Yazılar:
  • Distopyadan Ütopyaya
  • Kahraman Öldüğünde
  • Zihniyet ve Din
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi
  • Mezar Saati
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Kıs Kıs Gülen Adam

Bilal Bahadır Kuzucuk  |  18/09/2019  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

Küçük pencerenin çatlak camından ufak ufak içeriye sızan yağmur, baharın ilk damlalarıydı. Ilık damlaların cama her dokunduğunda çıkardığı hafif tıkırtı sesleri, onun hırıltılı soluğuna ayak uydurmuş gibiydi. Kirpikleri birbirine öyle kenetliydi ki göz kapakları demir kepenkler kadar ağırdı. Bedeninde aniden beliren her histerik titremede kirpiklerinden damlalar süzülüyordu yanaklarına. Bu halini bir gören olsaydı eğer, alevler içinde kavrulduğuna şahitlik ederdi. Gözlerini açmaya gayret ettiyse de bir türlü muktedir olamadı. Her denemesinde yumruklarını daha sert sıkmaya başladı. Dişlerini daha çok birbirine geçirdi. Ağzından yayılan gıcırtılar beyninde tarifsiz bir zonklamaya sebep oluyordu. Tükürüğünde toplanan ter ve gözyaşının tuza benzer tadı tüm çene kasını geriyor, yanaklarını kaskatı hale sokuyordu. Şakaklarındaki damarlara sanki acı bir zehir pompalanıyormuş gibi her bir vuruşta başında akıl almaz ağrılar hissediyordu. Normal hız değerini çoktan aşan soluğu hırıltılı seslerle göğsünün yukarı aşağı daha hızlı inip çıkmasına sebep oluyordu. Bir türlü yapamıyordu işte; bir türlü şu iki gözünü açıp da karşısındakine bakamıyordu. Onunla yüzleşemiyordu. Gözlerini açabilseydi… Bir kez dahi açabilseydi eğer… Karşısında dimdik duran şu adama iki çift lafı vardı. Fakat iki çift kelam edecek kadar bile derman bulamıyordu dudaklarında. Ah bir göz göze gelebilseydi şununla… Dişlerini ayırıp dilinden dökülecekleri duyabilseydi şunun minyon kulakları… Belki de… Belki de kolunda birazcık kuvvet bulabilseydi, onun bu sözlerini dinlemesine fırsat vermeden sağ yumruğunu üst dudağı ile burnu arasına kondurabilirdi. Hayatında huzurla dönen çarka çomak sıkıştıran şu adamdan nefret ettiği kadar kimseden nefret etmiyordu.

Beş dakika olmuştu karşısına geçeli. Ama yıllardır beraberdi onunla. O beş dakika kim bilir kaç yıl daha eklemişti o yıllara. Tişörtünün yaka düğmelerini tek tek yerinden söken bir hareketle tişörtünü çıkartıp fırlatması bir olmuştu. Düğmeler tane tane yere savrulmuştu. Askılı, beyaz atletini ortadan ikiye ayırması, bu haldeki bir insan için çocuk oyuncağıydı. Onu da yırtıp fırlatmıştı odanın bir köşesine. Ne yapacağını bilememişti. Odanın içinde volta atmış, burnundan soluya soluya anlamsız şeyler mırıldanmıştı. O adama karşı beslediği öfke gün yüzüne çıkmıştı bir anda. Adamsa şu kapının ardında duruyordu işte. Neden sonra gözlerini olanca gücüyle kapatıp tüm cesaretiyle girivermişti o kapıdan içeri. İçeriye adımını atar atmaz nemli ve rutubetli bir hava yüzüne vurmuştu. Ayakları, fayans zemin üzerinde biriken suda yüze yüze ilerlemişti. İçerideki ışığın göz kapaklarının üzerinden hafif hafif aydınlık verdiğini hissetmişti bir an. İçinde kopan fırtınalar artık sinesini parçalamaktan vazgeçip dışına vurmuş, vücudu sırılsıklam ter olmuştu. Son kozunu oynayacak volkanı patlamış, etrafını küle çevirmeye başlamıştı yavaş yavaş. Ancak o bunun farkında değildi. O hiçbir şeyin farkında değildi. Fakat karşısında duran adam her şeyin gayet farkındaydı.

