Yazılar:
  • Nefehât
  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref
  • Adı Aşk
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Etki ve Tepki!

İbrahim Halil Aslan  |  25/02/2015  |  Kategori : Haber   |  Okunma:4.010

7

Geçtiğimiz hafta tüm ülkeyi sarsan bir cinayet işlendi. Mersin’de bir minibüs şoförü tarafından ‘canice öldürülen’ Özgecan Aslan olayı, bir anda kadına karşı şiddet ve özellikle kadın cinayetlerine toplumsal bir tepki doğmasına sebep oldu. Bu olayı diğerlerinden farklı kılan cinayetin işlenme şeklidir. Yoksa birazdan da göreceğimiz örneklerde olduğu gibi geçen hafta içerisinde iki kadın cinayeti daha işlenmiş olmasına rağmen Özgecan için gösterilen tepkinin onda biri dahi diğer cinayetler için gösterilmemiştir. Olayın bireysellikten toplumsallığa yaptığı hızlı geçişte elbette sosyal medyanın çok büyük etkisi oldu. Peşinden haber bültenleri, gazeteler, tartışma programları… Birbiri ardına tepkiler yükselmeye başladı. Yüzlerce insan bir araya gelerek ellerinde dövizler ve pankartlarla cinayeti protesto ettiler. Tam ilk kez bir olaya aynı tepkiyi veriyoruz derken yine çıbanbaşları türedi. Olayı kıyafetten rejime indirgeyenler bir tarafa dursun; dans ederek, akbil basmayarak ya da metroda –erkekler de dâhil olmak üzere- mini etek giyerek sözde protesto gösterileri yapıldı. Olsun, toplumun büyük kesimi en azından kesin çizgilerle ayrışmadan bir olaya tepki gösterdi.

Peki, toplumun bu yaklaşımının altında ne var dersiniz? Adalet? Merhamet? Yoksa baştan sona intikamla beslenmiş bir rahatlama duygusu mu? Gittikçe hızlanan haz alma duygusunun, hepimizi nasıl tatmin olmayı bir türlü beceremeyen varlıklara dönüştürdüğünün -ya da bazılarımız için dönüştürmeye çalıştığının- farkındayız. Bütün bu hızlı ve sonuçsuz arayışların getirisi olarak içimizde biriken öfkeyi gittikçe saldırganlaşarak dışa vuruyoruz. En küçük sorunlarda bile ‘diğerlerini’ suçluyor, böylece bir nebze olsun kendimizi rahatlatıyoruz. Böylesine ülkenin bütününde gündem olan durumlarda ise öfkemizi birleştiriyor ve bir yana yöneltiyoruz. Peki neden? Tabiî ki rahatlamak için! Toplumun kitlesel olaylardaki ilk ve tek amacı içindeki yangını söndürmektir. Böyle diyerek koca bir toplumun adalet duygusunu yitirdiğini ima ediyor gibi görünebilirim. Ancak bu bir yanılgıdır; çünkü toplumun adalet duygusu olmaz. Bireylerin olabilir ama toplumun olmaz. Bir toplulukta herkesin adalet anlayışı farklıdır.

Merhamet duygusuna gelince… Aynı adalette olduğu gibi toplumun merhamet duygusu da olmaz; yerine acıma vardır. Toplum acımayı sever ve bunun gerekliliklerini yerine getirir. Televizyon yayınlanan yardım programlarında, sözde yardım yapılan insanların gözyaşları sergilenir. Yırtık ayakkabılar, eskimiş elbiseler, harabe evlere zoom yapılır ve tüm bu malzemeler acıklı bir fon müziğiyle kendilerini merhamet sahibi sanan insanlara sunulur. Bunları izlemeyi tercih edenler de bir yandan bu kadar fakir yaşayarak kendilerine düşen fakirliği bu insanlar üstlendiği için onlara minnettar olur. Aynı zamanda o fakir kesimi kendinden uzak tutmayı da içten içe ister. Onlar orada olmalı ve kendileri yerine fakirlik çekmeye devam etmelidir. Bu acıma, minnet ve uzak tutma isteklerinin bedeli olarak 5 TL’lik bir sms yollar sonra da yatağına büyük bir gönül huzuruyla yatar. Tam bu anda, gözlerini kapatan adamın yüzünü fotoğraflarsanız aynı zamanda toplumun da fotoğrafını çekmiş olursunuz.

Toplumun en sevdiği ve başarılı olduğu şey ise hayatına olduğu gibi devam etmekte gösterdiği oscarlık performanstır. Çünkü insan kendini sonsuz bir acının çemberine hapsedemez. Bireylerin her birinin taşıdığı bu ortak hissiyat topluma da yansır ve toplum çabuk unutmayı tercih eder. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken şey; toplumun böyle olaylardaki samimiyetsizliğidir. Çünkü adaleti arayan bir toplum çabuk ve tatminkâr bir ceza verip unutmak yerine zamana yayılması uğruna adil olmayı tercih eder. Oysa toplumumuza baktığımız zaman, tabiri caizse yüreği soğuduktan sonra daha dün ortalığı yakıp yıkan, insanları hadım ettikten sonra idam sehpasına çıkaran kendisi değilmiş gibi yoluna devam ettiğini görürüz. Akşam yine televizyonun karşısına geçer ve tepki gösterdiği olayın aynısını haberlerde görür. Fakat bu sefer tepki vermez. Ateşi sönmüştür artık. Özgecan cinayetinden sonra henüz bir hafta geçmeden işlenen iki kadın cinayetine bakarsanız toplumun bu konudaki tavrını daha net görebilirsiniz.

