Yazılar:
  • Mutlu Olma Sakın
  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt
  • Tarih Nedir?
  • Yedi İklim - Mart 2021
  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Sokak Lambası

Ömer Can Coşkun  |  17/10/2016  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:4.274

8

İki binanın arasında, uzun karanlık bir koridoru andıran sokağı, sadece idareten bağlanmış altmış voltluk bir lamba aydınlatıyordu. Kimse girmezdi bu sokağa. Girmeye yeltenen de artık aydınlatmaya mecali kalmamış lambanın dışında bir ışık kaynağı göremeyince vazgeçiyordu. Sokağın girişinde, kaldırıma serdiği kartonların üzerinde yatan adam da sokağa girmemenin bir başka sebebiydi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde betonun soğuğunu vücudunda iyice hissetmeye başlamıştı. Soğuk dayanılmaz olunca kalktı. Altındaki kartonları ikiye katladı. Tekrar uzandı. Şimdi dönecek yeri de kalmamıştı. Sırt üstü yatmış, üstünde yanan ampulün titrek ışığına bakıyordu. Soğuğun derisine verdiği sızıdan kurtulmak için kendini bir hayalin ortasına bırakmaya karar verdi. Lambanın üstüne bir tavan yerleştirdi. İşlemesiz, alelade beyaz bir tavan… Etrafına duvarlar ördü. Bir soba yaktı köşeye. İki kanepe… Isındı. Yüzüne yayılan tebessümü hissediyordu ve sokağın ortasında, kurduğu hayalle gülümseyen biri olarak garip göründüğünü düşündü. Çünkü etrafta gördüğü herhangi biri ona bakınca deli diyecekti. Deliler, olur olmaz zamanda gülebilir. Bunda bir gariplik yok. Ama bu adam deli değildi. Aslında kendisine sorsak “Deliyim ben!” ya da “Ne delisi kardeşim!” diyebilirdi. Bunu sormak da diğer insanlara göre delilikti.

Zihnine dolan davetsiz düşünceleri def edip kurduğu hayale geri döndü. Sobada yanan odunların çıtırtıları gelmeye başlamıştı kulağına. Odaya yerleştirdiği kanepelerin sobaya yakın olanına uzandı. Sırtının ağrıları azalmaya başladı. Karnından gelen sesleri duydu. Fırına atılmış bir tepsi yemeğin kokusunu yaydı odaya. Bunu düşünmek bile karnındaki gürültüyü susturmaya yetti. Belki üstüne bir demlik çay. Belki mi? Kesinlikle bir demlik olmalı sobanın üstünde. Hatta demlik sobanın üstünde ısınırken ıslığını çalmaya başlamalı bir an önce. Odanın her şeyi tamamdı. Gülümsemesini engelleyemiyordu. Hayalinin ortasında bir ağırlık çöktü üstüne. Sanki soba odayı haddinden fazla ısıtmıştı. Rehavet tüm bedenini sardı. Odanın kapısı açıldı. İçeri on sekiz yaşlarında bir genç girdi. Kanepede yatan adamın yanında durdu.

“Nasılsın baba?”

Yüzündeki gülümseme bir anda kayboldu. Doğruldu, kanepeye oturdu. Karşısında duran gence dikkatle baktı. Ne kadar da benziyordu gençliğine. Yıllar sonra bir hayalin ortasında, oğlunu karşısında görmek mutlu edemedi onu. Utandı. Kendi kurduğu hayalin içinden kaçmaya çalıştı. Ayağa kalkmayı denedi. Kanepe kadar ağır bir yükün altında kalmış gibi hareketsizdi. Tek tek yerleştirdiği eşyaları yok etmeye çalıştı. Zihnini kontrol edemedi. Lambayı söndürmeye çalıştı. Bunu yapamayacağını anlayınca zaten zorla yanan lambanın kendiliğinden sönmesi için dua etti. Gözleri açık olduğu halde gözlerini açmaya çalıştı. Bu garip halden çıkmak için her şeyi denedi. Fakat kurduğu hayalin parmaklıkları arasında sıkışmıştı. Oğlu, gözlerinin içine bakıyor, sorduğu soruya cevap bekliyordu.

