Yazılar:
  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt
  • Tarih Nedir?
  • Yedi İklim - Mart 2021
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır
  • Yenileyen Yenilgi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Herkesin Dostu Anton

EdebiFikir  |  18/12/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:5.071

1

zweig

Tümüyle söz özgürlüğüne dayanarak, dünyanın büyük gücü olan paraya boyun eğmemek ve bir tek düşman bile kazanmadan insanlar içinde yaşayabilmek gibi yaşamın en güç iki şeyini bana öğretmiş olan bir adamı unutursam nankörlük etmiş olurum.

Eşine rastlanılması güç olan bu adamı bir rastlantı sonucu tanıdım. O zamanlar küçük bir kasabada oturuyordum. Bir akşam köpeğimi yanıma alarak dolaşmaya çıkmıştım. Yolda köpeğim aniden ilginç hareketler yapmaya, yerlerde yuvarlanıp ağaçlara sürtünmeye başladı. Sürekli bağırıp inliyordu.

Acaba nesi var diye şaşkınlıkla bakındığım sırada yanımdan birinin geçtiğini fark ettim. Yaklaşık otuz yaşlarında, şapkalı bir adamdı. Dilenci olduğunu düşünerek elimi cebime atmak üzereydim ki çok sakin bir tavırla ve mavi gözleriyle, eski bir tanıdıkmış gibi, gülümseyerek bana baktığını gördüm.

“Bu zavallı hayvana birşey olmuş” diye eliyle işaret etti. Sonra köpeğe dönerek, “Gel bakayım” dedi. “Şimdi anlaşılır.”
Bu arada, sanki iki eski dostmuşuz gibi, bana da “Sen” diye hitap ediyordu. Samimiyetine kızamadım, çünkü hali bana iyi yürekli ve dost bir kişi duygusunu veriyordu. Peşinden giderek ben de yanına, bir banka oturdum. Keskin bir ıslık çalarak hayvanı çağırdı.

Fakat şaşılacak şey… Yabancılara karşı güvensiz olan köpeğim hemen geldi ve başını bu tanımadığımız adamın dizlerinin üstüne koydu. Adam, duyarlı olduğu anlaşılan parmaklarını hayvanın sırtında gezdirerek muayene ediyordu. Sonra “İşte buldum” diye bağırdı. Hayvanın bağırmasından, bu sırada can acıtıcı bir ameliyat geçirmekte olduğunu fark ediyordum. Fakat buna karşın kaçmaya çalışmıyordu. Sonunda adam köpeğimi bıraktı.

Yabancı adam elinde tuttuğu bir şeyi havaya doğru kaldırmış “İşte kurtuldun, artık yine istediğin gibi koşabilirsin.” diyerek gülümsüyordu. Köpek koşup giderken o da ayağa kalktı. Başını hafifçe eğerek beni selamladı ve “Haydi, eyvallah” diyerek yoluna devam edip gitti. O kadar çabuk uzaklaşmıştı ki bu zahmetine karşı kendisine bir şey vermek şöyle dursun, “Teşekkür ederim” demeyi bile düşünecek zamanım olmamıştı.

Eve döndüğüm zaman onun ilginç halini düşünmekten kendimi alamıyordum. Karşılaşmamızı aşçımıza anlattım.
“Ona Anton derler” dedi. “Böyle şeylerden anlar.”
Hangi işte çalıştığını, neyle geçindiğini sordum.
Aşçımız, kendisine çok ilginç şeyler soruluyormuş gibi şaşırarak,
“Hiç!.. Ne işte çalışacak?.. İşi ne yapacak?” dedi.
“Peki, anladım ama.. Dünyada herkesin yaşamak için bir iş sahibi olması gerekli değil mi?”
“Anton, için gerekli değil… Ona herkes bir şeyler verir.. Paraya hiç aldırdığı yoktur. Para onun için gerekli değil…”
Gerçekten çok ilginç bir şey… Dünyanın her yerinde olduğu gibi, bu küçük kasabada da bir lokma ekmek, bir bardak çay, yatacak bir yer, giyecekler için para gerekliydi. Eski püskü bir kıyafet içindeki bu gösterişsiz adamcağız dünyanın bu sarsılmaz kuralından acaba kendisini nasıl kurtarabilmişti de mutlu, dertsiz ve sıkıntısız yaşayıp gidiyordu?

