Yazılar:
  • Yeni Kitaplar, Yeni Ufuklar...
  • Mutlu Olma Sakın
  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt
  • Tarih Nedir?
  • Yedi İklim - Mart 2021
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Sen Bulamadın diye Aşkı İnkâr mı Edelim?

Abdülkerim Kolat  |  14/01/2014  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:3.294

1

Kerim Kolat’tın satırları hastane koridorlarını dolaşıyor.

***

Koridor boyunca sağlı sollu kümelenmiş hareketsiz gölgelerin arasından sıyrılarak yolun sonundaki odaya ulaşmaya çalışıyordu. Bırakın oturmayı, ayakta duracak yer dahi yoktu. İlaç ve ter kokusuna rutubet de eklenince, dayanılmaz bir koku sarmıştı etrafı. Açılıp kapanan kapı aralıklarından sızan ışığın dokunduğu beton zemin dışında her yer karanlıktı. Duvara gömülmüş gölgeleri saymazsanız, terk edilmiş bir istasyonda gibiydiniz; rayları yosunlu, güzergâh tabelaları paslanmış, duvarları soğuk. Acının, elini kolunu sallayarak dolaşabilmesi için kalabalıklara değil, bekleyenlere ihtiyacı vardır. Acı, umudun olduğu yerde neşvünema bulur. Umut varsa, kapı aralığından onu gözetleyen bir acı da vardır.

Yanından geçtiği kısa saçlı, zayıf kadınların gözlerinde nedensiz bir parıltı görüyordu. Annesinin eline yapışmış bağıra çağıra ağlayan bir çocuk, boştaki diğer koluyla burnunu temizliyordu. Bir inilti duydu. Sesin geldiği yöne başını çevirdiğinde orta yaşlı bir kadının yerde oturduğunu gördü. Nefes almakta zorlanıyordu kadın, yanı başında duran iri kıyım adam ise çaresiz gözlerle ona bakıyordu. Hemen önündeki odadan üç kişi ağlayarak çıktı. Elleri yüzünde hıçkırdığı halde koridorun ortasına çöküp yere yığıldı esmer, uzun saçlı olanı. Başuçlarında duran genç kız duvara yaslanmış gayet ilgisiz bir şekilde müzik dinlemeye devam etti. Ağzındaki sakızı belli ki dinlediği şarkının ritmiyle çiğniyordu. Kasketli, paltolu bir adam yerde boylu boyunca uzanmış gence yardım etmeye çalışırken, o, adımlarını hızlandırarak yürümeye devam etti.

Yüzlerinden, zorla çalıştırılan kölelerin bıkkınlığı okunan iki görevlinin yanından hızla geçti. Yürüdükçe karanlık arttı. Hiçbirini anlamadığı konuşmaların sesi gitgide hafifledi. Ayakkabısının çıkardığı gıcırtılar ile ileride bir yerlerde olduğunu düşündüğü damlayan su sesi kaldı sadece. Nefes almakta zorlandığı bir yerde durdu. O bağırtılı koridordan soyutlanmış, bâkir bir oda vardı karşısında. Kapıyı açtığında biraz ışık, biraz nefes bulmanın ümidini taşıyordu. Cebinden not kâğıdını çıkarıp son kez oda numarasını kontrol etti. Kıyafetine son bir çeki düzen verdikten sonra kapıyı tıklattı. İçeriden hiçbir ses gelmedi. Kulağını yavaşça yaklaştırdı kapıya. Bırakın içeriye davet eden bir cümleyi; pencerelerinde demir parmaklıkları olan, içinde farelerin cirit attığı, el yordamıyla yürünebilen bir mahzenin önünde gibiydi. Yavaşça araladı kapıyı. İçeride hiçbir hayat emaresi görülmüyordu. Biraz daha araladı. Az önce kurtulmayı başardığı koridordan daha basık, daha korkunç, daha iç acıtıcı bir manzarayla karşı karşıyaydı. Beyaza boyanmış, demir yığını yatakta yaşlı bir kadın yatıyordu. Kolu yatağın bir yanından aşağı sarkmış olduğu halde kirli duvarlardaki anlamsız şekilleri izliyordu. Boynu kırılıp bir yana düşmüşçesine hareketsizdi. Göğüs kafesi hırıltılı soluklarıyla paralel inip kalkıyordu. Dizlerine kadar sıyrılan yorganın altından, çıplak bacak derisinin çatladığı, yer yer de döküldüğü görülüyordu. Uzamış ayak tırnakları korkutucuydu. Birbirine karışmış saçları taranamayacak kadar kirliydi. Mavi gözleri, sararmış yüzünde canlılık emaresi taşıyan tek yeriydi. Derin, lirik bir ifadesi vardı. Kayalıklar üzerinde meyve vermiş bir ağaçtan farksızdı bu gözler, çetin bir kayanın içinde patlayan bir tohum, ölümsüzlük iksiri içmiş bir büyücü ya da fenâ olmuş bir dervişin kalbiydi kim bilir? Yanına yaklaştıkça ne yapması gerektiğini tamamen unutmuştu. Yaşlı kadının başını çevirmesiyle irkildi. Yutkundu. Ağzında bir şeyler geveledi. Bir yerden başlamalı idi. Elindekileri göstererek söze koyuldu;

“Sizin için bir çiçek var efendim. Elimdeki adreste burası yazılı.” diyerek not kâğıdını kadına uzattı.

Kurumuş, uzun parmaklarının arasına sıkıştırdığı küçük kâğıdı aldı. Ağırlaşmış gözbebeklerini sağa sola gezdirerek okudu. Okudukça dudaklarını ısırdı. Gözlerindeki canlılığı kaybetmeden kâğıdı gence uzattı. Göz ucuyla başucundaki sehpaya koymasını işaret etti. Çember burunlu, şapkalı genç, bu hayalsiz mekândan ayrılmanın telaşıyla çiçekleri alelacele sehpaya bırakıp kapıya yöneldi. Birkaç adım attıktan sonra yaşlı kadına döndü. Gördüğü o ilk anki haline bürünmüş, silik duvarların çizgilerini izliyorcasına bakınıyordu.

Geldiği yolu kullanarak terk etti hastaneyi. Hızla arabasına atladı. Diğer siparişleri de bir an evvel yetiştirmesi gerekiyordu. Sıradaki müşterinin adresine ulaşmak için notlarını eline aldı. Yaşlı kadının okuyup kendisine uzattığı not kâğıdını o heyecanla çöpe atmak yerine cebine koyduğunu fark etti.

Merakını yenemedi. Bu çiçeği ona kimin gönderdiğini merak etmişti. Buruşmuş kâğıdı açtı. Gözlüğünü yeniden yerleştirdi yüzüne.

“Mutlu yıllar anneciğim,” yazılıydı kâğıtta. Altına da “Leyla” notu düşülmüştü.

Derin bir iç çekti. Kolunu direksiyona dayayıp, yoldan gelip geçenleri izledi birkaç dakika.

İnsanlar yürüyor ve susuyordu.
İnsanlar koşuyor ve gülüyordu.
İnsanlar kokluyor, öpüyor ve bakıyordu.
İnsanlar görüyordu, seviyordu.
İnsanlar ölüyordu…

Kararını değiştirdi, eve gidip annesini görmeliydi. Bir dua çok şeyi değiştirirdi. Gaza dokundu ve mahalle aralarından geçerek hızla uzaklaştı. Az önce terk ettiği odada ise bir çift mavi göz sarı boyalı duvarlara çoktan asılı kalmıştı.

Tweet

1 Yorum

  1. Tuğrul Çalışkan 17.01.2014 00:51:12

    tebrikler kardeşim.. Rabbim kalemine ve kelamına zeval vermesin..

    Cevapla

Tuğrul Çalışkan için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Diriliş

Sonraki Yazı

Büyük Kumpas

İlgili Yazılar

  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
  • 1

    Mesai

    Cüneyt Dal
    Sokağın başında bekliyorum. Bu ara...
  • 3

    Bodur

    Celal Kuru
    Bodur, çirkinliğin tarihi yeniden...
  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Hayat Denen Soru İşareti için bu fotoğraflar
  • Bu Yazı Sadece Öğretmenler İçin Yazılmadı! için canevinden
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Reel okur
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Yeni Kitaplar, Yeni Ufuklar…

    Cüneyt Dal
    05.03.2021

  • Mutlu Olma Sakın

    Sulhi Ceylan
    04.03.2021

  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt

    Muhammed Furkan Kâhya
    03.03.2021

  • Tarih Nedir?

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yedi İklim – Mart 2021

    EdebiFikir
    02.03.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • “Türk Şiirinin Künyesi II” Eleştirisine Eleştiri

    By Mücahit Emin Türk
    Sitemizde yayınlanan “Türk Şiirinin...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...