Yazılar:
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Balıkçı Çırağı

Mehmet Erikli  |  01/09/2014  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:3.170

1

Sardalyeler birer ikişer ayıklanıyordu. Ağı toplayan yeni yetme, balıkçı çırağı sıkça laf işitiyordu. Tek başına ağı toparlayamazdı ya yardımcılarla birlikte usul usul çalışıyordu. Suphi’yle birlikte gelmiştik kayıkhaneye. Suphi balıkçıların sohbetini severdi de bir ben alışamamıştım deniz, balık, fırtına hikâyelerine. Genellikle bire bin katılıp anlatıldığından pek sahici gelmezdi bana. “Çek babam çek, çek ki erken toplayalım şu ağı. Bizim de evimiz var. Çocuklar bekler sonra.” diye söylenen usta balıkçı, şu çelimsiz çıraktan daha az endişe etmiyordu. Çıraklar hep birbirine benzer. İş yerlerini evleri bildikleri zaman başkalaşıp dönüşürler. Yoksa işi bilmediklerinden çırak diye çağırılmıyorlar. Aksine, işi öğrenmiş oluyorlar ama yüzlerindeki endişe çok zaman sonra siliniyor. Tüm bunlar bir kenara dursun. Denizin kabarması, teknelerin ters dönüp mahvolması var ki işte onu sormayın.  Sonra çırak, denizci terimlerini kavramamış olacak ki sürekli azar işitiyor ustadan. Çırak kekeme olduğu için, terimleri yalayıp yutsa bile telaffuzda güçlük çekiyor. Usta küplere bindiği zaman kimse oradan indiremez onu. Onu ancak yardımcısı Yalçın sakinleştirebilir. Laf aramızda bize çoktan laf atıp başından def etmesini beklediğimiz kaptan sanırım kör oldu. Gerçi birazdan ya yanına davet edip oturtacaktır ya da kalaylayıp başından kovacaktır. İşte o akşamüstü iyi tarafından kalkmış olacak ki bizi yanına çağırdı. Çay söyledi. Bir aralık gözüm şu bizim kekeme çırağa takılıverdi. Balık pullarına batmış hâldeydi. Ağ da bitecek balık yoktu. Ayıkla babam ayıkla.. Çırak içten içe küfür savuruyordu. Nereden mi anladım? Bir insanın küfür ettiği zamanki ifadesini ayniyle yüzünde taşıyordu da ondan. Çaylar geldi. Sonra boşlar gitti. Çaylar geldi. Boşlar gitti. Çaylar geldi, boşlar gitti derken sohbet tam da benim hoşlanmadığım şekilde kıvrıldı ve ilerledi. Usta balıkçı’nın (aynı zamanda gırgırının kaptanıydı)  su katıp anlattığı hikâyeler bitmek bilmedi. Birinin sonuna gelmeden bir sonraki hikâye hakkında malumat veriyordu. Bir de tuhaf benzetmeleri vardı ki sormayın gitsin. Bir başka hikâyeye başlamadan önce gerindi ve bağırarak “mola” dedi. Kekeme Çırak sanki doğduğu günden beri bu anı bekliyormuşçasına gırgırın içinden kendini kenarda duran, içi temiz suyla dolu bidonların yanına attı. Onlardan birini kaptığı gibi başından aşağıya dökmeye başladı. Kaptan bir hop çekti ki belki de sahildeki herkes duydu. Ardından şu sözler savurdu “Koçum ne yapıyorsun, Lan o su banyo yapasın diye mi? Hımbıl. Senden balıkçı malıkçı olmaz. Defol zerzevatçı seni.” Bu azar kekeme çırağın mola sevincini kursağında bırakmaya yetti. Ağzını bıçak bile açamazdı artık. Çırak tulumunu bile çıkartmadan oracığa oturuverdi. Çırak, dumanı tüten demli çaya kilitledi gözlerini. Bir yandan çayını yudumlarken korkan gözlerle kaptana baktı. Tam seçemedim ama