Yazılar:
  • Nefehât
  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref
  • Adı Aşk
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

“Fotoğrafın Hikâyesi”

EdebiFikir  |  17/04/2014  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:3.805

3
fatih m. seker

Mostar Dergisi Mart, 109. sayıda yer alan “Fotoğrafın Hikâyesi”ne gelen çalışmalar arasından birinciliğe değer bulunan Yunus Emre Çoban’ın  “Konuşan Ev, Çay Kaşığı ve Sadık” adlı hikâyesi olmuştur. Kendisini kutlarız.

***

Konuşan Ev, Çay Kaşığı ve Sadık

Hep korkardım belimin büküldüğü andan. Çehreme düşen kırışıklıkların hayali bile ürkütürdü beni. Bu ürkme nöbetlerinden beni zaman zaman kurtaran, bünyemdeki ve çevremdeki insanlardan bana bulaşmış olan sonsuzluk umuduydu. Bu sonsuzluk umuduyla yaşama sarılan insanların, ölüm haberlerini aynı benim gibi taş ve topraktan yapılmış olan camilerden işittiğim vakit, sonsuzluk umuduna olan inancım kayboluyordu. Benim bu durağan zamanım, insanların hareketli zamanlarından daha uzun ömürlüydü. Sakın, insanların benden daha kısa ömürlü olduğunu düşündüğümden dolayı onları küçük gördüğümü de sanmayın. Benim ilk harcımı karan usta bir insandı. Çatlayan duvarlarım ve şimdilerde insan yüzü görmeyen odalarımla kendi yokoluşuma bırakılmış vaziyette olsam da bu benim için bir varoluş da sayılabilir. Çünkü kendimi insanlar olmadan tanıyabilme imkânına daha şimdilerde sahip olabildim. Penceremin önlerinde kasımpatıların, sardunyaların ve leylakların açtığı vakitlerde şuh insan seslerinin hiç bitmeyen dağdağası sürüp gidiyorken kendi varlığımı nasıl bilebilirdim ki? Yokoluşun sırrına ermeye yakın, kendi hakikatimi avuçlarımda görmek beni taştan, betondan müteşekkil olmaktan öte başka bir yere çekti.

