Yazılar:
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II
  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Hayaller, Gerçekliği Öldürür

Süleyman Mete  |  15/03/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:3.849

1

Süleyman Mete, Edebifikir’in planlarını bir bir uyguluyor. İlk hedefimiz modern insanın mabedi olan AVM’ler… Unutmadan, mermi silahta güzel durur.

***

Çayından bir yudum alıp, tabağa sertçe bıraktıktan sonra, “Ölmek için nefesinin tükenmesine gerek yok, kardeşim. Hayallerin bittiğinde, üzerine toprağı atmış olurlar.” dedi Şahin Abi. Çay kaşığını bıraktım ve içime yönelerek hayallerime elektroşok uyguladım. Birkaç tanesi dışında hemen hepsini hayata döndürmeyi başardım. Çayımdan bir yudum alıp, “Hayallerimize toprak atanların elinden küreklerini alırsak, oksijenin tadını daha iyi almaz mıyız abi?” dedim. “Kolların kanat olsun, kardeşim” dedi. Haydi uçalım o zaman, yaya kalmak isteyenler kendileri bilir deyip kalktık masadan. Önce silahlarımızı çektik, ateş etmeye başladık. Mermileri koymayı unutmuşuz. Koşup Mermici Emrah’tan, veresiye mermi aldık. Veresiye aldığımız için biraz yüzü turşu kıvamına geldi. Turşudan nefret ettiğimiz için hızla uzaklaştık yanından.

Saat 14.37’yi gösteriyordu. Şahin Abi, gözlüğünün camını silip ilk planı açıkladı. Plan şuydu; canımızı sıkanların bulunduğu AVM’yi tarayıp, çorba içmeye gidecektik. “Abi ben ezogelin söylerim” dedim. Sanki ben garsonmuşum gibi, “Ben de bir kelle paça alırım” deyip silahını temizlemeye başladı. Ben de silahımın gezine, gözüne ve arpacığına bakıp “Sos da getireyim mi abi?” deyip patlattım espriyi ama gülmedi. Partinin başlaması için, acıkmayı beklemeye koyulduk. İntikam soğuk yenen bir yemek değildir, açken yenir çünkü.

Planımız, sabırsızlıkla hedefe koşmak için bekleyen koşucular gibiydi. Akrep ve yelkovan, orkestra şefliğini yapan saniye çubuğunun yaptığı resitalde, Brezilyalı sambacılar gibi çılgınca dans ediyordu. Dans devam ederken, midemizde hareketlenmeler oluyor, beynimize “Hacım be, yavaştan bir şeyler yollasan ne iyi olur” tarzında sokak jargonuyla mesajlar veriyordu.

Tüm olaylar lehimize işlerken, Şahin Abi elma yiyen adamı görünce, “Mermici Emrah’ta el bombası var mıydı?” diye sordu. Elma yiyen adamı görünce anladım, el bombası fikrinin nereden zuhur ettiğini. Adamın yanına gidip, “Abi üç aydır elma yemiyoruz, fazla elman var mı?” diye sordum. Adam ürkmüş olacak ki, hemen poşetten iki tane elma çıkarıp verdi.

Midelerine düşkün olanlar, dolabında onlarca kıyafet varken daha da fazlasını isteyenler bir bir partiye katılmaya başlıyordu. İşin güzel tarafı, bu işi davetiye bastırmadan yapıyor olmamızdı. Banka oturup, kurbanların yüzlerine bakıp, sinsice sırıtıyorduk. Böyle durumlarda kimse kahkahayla gülmez çünkü. Boğaza karşı oturmuş gibi bir hâl vardı üzerimizde. Tam bu sırada Şahin Abi’ye dönüp “Ev var mı?” dedim. “Ne yapacaksın evi?” diye sordu. Öyle aklıma geldiğini söyleyip, ayakkabılarımın çözülen bağcıklarını bağlamaya koyuldum.

Neden sonra, Şahin Abi “Kokuşmuş olan dünyanın kendisi değil, karşımızdaki şu şatafatlı AVM” dediğinde  silahımı belimden çıkarıp mermiyi yuvaya verdim. Parti başlıyordu. Şahin Abi, “Ben sağ kapıdan, sen de sol kapıdan girersin. İşimiz bitince, Mermici Emrah’ın karşısındaki Çorbacı Mali’nin orda buluşuruz.” dedi ve helalleştik. Sol kapıya hızla ilerleyip, güvenlik görevlisine “Eğer sevgiline tekrar yumurta kırmak istiyorsan, gidip arabamın camını kıran şu çocuğu yakala.” dedim. Hangi çocuk olduğunu sormadan, koşarak çıktı.

