Yazılar:
  • Geçmiş Zaman Sancısı
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın
  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse
  • Yahyâ’ya Mektup - 4
  • Edebifikir Anketi: Abdullah Yalın Karadağ
  • Olağan Hikâye’nin Dördüncü Sayısı Çıktı
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Farelerin Şehri İstîlâsı

Celal Kuru  |  31/03/2018  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:1.947

3

Z şehrinde büyük bir vâveylâ kopmuştu. Bu çığlık kurda kuşa, taşa toprağa ulaşmış her mahlûk her nebât kendi lisanınca ağıtlar yakmaya başlamıştı. Lâkin insanoğlu yine kendi farkını ortaya koydu. Ahâli kendi kıyametleri olacak bu habere içten içe sevinmeye, gözlerinin içinde neşenin çerağı yanmaya başlamıştı. İhtiyarlar, çocuklar ve Hâce Âli ile otuz müridi istisna.

Bir münâdi “Deli Refik öldü!” diyerek ünlüyor, tellâlları sokak aralarına gönderip bu haberi herkesin duymasını istiyordu. Haberi duyan her evin, insanın, hayvanların, ağaçların hattâ taşın toprağın bile ruhları göğe çekiliyor, bir boşlukta kalakalıyorlardı. İnsanlar ve hayvanlar kemik yığınına, yaş ağaçlar kuru oduna,  taşlar ise bir kayaya dönüşüyor, yeşil otlar sararıp soluyor, toprak taşlaşıyordu. Çocuklar annelerini emmeyi bırakmış yalnızca ağlıyorlar, ihtiyarların ise hüzünden belleri iyice bükülmüş,  ömrünün geri kalan kısmını rükû hâlinde geçirmek zorunda kalıyorlardı.

Şüphesiz ki bu ölüme en çok sevinen gençlerdi. Artık güzel bir kıza baygın baygın bakarken, burunlarının üzerine bir değnek inmeyecekti. Güzel kızlar, murad almak istedikleri erkeklere sokulurken bu deliyle göz göze gelmeyecekler ve o gözlerde insanın aklını başından alan, insanı kudurtan cehennem ateşini görmeyeceklerdi.

Orta yaşlı adamlar derdi maişete dalmış, ömürlerini oyun ve eğlenceye geçirirken ölümü hatırlatan ve ağızlarının tadını bozan bu adamdan kurtulmuşlardı. Hele kadınlar, bir araya geldiklerinde dedikoduya başlar başlamaz eline bir teneke alıp onu davul gibi çala çala gelirken çıkardığı gürültü patırtıyı duymayacaklar ve baldan tatlı gıybetlerine devam edebileceklerdi. Hattâ caminin imamı bile bu ölüme ziyadesiyle sevinmişti. Deli Refik camiye nadiren gelmesine rağmen, her gelişinde muhakkak bir huzursuzluk çıkarırdı. Bazen etrafına öpücükler atar, bazen sesli bir şekilde hesap kitap yapar, bazen de öküz gibi böğürür, at gibi kişnerdi.  Cemaat bu yaptıklarından hiçbir şey anlamazdı fakat hoca her şeyin farkındaydı.

Öğle namazını müteakip Deli Refik defnedilmişti. O, mezarına konup üzerine toprak atıldıktan ve imamın talkınından sonra çocuklar ağlamayı kesmiş, gökyüzü ağlamaya başlamıştı. Semâ bütün kapaklarını açmış,  yağmur damlaları şehrin her zerresini büyük bir öfkeyle dövüyordu. Durumdan endişe eden Hâce Âli, müridleriyle birlikte istiğfara başladılar. İkindi namazına kadar süren bu istiğfardan sonra semâda herhangi bir değişiklik olmamıştı. Namazı kılıp hatme-i hâcegânı yaptılar. Hâce Âli, müridlerine şehrin ara sokaklarına dağılmalarını ve insanları istiğfara çağırmalarını emir buyurdu.  Şüphesiz ki Deli Refik Allah’ın nazlı kullarındandı ve onun ölümüne sevinmek azabı üzerimize çekmek demekti.

Hâce Âli’nin ihlaslı, altından daha som, daha değerli otuz müridi sokak sokak gezip insanları tövbeye davet etti. Dudaklarından dökülen inci taneleri bir ölüyü diriltebilirdi, lâkin bu sefih insanlara işlemiyordu. Kimse, kendilerine felâha eriştirecek bu çağrıya icâbet etmeye yanaşmadı.

En nihâyetinde aklın yolu birdi. Bu huzurlarını bozan, hayatı zindan eden delinin ölümüne sevinmeyecektik de yas mı tutacaktık. Sizler bizi şu dağ taş, şu hayvanlar, şu çocuklar ve ihtiyarlar gibi aklını kullanamayan acizler mi sanıyorsunuz? Hem Allah dostluğunu bizim gibi akıllı kişiler dururken bir deliye mi nasip edecekti? Akıl dünya ve ahiretin kurtuluşu için tek rehberdi. Bizler sizi de âlim bilir saygı gösterirdik. Bakıyoruz da sizin de Deli Refik’ten giyim kuşamınız hariç hiçbir farkınız yokmuş, diyerek ağızlarında bir sürü laf gevelediler, türlü mazeretler öne sürdüler ve inatlarında ısrar edip şirret meclislerinde eğlenmeye devam ettiler.

Yatsı namazında dergâhta toplanan dervişlerin elleri boş, gönülleri hüzünlüydü. Hâce Âli, “Bu şehirden göç vacip olmuştur, tesbihleriniz ve zikir örtüleriniz hariç yanınıza hiçbir şey almayın, yola çıkıyoruz!”  diyerek kat’i bir emir verdi. Müridan camdan dışarıya bakıp bir ân tereddüt edince,  Hâce Âli’nin, “Korkmayın, yağmur bize zarar vermeyecektir, onunla emrolunmadı” sözüyle teskin oldular ve yola çıktılar. Hâce Âli ve müridleri şehri terk ettiklerinde yağmur daha da şiddetlendi.

