Yazılar:
  • Sezai Karakoç'un Hatıraları - 2
  • Edebifikir Kitap Pusulası: Hatırat
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Tokat Günlükleri I

Abdullah Karaca  |  15/09/2014  |  Kategori : Günlük   |  Okunma:6.657

14

 Abdullah Karaca, bizi yani İstanbul’u terk etti…

***

Kendimi karşıma alıp masaya oturuşumun sebebi, İstanbul’u geçici bir süre de olsa terk etmemden olsa gerek. Aslında bir ayı geçkin Tokat’ta bulunuşum sadece bir işaret. Kendim için…

Herkesin kendine yol gösteren izleri vardır. Yola çıkmak bunun ilk şartı. Sonrası mı? Başka bir şehirde, beyin koridorlarınızda kendinize bir tırın çarpmasını beklemek!

Büyük şehirlerde tan yeri ağarmıyor. Fabrikaların ham madde yerine insan emeğini ve zamanını öğüttüğü bir konserve kentten belki daha gösterişsiz bir memlekete geldim. Burası tam anlamıyla şehir ‘robocop’larının işgal etmediği yerlerden biri.

İstanbul; her ne kadar uzaklaşılan bir sevgili ise de iç cebimde taşımaktan yorulmadığım, sevgilinin hasır şapkalı ahu fotoğrafı…

Tokat, fırtınalı ve sisli akşamları bana hediye eden, bir gece soğuk dağlardan elinde hasta bir güvercinle gelen içimdeki kayıp adama kapıyı açan şehir…

***

Köyde sabahları horoz sesiyle uyanırken metropolde kulaklarıma sinen o dijital ve metalik tüm sesin arıtıldığını hissediyorum. Güneşin ağarmasıyla sığırların, ineklerin otlaklara bir çocuk heyecanıyla yol aldığını görüyorum. Köy içindeki atların yanına yaklaşıyorum, kadife derilerine dokunuyorum. Güneş kızıl tüylerini parlatırken, atlar kendilerini göstermenin keyfini sürüyor. Gün içinde köyde çok ses duymazsınız, hatta duyduklarınız sayılıdır, herkes tarlasında, bağında, bahçesinde, güttüğü hayvanların peşindedir. Akşam, gün batmaya heveslenirken çayırlardan, meralardan inen büyükbaş hayvanların köye giriş yolundan itibaren sürülerinden ayrılıp bir bir kendi evlerine (ahırlarına) doğru yürüyüşü ise insan aklını hayretler içerisinde bırakıyor. Her hayvan farklı mesafede ve uzaklıktaki evin, kendince yolunu tutuyor. Tek başına…

Bu kırsal alanda her hayvan kendi vazifesini eksiksiz yerine getiriyor. Yaylalara çıkıp akşama değin temiz hava eşliğinde karnını doyuruyor, semizleniyor. Koyunu da, danası da ev önündeki tavuğu da… Peki bütün bu güdülenmiş görevleri kime yarar sağlayacak? Yemlendikleri bütün bu hayat boyunca dünyada sürdürdükleri bu ‘hayvanî görevleri’ ve hizmetleri ne için? Akşamları geldikleri barınaklarda sahiplerinin ellerine bıraktıkları içi süt dolu memeler kimlere? Bir tavuğun bin bir zahmetle ürettiği bunun yanı sıra vücudundan ambalaj özeniyle dışarı bıraktığı ancak kahvaltı sofralarında bir detay olan yumurta neden ve kimler adına?

***

Köy yerinde yetişmeye çalıştığınız herhangi bir şey yok, ya da birilerine daha iyi, daha şirin gözükmeye çalıştığınız maskeler… Burası, tahtadan bir sundurma altında, uzayıp giden göğü ve altındakileri izlemeniz, izlerken vicdanınızın dibinde kalmış kızgın soruları avucunuza almak için uygun bir yer.

Burada çalışanlar gün bittiğinde emeklerinin karşılığını görebiliyorlar, hiçbir çabanın boşa gitmediğinin farkındalar. Onları sömürecek bir şey icat edilmedi henüz. Emekliler ise gençliklerindeki dünya tutkusunu çoktan unutmuşlar. Günler günleri kovalar da haberleri olmaz. Cuma gününün gelişini duyuran, perşembe akşamları okunan selâ dışında. Onlar, evlerinde takvim yapraklarının yere düşme hızlarından habersiz yaşarlar. Takvim koçanları bile aralık ayına geldiği vakit incelip zayıflayıveriyor. Ben de takvime baktım, Tokat’a geleli otuz dört gün olmuş. Sahi takvim yaprakları bizler için de kopuyor değil mi?

Abdullah Karaca

Tweet

14 Yorum

  1. Tokatzede 29.10.2017 00:42:56

    Tokat’ı seven birinden böyle güzellemeler duymak güzel. Belki İstanbul gibi denizi yok lâkin yüreğini koyacağin çok yeri var. Kaleminize kuvvet!

    Cevapla
  2. Şeyma Aksoy 19.09.2014 17:12:52

    peş peşe soruların sorulduğu kısmı için görüşüm:

    yazıdaki dilin okuyucuyu muhatap kabul etmesi,
    okuma eyleminin tek taraflıktan kurtarılmasına katkı sağlar.

    nedense sulhi ceylan’da da bu üslup var.

