Yazılar:
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
  • Nutellanâme
  • Balığın Karnı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Yalnızlığın Anatomisi

Celal Kuru  |  15/10/2016  |  Kategori : Günlük   |  Okunma:

11

Yaklaşık üç aydır her gece uykuyu gücendiriyor ve literatürümüze “Uykuyu gücendiren adam” deyimini kazandırma yolunda hızla ilerliyorum.

Uykuyu gücendirdiğim her gecenin sabahında dünyaya küs olarak uyandım. Önce patronlara küstüm. Parça parça da olsa iki ay işsiz tam bir aylak olarak dolaştım. Herkese aylaklığı tavsiye ettim. Patronların otoritesinden kurtulmanın tek yolu herkesin çalışmayı bırakmasıydı. Evet, bu tezim Çinlilerin bir araya gelip zıpladığında deprem etkisi yapacağı inancı kadar saçmaydı ama denemeden de karar verilemezdi.

Zamanla, madde olmayınca mananın da oluşmayacağı bütün çıplaklığıyla gözümün önüne serildi ve çalışmaya başladım. Bu sefer de toplu taşıtlara küstüm. Her sabah lanetler okudum. Günde on iki saati işyerine, üç saat yola mahkûm edip on beş saatimi çalan sisteme küfürler savurdum. Zamanla bunları da kabullendim.

Daha sonraki sabahlarda iyice mızmızlaştım. Arkadaşlarıma, tanıdığım tanımadığım bütün insanlara küs olarak uyandım. Yeni biriyle tanışmak da istemiyordum. O klasik “Nerelisin?” sorusundan nefret ediyor, sizli bizli konuşmaları tam bir züppelik olarak addediyorum. Telefonla bağımı kopardığım şu son günlerde aklımda kalan şu diyaloğu tekrarlıyorum.

– Ne yapıyorsun?

– Hiçbir şey

– Güzel. Net cevap. Tam senlik.

– Yalnızlığın dibini bulmuşum. Uzanıp saatlerce derin derin uyumak istiyorum.

-Hak edilmiş bir yalnızlık.

– Evet, öyle. Ne diyordu Cioran “Yalnız bir adamın yapması gereken şey daha fazla yalnızlaşmaktır.”

13 Ekim Perşembe sabahı uyandığımda ise, küsülecek yegâne insanın kendim olduğunun farkına vardım ve kendime küstüm. İlk insanın dünyaya gönderildiği günün telaşesi oturdu yüzüme. Dünyaya yabancılığım gittikçe arttı. Nesnelere aramda bir bağ kuramadım. Eşyaların ismini unutmuştum ve bana bu isimleri öğretecek bir melek de karşıma dikilmiyordu.

Bütün bu hezeyanlar içinde debelenirken, telefonum Hatip Ekinci ile Sahaf festivaline gideceğimizi hatırlattı. Yanıma Albert Camus’nun “Düşüş” romanını aldım. Kitabı elime aldığımda,  üç aydır hiçbir şey yazamadığımı hatırladım. Cins kafaları okumanın insanı yazmaktan uzaklaştırdığını çoğu konuşmalarımda zikretmiştim. “Bir şeyler yazmıyor musun? Yeni hikâye yok mu?” diyenlere “En az yüz kitap daha okumadan bir şey yazmayacağım” derken içime yeni bir kurt düşüyordu. Ya yüz kitabı okuduğumda,  “Bin kitap daha okumadan bir şey yazmayacağım” dersem.

Kitabı elimden düşürecek kadar dalmış olduğum düşüncelerden kurtuldum ve okumaya başladım. Altını çizdiğim ilk cümle: “Çağdaş insanı anlatmaları için bir cümle yeter: çiftleşirlerdi ve gazete okurlardı.”  Bu cümleye günümüz insanı için düşündüğümde ise, aklıma ilk gelen, “Çiftleşirlerdi, sosyal medyaya girerlerdi ve dizi seyrederlerdi.”  oldu.

Buhranlarım bitmek bilmezken yol bitmişti. Saat 14.00’de Hatip’le buluştuk. Hatip’in ilk dikkatini çeken şey benim uzamış ve dağınık sakallarım oldu. Sahaf festivaline doğru kırgın adımlarla yürüdük. Geçen yıl rahatsızlık duyduğumuz o popüler kitaplar yoktu ya da göze batmayacak kadar azdı. Bu sene daha da dolu doluydu raflar. Ziyaretçilerin de daha titiz olduğunu gözlemledik. Yalnızlığımızı büyütecek kitapları yine çantamıza doldurduk. Kitapların arasında üç saatin nasıl geçtiğini anlayamamıştık ama ayrılık çanları çalmaya başlamıştı bile.

