Yazılar:
  • Ölüm Var!
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Çayı Soğutarak İçişinden Belliydi

Abdülkerim Kolat  |  31/05/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

Kerim Kolat, çay bardağında saklı sırrı yazdı.

***

Kitaplarını koltuğunun altına sıkıştırmış okula yetişmek için aceleyle yürüyordu. Okula giden otobüse her seferinde bu duraktan binerdi. Ne zaman buraya gelse durağın arkasındaki çay ocağının önünde oturan yaşlı adam dikkatini çekerdi.  Bu adam dirseklerini dizleri üstünde birleştirmiş olduğu halde sürekli yere bakar, belli aralıklar ile sakallarını sıvazlardı. Ara ara başını etrafındaki ağaçların tepelerine kaldırıp bakındıktan sonra,  bir mütefekkir edasıyla tekrar yere düşürürdü.  Sağ yanında bir semaver, önünde ise çayı hiç eksik olmazdı. Yıllar önce o mekânda unutulup kalmış bir dervişti belkide. Kim bilir, âhir zamanın ortasında mürşidinden ayrı düşmüş bir hizmetkâr da olabilirdi. Bu sırlı adam, günden güne merakını cezbediyor, bir fırsatını bulup onunla birkaç dakika da olsa hasbihal edip onu yakından tanımak istiyordu.

İşte yine böyle bir gün ve yaşlı adam her günkü ahengiyle oturuyor.  Bir derviş kadar derin bakışlı, bir çocuk kadar saf, temiz, güzel… Yıllardır burada büyüyen bir çınarın insanlaşmış, vücuda gelmiş bir resmi gibiydi sanki bu adam. Yavaş adımlarla adama yaklaşıp birkaç tabure yanına oturmak istemişti ki, yorgun olduğu belli olan kahverengi gözlü adam, sağındaki tabureyi karşısına çekip elinde kitapları olan gence göz ucuyla karşısına oturmasını işaret etti.  İtiraz etmedi, heyecanını yalancı bir tebessümle belli etmemeye çalışarak gösterilen yere oturdu.  Dizlerinin birbirine bitiştirdi, kitaplarına yaslanıp yaşlı adamdan bir şeyler bekler gibi duruyordu lâkin ne istediğini ne yapacağını kendisi bile kestiremiyordu. Delikanlının yüzüne bakmadan önündeki sehpanın altından bir bardak çıkaran semaverden açık bir çay katarak önüne sürdü. Kullandığı bardak ve tabağın temizliği dikkatini çekmişti.

O, şekerini atıp çayını karıştırmaya başlarken, yaşlı adam başını yere düşürüp sakallarını sıvazlamaya devam etti. Hiçbir şey konuşmuyor sadece yere bakıyordu. Yakından çok daha heybetli görünen adamın bir sohbet açmasını bekledi. Lâkin ne bir ses, ne bir hareket, hatta bir göz kırpması dahi görülmedi. Delikanlı ilk bardağından son yudumu almasına rağmen yaşlı adam çayına dokunmamıştı bile.

Çayının tazeleneceğinden ümidini kesen meraklı genç, anlık bir cesaretle sessizliğini bozdu; “Ben kendime bir çay daha doldurayım” diyerek.

Yaşlı adam eliyle onu durdurdu. Bardağı alıp çayı yeniledi. Kendi çayını ise avuçlarının arasına aldı, belli ki soğuyup soğumadığına bakıyordu. Soğuduğuna kanaat getirdikten sonra bir kaldırışta içip bitirdi. Bu koca çınarın çayı soğutuşu ve onu bir yudumda içip yeniden soğuması için sıcak çay dolduruşu defalarca tekrarlandı. Merakı gitgide artıyordu. “Neden başında bir semaver var, çayı dolduruyor, neden soğutuyor ne anlamsız şeyler oluyor burada?” diye düşünüyordu.

Bu düşünceler içerisindeyken yaşlı adam her zaman ki tavrıyla başını kaldırıp gözlerini kısarak bir kez daha gökyüzünü izledi. Semaverin ateşini kıstı. Başını uzatıp, içerideki çaycıya, bir takım hareketler yaptı. Çaycı; “Tamam baba” dedi sadece. Ağır ağır yerinden doğruldu. Birkaç adım atmıştı ki minarelerden ezan sesi yükselmeye başladı. Demek ki ezanı bekliyormuş diye düşündü genç.