Yaşamının gizemini keşfetmeye karar verdim. Kısa bir zaman sonra da aşçımızın haklı olduğunu gördüm. Adının Anton olduğunu öğrendiğim kişinin gerçekten bir işi yoktu. Sabahın erken saatlerinden akşama dek, görünüşte hiçbir amacı olmaksızın, kentin sokaklarında dolaşıyor, yalnızca dikkatli bakışlarıyla her şeyi gözlemliyordu. İşte böylece, örneğin bazen bir arabacıyı durdurup atın koşumlarının iyi takılmadığını söylüyor ya da bir bahçeye uğrayıp tahta parmaklıkların çürümüş olduğunu sahibine gösteriyordu. Bu işleri genellikle kendisine yaptırırlardı, çünkü onun hiçbir zaman para kazanma hırsıyla böyle davranmadığını, yalnızca yürekten bir dostlukla yapmak istediğini herkes bilirdi.

Birçok kişinin işini onun hallettiğini gördüm. Bir keresinde bir kunduracının dükkânına girmiş ayakkabı tamir ediyordu.

Anladım ki, başı sıkışan herkes Anton’a koşmaktaydı. Hatta bir gün onu pazar yerinde satıcı kadınlarla birlikte tezgâhın başına oturmuş elma satarken görmüştüm. Tezgâhın sahibi olan kadıncağız lohusaymış, Anton’dan işlerine bakmasını rica etmiş.

Her yerde her türlü işi yapan birçok insan vardır. Anton’un özelliği, yaptığı iş ne kadar ağır ve zor olursa olsun, ancak bir günlük yaşamasına yetecek kadar para kabul etmesiydi. Bu gereksinimini sağlamış olduğu günler artık hiç para almazdı: “Canım, gerektiği zaman ben seni bulurum” derdi. Artık iyice anlamıştım ki, herkesin yardımına koşmaya can atan bu küçük adam, kendisi için, tümüyle yeni bir ekonomik sistem keşfetmişti. İnsanlara güveniyordu.

Herkesin ona ne denli özel bir saygı gösterdiğini anlamak için Anton’u sokakta görmek yeterliydi. Herkes onun elini sıkardı. Bu basit, açık yürekli adam kasabanın sokaklarında, evlerini gözden geçirmekte olan zengin bir kişi gibi gururlu ve sevimli bir biçimde dolaşırdı. Her kapı ona açıktı. Her masaya oturabilirdi. Her şey emrine hazırdı.

Köpeğimin ameliyatından sonra Anton’un beni sokakta gördükçe yalnızca hafif bir baş eğerek selamlayıp geçmesine, bana bir yabancı gibi davranmasına üzülüyordum. Hizmetine karşı benden teşekkür beklemiyordu. Fakat onun bu terbiyeli ama mesafeli davranışıyla beni dostu olarak görmediğini duyumsuyordum. Bir gün evde çatının oluğu delinmiş akıyordu. Onarım için Anton’u çağırmasını aşçımıza söyledim. “O öyle çağrılmaz! Nerede bulunduğu da bilinmez” dedi.

Bu ilginç adamın kaldığı bir evi yoktu. Fakat buna karşın onu bulmak denli kolay bir şey daha yoktu. Rastlayacağınız herhangi bir kişiye onu sormanız yeterliydi. Haber ağızdan ağıza yayılır ve onu bir kişi kesinlikle görürdü. Ve öyle de oldu.

Anton aynı gün bizim eve geldi. Dikkatli gözlerle çevreye bakınarak bahçe içindeki yoldan geçerken budanma zamanı gelen ağaçları bana gösterdi, bir ağacın yerinin değiştirilmesinin gerektiğini söyledi. Sonunda oluğu inceleyerek onarımına başladı.

İki saat sonra işinin bittiğini haber vermiş ve çıkıp gitmişti. Yine görüp teşekkür edemedim. Fakat aşçımıza ona iyi bir para vermesini söylemiştim.
“Memnun oldu mu?” diye sordum.
“Elbette” dedi. “O zaten her zaman memnundur. Altı şilin verdim istemedi, iki şilin aldı. Yarın akşama dek ona yetermiş… Fakat, ‘Doktorun bir eski paltosu varsa…’” dedi.

Bu adamın bir isteğini yerine getirme fırsatının bana verilmesinden dolayı ne denli sevindiğimi anlatamam. Ayrıca şu noktayı da ekleyeyim ki kendisine verilenden daha azını alan ilk dostum o oldu. Arkasından koştum ve seslenmeye başladım. “Anton! Anton! Gel sana bir palto vereceğim!”

Sakin ve parlak gözlerini bir kez daha gözlerime dikti. Böyle arkasından koştuğuma hiç de şaşırmışa benzemiyordu. Evinde fazla bir paltosu bulunan insanın onu gereksinimi olan bir başkasına vermesini çok doğal buluyordu.
Aşçımız tüm eskilerimi ortaya çıkartıp aramaya başladı. Anton da bu yığını onunla birlikte elden geçiriyordu. Bir palto bularak denedi.
Sakin bir tavırla “Bu bana iyi gelebilir” dedi.
O kadar doğal bir hali vardı ki, onu bir mağazada önüne konulan çeşitli eşyalardan birini seçen bir insan sanırdınız. Sonra öteki elbiselere de bir göz gezdirdi:
“Şu ayakkabıları Tuzcu Çıkmazı’ndaki Cuci’ye armağan edebilirsin. Bir çift ayakkabıya çok gereksinimi var. Şuradaki gömlekleri de Büyük Sokak’taki Jozef’e ver, onarıp giysin. İstersen senin yerine ben götürüp vereyim” dedi.
Sesi, bir kişiye iyilik yapan cömert bir adamın ruhunu yansıtıyor gibiydi. Giysilerimi kendilerini hiç tanımadığım birtakım kişilere dağıtmak istediğinden dolayı ona teşekkür etmem gerek diye düşündüm. Ayakkabıları, gömlekleri sardı ve “Sen gerçekten iyi bir adammışsın. Bunları hemen gözden çıkarıp verdin” dedi. Sonra çıkıp gitti.

Fakat size şunu söyleyeyim ki, hiçbir kitabımın topladığı beğeni beni şu babacan kompliman kadar sevindirmemiştir. Yıllar geçti. Anton’u hiç unutmadım. Çünkü, bana ahlak bakımından hiç kimse onun kadar büyük bir yardımda bulunmamıştı. Küçük para kavgalarından canım sıkıldığı zaman onu düşünürüm. Bir günlük gereksiniminden fazlasını hiçbir zaman istemediği için huzur ve güven içinde yaşayıp giden Anton’u her zaman anımsadım ve her zaman şöyle düşündüm: Eğer tüm insanlar birbirlerine güvenseler polise, mahkemeye, hapishaneye ve paraya gerek kalmazdı. Eğer herkes, tüm gücüyle ve her zaman başkalarının yardımına koşan, karşılığında ancak gerekli olduğu kadarını alan şu adam gibi yaşasa acaba dünyanın şu çapraşık ekonomik yaşamı daha iyi olmaz mıydı?..

Stefan Zweig

Çeviren: Hikmet Utkanlı

 

 

Tweet

1 Yorum

  1. anton'un dostluğu 18.12.2013 15:38:25

    anton’un dostluğu önemsediğimiz ve kendi sesini, ruhunu doğal bir şekilde yansıtarak…

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Üşeniyorum, O Halde Boşver

Sonraki Yazı

Edebifikir Okur Sesi

İlgili Yazılar

  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
  • 1

    Mesai

    Cüneyt Dal
    Sokağın başında bekliyorum. Bu ara...
  • 3

    Bodur

    Celal Kuru
    Bodur, çirkinliğin tarihi yeniden...
  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Reel okur
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah
  • Mihrinaz için buradayımhep
  • Yenmek(!) = Yenilmek(?) için genel okuyucu

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt

    Muhammed Furkan Kâhya
    03.03.2021

  • Tarih Nedir?

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yedi İklim – Mart 2021

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

    Feyyaz Kandemir
    01.03.2021

  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır

    Celal Kuru
    27.02.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Hayat git gide sözsüzleşiyordu

    By Ayşe Sever
    Martın son günleriydi. Hava serin fakat...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...