Yazılar:
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi
  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı
  • Edebifikir Radyo
  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları
  • Hitler’in Sahte Günlükleri
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Yarım Adam

Sizden Gelenler  |  10/10/2012  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:2.533

 

Elleri cebinde, gözleri yerde yürüyordu. Yerdeki parke taşlarının çizgilerine basmamaya çalışıyordu bir yandan. Daha sonra bunun ileride takıntı haline gelmesinden korktu. Bu yüzden korkusunun üstüne gitmeye karar verdi. Her adımında parkeleri ayıran o kalın çizgileri ezmeye başladı. Birkaç dakika böyle devam etti ama bu sefer de çizgilere basmadan yürüyemediğini fark etti. En iyisi düşünmemekti. Düşünmezse eğer olurdu bu iş.  Bu kesin ve en katı çözümdü. Biliyordu düşünmemenin gücünü. Düşünmedi ve yürüdü. Başını kaldırdı, ileriye baktı. Sadece yürüdü. Olmuştu işte.

Boş bir bank aradı etrafında. Deniz kenarında, bu ikindi güneşinin keyfini kaçırmamalıydı. Yanındaki bankta bir çift, el ele oturmuş ufka doğru bakıp güneşin batışını, denizi yakıp, kızıla boyayışını izliyorlardı. Gerisindeki bankta ise yaşlı bir adam vardı. Dinleniyor muydu yoksa acı mı çekiyordu bu güzel manzarada, belli belirsizdi ama onunda gözleri güneşin batışındaydı. Belki bir zamanlar şu bankta oturan çiftler gibi geliyorlardı buraya, ellerinde onun da ellerini tutan sıcak ve pamuk gibi yumuşak bir sevgilinin elleri vardı. Kim bilir kaç defa izlemişlerdi güneşin batışını buradan, kim bilir şu vapur kaç kez selamlamıştı onları? Bir şeyler oldu belki bunca yıl sonra. Elleri ellerinden düştü. Sevgili, belki meçhule giden bir gemiye bindi buradan. İlk önce sevgilinin elleri soğudu sonra da adamın. Çünkü ısıtacak narin parmaklar yoktu artık avuçlarında. Ve her akşam buraya gelip, o meçhule giden gemiyi aramaya başladı bu bankta. Yüzündeki çizgileri donmuş adam, belki o gemiyi hatırlattığı için selam veriyordu vapura ve tebessüm düşüyordu eskimiş yüzünden soğumuş ellerine. Sonra, adamı bırakıp başka bir bankı aradı gözleri. Biraz ileride boş bir tanesini yakaladı. Hemen düşünmediği adımlarını hızlandırdı. Yanına gelince, bankın neden boş olduğunu anladı. Bazı tahtaları kırık ve eksikti. “Olsun.” dedi. Önemli olan güneşin batışıydı ve zaman aleyhine işliyordu. Kendini hafifçe bıraktı bankın kırık kollarına. Düşündüğü kadar rahatsız olmamıştı. Ve şimdi herkes gibi yapmalı, gözlerini ufukla buluşturup dalmalıydı, kaybolmalıydı o derin kızıllıkta. Öyle de yaptı ama olmadı. Yine düşünmeye başlamıştı. “Neden?” Diye sordu kendi kendine. Neden yaşlı adam gibi aradığı birileri yoktu bu ufuk çizgisinde ya da yanı başındaki çiftler gibi hayallerini de koyamamıştı oraya? Sonra vapurun sesi duyuldu. Düşünceleri bölündü ve sevindi adam. Kafasını kaldırıp vapurun selamını aldı. Teşekkür edercesine bakıp yaşlı adamın tebessümünü taklit etti. Vapur da gülümsedi adama ve iskeleye yüzlerce insan bıraktı teşekkürüne karşılık olarak. Kimisi otobüsünü kaçırmamak için koşuyordu. Sanki insanoğlu karaya ilk kez ayak basmış gibiydi. Herkes hızla bir yerlere doğru dağılıyor, koşuyordu. Herkesin acelesi vardı. “Demek ki herkesin bir bekleyeni var. Bekleyeni olmayanın acelesi neden olsun?” diye geçirdi içinden. Kendisinin hiçbir zaman acelesi olmamıştı çünkü.