Şimdi şehirde Deli Refik’ten geriye yalnızca kedisi kalmıştı. Allah Teâlâ şehir halkına son bir imtihan, belki de son bir fırsat olarak bu kediyi Hâce Âli ve müridanına unutturmuş, yanlarında götürmelerine müsaade etmemişti.

Yağmurdan kaçan bu ürkek, bu öksüz ve yetim kalmış kedi şehrin bütün kapılarını çaldı ama kendisine hiçbir kapı açılmadı. Halk, kedinin gözlerinde Deli Refik’i görmekten ve ölümü hatırlamaktan korkuyor, neşelerinin tekrardan kaçmasını istemiyorlardı. Şimdi onların tek düşündüğü eğlence ve şu üç günlük dünyadan kâm almaktı. Onlara göre bu yağmurun sebebi de Deli Refik’in lânetiydi. O, toprağı da kirletmiş ve bunca yağmur toprak temizlensin diye yağıyordu. Üç gün içinde yağmur dinecek ve normal hayatlarına döneceklerinden emindiler.

Deli Refik’in kedisi son kapıyı çaldığında, bir gencin hışmına uğradı. Bu genç Deli Refik’in değneğinden birkaç kez nasibini almıştı. İçindeki öfkesini de kedisini öldürerek dindireceğini düşünüyordu. Bir odunla kedinin kafasını ezdi ve onu kanalizasyon çukuruna fırlattı.

Deli Refik’in kedisi öldükten sonra yağmur dindi. Ilık bir rüzgâr esmeye başladı. Bu rüzgâr şehirde uykuya dalmış çocukların, ihtiyarların ve hayvanların canlarını aldı. Eğlenceye dalmış eblehlerin üzerine de bir ağırlık olarak çöktü. Vücutları uykudaymış gibi hareket edemez haldeydi ama gözleri açıktı, gördükleri, duydukları son şey kendi helâkları olacaktı.

Kedi, akıntıya kapılmış sürüklenirken iyice şişmişti. Kadim düşmanları olmasına rağmen bugüne kadar kendilerine hiçbir zarar vermeyen bu mazlum kedinin hâli fareleri etkilemiş ve büyük bir gayrete getirmişti. Reisleri, fareleri acil toplantıya çağırdı ve konuşmaya başladı: “Bu şehrin halkı haddini aşmıştır. Bu zararsız kedinin başını ezen bizlere ne yapmaz? Şehri istîlâ edeceğiz. Canlı gördüğümüz her insan evlâdını öldüreceğiz” dedi. Ölmüş, kokuşmuş insan eti yemekten gına gelen fareler bu emre büyük bir sevinçle amâde oldular ve içlerinden bir tane bile çatlak ses çıkmadı.

O gece şehri fareler istîlâ etti, nefes alan her insanı açık gözlerinden ve hâlâ duyma yetisini yitirmemiş kulaklarından kemirmeye başladılar.

Celal Kuru

Tweet

3 Yorum

  1. HUB ZEBAN 07.01.2020 18:48:27

    Allah dostları rağbet görmedikleri beldeyi terkederler. Deli Refik Hakk’ın güzel bir ihsanıydı görenlere, duyanlara, hissedenlere. Maalesef kalbi mühürlü eblehler Allah indinde naz makamına ermiş deli görünümlü bu veliden nasihat almak istemediler.Hakikatleri inkar edenden daha deli kim oabilir ! Ya Rabbi sevdir bize sevdiklerini, yerdir bize yerdiklerini.

    Cevapla
  2. edebi ficir 31.03.2018 19:31:33

    galiba hace Âli ile müridan da maraşa gitmiştir.

    Cevapla
  3. Fettah Paşa'nın 4. Nesli 31.03.2018 12:46:58

    İyi bir yazar,hikâyeyi tamamlamaz. Tamamlama işini okura bırakır. Her okur kendi hayal dünyasında o hikâyeyi tamamlar :)
    Celal abi de bunu başardı, tebrik ediyorum. Hikâyeyi de tamamladım; Köyde insana dair bir şey kalmadı. Fareler dağ..!

    Cevapla

Fettah Paşa'nın 4. Nesli için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Asrın Vebası: Narsisizm İlleti

Sonraki Yazı

Kodes

İlgili Yazılar

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    Muhtekir ve obur kış mevsimi...
  • 1

    Habibe

    Ömer Can Coşkun
    Bak kızım... Ak yazması, ucunda...
  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
  • 1

    Mesai

    Cüneyt Dal
    Sokağın başında bekliyorum. Bu ara...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir
  • Midye Karanlığı için sümeyye
  • Midye Karanlığı için Dilşad
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için Galip
  • Edebifikir Anketi: Yunus Emre Özsaray için Abdullah Yalın
  • Kitap Ödüllü Absürt Test için ihsan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: Arayış için cezbe
  • Sorgulama Dosyası: Yatacak Yeriniz Var mı! için Neyse

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Geçmiş Zaman Sancısı

    Sizden Gelenler
    09.04.2021

  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    08.04.2021

  • Peri Masalı Felakete Dönüşürse

    Adem Suvağcı
    07.04.2021

  • Yahyâ’ya Mektup – 4

    Celal Kuru
    06.04.2021

  • Edebifikir Anketi: Abdullah Yalın Karadağ

    EdebiFikir
    05.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • “Artık Sabahı da Kaplıyor Acı”

    By Cüneyt Dal
    Bizler, zaman ve zeminin insanları...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...