Yusuf’u Kaybedip Kenan’ı Bulmak

5 Eylül – Yusuf’u Kaybedip Kenan’ı Buluyorum

Tâlibim ama ısrarcı değilim. “Kerim” ism-i şerifinin tecellisini bekliyorum.

Ruh hâlim karışık, aklım Bahadır’da.

Gece, 23:00 suları:

-Bahadır Dadak’a-

Hüzünlüyüm.

Yusuf‘u kaybedip Kenan‘ı buluyorum.

Aşkın pazarına gidiyorum, “Canımı satmaya geldim, alan var mıdır?” diyorum, “Burada yalnızca Yusuf‘un canı bahâ eder” diyorlar ve beni kovuyorlar.

Bir bilgeye gidiyorum, “Yusuf‘u kaybettim” diyorum, “İyi ya işte, artık onu arayabilirsin!” diyor bilge ve beni uğurluyor.

Bir meczuba gidiyorum, “Yusuf‘u gördün mü?” diye soruyorum, “Ne çok soru soruyorsun!” diyor meczup ve benden yüz çeviriyor.

Bir kadına gidiyorum, ben daha “Yusuf” der demez, “Efendim?” diyor kadın ve neye uğradığımı şaşırıyorum.

Bir dervişe gidiyorum, “Yusuf‘u aramaktayım, nerededir bilir misin?” diyorum, “Ben bilmem şeyhim bilir!” diyor derviş ve birlikte şeyhin huzuruna varıyoruz.

Şeyh efendiye, “Yusuf‘u kaybettim, bulabilmem mümkün müdür?” diye soruyorum, şeyh efendi, “Aramakla bulunmaz ama bulanlar ancak arayanlardır” diyor ve bana tebessüm ediyor.

Bir an takatsiz kalıp yere düşüyorum fakat nasıl oluyorsa kendimi bir aynanın karşısında buluyorum. Aynaya baktığımda Yusuf ben oluyorum ve tekrar aşkın pazarına gidiyorum, “Canımı satmaya geldim, alan var mıdır?” diyorum, “Yusuf‘da can mı kalmıştır? Yusuf ki canan olmuştur!” diyorlar ve uyanıyorum.

Yeniden Yusuf‘u kaybedip yeniden Kenan‘ı buluyorum. Dört bir yanım Kenan oluyor, ben büsbütün Kenan kesiliyorum.

Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.

6 Eylül – İçimizdeki Meleğin Sesini Bastırma Yöntemi Olarak Müzik Dinlemek

Rahmetli dedem, içindeki meleğin sesine kulak veren bir adamdı. “İçimdeki meleğin sesi” tabirini de ilk kez ondan duymuştum. Vicdanını kastediyordu sanırım. Yaptığı bir iş hayırla neticelenirse, bunu içindeki meleğin sesini dinlemesine bağlardı. “Meleğim yine bana hakkı gösterdi” diyerek huzur ve mutluluğunu âşikâr ederdi. Ne zaman yüksek sesle müzik dinleyen birilerini görsem aklıma hemen dedem gelir. Bence bu kişiler âdeta içlerindeki meleğin sesini bastırmak için müziğin sesini açıyorlar. Bu görgüsüzlüğü başka bir şekilde açıklayamıyorum. Kendileriyle baş başa kalmaktan, o meleğin sesini duymaktan kaçıyorlar çünkü nefislerini muhasebe etmek, dertlerine ve meselelerine çözüm üretmek işlerine gelmiyor. Bu tür insanlar, bırakınız sorgulanmayı, kendini sorgulamaya dahi tahammül edemeyecek kadar gururludur: Gururlu ve korkak. Bastırmaya çalıştıkları o ses insana kendini sorgulatıyor. O meleğin sesine kulak verseler, sorgulama belki yargılamaya dönüşecek ve kendi kendilerini mahkûm etmekten kurtulamayacaklar. Kaçtıkları ve korktukları şey bu.