Yağma, yıkım başlamıştı. İki kişi olmamıza rağmen koca bir ordu gibi hareket ediyor, önümüze geleni deviriyorduk. Şahin Abi sanatını konuşturuyor, bir ressam edasıyla renkleri birbirine katıyordu. Anlattıklarını, yazdıklarını anlamayan her insan için, birer cam patlatıyor, ardından adaletsizliğe sitemle, cansız mankenleri tokatlıyordu. Muson yağmurlarını andıran hızıyla sağanağa başlıyor, akıntıya yön veriyordu. Okyanus gibi âni yükselmelerle, korku filmi senaryosu yazanlara âdeta ders veriyordu. Gözünü AVM’nin batısına dikiyor ve keşfedildiği için lanet ettiği Amerika’ya küfürler ediyordu. Attığı her adımda, bir dükkân bitiyor; küresel sermayenin yumruklarına dayanamayıp, beyaz havlu atan esnaflara göz kırpıyordu.

Ben AVM’nin doğusuna koşuyor ve kafesler içine hapsedilmiş, özgürlüğü ellerinden alınmış hayvanlara gülümsüyor ve onları serbest bırakıyordum. Evsizler için, kimsesizler için, babalarından gofret bekleyen çocuklar için markete bayrağımı dikiyordum. Beğenilmeyen her mısram için bir dükkân indiriyor, atamadığım her golün anısına direkleri yakıyordum. Afrika’da silah zoruyla elmas toplatılan minik eller için kuyumculara merminin görünen kısmını armağan ediyordum. Sağıma dönüyor ve çantalara kafamı takıyordum. Timsah avcılarına, yılan avcılarına lanetle saldırıyordum. Nefretimi öyle savuruyordum ki, uzay mekiğinde yalnız kalmış sinek gibi oradan oraya koşuşturuyorlardı. Her adımımda kendimi Himalayalar’ın zirvesinde kahvemi yudumlar gibi hissediyordum.

Taş üstünde taş, cansız manken üzerinde elbise bırakmadık. Öylesine keyifliydik ki, keyfimizi resmedecek ne ressam vardı, ne de yazacak yazar.

Çorbacı Mali’nin mekânına gitmek için öyle bir depar attık ki, Usain Bolt görse bizim için bir dakikalık saygı duruşunda bulunurdu. Kısa sürede Çorbacı Mali’nin mekânına ulaştık ve çorbalarımızı söyledik. Şahin Abi, “O AVM yüzünden amcam marangoz dükkânını kapatmak zorunda kaldı. O ahşaba sanat işliyordu. Ama bunlar yüzünden, zerâfet bitti ve estetik yerini konformizme bıraktı.” dedi ve çorbasından bir yudum aldı. Kaşığı bıraktıktan sonra, “Dünyada çok kötü bir adam var. Bir elinde mazlumların kanı, diğer elinde de şu AVM’nin parıltılı mücevherâtı var. Gözlerimizi kamaştırıyorlar, hepimizi hipnoz ediyorlar. Vitrinleri mâbed, cansız mankenleri put eylemişler bize aslanım. Umarım mesajımız o kötü adama ulaşmıştır.” dedi.  Limon sıkarken çorbama, “Bu AVM’ler bizi birbirimize uzaklaştıran, olmayan paralarımızı harcatmaya zorlayan yerler.” diyordum ki polis sirenini işittik. İstifimizi hiç bozmadık ve Çorbacı Mali’den biraz daha ekmek istedik. Polis yanımıza geldi ve çorbalarımızı bitirmemize izin vermeden bizi karakola götürdü. Çapraz yan bağları kopmuş kişilere uygulanan, çapraz sorgulama tekniğiyle sorguladılar bizi. Mahkemeye sevk edildik ve sözde âdil düzeni bozan eylem sonucunda yirmi bir yıl hapis cezası yedik. Bizi demir parmaklıklara mahkûm ettiler ama hayallerimize zeval gelmedi.

Tweet

1 Yorum

  1. sevdaturan 30.06.2013 13:15:47

    Benzetmeler keskin ve akillica olmus.okurken cok eglendim ve acilarin cumlelerimizden yokolmayacagina olan inancim artti…

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Edebifikir Anketi: İlhan Kayhan

Sonraki Yazı

Edebiyatta Büyük Sıçramanın Belgeliği: 2012 Öykü Yıllığı

İlgili Yazılar

  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
  • Maske

    Mükerrem Mete
    Görmek bu değildi. Perde yoktu...
  • 3

    Döküntü

    Enes Can
    Rızk Çay Ocağı’nın emektar...
  • 1

    Aklın Odaları ve Saklı Huzursuzluklar

    Mehmet Erikli
    Gece yarısı. Ayağına doğru bir...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sırrı Fâş Eylemek için Nagehan
  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan
  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih
  • Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir? – 5 için kütüphanesinden uzak üniversiteli
  • yekinen için Meclis-i Şuara
  • Birilerinin Suyu ve Ateşi Olmak için Nesnâs

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

  • yekinen

    Feyyaz Kandemir
    13.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    12.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 4

    Üvey Vatandaşlar İçin Teselli Şarkıları-III: ’Another Brick İn The Wall’

    By Bahadır Dadak
    * Kendini terk etmeye başkalarından...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...