Çocukluğum, sonsuzluk umuduyla; gençliğim, insanlardan daha kalıcı olduğumu düşünmekle geldi geçti. İnsanlardan daha kalıcı olduğum doğruydu, fakat mabetler kadar kalıcı olmayacağımın farkına orta yaşlarımdayken varmıştım. O zamanlar çevremi yeni bir şekle sahip üst üste konulmuş evler istilâ etmeye başladı. Bünyemde barınan hanımlar, camlarımı silerken bu balkonlu evleri öyle bir hayranlıkla temaşa ediyorlardı ki vurulan bezler çerçevemdeki kirlerin bazılarını görmezden geliyordu. Orta yaşlarım da bu balkonlu evlere öfke duymakla, camilere ise imrenmekle geçti gitti. Ve yaşlılık dönemim binalara hayranlıkla bakan insanların, o hayranlık duyduklarına ulaşmasıyla başladı. Camımın çerçevemin düzenli silinmemesine, lekeli kalmasına katlanamayan ben, camımın kırılmasına, boyalarımın akmasına, sıvalarımın dökülmesine bile razı oldum. Ah! Keşke mabet olsaydım da durmadan boyanıp temizlenseydim diye içten içe dert yandımsa da kimsecikler işitmedi beni. Fakat ne var ki bu seslenmeden sonra Allah’ın bir kulu elinde fotoğraf makinesiyle karşıma çıkageldi. Çeksin çeksin resmimizi, görenlerden biri belki iç çekişlerime tanık olur. Beni fotoğraf makinesine hapseden bu kişiyi daha önce hiç görmemiştim buralarda. Önümde de Sadık oturuyordu. Her zamanki pozuyla kadraja giriverdi yine. Bu anları hiç kaçırmaz. Ne vakit biri gelip önüme dikilse, hemen önümde bitiveriyor Sadık. Önümde dikilenin beni çekip çekmemeye henüz karar vermemesi, Sadık’ı harekete geçirir ve bir yerlerde hazır bekliyormuş gibi fırlayıp önüme atlardı. Sonra o meşhur pozunu verirdi. Çömelmiştir. Sanki hiç daha önce çömelmemiş, “bunu ilk defa deniyorum bak” pozudur bu. Sanki mülk onun. Ha ha… Sizin anlayacağınız Sadık azcık terelelli. Olsun azcıktan bir şeycikler olmaz. Ben çok mu akıllıyım sanki?  Bir de Sadık’ın elindeki o çay kaşığı yok mu, o yok mu? Nereye gitse götürür, cebinde gezdirir… Sadık işportacıdır. Tezgâhı hep tıklım tıkıştır. İğneden tırnak makasına, tıraş fırçasından, badana boya fırçasına kadar her eve lazım levazımı satar. Çok da ucuz satar. Öyle körlenesi bir iştahı yoktur. Parası çıkışmayanı şıp diye anlar ve bir yolunu bulup ihtiyacı olan eşyayı ona bedavadan verir. Aslında bedavadan verdiği her eşya onun için bir yüktür. Ona göre kendi karnı doyuyorken bir başkasının karın gurultusu duyulmamalıdır. Elindeki çay kaşına gelince… İşte hiç sormayın onu. Çok acıklı bir hikâyesi var. Dinleseniz ağlarsınız ve ben sizin ağlamanızı istemem.  Belki Sadık’tan dinleriz bir gün… Belki bir başka sefer ölmez sağ kalırsak anlatırız. Bakarsınız yarın bir karar çıkar ve yıkılır gideriz. Hayatımız, odalarımızda yataklar serdiğimiz insanların iki dudağı arasında… Siz benim konuştuğuma da bakmayın, hakikatte asla konuşamam. Şu beni fotoğraflayan adam var ya. İşte o bana bir dil biçti, terzi gibi… Siz de duvarlar hep susar sanırdınız değil mi? Ne yalan söyleyeyim, esasen ne susar ne konuşuruz. Bizi sadece dinleyen anlar.

Yunus Emre Çoban

 

Fotoğraf: Abdullah Karaca

 

 

 

 

Tweet

3 Yorum

  1. jo 18.04.2014 17:29:39

    F5 yapmayaydın iyiydi hafız.
    yapmadıysan; ya benim yorumlarımı okumak için bekliyor millet ya da yaptın işte. daha fazla uzatmayalım.

    Cevapla
  2. avarel 17.04.2014 13:42:01

    Yunus Emre Çoban minimal öykücülüğü de şimdiden kendi sesini bulmaya başlamış.

    Cevapla
  3. köprü 17.04.2014 11:55:41

    Tebrikler, çok güzel olmuş. Umarım Sadığın hikâyesini de okuma şansı buluruz en kısa zaman içinde.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Niye Benim Bir “İzm”im Olmasın!

Sonraki Yazı

Muhatapsız

İlgili Yazılar

  • Nefehât

    Celal Kuru
    Çalıştığımız taşeron şirket...
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    Muhtekir ve obur kış mevsimi...
  • 1

    Habibe

    Ömer Can Coşkun
    Bak kızım... Ak yazması, ucunda...
  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Midye Karanlığı için tişkirler
  • Yalnızlığın Mabedi için Zeynep
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için tahattur
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Muhammed Furkan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Nefehât

    Celal Kuru
    20.04.2021

  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref

    Sizden Gelenler
    19.04.2021

  • Adı Aşk

    EdebiFikir
    18.04.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • İnsanlık Değil İnsandık

    By Kübra Taşkıran
      Ruhlar âleminde yankılanan...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...