-İyiyim… oğlum…

Adam oğlunun karşısında olmanın verdiği duygu karmaşasının içinde konuşmaya bocalıyordu. Kalbinin atışı hızlanmıştı. Terliyordu. Doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyor, kesik kesik konuşuyordu.

– Çok yaşlanmışsın. Saçların, yüzündeki kırışıklıklar…

– Zaman… kimseyi aynı bırakmıyor. Yaşlandık… hatta eskidik… yıllar içinde. Sen de bunca yıl sonra… çok değişmişsin.

-Değiştim. Birbirimizden habersiz ne nefesler harcamışız. Annemde kalan son fotoğrafını görmesem seni tanıyamazdım.

– Son fotoğraf?!

– Geri kalan tüm fotoğraflarını yırtıp atmış. Bir tanesine kıyamamış, saklıyor.

Adam bir anda kalbinde çok öncelerden tattığı bir sıcaklık hissetti. Karısının yüzü gözlerinin önüne geldi. Bunca yıl sonra hatırına getirmeye çalıştığı yüz gencecikti. Sanki karısı hiç yaşlanmamış, zamana yenilmemişti. Ama bu yüzün adamı utandıran, pişman eden bir yanı vardı. Genç fakat her zaman gözleri nemli bir kadın hatırlıyordu. Aynı evde yaşadıkları süre boyunca hiç gülmemiş bir kadın görüyordu her seferinde. Tüm güzelliğine rağmen, gözlerinin içine baktığında, kendisinden daha yaşlı birini görüyordu ve bu halin tek sorumlusuydu.

Kelimeler yüreğindeki sıcaklıkla birlikte boğazına düğümlenmeye başladı. Diğer yandan bir merak duygusu içini kemiriyordu. Sormak istiyordu. Bir insanı yalnız bırakıp gitmek, öldürmekle eştir ve her kâtil olay mahalline er geç döner. Adam ardına bakmadan terk ettiği evine verdiği hasarı öğrenmeyi hiç düşünmemişti. Şimdiyse kendine bakıyordu. Bir hayalin peşinde koşmuş, tüm hayatını heba etmişti. Heba ettiği hayatının sonucu olarak sıcacık bir yuva yerine kimsenin uğramadığı bir sokakta kalıyordu. Bu da yetmezmiş gibi iki hayatı daha mahvetmişti. Kendine üzülmüyordu artık, kalbinin odacıklarına sığmayan ona devamlı acı veren, bu iki hayatın pişmanlığına dayanamıyordu.

– Annen… nasıl…

– Neden soruyorsun?

– Merak… sadece merak…

– Gerçekten merak etseydin, dönerdin.

– Gençtim… o zamanlar… sorumluluk… bana ağır geldi. Gitmek de bir karardır. İnsan… anlamıyor… ilk başta… yanlış bir karar olduğunu… anladım… ama geç oldu biraz… sonra gurur… bırakmadı peşimi. Dönemedim.

– Dönmeni değil gelmeni bekledi annem. Eğer gelseydin mutluluktan, gittiğini unutacaktı. Sanki hiç gitmemişsin gibi sana “Günün nasıl geçti?” “Yoruldun mu?” diye soracaktı.

– Yanılıyorsun. Ben… çok kırdım onu. Bunca yıl sonra… kabul etmez.

– Baba… gel benimle…

Adam oğlunun arkasından yürümeye başladı. Odadan çıktılar. Koridorun diğer ucundaki odanın kapısına kadar yürüdüler. Oğlu kapıyı açtı. Pencerenin kenarında, yola bakan yaşlı bir kadın oturuyordu. Kapının açılma sesine rağmen kadın dönüp kimin geldiğine bakmadı. Sadece yola bakıyordu. Gözleri hareketsiz, kolları başını tutmaktan yorgun düşmüştü. Fakat inatla aynı noktaya bakıyordu. Oğlu babasına döndü. Uzun uzun anlatılacak bir şey kalmamıştı.