    Allah ikisinin de sağlıklarını, ziyâlarını arttırsın.

    Cevapla
  3. Ahmed 19.09.2014 15:39:18

    Bende bu yazıda şehir hayatı köy hayatı karşılaştırması yapmaktan ziyade son üç paragraftaki mesajı anlamakta fayda var. Herkesin bir görevi var. Hayvanlar Allah’ın izniyle kendilerine verilen görevleri yapıyorlar. Ya insanlar? Görevimizi ne kadar yerine getiriyoruz? Peki görevimiz ne?

    Cevapla
  4. nevval.uluturk 17.09.2014 11:22:06

    Lady Gaga konseri düzenlenen ülkemde bu yazılar (yazarlar) bence daha marjinal.

    Cevapla
  5. levend 16.09.2014 16:05:28

    abdullah karaca yazılarında hep buruk bir tat var.
    ne yaparsa yapsın hüzünden kurtulamıyor.

    bu da yakından tanımadığımız bir insan olduğu halde
    tasvirleri ve inceliği kalplerimize işliyor.

    biz de bunu seviyoruz galiba.

    Cevapla
  6. emin emindir 16.09.2014 13:55:43

    Türkiye’ye oksijenin Tokat’tan dağıldığının bir diğer göstergesi olmuş bu yazı. Kalemine kuvvet hemşerim:)

    Cevapla
  7. miswak 16.09.2014 00:31:44

    Hayvansal yağlı bir yazı. Yazının ilerleyen paragraflarında Hayvanların Çiftliği ile ilgili atıflar beklemiyor değildim. hayal kırıklığı oldu.

    Bir de otuz dört gün sonra yazılan bir günlük ile mi karşı karşıyayız…

    Cevapla
  8. bombacı mülayim 16.09.2014 00:03:47

    Abdullah Bey’le 1978 kışında tanıştık. Tokat’ın tozlu yollarında türküleri toza buladık. O zamanlar yandan şapkası yoktu. Şiirler yazıyordu. Kafiye kafiye büyüyen şiirlerden Danişment köyüne telgraf direkleri çektiler. Sonra telgrafın tellerini kurşunladık, o sağcı ben solcu. 12 Eylül’de ben dama düştüm. Abdullah İstanbul’a revan. O günden sonra görüşmedik.

    Şimdi bu yazıyı gördüm mynet’te okey oynamaya ara vermişken. Abdullah Tokat’a dönmüş. Bir garplının şarkı gezmeye çıkması gibi dönmüş. Bir Cihangirlinin bir sahil kasabasına yerleşmesi gibi dönmüş.

    Eski dost. Yiğit Abdullah.

    Cevapla
  9. Süleyman Önal 15.09.2014 20:41:47

    İstanbul; her ne kadar uzaklaşılan bir sevgili ise de iç cebimde taşımaktan yorulmadığım, sevgilinin hasır şapkalı ahu fotoğrafı…

    istanbul çok değişti ve bir fotoğraf karesine sıkıştı anılarımız
    ve bıraksalar biz öyle de severiz.

    Cevapla
  10. mucahid sarıca 15.09.2014 17:43:32

    istanbul tutkunu abdullah k.’nın bunları düşünmesi tuhaf.

    Cevapla
  11. alabanda 15.09.2014 15:37:44

    fotoğraf içimi açtı!

    oralar adamı mecnun eder, demedi demeyin…

    Cevapla
  12. hayri pıtır 15.09.2014 15:23:43

    eskiden buralar da çayır idi, çimen idi, yeşillik idi… yollar mazot değil kekik kokar idi. evlerin bahçalarında kazanlar kaynatılır içine ne atsan pişer idi. tabi siz bilmezsiniz hey gidi günler hey!

    Cevapla
  13. rebab 15.09.2014 14:32:08

    en çok da son paragrafını beğendim.

    Cevapla
  14. bazen ya da her gün 15.09.2014 12:05:04

    abdullah seninle nereye gitsem canım sıkılmaz bunu biliyorum

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Nekrasov: Düşler ve Sesler

Sonraki Yazı

Mostar Eylül 2014

İlgili Yazılar

  • 6

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 37

    Sulhi Ceylan
    12 Haziran 2020 – Cuma İyi, deyince...
  • 2

    sistem müsaade etmiyor

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    orta okul, lise sıralarında okurken...
  • 4

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 36

    Sulhi Ceylan
    21 Mayıs 2020 – Perşembe Kaygının...
  • 5

    Rüzgâra Tutulmuş Günler – 35

    Sulhi Ceylan
    12 Mayıs 2020 – Salı Acı,...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Bana Verilen Armağan için dönem bitiyor ve ben
  • Şimdi ya Sonra Belki de Dün için Ketebet
  • En Sevdiğimiz Kitap İsimleri için Ambrosia
  • Sırrı Fâş Eylemek için Nagehan
  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan
  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Sezai Karakoç’un Hatıraları – 2

    Sizden Gelenler
    19.01.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: Hatırat

    Abdurrahman Mıhçıoğlu
    18.01.2021

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Şiir Yazıyorum Çünkü 7

    By Bilal Can
    LXXIV Şiir ideolojik yansıtmalarda...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...