Yazılar:
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
  • Edebifikir Radyo
  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Kolay Mağlubiyetler Şarkısı

Sizden Gelenler  |  05/03/2018  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:1.488

2

Bu yaptığım kaçıncı dereceden bir kusur olur bilmiyorum ama size mektup yazmaktan kendimi alamadım.

Lyubov Teyze.

Size böyle hitap ediyorum çünkü eğer metroda yahut otobüste karşılaşmış olsaydık, oturduğum yerden kalkıp yerimi size verirdim ve siz de âhir zaman gençleri hakkında yeniden umuda kapılırdınız. Bense o halkanın zinciri olmakla güç kazanırdım. Yahut pazar alışverişi sonrası aynı sokağa yöneldiğimizde iki elinizin de dolu olduğunu gördüğümde yükünüzü paylaşmayı teklif ederdim ve siz de biraz mahcup çokça memnun bir edayla beni reddetmezdiniz, gideceğiniz yere kadar size yol arkadaşı olurdum. Siz benden habersiz hayatın anlamına dair meselelerden gönül kirası bırakırdınız avuçlarıma. Bense işe yarıyor olmanın sevinciyle kuş gibi hafiflerdim. Veyahut bir uçak yolculuğu esnasında bulamadığınız koltuk numaranızı size gösterirken tanışırdık, siz de bu ufacık yardımı bir dünyaya bedel kılar ve ağzı dualı bir teyze oluverirdiniz hemencecik. Bense bulutlardan da yüce olmanın ne demek olduğunu böylelikle anlayabilirdim.

Fakat bunların hiçbiri olmadı. Ama ben rast gelmenin yalnızca yüz yüze gelmekle olmayacağına inandığım için size bir kamera gölgesinde rast geldim. Lyubov Teyze demede ısrar ediyorsam, bundan.

Hayatımıza öyle ya da böyle giren, temas eden hatta hayatımızda yer edinen birçok insanla aynı enlem ve boylamın, aynı ülke sınırlarının, aynı şehrin hatta aynı mekânın üzerine ayak basmış olmamıza karşın o insanların kalbimizi teğet geçmesine ve  henüz tanış olmadığımız halde, düşüncelerinizin bizim dilimizdeki tonlaması farklı olmasına rağmen nasıl oldu da bu durum size mektup yazdıracak bir tesire dönüştü bilmiyorum. Galiba samimi kalpten çıkan söz muhatabına tesir etti çıktığı. Muhatap bunun farkında olsun ya da olmasın. Çünkü bazı şeyler planlanmaz, tıpkı samimiyet gibi. Krokisiz, haritasız ve altyazısız samimiyet. Mektup yazmadaki ısrarım bundan.

Mesela siz mutfak perdenizi aralayıp da Baykal Gölü’nü görmekle erdiğiniz mutlulukla güne başlarken, biri çıkıp gelse ve yanınıza otursa o kimsenin bu manzaranın ne kadar da güzel olduğunu söyleyeceğine inanırsınız. Hâlbuki bizim perdemiz aralanmıyor ve kendi karanlığımızın manzarasına öylece bakakalıyoruz. Bu yüzden gelip yanımıza kimse oturmuyor. Bu yüzden aydınlık yüzlere hasretiz.

Evlatlarına bir yadigâr bırakacak yaşa ermiş olmanıza rağmen, vefanın yüz aklığını yapıyor ve sahip çıktığınız hayvanların bakımı için Baykal Gölü’nü baba yadigârı patenlerle kayarak geçiyorsunuz ya hani her gün. Buz tutan gölden çizikler bırakarak geçiyorsunuz, tıpkı çocukluğunuzda yaptığınız gibi. İnsanın insandaki yerini unutmuş olan bizlerse sizin bu sevincinizi anlamlandırmaya çalışıyoruz. Elimize yüzümüze bulaştırıyoruz kelimeleri. Kelimeler kalbimizden geçmediği için sizi o yöne koşturan cevherin ne olduğunun cevabını kimya kitaplarında arıyoruz. Bulamamak tepkimeye girmeden patlıyor önümüzde. Eriyoruz Lyubov Teyze.

