Yazılar:
  • Nefehât
  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref
  • Adı Aşk
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul
  • Üç İstanbul Tek Devrim
  • Yalnızlığın Mabedi
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
    • Devrim
    • Yenilgi

Şüphesiz Öyledir

Mehmet Erikli  |  26/12/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:2.970

Mehmet Erikli, tuhaflıklarımızın öyküsünü yazdı…

 ***

Kış geldi. Çatmadan gitti. Bahar dallarını doya doya göremedik. Nerelerde açtıklarını bile unuttuk. Yaz geldi. Kirazı, vişneyi, yenidünyayı, ekşi eriği bir türlü yiyemez olduk. Paramız var alamıyoruz. Yok arkadaş, yok. Artık yetişmiyor doğru düzgün. Hangi yılda yaşıyoruz ki biz? Dünyamızın, M.S İki Bin Kırk İki yılını kutlamaya hazırız. Zaten biz kutlamalara annemizin karnında hazırlandık ve çıkar çıkmaz kutlandık. Sonra da hep dünyamızın yaşını kendi yaşımız gibi kutladık. Sonunda bir yere varamadık. Sözgelimi şöyle birkaç sene ıskartaya çıkmadı dünya. O değerini yitirseydi biz de yaşlanmazdık. Ne yazık! Ulan yıl İki Bin Kırk İki oldu da bizim mi haberimiz olmadı? Şüphesiz öyledir. Başımıza ne geldiyse dünyanın değerinin bir türlü bitmediğinden geldi. Hatta komşumuz Kerime Teyze’nin oğluna fırlattığı ama ona değil de bana isabet eden ayakkabısın topuğu da dünyanın değeri yüzünden başıma geldi. O zaman yıl Bin Dokuz Yüz Seksen Yedi’ler filan. Şimdiki gibi değil. Kadınlar topuklu ayakkabı giyiyorlar. Düşün artık ne kadar gerideymişiz. Bir de kauçuk topumuz vardı da sektir sektir yorulmazdık. Top kelimesi dillerden ve sözlüklerden silindi. Antika sözlüklerde bulabilirsin ancak.  Ne kendisi ne ismi.. O kadar mı değiştik ya? Evet ya. O kadar değiştik. Ya da başkalaştık. Neye benzediğimizi hiç sorma. Solucan bile değiliz artık. Solucan olacak kadar toprak kalmadı ki. Her şey metal, her şey beton, insanlar yürümeyi unuttu, uçmaktan kimse başını yere eğemiyor, daima gök yüzü, daima.. Zamanında bir de NASA vardı değil mi? Ulan hâlbuki dünya biter NASA bitmez diyorlardı. Ne oldu şimdi? Burası böyle bir dünya işte.. Biten bitene. İnsanlar insanları haraç mezat alıp satar oldu. (Sanki burada geriye dönüş söz konusu. Dünyanın kölelikle idare edildiği ve daha çok efendilerin kendilerine köle edindiği yıllara bir atıf var.) Hobbes adında bir dünyalı zamanın birinde “İnsanın insana karşı savaşı” diye bir söz söylemişti. Yıllar içinde bu söz, yıkımların, insanın insana ettiğinin teorisi olarak duvara asılmalıydı ve tek bir söz olarak ders diye okutulmalıydı ama kimseler görmedi bile. Birçok şeyi okumadan geçtik hep. Bir de adamın biri “Karanlıktan da korktum, bozacıdan da. Hayatlarımız ne tuhaf.” diye bir söz sarf etmişti. Ben çocuktum bu sözü işittiğimde. Kendince zamanı geldiğini düşündüğünde hep böyle mırıldanan bir adamdı bu. İsmi de Bizimki. Ne tuhaf bir isim değil mi? Oysa adam hayatın tuhaflığını sorguluyor. Kendi isminden başlasaymış fena etmezmiş. Bak bunu da düşünmeden geldim kaç yaşıma. Bizimki’nin sözünü kavrayamadan Hobbes’un ne dediğine mi kulak verecektim acaba! Biz de geldik belli bir yaşa. Saçımız sakalımız ağarmıyor ama vücudumuz çöktü. Eskiden insanların saçları, sakalları ağarıyordu değil mi? Ben babamdan, dedemden biliyorum. İkisi de bembeyaz saçlıydılar dünyadan taslarını taraklarını topladıklarında. Çok ilerledi teknoloji çok. Bak NASA’ya bile ihtiyaç kalmadı. Daha ne kadar ileride olabiliriz ki? Tuhaf, tuhaf, hayatlarımız çok tuhaf. Şüphesiz öyledir.

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Ömür Hanım’la Güz Konuşmaları

Sonraki Yazı

Penguen 2

İlgili Yazılar

  • Nefehât

    Celal Kuru
    Çalıştığımız taşeron şirket...
  • Küçüklüğümün Sayrılarevinde Yangın

    Sizden Gelenler
    Muhtekir ve obur kış mevsimi...
  • 1

    Habibe

    Ömer Can Coşkun
    Bak kızım... Ak yazması, ucunda...
  • 6

    Dut Ağacı

    Celal Kuru
    Yazar: Merhabalar. Yeni yazdığım...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Midye Karanlığı için tişkirler
  • Yalnızlığın Mabedi için Zeynep
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için tahattur
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Muhammed Furkan
  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul için Künhüne vâkıf birisi
  • Geçmiş Zaman Sancısı için İhsanbul
  • Yahyâ’ya Mektup – 4 için körlük
  • Midye Karanlığı için Bilmesendeolur
  • Mutlu Olma Sakın için bu havaya bir attar dükkanı
  • Midye Karanlığı için EdebiFikir

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Nefehât

    Celal Kuru
    20.04.2021

  • Bir Kitabın Tahlili: Kuşçubaşı Eşref

    Sizden Gelenler
    19.04.2021

  • Adı Aşk

    EdebiFikir
    18.04.2021

  • Edebifikir Kitap Pusulası: İstanbul

    Muhammed Furkan Kâhya
    16.04.2021

  • Üç İstanbul Tek Devrim

    EdebiFikir
    15.04.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Türkçe Sözlükleri
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Niçin Sevdiniz?
  • Derin Yapılanma
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • Medrese Talebesi ve Üniversite Talebesi

    By EdebiFikir
    Abdulfettah Ebû Gudde, son devir Osmanlı...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...