Yağmur şiddetini epeyce artırmıştı. Çatlak camdan içeriye sızan yağmur damlaları zemini ufak bir havuza çevirmişti. O buna aldırış etmeden önüne kadar gidip dikilmişti karşısına. Gözleri hâlâ kapalıydı. Öz güvenini yitirmiş, cesaretini bir yerlerde unutmuş çıt çıkaramıyordu.

İşte o an bir şey oldu. Dışarıdan bir ses… Kulakları sağır edercesine bir ses duyuldu. Ses belli bir yerden gelmiyordu. Tüm göğü kaplayan bir sesti bu. Gök olanca kuvvetiyle gürlemişti. O anda gözlerini insan üstü bir gayretle açıverdi. Bedeni ürktü. Gözbebekleri bir hayli küçüldü. Başta tam seçemedi karşısında duranı. Sonra adamın gözlerini daha net görünce tekrardan gök gürledi. Art arda şimşekler çaktı. Gök ile yeryüzü arasında bir çığırtıydı sanki bu. Gözleri fal taşı gibi açılan adamın titremesi bir anlığına durdu. Ağzındaki prangalardan kurtuldu ve tüm gücüyle yırtıcı bir hayvan kükremesi gibi peş peşe sayhalar attı. Bu sefer sağ yumruğu daha da sertleşmişti. Kaldırdı havaya yumruğunu… İyice gerdi kolunu… Tam da üst dudağı ile burnu arasına indirdi adamın…

Derin bir nefes alıp vermenin tam zamanı artık diye düşündü. Bir vakit sessizce nefes aldı. Sonra sağ elinin üzerinde hafif bir sıcaklık hissetti. Bu sıcaklık tüm bedenine yavaş yavaş yayılıyordu. Sağ elini yavaşça kaldırdı ve baktı. Gördüğü manzara karşısında şaşakaldı. Hedefini net bir şekilde belirledikten sonra yumruğunu salladığında gözlerini bir anlığına yine kapatmıştı. Kafasını kaldırdı. Aynadaki çatlak üzerinde kan lekesini görünce şaşkınlığı elinden bedenine oradan da beynine yayılan sıcaklıkla karıştı. Ayaklarının bağları çözüldü. Fayans zemin üzerine düşüverdi. Zihni hâlâ açıktı. Bayılmamıştı. Sadece düşmüştü. Büyük bir yenilgiye uğramıştı. Kaybetmişti. Kıs kıs gülen bir adam vardı odada. Yerde yatıyordu. Kıs kıs gülüyordu.

Bilal Bahadır Kuzucuk

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Diriliş: Bir Dergiden Ötesi

Sonraki Yazı

Bağsız Rabıta

İlgili Yazılar

  • 2

    Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    Evet, kurbağalara bakmaktan...
  • 2

    Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    Mektubunu aldım. Sevindim. Fakat hemen...
  • 3

    Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    Düzensiz bir çarşının kıyı bir...
  • 1

    Yakaza

    Sizden Gelenler
    Uykunun ya da uyanıklığın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Kahraman Öldüğünde için hasna para
  • Kahraman Öldüğünde için H. G.
  • Mezar Saati için A.
  • Örümcek Adamın Bundan Haberi Var mı? için Padavra
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için can
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için A.b
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için #TTB
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII için Tahir Tarık
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için KöstekliSaatKösteği
  • ben bugün düşüyorum için Derya

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Distopyadan Ütopyaya

    Cüneyt Dal
    01.07.2022

  • Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    30.06.2022

  • Zihniyet ve Din

    EdebiFikir
    29.06.2022

  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    28.06.2022

  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    27.06.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Kan Damlayan Giysiler

    By Adem Suvağcı
    1960 yılında Amerika'da satılan...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...