Yazılar:
  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım
  • Hal Bu ki
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince...
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Umut Dünyası

Ömer Ertürk  |  05/10/2021  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

2

Sabah uyandığında yüzünü yıkayıp aynaya uzun uzun baktı. Suratı kendine küfredip beddualar yağdırıyordu sanki. Bir insan bu kadar mı umutsuz olabilirdi! Kendinden nefret ederek ailesinden birkaç kişiyi aradı. Telefonun ucundaki her ses hayatın çok güzel olduğunu vurguluyordu. Âh sesinin, yüzünün, gönlünün adresini bilmeyen neşe, âh o şirret duygu yok mu akrabalarının sesinde akrep oluyor onu sokuyordu. Diliyle “hoşça kal,” gönlüyle “neşesiz kal!” diyerek telefonu kapattı. Riyakârlığına bir kez daha söverek çalışma masasına geçti. Aklında hep o yazacağı kitap. “Ne değişecek ki, bir değil on kitap yazmış olsam ne değişecek, kimin umurunda olacak benim yazdıklarım? Okumak da yazmak da cehennemin dibine gitsin, istemiyorum.” diye söylenerek hafakanlarının voltajını yükseltirken, yazdığı derginin editöründen mesaj geldi: “Yeni sayı için yazını bir hafta içinde bekliyorum.” Mesajı okudu ama cevap vermeye tenezzül etmeden, “Yazmak hiçbir işe yaramıyor ne şimdiye ne geleceğe dair bir faydası yok, yazmıyorum” diyerek mırıltılı hezeyanlarını sürdürdü.

Akşama kadar hacıyatmazında hiçbir şey yapmadan sallandı durdu. Hava kararınca sokağa çıktı. Bir dilenci umut dilenmiş, evine dönüyordu. Bir karton toplayıcısı umut toplamaya devam ediyordu. Bir sarhoş, “Abi, bi lira” diyerek umudunu taze tutuyordu.

Kendisi de son bir umut olarak müdavimi olduğu sahafa gitti. Önce kapının önündeki sepette duran beş-on liralık kitapların içinden kendine uygun bir şey çıkar mı diye baktı, bazılarını eline alıp üstlerindeki toza aldırış etmeden sayfalarını karıştırdı, sonra geri bıraktı. Tam içeriye girip kitaplara bakacaktı ki, “Ne biçim bir herifsin, şunca yıl eline geçen paraların yarısından fazlasını kitaba verdin, okudun, yazdın kendinde ne değiştirebildin de yeni kitaplar almaya kalkışıyorsun” diye bağırdı içindeki kendi. “Haklısın, hatta kolilere doldurduğum kitapları da karton toplayıcı adama versem insanlık adına daha hayırlı bir iş yapmış olurum” diye cevap verdi içindeki kendine.

Kitapçıdan çıktı. Bir banka kıvrılıp yattı. Alnındaki bir damla ter yüzüne düşünce, uyandı. Bu kez güneşe sinirlendi, ona hiçbir şey yapamayacağını bildiği için daha da sinirlendi ve yolun gölge tarafından yürümek yerine, o da güneşe meydan okuyup yürüdü.

Yürürken açlığını hissetti. Kendisine mükellef bir kahvaltı ısmarlayabilirdi lâkin dün sabah aynada gördüğü yüze bunu lâyık görmedi. Bir sokak simitçisinden iki simit aldı. Cebinden iki yüz liralık banknotu çıkarıp verdi. Simitçiyle saniyenin onda biri kadar kısa bir göz göze geldi. Adam “La havle” çekip bir yüzlük, bir ellilik, iki yirmilik ve bir beşlik uzattı. Parayı alıp kolay gelsin bile demeden yürümeye devam etti.

Eve geldi. Masanın üzerine simitleri koyarken, “Bunları yiyeceğime demli birkaç çay ve sigara içip ölüme doğru gitmek daha iyiydi. Bir insanın yaşamı başkalarının yaşamına değmiyorsa, insan niye yaşar ki!” dedi. İçinden bir an intiharı da geçirdi. Ama ona dair bir bilgisi olmadığından olsa gerek “Kim uğraşacak şimdi” der gibi vazgeçti.

Saatini kolundan, anahtarını cüzdanı, telefonunu cebinden çıkarıp masaya koydu. Elbiselerini çıkarıp rahat bir şeyler giymeye yeltenecekti ki, simitçinin verdiği paralardan yüzlük olanı cüzdanından alıp karşısında duran kumbarasına attı, gelecekten umudu olmayan adam…

Ömer Ertürk
Tweet

2 Yorum

  1. B. 07.10.2021 22:33:58

    Umut fakirin ekmegidir, bayim. Diyabet hastasi degilseniz gunde 2 ogun umut, ruhunuzu fit yapacaktir. Ote yandan romantik umutlarin da hicbir ise yaramadigini bilmenizi, dogal umutlar beslemenizi oneririm.

    Cunku hayat umutsuzluga dusemeyecek kadar gercek. Akar suyun onune gecip “bu yol cikmaz sokak” diyemiyorsunuz. Kabullenip yola devam etmek, en buyuk umudumuz…

    Cevapla
  2. Green world 05.10.2021 14:27:35

    O yüz lirayla bir garibanı sevindirse içindeki kasvet de giderdi. Meğer para biriktirme hevesiyle simit yemekten güçten /psikolojisi düşmüş sinsi şey :)

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Düşünmenin Alfabesi

Sonraki Yazı

Herkesin Şehri: Hatay

İlgili Yazılar

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    Telaşla asansöre bindim. O kulak...
  • 1

    Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    Sokaklar, varı yoğu birbirine...
  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
  • 5

    Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    “Kendisini (büyük bir) balık...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ankara Beni Bulsun! için General
  • Hal Bu ki için Biryolcu
  • Ah Kılıcı – II için serhat
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Peder bey
  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince… için Tahir Tarık
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Üç Yüz Yirmi Altı Adım

    Bilal Bahadır Kuzucuk
    19.05.2022

  • Hal Bu ki

    Ömer Can Coşkun
    18.05.2022

  • Sorgulama Dosyası: Ölüm deyince…

    EdebiFikir
    17.05.2022

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 3

    Düş Yorgunluğu

    By İbrahim Halil Aslan
    Rusya’da güneşi görmediğim, günde...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...