Yaşlı adam ufak adımlarla aheste aheste giderken, şaşkın delikanlı ona dair merakı ve heyecanı artarak okulun yolunu tuttu.

Günü, o adamı düşünerek geçirdi. 4 – 5 gün boyunca gece rüyasında sürekli onu gördü. Gençleşmiş sakalları kısa ve simsiyah yakışıklı bir gençti yaşlı adam. Ona tebessüm ediyor, eliyle gel işareti yapıyordu. Tam yanına yaklaşmıştı ki yanında bir kadın olduğunu fark etti. İfadesiz bir yüz ve yanlara uzanmış saçlarıyla bu esrarengiz adamın elinden tutuyor, sonra ikisi birlikte yere kapaklanıyorlardı. Günlerce uyudu uyandı, aynı rüyayı tekrar tekrar gördü.

Aradan iki hafta geçmişti ki gidip yaşlı adamı görmek istedi.  Mekâna ulaştığında orada kimse yoktu. Çaycı, kazanın başına geçmiş ağır ağır çay dolduruyor, etrafıyla hiç ilgilenmiyordu. Sessizce içeri girdi.

Ellerini ovuşturarak; “Merhaba ağabey. Burada oturan yaşlı bir amca vardı. Sürekli çay içiyordu, hani böyle konuşmuyordu, nasıl tarif etsem bilmiyorum ki. Hani ben de birkaç hafta önce gelmiştim onunla birlikte çay içmiştik?”

Çaycı, kazandan başını çevirip donuk gözlerle konuştu.

“Nereden bilebilirim ki delikanlı, o kadar çok insan onun yanına gelir giderdi ki, hangi birini tanıyayım?”

“Anladım” dedi şaşkın gözlerle.

“Peki, onu nerede bulabilirim?”

Recep amca geçen hafta vefat etti haberin olmadı mı?

Kekeleyerek konuştu delikanlı; “Hayır, olmadı. Nasıl olur, ben..”

“Biz de şaşırdık çok üzüldük. Yokluğu çok belli.

“Nasıl oldu da öldü?”

“Her zamanki gibi sabah erkenden gelip yerine oturdu. Kimse onu yıllardır bu kadar keyifli görmemişti. Herkese çay ikram ediyor, gülücükler saçıyordu. En sonunda kendisine de bir çay doldurdu ve ilk kez sıcak sıcak içti. Onu, hayatı boyunca sıcak çay içerken kimse görmemişti. Hem de kaç bardak içti! Sayısını kimse bilemedi, herkes onu şaşkın şaşkın izledi. Sonrasında öğle namazına gitti. Ne olduysa camide olmuş. Namazda ilk secdeden kalkamamış, cemaat selamı verip hastaneye yetiştirmiş. Doktorlar, çoktan vefat etmiş demişler. Öyle işte delikanlı.

Genç çocuk ellerini önünde birleştirdi. Yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu. Sıcak çay ha dedi kendi kendine, sıcak çay. O düşünceli hali, o süzgün bakışlarının nedenini şimdi anlıyordu. Kendi kendine mırıldanarak okulun yolunu tuttu.

“Çayı soğutarak içişinden belliydi hep, birilerini beklediği.”

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Edebifikir Şiir Resitali

Sonraki Yazı

Şiir Çalışmaları

İlgili Yazılar

  • Ölüm Var!

    Tahir Tarık Balıkçı
    “Ölüm vaaaaaaaarr! Ölüm var...
  • 2

    Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    Telaşla asansöre bindim. O kulak...
  • 1

    Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    Sokaklar, varı yoğu birbirine...
  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için vefati
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım için Sağlık ocağı
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım için Birsen T.
  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Ölüm Var!

    Tahir Tarık Balıkçı
    20.05.2022

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    Ağlak Asuman

    By Raşit Ulaş
    asuman, inceden hüzün çiseliyorsun ve...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...