ağlıyor gibiydi. Bir parça ekmekle, soğanı katık edip ağzına götüren bu zavallı çocuk kim bilir nasıl bir hikâyeye sahipti? Evet. Kaptanın sözü kanundu. Karada, denizde fark etmezdi. Eğer mesai saatleri içindeyseniz ondan başkası yasa koyamazdı. Yasama, yürütme ve yargı! Üçü de ona aitti. Hani neredeyse devletimiz gibi. Nereliyiz, ne iş yaparız, o kimdi, bu kimdi, beriden geldi, öteden gitti derken zaman epey demini almıştı. Kaptan bizden memnun kalmıştı. Onun stresini, sıkıntısını üzerinden almışız. Öyle söyledi. Pek de rahatladığı söylenemezdi ya. Neyse… O hâlde onun stresini, sıkıntısını sırtladık. Biz kime satacağız şimdi? Kalkmak için müsaade istedik. Gözüm kekeme çırağı aradı ama bulamadı. Kaşla göz arasında sıvışmıştı çırak. Kaptan ele avuca sığmayan bu çocuğa kızmakta haklı olabilir mi? Çok geçmedi gırgırdan doğru bir bağırış çağırış koptu. Kaptan hemen fırladı. Biz de iki meraklı olarak arkasından koşturduk. Yardımcısı Yalçın gırgırın güvertesinden denize daldı. “Ne oluyor lan” diye bağıran Kaptanın anlayamadığını biz hiç anlayamadık. Öteden bir adam geldi. Usulca yanımıza sokuldu. “Anlaşılmayacak bir şey değil dedi. Çocuk dedi. Şu yeni yetme. Nah şu uç taraftan, ayağına çapanın iplerini dolayıp denize cupladı.” “Cupladı mı?” “Ben gördüm valla.” “Dayı iyi de bize neden haber vermedin?” “Çocuk çok dertliydi. Geri döndüremezdiniz” diyen tuhaf adam haklıydı. Kekeme Çırağı sudan güç bela çıkarttılar. Çapanın ipini öyle dolamış ki ayağına çöz çözebilirsen. Dibe kadar batmış. Mosmor olmuş yüzü. Cansız bedeni güverteye çok yabancı duruyordu. Kekeme Çırağın ölüme de çırak düşen bedeni herkesi yıkmıştı. Herkes ağlıyordu. Kaptan hariç. Bir sevdiği varmış meğer. Vermemişler. “Ulan değer mi be oğlum, şimdi sırası mıydı daha ne balıklar yakalayacaktık seninle.” diye içten içe hüzünlenen Kaptan olduğu yere çöküverdi. Suphi bana baktı, ben Suphi’ye… Ağlaştık.

Mehmet Erikli

Aşkar 30
Tweet

1 Yorum

  1. Erkan 02.09.2014 12:24:00

    Mehmet Erikli’nin hikâyelerinden her an bir Raskolnikov fırlayacakmış gibi.. çok güzel bir hikâye.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Hatıra Saklama Ofisi’nin İlk Sakinleri

Sonraki Yazı

Bunları da Sakla Raşit

İlgili Yazılar

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    Muhtekir ve obur kış mevsimi...
  • 1

    Habibe

    Ömer Can Coşkun
    Bak kızım... Ak yazması, ucunda...
  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
  • 1

    Mesai

    Cüneyt Dal
    Sokağın başında bekliyorum. Bu ara...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için Galip
  • Edebifikir Anketi: Yunus Emre Özsaray için Abdullah Yalın

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

  • Yalnızlığın Mabedi

    Sulhi Ceylan
    14.04.2021

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    08.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 5

    Diriliş Nesli Bir Muhayyile mi?

    By Bilal Can
     Sezai Karakoç dosyamızın onuncu ve son...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...