketin de yaratıcısıdır. Harekete ihtiyaç duyması ya da bir yerden bir yere gitmesi tasavvur edilemez. Mekanı da yarata O’dur zira.

Sonuç; yeni bir yirmi dört saati daha bitirmek üzereyim ve uykunun kolları beni bekliyor. Uyku dedim de uyku da bir tekrar mı acaba? Biz hep aynı uykuyu yoksa yeni bir uykuyu mu uyuyoruz?

4 Kasım 2018 – Pazar

Bu sakin Pazar günüme Ahmet Sarı’nın şu dizeleri damgasını vurdu:

sonra bir mektuplu şişeydin de kıyılarıma vurdun
sızıya yetişmek benimkisi, ansızın sızıya durmak

6 Kasım 2018 – Salı

Yaşamanın; insanlar olarak birbirimize katlanmaktan ibaret olduğunu düşünüyorum. Mütemadiyen birbirimize kötülük yapıyoruz. Yalnız kalamıyoruz ama birlikte de yaşayamıyoruz. Çünkü her birimizin ayrı bir iptilası var. Böyle anlarda velilerin kalbe şifa sözlerine sığınıyorum. Her ne kadar o sözleri temellük edemesem de en azında gölgesinde bir süre dinleniyor, kendime geliyorum.

Velilerden biri visalinin sebebinin bir ceylan olduğunu söylüyor. Bir gün bu veli, akarsu kenarına inmiş ve dağdan bir ceylanın inip suya yanaştığını görür. Fakat ceylan, suyun kenarına geldiğinde suda kendi suretinin aksini görüp ürker ve geri gider. Hatta on iki defa gelip suda aksini görünce geri kaçar. Ama sonunda susuzluk galip gelir ve çaresizce gözlerini yumar ve de kanıncaya kadar sudan içer. İşte veli bu olay üzerine şöyle diyor: “Ben de bu ceylandan öğüt alıp kendi hakikatimi idrakten beni aciz bırakan ve korkutan hayalat korkularından, bozuk inançlardan feragat eyleyip kendi gölgemden ürkmekten kurtulup aslî maksuduma ve hakiki sevgilime vâsıl oldum.”

Bozuk inanç ve vehmi korkulardan kurtulmanın hakiki sevgiliye ulaşmaya vesile olduğunu anlıyorum bu sözden. ‘Vehim’ yani gerçekte olmayıp benim var sandığım… Gerçeğe nispetle hakikati olmadığı halde kendi hayal dünyamda ürettiğim korkular ve bu korkuların inançlarda yer bulması… ve bütün bunların toplamı sonucunda oluşan varlık algısı… Çare; vehmi inançlarımla yüzleşmek ve bu inançların oluşturduğu putları devirmek. Aynı Âsaf Hâlet Çelebi’nin dediği gibi: “İbrahim / içimdeki putları devir / elindeki baltayla / kırılan putların yerine / yenilerini koyan kim”

Sulhi Ceylan

Rüzgâra Tutulmuş Günler 1
Rüzgâra Tutulmuş Günler 2
Rüzgâra Tutulmuş Günler 3
Rüzgâra Tutulmuş Günler 4
Rüzgâra Tutulmuş Günler 5

DİĞER YAZILAR

3 Yorum

  • Cüneyt Dal , 25/11/2018

    Yıktı perdeyi, eyledi viran…

  • Peyderpey , 25/11/2018

    Nasıl oluyor da tam zamanın da çıkıyor karşıma, anlayamadığım. Daha ziyade sindiremediğim..

  • İhsanbul , 24/11/2018

    Ceylan kıssası sarstı beni. Bakılacak yüzüm var mı benim? Kalemine sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir