Yazılar:
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
  • Nutellanâme
  • Balığın Karnı
  • Sorgulama Dosyası: Gökdelenler
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Bir Kıta Kadar

Gülsün Bayar  |  10/04/2017  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

2

İnsan konservesini andıran tramvaydan kendimi dışarı attım. Benimle birlikte inen kalabalığın arasından sıyrılıp hızlıca yolun karşısına geçtim. Mesainin bitimine birkaç saat olmasına rağmen yolların bu kadar kalabalık olmasına içten içe söylenerek Rampalı Çarşı’ya girdim. Hafta içi olduğundan tüm kitapçılar tenhaydı. En alt kattaki sahaflardan birindeki uzun sakallı, orta yaşlı adamın önündeki masaya sırt çantamdan çıkardığım poşetteki dağılmış, sararmış eski yazılı kitabı hızlıca bıraktım.

“Abi kolay gelsin. Bu kitap ilmihal galiba, tam anlayamadım bir bakar mısınız?”

Adam masanın çekmecesinden çıkardığı büyük, çerçeveli gözlüğü takıp kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Çatık kaşları, kısık gözleri ve alnında oluşan kırışıklığın yaşattığı gerilimle geçen yarım dakika sonunda:

“Evet abla. İlmihal ama çok değerli bir şey değil. Yine de isterseniz ciltleyelim birkaç saate gelip alın” dedi.

Hayal kırıklığımı örten bir tebessümle: “Tabiî 2 saat sonra gelip alırım” deyip çıktım. Yeniden söylenmeye başladım içten içe. Değerli değilmişmiş. Ben şimdi dedeme ne diyeyim? “Dede senin kitap var ya… Ya hani şu benim tarihi eser bu, yakma dediğim hani. Hah, o tarihi eser falan değilmiş. Kusura bakma biraz fazla gaza gelmişim ben” mi diyeyim?

Rampalı’dan çıkınca iki saat boyunca ne yapacağıma dair bir fikrim olmadığından öylece yürümeye başladım. İplikçi Caminin önünde mendil açıp melodika çalan oğlan çocuğunun önünden geçtim. Şerafeddin Cami önündeki meydanda güvercinleri yemleyen genç kadınla, güvercinlerin arasına dengesini zor sağlayarak acemi adımlarla dalan, havalandıklarındaysa korkuyla ağlayan çocuğunun görüntüsünü kafamda yavaşlatıp tekrar tekrar izledim. Kadının ağlayan çocuğuna gülmesine canım sıkıldı, o kısmı kestim. Bunu da hikâyenin uygun bir yerinde kullanırım diyerek yürümeye devam ettim.

Valiliğin önünden sağa dönüp bedestenin içine saptım. Kuyumcuların olduğu arastanın sonundaki baharatçı dükkânlarının önünde aylardır asılı duran, renkleri solmuş patlıcan ve biber kurularının orada öylece tozlanmasından duyduğum üzüntüyle iç çektim. Kuru sebzelerin de bir kaderi var işte gibi ibretlik bir sonuca ulaştığımda Aziziye Camine gelmiştim. Bu şehirde her sokak bir camiye çıkıyordu sanki. Sanki değil, sahi.

Caminin yanındaki banklara oturup beklemeye başladım. Pencereleri kapılarından büyük olduğundan camiden çok kiliseyi andıran yapıyı hayretle izlerken sahafa gidip kitapları almak için hâlâ 1 saat 17 dakikam vardı. Ben de bir haftadır sonunu getiremediğim hikâyenin beynimde yaptığı baskıdan kurtulmanın çaresine bakmaya karar verdim. Kilidi aç, uygulamalar, rehber, Sema, ara. O kadar mahcuptum ki arasam da konuşamayacağımı fark edip ikinci çalışında telefonu kapattım. Midemdeki kasılmaları istemsizce sallamaya başladığım sağ bacağım takip etti. Böyle olmayacaktı en iyisi mesajla anlatmak deyip yazmaya başladım:

“Sema, ameliyat sonrası iyiye gittiğin haberini aldığımda verdiğim sözü tutamadım. Aslında hikâye güzel başladı hatta yaşadıklarını en başından başlayarak o kadar detaylı anlattım ki kış uykusuna yatan su kaplumbağanı öldü sanıp toprağa verişinden dahi bahsettim ama sonu bir türlü gelmiyor işte. Bu yüzden bir haftadır doğru düzgün uyuyamıyorum biliyor musun? Telefonlarına da bu yüzden dönemedim. Özür dilerim .”

Mesajı gönderdim. Omuzlarımdan bir yük kalkacağını düşünürken bu sefer de beynimde mahcubiyetin baskısını hissediyordum. Karşıdaki attarın bir yeşil bir kırmızı yazılar geçen levhasını okuyarak düşüncelerimin yönünü değiştirmeye çalıştım. “Bir haftada tam 10 kilo zayıflatan Gojiberry çayı bulunur!!!” Derken telefon çaldı. 5 paket Gojiberry çayını birden içip yok olma isteğiyle telefonu açtım.

“Kızım Vesile teyzen ben” dedi hıçkırarak.

“Vesile teyze bir şey mi ol…”

“Sema’yı kaybettik kızım. Seni aradık ulaşamadık, bir hafta oluyor…”

Vücudumdan kanın yavaşça çekilmesinden başka hiçbir şey hissetmedim. “Başınız sağ olsun, çok çekmişti, Allah kurtardı üzülmeyin” gibi teskin edici birkaç beyhude cümle kurmalıydım ama söyleyemedim.

“Birkaç parça kıyafetiyle kitapları var. Müsait olduğun zaman gelip alır mısın?”

Olur deyip telefonu kapattım. İçim sessizlikle çınlayan uzun karanlık bir koridor kadar huzurluydu.  Hikâye tamamlanmıştı. Hem de kalan birkaç parça kıyafet, bir koli kitap, zayıflama çayları, cevapsız çağrılar, kadar diri…

Sema’nın ruhunu göklere çekildiğini duyduğumda, zamanın, mekânın ve eşyanın da ruhu çekilmişti. Sahafa gitmek için ayağa kalkıyorum. Ayaklarım yere değmeden, bir boşlukta yürüyorum.

Gülsün Bayar

Tweet

2 Yorum

  1. sinan turap 11.04.2017 15:29:49

    insan konservesi tramvay kelimelerini görünce hemen konya yazısı bu dedim..:) ellerine sağlık

    Cevapla
  2. sinan turap 11.04.2017 15:28:36

    ne güzel tarif etmiş gülsün hanım konyanın göz önünde olan ama farkdelmeyen güzlliklerini.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Birbirine Kalp Olmak

Sonraki Yazı

Ben

İlgili Yazılar

  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
  • 5

    Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    “Kendisini (büyük bir) balık...
  • 3

    Gösteri Toplumu Tımarhanesi

    Enes Can
    Önceki bölümden:...
  • 3

    Çünkü Kötülük Gözlerden Bulaşır

    Şadiye Sare Kaplan
    İki gün önce çamurlu yağan...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • 15 Maddede Ali Emîrî Efendi için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Burak
  • Ankara Beni Bulsun! için serdar

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

  • O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    12.05.2022

  • Nutellanâme

    Adem Suvağcı
    10.05.2022

  • Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    09.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 3

    Edebifikir Şiir Resitali

    By EdebiFikir
    Edebifikir Şiir İnşâdı Edebifikir...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...