Bütün meşakkatlere rağmen sizin hâlâ neden bunu yapmaya devam ettiğiniz merak edildiğinde siz bu zorlukları bilerek her gün yaptığınız şeyi yapmaya devam edeceğinizi söylüyorsunuz ve sonra hayvanlarınızın sizi görünce yükselen kalp ritmini hissedercesine diyorsunuz ki, “How could I leave it?” Bu cümleyi kurarken bizi nasıl büyük bir mağlubiyetin taraftarı yaptığınızdan haberiniz yoktu eminim. Siz yine planlamadınız. Vurdunuz ve yol oldu! Irutks’tan buraya kadar geldi taşıdığınız kalbin esintisi. Ayazda kalmakla kuvvetlendiğini sanan kalbimiz un ufak oldu bu esintiyle. Zordan kaçıyorduk, kolay mağlubiyetler şarkısı söyler olduk. Sesimiz nasıl da cılız bir duysan Lyubov Teyze.

Sesimiz bu kadar cılız olmasaydı kelimelerin ardından seslenmeyi bırakmazdık belki. Sizden salt bir akşam haberi yapılmasına müsaade etmez, alt yazıdan geçip gitmenize izin vermezdik. Ertesi güne sizden türetilmiş bir nesne çıkarmalarına gönlümüz razı olmazdı. Ama yine de ben istiyorum ki kameraların ışığı kapandığında da hatırlayalım sizi, unutmayalım. Size bir yer tahsis edelim kendi dünyamızda. Bize doğru yolu işaret eden bir el olun mesela, konuşan aletleri terk edelim. Neleri unuttuğumuzda kendimizin firarında olacağımızı söyleyin mesela, hükümlü olmakla övünelim. Hangi fotoğraf karesinde yer almazsak yüzümüzün tanınmaz hale geleceğini fısıldayın kulağımıza, o karede olmanın rüyasıyla büyüyelim.

Bana insandan umut kesmem gerektiğini söyleyenler, kaç kurtul diyorlar insandan. Siz filtresiz bir umut olarak ufkumdayken, onlara nasıl hak verip insandan uzaklaşabilirim ki.

“How could I leave it?” Lyubov Teyze.

 

 

Zeynep K. 

 

 

 

Tweet

2 Yorum

  1. edebi ficir 07.03.2018 15:36:29

    neden meşakkat ?

    Cevapla
  2. Nevabit mi? 05.03.2018 14:13:00

    Ah Zeynepciğim,
    İnşallah iyisindir çünkü ben bu mektubu okurken pek iyi kalamadım. Sen yazarken…her neyse canım. Yazarın özelini kurcalamayayım :) Mektubunu kaç kez okudum bilmiyorum bazı cümlelerin üzerinde itinayla durdum ve düşündüm. Sana biraz da kızmadım değil. Düşünmem gereken onca şey yokmuş gibi bi de hangi fotoğraf karesinde yer almazsam yüzümün tanınmaz hale geleceğini düşüneceğim şimdi. Belki durup düşünmem gerekenleri bir önem sırasına dizerim bilemiyorum. Sanırım seninle otursak uzunca sohbet edebiliriz.

    Cevapla

Nevabit mi? için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Edebifikir Kitap Notları: Türkçe Meselesi

Sonraki Yazı

Hatay’dan Dünyaya Uzatılan Zeytin Dalı: Zifir

İlgili Yazılar

  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
  • Maske

    Mükerrem Mete
    Görmek bu değildi. Perde yoktu...
  • 3

    Döküntü

    Enes Can
    Rızk Çay Ocağı’nın emektar...
  • 1

    Aklın Odaları ve Saklı Huzursuzluklar

    Mehmet Erikli
    Gece yarısı. Ayağına doğru bir...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Züheyla BOYNUKALIN
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Çaylak
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Hamdullah
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Tacettin
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Sümeyye
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III için lamekan
  • Edebifikir Radyo için Hep Hiç
  • Edebifikir Radyo için eski bir radyocu
  • Edebifikir Radyo için Nazenin
  • Edebifikir Radyo için yemen illerinden

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı

    EdebiFikir
    23.01.2021

  • Edebifikir Radyo

    EdebiFikir
    22.01.2021

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    22.01.2021

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    İşçi Tulumuyla Edebiyat Yapmak

    By Davut Bayraklı
    Yazmak dünyanın en meşakkatli işidir...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...