Yazılar:
  • Ölüm Var!
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Kapı Sesi

Mehmet Erikli  |  15/07/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

Yazarımız Mehmet Erikli, son öykü kitabı ‘Bohem Apartmanı’dan bir öykü ile karşınızda…

***

Sabahın en kör vaktinde, kapı çaldı, belki sonra bir telefon sesi de duydum ama bu ses hiç “Acı acı” gelmedi kulağıma. Göz kapaklarım yüzüme yapışmıştı, küçük bir aralığım bile yoktu. Kör kütük yatağımdan düştüm önce ve ardından, üstüm başım rüya içinde, elimi yüzümü de yıkamadan kapıya doğru yöneldim. İçimden “Kim bu saygısız?” diye geçirdim, belki kapıyı açtığımda karşımda duran her kimse, yüzüne doğru okkalı bir yumruk geçirebilirdim. Evet evet… Asla hatırlayamayacağım buğulu rüyalardan birinin daha esiri olarak karşınızdayım. Başka ne olabilir? Zilime basılmamış da olabilir, telefonum çalmamış kabul edilebilir. Kapıyı açtım. Bingo! Yok, yok sütçü… İyi de ben süt içmem ki. Benim süt almadığımı, mahalleye her sabah gelip erkenden herkesin kapısını aşındıran bu sütçü bilmiyor mu?

–           Benim süt sevmediğimi bilmiyor musun be adam?

–           Süt almadığınızı biliyorum fakat sevmediğinizi bilmiyordum. Belki bu sabah alırsınız diye düşündüm beyim.

–           Ben bey değilim! Sen de haklısın. Benim sütü sevmediğimi nereden bileceksin ki? Neyse sen bana bir litre süt ver. (Sütçü kazandı. Sütü sevmediğim halde bana süt satmayı başardı. “Belki alırsın” dedi. Aldım gitti.)

–           Hay hay beyim.

–           Bak hala bey diyorsun bana. Kes şu ifadeyi!

–           Nasıl isterseniz. Tencereniz var mı?

–           Biraz beklersen getiririm.

Sütçü, bir litre sütü tencereye döktü. İçecek değildim ya, mahalleye çıkıp kedi aramaya başladım. “Gel pisipisi, gel pisipisi” diye diye aşağıya yukarıya gidip gelip bütün mahalleyi arşınladım. Artık mahallemin kaç karış olduğunu biliyorum. Nerede bu kediler? Başım döndü dolanmaktan derken sarı bir kedi, ayaklarıma dolanmaya başladı. “Miyavlamaları” çok mutlu ediyor beni. Anlatamam. Zaten anlatsam da çok sahici olmaz. Bir kediye kulak vermeniz şart. İçimden ona Sarman demek geldi. Çok geçmeden alışıverdi bana. Kediler çok sıcakkanlı. Tencereyi olduğu gibi kenar bir yere koyup, Sarmanı da birazcık sevip, eve döndüm. Eve doğru gidiyorken, “Acaba telefon hâlâ çalıyor mudur?” diye düşündüm durdum. Eve geldiğimde, üzerimde hiç olmadığı kadar ağırlık vardı. Şimdi bu ağırlığı nasıl hafifletebilirdim? Üzerime abanan bu ağırlık beni felç edebilirdi. Gereğinden fazla evhamlı bir adam oldum. Nasıl yani? Evham gerekli bir şey mi ki ben “Gereğinden” fazla olduğunu söylüyorum? Hiç bir şey yapmadan yatağıma doğru gittim. Sadece uyumak istiyordum. Rüyama kaldığım yerden devam edebilir miydim? Bunu deneyecektim.

Akşam

Gözümü araladım. Her bir yan zift gibi. Ne çabuk oldu akşam? Sanki kapı çaldı. İyi de beni kimse arayıp sormaz ki. Şimdi hiç rahatımı bozamam. (Aslında bu tembellik uyumaktan yatağa yapıştığımdan dolayı yakamdaydı. Onu yakamdan silkip atsam iyi olacaktı çünkü yatağın yayları yavaş yavaş sırtıma batmaya başlamıştı bile. Anlayacağınız rahatım çoktan yerini derin bir rahatsızlığa bırakmıştı.) Belki gene sütçü gelmiştir. Sabah sütünden sonra, “Uyku sütü” satıyordur şimdi de. Kapı ziline ikinci defa uzun uzun basılınca, sanki beynimin içinde gerçekte hiç görmediğim, korkutucu rüya kahramanları gürültülü bir şekilde “Yakar Top” oynamaya başladı. Bu nasıl bir şey böyle, çıldırıyor muyum? Belki kapım hiç çalmadı ve süt almadım ve kediye de süt vermedim. Belki sabah hiç olmadı. Şimdi vakit akşam da olmayabilir. Belki, belki, belki… Bu kadar şüphe ne diye? Olacak gibi değil. Kapı şimdi de yumruklanıyor; kırılmak üzere. Kör topal yatağımdan kalktım, nasıl olduysa hiçbir lambayı yakmadan kapıya kadar geldim. Kapıyı açtığımda ise karşımda telaştan ikiye bölünmüş haliyle yan komşum Nedim duruyordu.

–           Ne oldu Nedim?

–           Hiç sorma.

–           Sordum bir kere.

–           Kedim Sarman ortalarda yok.

–           Sarman mı? Sarı tüylü kedi mi?

–           Evet. Bütün mahalleye sordum. Sabah seni süt verirken görmüşler. Keşke ilk sana gelseydim.

–           Bir de kapı komşum olacaksın. Tabii bana gelecektin. Ama kedi nerede bilmiyorum. Bu sarı kedi senin miydi bu arada? Ben onu bu mahallede ilk defa görüyorum.

–           Evet benim. İki gün önce yakın bir dostum Fransa’dan getirdi. Hediye…

–           İki gündür uyuduğum için görmemiş olmam doğal.

–           Evden kaçıvermiş…

–           Dur telaş yapma. Kuş mu ki bu bir daha bulunmasın? Ayakları yere basıyor, uçup gidecek değil ya. Sabah süt vermiştim evet. Ama sonra eve döndüm ve nerede olduğuna dair hiçbir çıkarım yapamayacağım.

–           Cins kediydi. Nasıl kaçar ya…

–           Cins kedi işte… Kaçmış Nedim, sana bir şey olmasın. Döner bakarsın.

–           Neyse ben biraz daha bakınayım etrafa.

–           Sen bilirsin.

Garip bir şekilde üzülmeye başladım ben de. En az Nedim kadar hem de. Ama o kadar üzülseydim evden çıkıp aramaya başlardım. Kendime yalan söyledim gene. Offf!

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Mahalle

Sonraki Yazı

Ahmet Midhat Efendi Külliyatı

İlgili Yazılar

  • Ölüm Var!

    Tahir Tarık Balıkçı
    “Ölüm vaaaaaaaarr! Ölüm var...
  • 2

    Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    Telaşla asansöre bindim. O kulak...
  • 1

    Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    Sokaklar, varı yoğu birbirine...
  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için vefati
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım için Sağlık ocağı
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım için Birsen T.
  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Ölüm Var!

    Tahir Tarık Balıkçı
    20.05.2022

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Tek Güzel

    By Muhammed Yusuf Aktekin
    Kır at koşuyor Kan lekesi büyüyor...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...