– Hâlâ bekliyor. Fazla vakti kalmadı. Daha ne kadar bekleteceksin?

Adam birden sıçradı. Hâlâ aynı lambanın altındaydı. Etrafına bakındı anlamsızca. Yaşadığı bu hale mantıklı bir sebep arıyordu. Bulamadı. Aklında hep aynı cümle yankılanıyordu.

“Daha ne kadar bekleteceksin?”

Yarın, dedi kendi kendine. Nefesini kontrol etmeye, küt küt atan kalbini teskin etmeye çalışırken.

Yarın geliyorum, dedi. Bunu söylerken mutlu hissetti kendini. Zafer kazanmış, hayatının kördüğümünü çözmüş gibiydi. Hava gittikçe soğuyordu. Etrafa saçılmış gazete kâğıtlarını topladı. Kartonun üzerine yattı. Tek tek gazete kâğıtlarını örttü üstüne. En sonuncusunu başına kapattı. Yarın, dedi tekrar. Kendine söz verir gibi. Lambanın cılız ışığı titredi. Adam ışığın titrediği noktaya dikti gözlerini. Bir haber ilişti gözüne. Haberde on sekiz yaşlarında bir genç ve annesinin sobadan zehirlenerek hayatlarını kaybettiği yazıyordu. Lambanın ışığı son kez titredi.

Sonra…

Söndü…

Ömer Can Coşkun

Tweet

8 Yorum

  1. İremgül Oflaz 01.03.2017 13:48:17

    Çok tatlış değil mi :))

    Cevapla
  2. Garip 24.10.2016 12:33:58

    Erteleyen hüsrandadır….

    Cevapla
  3. rana 18.10.2016 15:34:36

    nasıl bu kadar etkilendim?

    Cevapla
  4. A.b 17.10.2016 23:19:50

    Yapmayın böyle şeyler…

    Cevapla
  5. Bş. 17.10.2016 21:37:13

    Lambanın ışığının sönüşünü , sabahın gelişini , bir sonraki pazartesiyi beklemeden harekete geçmeyi geç kalmamayı isteyip , hala erteleyenler olarak içimize dokunan bir hikaye , şu fanilik lambamız sönmeden haydi bismillah diyelim

    Cevapla
  6. Sokak lambasi 17.10.2016 17:57:05

    Böyle hikayelere can feda…

    :-)

    Cevapla
  7. Zeynep 17.10.2016 17:21:11

    Güzel.

    Cevapla
  8. Yunus F. 17.10.2016 14:52:54

    içli ve bir çırpıda okunan bir hikaye. Tesekkur ederiz

    http://suffagah.com/hanimini-kaybeden-bir-adamin-tum-erkeklere-tavsiyesi

    Cevapla

Bş. için bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Yalnızlığın Anatomisi

Sonraki Yazı

Nedir Amacı Kalemi Elimize Alışımızın?

İlgili Yazılar

  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
  • 1

    Mesai

    Cüneyt Dal
    Sokağın başında bekliyorum. Bu ara...
  • 3

    Bodur

    Celal Kuru
    Bodur, çirkinliğin tarihi yeniden...
  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Bu Yazı Sadece Öğretmenler İçin Yazılmadı! için canevinden
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Reel okur
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Obsidyen
  • Gölgeler Âlemi ve Yenilgi için Periferi
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için Ömer asaf
  • Yenilgi Yenilgi Büyüyen Yıllar Vardır için okur
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için .
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Feyza
  • Sermest Gezegeni Radyo Programı için Abdullah
  • Mihrinaz için buradayımhep

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Mutlu Olma Sakın

    Sulhi Ceylan
    04.03.2021

  • Reel Politiğin Kâhini: Carl Schmitt

    Muhammed Furkan Kâhya
    03.03.2021

  • Tarih Nedir?

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yedi İklim – Mart 2021

    EdebiFikir
    02.03.2021

  • Yunus Emre Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

    Feyyaz Kandemir
    01.03.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Derin Yapılanma
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 6

    Yağmur Yağdı Islandım

    By Sizden Gelenler
    Hava yağmurlu bugün. Güneşin...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...