Yazılar:
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
  • Nutellanâme
  • Balığın Karnı
  • Sorgulama Dosyası: Gökdelenler
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Ragıp Amcanın Berber Dükkânı

Yunus Emre Özsaray  |  28/05/2020  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

1

Babam; “Namazı kılıp geliyorum, haydi sen git, bekle beni.” diyor. O camiye giriyor, ben elinden fırladığım gibi koşarak gidiyorum, berber dükkânına. Kapıdan girer girmez, kesif bir sabun kokusu burnuma doluyor. Ragıp amcanın makasının şıngırdak sesi küçücük dükkânı dolduruyor. Hiçbir şey söylemeden içeri giriyorum, oturuyorum bir koltuğa, ayaklarımı sallamaya başlıyorum sandalyede. Ragıp amca, aynadan şöyle bir bakıyor;

“Vay selamsız gelmiş! Oğlum içeri girince Allah’ın selamını ver yahu!” diyor.

Ağzımı doldura doldura; “Selamun Aleykum” diyorum.

Nasıl hoşuna gidiyor. Traşı bırakıp tezgâhtaki kolonyayı başıma boca ediyor. Buna sinir oluyorum işte. Gözlerime doluyor. Kızdığımı görünce Ragıp amca keyifleniyor, basıyor kahkahayı. Biraz sonra, babam namazını kılmış, içeri giriyor. Selamlaşıyorlar, biraz hal hatır… Ragıp amca bir de babama aynısını söylüyor;

“Yahu hacı abi, bu senin adam selamsız. Sen buna selam vermeyi öğretmiyon mu?”

Babam;

“Oğlum selam vermeden içeri girilir mi yahu? Ragıp amcan saçına tren yolu açar karışmam bak.” diyor.

Nasıl sıkılıyorum. Suratım kıpkırmızı. Tavadaki yağın erimesi gibi yavaş yavaş aşağı kayıyorum sandalyeden. Babam, omuzlarımdan tutup çekiyor, “Düzgün otur, şu sandalyeye.” diyor. Biraz kendime güven geliyor. Babam sehpadaki gazeteyi açıp okumaya başlayana kadar muhabbet ediyorlar. Ragıp amca işaret edince, çırağı dükkânın karşısındaki duvarda asılı duran beyaz kutuya gidiyor, üzerindeki kırmıza tuşa basıyor. Ses geliyor kutudan:

“ Buyrun”

“Ragıp Berbere bir çay, bir oralet.”

“ Geliyor.”

Oraleti duyunca ağzım sulanıyor. Daha gelmeden, o buruk, ekşimsi tadı damağımda hissediyorum. Beklemeye başlıyorum. Çift kanatlı makas biraz sonra saçımı yola yola başımda bitecek. Kelebek diyorum ben ona. Saçımı kelebekle kesmese. Çok acıtıyor… Koltuktaki adamın saçını makasla kesiyor, keşke benim saçımı da makasla kesse. Adam kalkıyor, üzerini çırpıyor çırak. Sıra bana geliyor, koltuğun üzerine bir tahta parçası koyuyor Ragıp amca. O tahta plağın üzerine oturuyorum. Böylece koltuğun içinde gömülüp kaybolmuyorum. Ragıp amca saçımı kırkmaya başlıyor. Kıllar yüzüme, enseme dökülüyor.

Yüzümü ekşitiyorum, saçlarım kesilmiyor da sanki yolunuyor. Arada, sabun kokan fırçayı yüzümde gezdiriyor. Ensemden sırtıma dökülen kıllar feci kaşındırıyor. Kaşınıyorum. “Off, acayip kaşınıyorum hem de. ” Ragıp amcanın umurunda değil. Biraz sonra tıraş bitiyor. Ragıp amca bakışlarımdan anlıyor. Oraletim hâlâ gelmedi. Çırağa sesleniyor;

“Oğlum; git bir daha söyle şunlara, her bayram böyle yapıyorlar.” diyor.

Çırak, elindeki süpürgeyi bıraktığı gibi bir koşu gidiyor o kutunun başına, yine aynı tuşa basıp sesleniyor. Nasıl zevkli bir şey oradan konuşmak. Çırak bunu keyifle yapıyor. Onu hayran hayran izliyorum. Hevesleniyorum, keşke ben de konuşsam. Ragıp amca bana bakıyor;

“Haydi sen de git, şu caminin şadırvanında elini yüzünü, güzelce bir yıka bakayım.” diyor.

Koşarak gidiyorum, şadırvana. Buz gibi suyla elimi yüzümü yıkıyor, kılları temizlemeye çalışıyorum. Ragıp amcanın dükkânında su,  sadece belli müşteriler için kullanılıyor.