Saat 17.45’te Feyyaz Kandemir ile Eyüp Sultan’da buluştuk. Çayların ardı arkası kesilmezken, Feyyaz kendine hemdert bulamamaktan yakındı ve ahir zaman insanın en büyük hastalığı olan yalnızlıktan dem vurdu saatlerce. Hesabı ödeyip kalkmaya yeltenirken, Bilal Taş ve arkadaşı Mürşid Cingal masada beliriverdi. Bilal, bir insanın asla yalnız kalmayacağını savunuyor ve yalnızlık hastalığının koskoca bir aldatmaca olduğunu iddia ediyordu. Elindeki telefonu gösteriyor ve ateşli bir şekilde, “Elinde böyle bir iletişim aracı olan asla yalnız kalamaz.” diyordu. Tam bu esnada, Feyyaz benden yalnızlığı tarif etmemi istedi. Ben ise yakın zamanda başımdan geçen bir anekdotla yetindim. “Saat ikiye geliyordu. Kitap okurken sol tarafıma düşmüş ve uyuyakalmışım. Uyandığımda ise sol tarafım tamamen uyuşmuştu. Sağ tarafım ise üşümüş ve tutulmuş bir haldeydi. Beni uyandıracak kimsenin olmaması, benim o sefil hâle düşmem, işte yalnızlık budur,” dedim. Kimse tatmin olmamıştı ve yine herkes kendi yalnızlığına, kendi bilinmezliğine doğru yürümek için masadan kalkmıştık.

Eve geldiğimde eskilerin deyimiyle saat yarımı bulmuştu. Hiçbir şey yapmadan çekmeceden not defterimi çıkarttım ve yazılacaklar arasına “Yalnızlığın Anatomisi”ni de ekledim.

Celal Kuru

 

Tweet

11 Yorum

  1. Bilal 13.12.2016 03:56:13

    Allah o ne güzel vekildir.Allah sevgisi gece namazı peygamber aşkı olursa çok tatlı yalnızlık hastalığı değil şifası bulur…İnsallah

    Cevapla
  2. meftunmuhteris 29.11.2016 20:00:41

    daha içten olmalıydı cümleler ki yalnızlara şifa olmalıydı.Mesela öğrencim yalnızım diyor ve bu yazı onu dindirmez.vesselam

    Cevapla
  3. Kayıkçı Balıkçı 17.10.2016 16:12:33

    Yalnızlık bu kadar basit anlatilmamalı…yazılanları düşünerek hissederek okumaya çalıştım.tekrar okumak istedim ancak yalnız birakmissiniz kelimeleri…soğuk ve uzak..anlamı nerde sahi??? hissedebilmek için kanında dolaşmaliı insanın kelimeler.ana yurduna özüne gitmeden gidemeden yarı yolda kalmışlar sanki..yalın kalmışlar yalnız kalmışlar..kalakalmislar efendim..

    Cevapla
  4. Betül 16.10.2016 19:58:19

    Fikir dünyasının pst-modern yalnızları olmusuz… Korkulacak durumdayız.

    Cevapla
  5. yolcu 16.10.2016 19:19:34

    Yalnızlık bu kadar basit değil

    Cevapla
  6. Ebû Bekr Dokumacı 16.10.2016 13:10:44

    Çok güzel bir deneme başlangıcı gibi olmuş, teşekkürler.

    Cevapla
  7. Yunus F. 16.10.2016 13:04:43

    Cok guzel bir yazi. Söz gider, anlam baki kalir.

    https://m.youtube.com/watch?v=s9a3meV9poM tatlici ali abinin son konusmasi buradadir. Kendisi 15 temmuz degil 2006da israile karsi savasmistir.

    Cevapla
  8. Unutulmuş 15.10.2016 21:17:50

    Bir şekilde gideceğiz bu dünyadan,kimsenin kimseyi anlamadığı ,postmod-eren boşluklarda ermeğe çalışıyoruz,
    Selâm verin derim karsilastiklariniza,onlar almayacak olsalar bile..sırf Selâm vermenin muazzam ecri için çarşıya çıkıp geri dönen Sahabi kim bilir ebedi yurduna nasıl coşkulu Selâmmlarla buyur edilecek…
    Söz bile anlamı oyalarrmis,
    Bırakalim sessizlik,yalnizlik dussun şimdilik payımıza ,

    Cevapla
  9. aydın özgür 15.10.2016 19:59:01

    yalnızlık akşam evde otururken ışıkları yak(a)mamaktır.!

    Cevapla
  10. Anonim 15.10.2016 15:26:45

    Te?ekkrler Celal Kuru.

    Cevapla
  11. ebu mübeyyen betül 15.10.2016 10:56:20

    yalnızlık, varlıktan bir parçadır.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Derisini Değiştiren Yılanın Hayreti – 7

Sonraki Yazı

Sokak Lambası

İlgili Yazılar

  • 1

    Çetrefilli Perşembe’ye Hâşiye

    Adem Suvağcı
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • Çetrefilli Perşembe’ye Nazire

    Sizden Gelenler
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • 4

    Çetrefilli Perşembeye Zeyl

    Sulhi Ceylan
    Bu metin Celal Kuru’nun...
  • 4

    Çetrefilli Perşembe

    Celal Kuru
    07.00 Uyanır uyanmaz telefonuma...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • 15 Maddede Ali Emîrî Efendi için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Burak

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

  • O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    12.05.2022

  • Nutellanâme

    Adem Suvağcı
    10.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Osmanlı İstanbul’unda Ramazan Kültürü ve Ramazan Sofraları

    By EdebiFikir
    Künye: Osmanlı İstanbul’unda...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...