Bu tür durumlarda değinmeden geçilmemesi gereken bir husus da toplumun suçlama arzusudur. Genellikle, faili belli olmayan olaylarda ‘karşı tarafa’ yüklenebildiği kadar yüklenir. Mümkünse eski defterleri de açarak karşıdakinin elinde koz bırakmamaya özen gösterir. Faili belli olan olaylarda ise ilkin faile, ardından yine karşı tarafa yüklenir. Tek amacı başkasını suçlamak ve rahatlık duygusuna bir an önce kavuşmaktır. Bu şekilde tacize, şiddete göz yuman kendisi değil de karşıdakilermiş gibi bir hava yaratır ve doğru tarafta olmanın gururuyla bir kez daha, bir kez daha nehrin öbür yanını taşlar.

Tüm bunları göz önünde bulundurarak, bugün etrafınıza bakarsanız artık siyah profil resimlerinin yavaştan kalkmaya başladığını görürsünüz. Toplum rahatlamış olarak yaşantısına devam etmektedir ve bir sonraki büyük olaya kadar da futbol ve siyaset üzerinden tartışmaya devam edecektir. Tam da burada “Peki tepki göstermeyelim mi?” sorusunu oldukça haklı buluyorum. Tepki gösterme ve bir duruş sergileme konusunda oldukça mahir olan toplumumuz bu tavrı fiili olarak da sergilemelidir. Aksi takdirde sokakta dayak yiyen ya da toplu taşıma araçlarında tacize maruz kalan bir kadını gördüklerinde seslerini çıkarmayanların yürüyüş yapması da anlamsızdır, mini etek giymesi de yazı yazması da…

İbrahim Halil Aslan

Tweet

7 Yorum

  1. Ahmed 25.02.2015 14:08:31

    Özellikle son paragrafta belirtilmek istenen ana düşünce gerçekten çok önemli. İyiliği emretmek ve kötülükten de -güç nisbetinde- alıkoymak gerekiyor. Bir de işin devlet, hukuk ve dini gerçek manada yaşamak tarafı var ki asıl iş orada bitiyor.

    Cevapla
  2. Öz Merve Seyahat 25.02.2015 13:36:15

    Bir gün herkes Merveci olacak. Benden söylemesi.

    Cevapla
  3. gerçek merve 25.02.2015 12:11:13

    Toplumda samimilik olmaz, bireyde olur. Bunu toplumdan topyekün beklemek afaki. Fakat toplumun öne çıkan popüler-medyatik isimleri bu olaydaki samimiyetlerini son derece ahlaksız dizi-program-proje-klip-filmlerde yer almayarak kanıtlasınlar. Bu sadece ufak bir örnek.

    Halka gelecek olursak, elden bir şey geleceğini sanmıyorum. Zira toplum bir medya-basın kuklası durumunda değil mi? Öyle.

    Cevapla
    • Teoman Evlenmeyeydi İyiydi 25.02.2015 13:27:08

      Her şeye yorumu var, her konuyu bilir. Şiirden anlar, denemeden anlar, toplum sosyolojisinden anlar, insan psikolojisinden anlar, siyasetten anlar, ilimden anlar, abidlerden anlar…

      Nihat Doğan mı ?

      Hayır.

      Bir tahmin edin bakalım kim?

      Cevapla
      • gerçek merve 26.02.2015 10:08:14

        Siyaseti unutmuşsunuz, yakında milletvekili aday adayı da olacağım. Bekleyin.

        Cevapla
        • Teoman Evlenmeyeydi İyiydi 26.02.2015 12:28:47

          Bence milletvekilliği size çok yakışır. Kamer Genç ile sizi kavga ederken görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

          Cevapla
    • bombacı mülayim 25.02.2015 20:00:37

      ilk cümlenin ilk kısmına katıldım; maşeri vicdan, toplumsal şuur, toplumun samimiyeti filan, bunlar hep durkheim’in ortaya attığı teoriler, evvelden yoğidi; ikinci kısım ise dam üstünde saksağan vur beline kazmayı, misali. toplumsal samimiyet yok ise, birey de yok. bizde yok. bizde fert var. ayırdetmesini bilmelisiniz.

      Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Gökten Ecdâd İnse Yeter

Sonraki Yazı

Türkiye Edebiyat Dergileri Atlası

İlgili Yazılar

  • Biyografi Yazarlığı Atölyesi Açıyoruz

    Mehmet Raşit Küçükkürtül
    Yazarlık, “yaratıcı yazarlık”,...
  • 1

    Geçmişle Bir Mukayese: Salgın Hastalık ve Eğitim

    EdebiFikir
    Efendim, mâlum-u âliniz olduğu üzere...
  • 4

    Hayat-ı Askeriye

    Ömer Ertürk
    Geçenlerde değerli dostum Yasin Taha...
  • 6. Üsküdar Kitap Fuarı

    EdebiFikir
    Türkiye’nin önde gelen 120 yayınevi...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Midye Karanlığı için tişkirler
  • Yalnızlığın Mabedi için Zeynep
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için tahattur
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Muhammed Furkan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Nefehât

    Celal Kuru
    20.04.2021

  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref

    Sizden Gelenler
    19.04.2021

  • Adı Aşk

    EdebiFikir
    18.04.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 3

    Edebifikir Okur Sesi

    By Cahit Zarifoğlu
    ‘‘ha biz varız / ha biz maskeli...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...