Ne yapsın, elinden olan bir şey değildi ki bu. Kendince bir tesisat kurdurmuştu dükkâna. Tavana yakın demir bir çemberin içinde duran su deposu niyetine koca bidon, haftada bir dolar, biraz hatırlı müşteriler o bidondan musluk başlarına gelen hortumdan akan kıl gibi sudan nasiplenirlerdi. Bizim gibi olanların da nasibine caminin şadırvanında saçını yıkamak düşerdi. “Yahu canım su tesisatı olmayan berber dükkânı mı olurmuş?” diyenler olurdu. Kurduğu tesisat bir şekilde kendisini idare ediyordu. Memlekette o kadar yer varken neden oraya dükkân açmak zorunda kaldı, orasını bilmiyorum. Belki; ezan okununca hemen camiye giderim diyedir. Belki de camiden namazı kılıp çıkanlar, saç sakal tıraşı olmak için uzağa gitmeden gelsin diyedir. Zaten bütün müşterisi de camiden çıkan cemaatti.

Çocukluğumda bile saçı sakalı ağarmış bir ihtiyar olan Ragıp amca, o caminin karşısındaki küçücük dükkânda, ben bu yaşa gelene kadar hep çalıştı. Vakti zamanında onun dükkânında çıraklık yapan mahallenin haylaz çocuklarının pek çoğu, şimdilerde kuaför salonu sahibi oldular. O dükkânlar açılmaya başlayınca, çoğumuz Ragıp amcaya selam verip saçımızı hep bu yeniyetmelerin dükkânında kestirdik. Çocukluktan çıktığımız ilk zamanlarda saçımızı başka yerde kestirirsek, onun dükkânının önünden geçmeye utanırdık da sonradan ar damarımız çatlayınca umursamamaya başladık. Selam verip geçtik dükkânın önünden. Gözlüklerin üzerinden baktı, selamımızı aldı, gel yeğenim oralet söyleyeyim diye takıldı. Utana sıkıla bazen uğrardım dükkâna da.

“Oğlum, iyi ki selâm vermeyi öğretmişiz, yoksa onu da vereceğiniz yok selamsızlar.” diye takılırdı.

Babamdan konuşurdu, eski günlerden bahsederdi, o anlatırdı ben dinlerdim. Vakit böylece geçerdi. Ragıp amca o dükkândan hiç çıkmadı. Camiden çıkan cemaatin saçını hep aynı şekil kesti, sakal tıraşı yaptı. Gözleri iyi seçemez, makası eskisi gibi şıngırdatamaz olduysa da dükkânı kapatıp köşesine çekilmedi. Geleni gideni pek yoktu ama son zamanlara kadar dükkânı açık tutuyordu. Çocukları ısrar ediyor, o kabul etmiyordu. Belki de akşam ezanı okunana kadar caminin yanında bulunuyor olmanın tadını çıkarıyordu. Geçenlerde içime düştü bir geçeyim, önünden dedim. Camiler salgın hastalıktan dolayı kapalıydı. Ragıp amcanın da dükkâna baktım.

“Ragıp amca” dedim…

Kapatmış dükkânı, bir daha açmayacakmış. Biliyordum bunu ama yine de bir hatıra olarak dükkâna bakayım dedim. Vitrine yanaştım, kepenklerin arasından şöyle bir baktım içeri. Tavanda duran depo, kenarları yer yer pas tutmuş ayna. Sabun kokusunu duyar gibi oldum yeniden, oraleti yeniden tadar gibi, babam camiden çıkıp da gelecekmiş gibi. Çırağın çay söylediği kutuya baktım yerinde yoktu ama sanki ses geliyordu:

“Ragıp Berbere bir çay, bir oralet.”

“ Geliyor.”

Hüzünlendim.

“Keşke açık olsaydın da yine o el makinesiyle saçımızı kırksaydın Ragıp amca.  Nereye gittin…”

Yunus Emre Özsaray

Tweet

1 Yorum

  1. Hasibenihal 05.06.2020 18:59:33

    İki kere okumak istediysem de ikisinde de hemen hemen aynı yerde yarım kalan bitiremediğim hikaye. Ya nasip dedim bitiririm bir gün bu güne nasipmiş i. Yunus Emre Özsaray imzalı, hikaye hala bitmiyor kalemi tükenmesin. Vesselam

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Taklitten Tekâmüle III: Fuzûlî’nin Fazileti

Sonraki Yazı

Fâtih Sultan Mehmed Dîvânı ve Şerhi (PDF)

İlgili Yazılar

  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
  • 5

    Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    “Kendisini (büyük bir) balık...
  • 3

    Gösteri Toplumu Tımarhanesi

    Enes Can
    Önceki bölümden:...
  • 3

    Çünkü Kötülük Gözlerden Bulaşır

    Şadiye Sare Kaplan
    İki gün önce çamurlu yağan...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • 15 Maddede Ali Emîrî Efendi için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Burak
  • Ankara Beni Bulsun! için serdar

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

  • O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    12.05.2022

  • Nutellanâme

    Adem Suvağcı
    10.05.2022

  • Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    09.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    Ah’lar Mezarlığı

    By Sulhi Ceylan
    İncinmeyen yerlerimi...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...