Yazılar:
  • Distopyadan Ütopyaya
  • Kahraman Öldüğünde
  • Zihniyet ve Din
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi
  • Mezar Saati
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Cıncık Kırığı

Hatip Ekinci  |  13/12/2017  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

2

Her işin bir evveli, bir başlangıcı olur da bizimkinin olmaz mı hiç! Olur elbet. Yaz biteli daha bir ay bile olmamış, sabahında donduğumuz, öğleninde yandığımız bir acayip mevsimdi. Ben, çamurdan yaptığım kamyonumun kasasına, yine çamurdan yapıp ırgat saydığım minik çamur parçacıklarını, göğe yıldız döşer gibi yerleştiriyor, -sözde- “köy”le “tarla” arasında onları getirip götürüyordum. Diğer arkadaşlarım da kendi ırgatlarını getirip götürüyordu. Anamlar tarlada, yeryüzüne nûrunu ve nârını gani gani saçıp saçıştıran güneşin altında, kavrula kavrula çalışırken, kendimize bir cennetcik edindiğimiz traktör römorkunun gölgesinde oynadığımız en güzel oyunlardandı.

İşte bu günlerden bir gündü. Ben elime geçirdiğim cıncıklardan biriyle kamyoncuğum için asfalt-yol çalışmalarına benzer bir çalışma yapıyordum. İş emniyeti falan, hak getire. Cıncığı vurduğum yer dümdüz, kaymak gibi oluyordu! O öyle oldukça kendimi, üstü çamurlarla kaplanmış mahpus bir ışığı azad ediyormuşum gibi hissederdim. Adeta gözlerim kamaşırdı, o yolların düzlüğünden saçıldığını hissettiğim ışıktan ötürü. Durup durup kafamı kırk beş derece önce sağa, sonra sola eğer, sanatımı tam bir hayranlıkla izler, “Heyt be! Sanatçı mısın be mübarek!” der ve kendimi takdir ederdim. Bir anda ne oldu, nasıl oldu anlamadan bir de baktım ki elimden şıp şıp kan damlıyor. Elimi kesmişim. Hatta kesmemiş yarmışım! Gözlerim parmağımın o vahim vaziyetine şahit olunca, evladının düştüğünü görünce içi ‘cız’ eden analar gibi fırlayıverdi yuvacığından. Bütün vücudum buz kesmiş, soğuk terler yağmur gibi boşalıyordu her yerimden. Ben ömrümde elimin kesildiğini mi görmüşüm! “Ana! Ana!” diye bağırsam, çığırsam, yırtınsam gene sesimi duyuramazdım, biliyorum! O tarlanın bir ucunda, ben bir ucunda. Böylesi bir musibetin içinde bir başınalığım adeta bir piton yılanına dönüşüyor, bedenimi sarıyor, tüm teneffüsümü somurup tüketiyordu. Boğuluyordum sanki! İşte tam burda! Karanlıkları, hükümdarlığının en zirvesinde yakalayıp yaran sabahlar misali bir necat çıkagelmez mi! Birden hiç bilmediğim bir dizin dizimin dibine çöktüğünü, hiç bilmediğim bir elin elimi kavradığını fark ettim. Ancak benimki kadar büyük ve ancak benimki kadar küçük bir diz, bir el… Başımı ağır ağır kaldırdım, bir de ne göreyim! Yıllardır geceleri gökte gördüğüm o ay parçası yere inmiş, elimi tutuyor. Aman yarabbi! Burası neresiydi, ben kimdim, burada ne yapıyordum… İnan hiç birini hatırlamıyorum. Elimin acısı artık alelade bir ayrıntıydı ve hissetmiyordum bile. Hissettiğim bir şey vardıysa elime dair, o ancak tuttuğun yerden ta yüreciğime naklolan; değdiği yeri yakıp kavuran, yıkıp savuran o ateşti.

– Korkma, sakın korkma! Şimdi sararım ben onu, bir şeyciğin kalmaz. Hiç merak etme!

Evvela o nasıl bir sesti öyle! Hangi dağın bağrını yarıp da gelmişti de o kadar serin, o kadar berrak, o kadar tabiî olabiliyordu; öylesi kavurucu bir günde! Sonra büyüdün de küçüldün mü mübarek! Yara sarmayı ne ara belledin de, üstüne öyle laflar etmeyi becerdin? Sen bilmezsin, sana eli yüzü düzgün iki çift hanek edebilmek için oracıkta, içimde ne büyük bir güreşe tutuştuğumu korkularımla, heyecanlarımla, gelmişimle, geçmişimle! Zira senden evvel ne bir kız bana bu kadar yakın durdu, ne elimi tuttu! Derken nihayet becerebildiydim de bir iki kelimeyi zar zor kurtarabildiydim ağzımdan:

– Sen de kimsin?

– Ben Abdullah Ağanın kızıyım. İsmim, Rahime.

Fistanının eteğini dişleyişin, oradan bir sargılık bez koparışın hâlâ gözümün önünde, Rahime! Saçlarını arkaya atışın, alelacele toplayışın, elimin üstüne eğilişin, yaramı sarışın… Parmağımdaki yırtık benim indimde bir su membaı idi artık, bir hayat pınarı; kanım serin bir su, akan bir nur ve biz, o pınarın başında tanışmış iki âşık, iki mâşuk!

Bazı bazı gelir, gözüme ilişir elimdeki o günden kalma iz, o kutlu hatıra! O ân, aşk meyine kanmış bir sarhoş oluveririm. Gönül dünyam, ismini bir türlü koyamadığım bir bulutla kaplanır ve sen, sağanak yağmurlar gibi yağarsın dünyama.

O gün parmağımdaki yarayı sarmak suretiyle aslında bütün yaralarımı sarıp kendine has tek bir yara açtığın şu derûnuma, bir gün gelir de yine, o masallardan fırlamış fistanının, şifalı kumaşından koparıp bir sargı yapar, açtığın yarayı kapatır mısın?

Hatip Ekinci

Tweet

2 Yorum

  1. Hissiz 18.12.2017 01:47:26

    Hep de dua ederim oysa, “Allah’ım kıskançlıktan eser bırakma bende. Kendi ayran tasım olsun uğraşım.”
    -Rahime gibi de olamam Rahime’yi bilen gibi de.-
    Nazar bile değilim Rahime sana…

    Cevapla
  2. Zebun 13.12.2017 13:48:46

    Hakikaten hoş bir üslup!

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

15 Maddede Necip Fazıl Kısakürek

Sonraki Yazı

Edebifikir Söyleşileri

İlgili Yazılar

  • 2

    Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    Evet, kurbağalara bakmaktan...
  • 2

    Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    Mektubunu aldım. Sevindim. Fakat hemen...
  • 3

    Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    Düzensiz bir çarşının kıyı bir...
  • 1

    Yakaza

    Sizden Gelenler
    Uykunun ya da uyanıklığın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Kahraman Öldüğünde için hasna para
  • Kahraman Öldüğünde için H. G.
  • Mezar Saati için A.
  • Örümcek Adamın Bundan Haberi Var mı? için Padavra
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için can
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için A.b
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için #TTB
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII için Tahir Tarık
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için KöstekliSaatKösteği
  • ben bugün düşüyorum için Derya

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Distopyadan Ütopyaya

    Cüneyt Dal
    01.07.2022

  • Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    30.06.2022

  • Zihniyet ve Din

    EdebiFikir
    29.06.2022

  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    28.06.2022

  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    27.06.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Bir Nihat Doğan Kitabı: Memleketimin Koyunları

    By EdebiFikir
    “Söz söylersin anlayana, sükût...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...