Ellerinde seyyar tezgâhları olan iki adam yaklaştı. Ağırlığı belli olan camlı dolabın içinde sıcak börek vardı. Yanındaki adamın piknik sepetine benzeyen çantasında bardakları ve sol kolunda takılı olan termosu bu ikilinin arkadaşlığının da sebebi gibiydi. Yaklaştılar. “Sıcak börek var abi, vereyim mi?” “ Yanında sıcak çayda var abi.” diye tamamladı seyyar çaycı. Adam haklıydı tamamlamakta. Böreğin bile yalnız tadı olmazdı, kuru kuru gitmezdi. “Ver dayı bir ıspanaklı, çay da demli olursa iyi olur.” dedi. Bu kıyıdaki ilk müşteri olarak gururluydu ve onlar da umutluydu. Daha iner inmez ilk müşteri ayak diremeden almıştı börekle çayını. Ve bu saatlerde kıyı hep kalabalık olurdu. “Kolay gelsin, kazancınız bol olsun.” dedi. Börek sıcaktı ama buharın etkisiyle olması gerekenden fazla yumuşaktı. “Çayı iyiymiş, bir de şöyle ince belli cam bardakta olaydı daha hoş olurdu.” dedi. Zaman işliyordu aleyhine ve o hâlâ ufka dalamamıştı.

O da haklıydı. Bir yerde, beklediği bir kimsesi yoktu. “Bekleyenim var mı acaba?” diye düşünürken o trajik tebessüm yine belirdi yüzünde, “Güldürme beni.” dercesine. Hayallerini koysa olmazdı. Koskoca ufuktu bu. Güneşi bile yutan koskoca bir ufuk. O an anladı ki tek başına olmazdı bu iş. Bu yüzden herkesin yanında birisi vardı. “İşte şimdi oldu.” dercesine vapurun sesini yeniden duydu. O kadar insan tanımıştı bu koca vapur, ona da elbet birini bulurdu. Ayağa kalktı, kıyıya doğru yanaşıp vapura el salladı. Fısıltısını rüzgârla ardından yolladı. “Bana bir yar bulup getir karşı kıyıdan, iskelede bekliyorum seni, hiçbir şey anlamıyor insan yoksa bu manzaradan.”  Kalender bir şekilde cevap verdi o kalın sesiyle vapur: “Tamam. Bekle beni genç adam, iskelede ol yarın akşam.” İçinde bir şeyler kıpırdadı, sevinmişti. Hayatında ilk defa bu kadar umut etmişti. Düşünmediği adımları düştü önüne, yarın için hazırlanıp sağlam bir bank bulmalıydı yıllarca beklediği sevgilisine…

 

Bağdat KOCATÜRK

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Sokak

Sonraki Yazı

Perdelenmiş Mazime

İlgili Yazılar

  • 1

    Gerçek Kesit

    Mehmet Emir
    I. Uyananlar uydu. Paçasın...
  • Maske

    Mükerrem Mete
    Görmek bu değildi. Perde yoktu...
  • 3

    Döküntü

    Enes Can
    Rızk Çay Ocağı’nın emektar...
  • 1

    Aklın Odaları ve Saklı Huzursuzluklar

    Mehmet Erikli
    Gece yarısı. Ayağına doğru bir...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Edebifikir Radyo

Son Yorumlar

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Züheyla BOYNUKALIN
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Çaylak
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Hamdullah
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Tacettin
  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi için Sümeyye
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III için lamekan
  • Edebifikir Radyo için Hep Hiç
  • Edebifikir Radyo için eski bir radyocu
  • Edebifikir Radyo için Nazenin
  • Edebifikir Radyo için yemen illerinden

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Radyo Dersleri: Hikem-i Atâiyye Şerhi

    Sulhi Ceylan
    23.01.2021

  • Aşkar’ın 57. Sayısı Çıktı

    EdebiFikir
    23.01.2021

  • Edebifikir Radyo

    EdebiFikir
    22.01.2021

  • Kendini Kandırmak Yahut Bir Şehrin Uyandırdıkları

    Muhammed Furkan Kâhya
    22.01.2021

  • Hitler’in Sahte Günlükleri

    Davut Bayraklı
    21.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 1

    Akbilimi Kaybettim ve Sen Yanlış Anladın!

    By Süleyman Mete
    Yeni yazarımız Süleyman Mete’nin...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...