Ya ben ne yapayım? Kimden korkup nereye kaçayım? On küsur kişinin bulunduğu bir odada çalışmaya mecburum. İş yerinde sükûneti temin edebilmek hiçbir şekilde mümkün olmuyor. Hanımefendilerin lakırdıları ve kahkahaları başlı başına bir mesele iken, ortamdaki uğultuyu bastırmak için beyefendilerin başvurduğu yol “müzik dinlemek” olunca mesele daha da katmerleniyor. Bir yanda içindeki meleğin sesini bastırmak için müzik dinleyenler, bir yandaysa uğultuyu bastırmak için müzik dinleyenler. Hayır, dinlemek değil bunlarınki, müziği yalnızca “işitmek”. Müzik duyulacak veya işitilecek bir şeye indirgendiğinde seslerden bir ses olup çıkar. Dinlendiği zaman müzik olur. Ve müzik dinlemek ciddi bir iştir. Özel zaman ayrılması, müzik dinlenecek ortamın ve sükûnetin sağlanması gerekir. Belki o zaman “içimizdeki melek” de müziğe eşlik eder. Çalışma arkadaşlarıma bunu anlatamıyorum, müziği dinlemedikleri gibi beni de dinlemiyorlar.

Hadi ben yine iyiyim. Ya fabrikalarda çalışan, makinelerin gürültü patırtısına maruz kalan insanlar ne yapsın? Celâl Kuru ne yapsın mesela? Tahammüle takati yok, sefere cesareti. Biz bu ahvâl üzereyken Edebifikir editörü ne yapıyor peki? Akşama kadar sekinet ve sükûnet dolu bir mekânda çalışıyor ve bizim gibi mazlumlardan boyuna yazı isteyip duruyor. Kişi kendi gibi bilirmiş herkesi. Yazalım da hangi ruh hâliyle? Bu hâlden ancak isyan zuhur ediyor, onu da sen frenlemek istiyorsun. Al işte ben de sana isyan ediyorum o zaman. Bak yine gerildim yahu. Şuradan bir müzik açayım da teskin olayım biraz.

7 Eylül – Hüznümüz Gizli Saklı Sûretimiz Pür Neşe

Gündüz vakti buraya bambaşka şeyler yazmayı düşünüyordum fakat mesai bitiminden sonra düşüncelerimin seyri değişti. Çünkü seyr ettiğim yolu değiştirdim. Düşüncelerim de tuttuğum yola tâbî oldu. Eve giden otobüsten inip bir anda kendimi Kadıköy istikametine doğru giderken buldum. Plan program kimin umurunda! İbrahim Halil Aslan ihbar etti, Sulhi Ceylan tek başına Kadıköy’e gidecekmiş. Yani gözünü karartan bir ceylan, kurt sürüsünün içine dalmaya niyetlenmiş. Fevkalâde hassas ruhumun buna razı olabilmesi mümkün mü? Derhal Kadıköy’e geldim ve muhtemel bir vahşetin önüne geçtim. Bu fedakârlığımdan ötürü Edebifikir’in boşta olan kahramanlık kadrosuna meyleden nefsimi dizginlemekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ama çabuk geçti bu tamahkâr hâl. Bahtım var ki, birlikte yol alabileceğim bir yoldaş buldum bugün. Bir aynada uzun uzun seyr ettim kendimi. İki gün önce “Kerim” ism-i şerifinin tecellisini beklerken, bugün “Settar” ism-i şerifinin tecellisini umdum.

Feyyaz Kandemir      

  

DİĞER YAZILAR

4 Yorum

  • niheavend , 23/08/2018

    Evet günümüzde insanlar, ortamlar, hayatlar, şehir, mimari sanatçının ruhuna büyük bir set örebiliyor. Bence sanatçılar bundan yakınmamalı. Çünkü bence sanatçı kendini gerçeklerden soyutlamamalı. Hatta adeta gerçeğe soyunmalı. Bu zor durum altında çıkacak ürünler elbette daha değerli, daha “doğal” olacaktır diye düşünüyorum. Vesselam..

  • Muhabbetoğlu , 01/12/2017

    Onların kalpleri vardır onunla akl ederler -Hacc 46

    Aralıklarla, kendimi bu yazıyı okur halde buluyorum. Anlamak ne büyük nimet.

    Sühanı bulmuş gibisiniz Allah bereketini versin.

  • ayşegül , 21/09/2017

    günlük okumayı sevmeye başladım feyyaz kandemirden sonra

  • Çaylak Hekim , 08/09/2017

    Maşaallah, Allah sakin ortam nasip etsin de büyük büyük yazın inşallah.

ayşegül için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir