Yazılar:
  • Distopyadan Ütopyaya
  • Kahraman Öldüğünde
  • Zihniyet ve Din
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi
  • Mezar Saati
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Yasak Bölge

Enes Can  |  18/06/2013  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

cay bardagi

Enes Can, insan denen pudralanmış suretleri yazdı.

***

Yolun sonu görünmeden bitmiş bir yolculuğun hikâyesiydi, bazılarımızın daha ilk cümlesini kurduğu hikâyeler. Cümleler bazen nihayetini kaybeder. Söylenenler birkaç damladan ibaret, söylenemeyenler okyanusun derinliğine kaç nefeslik inebiliyorsan o kadar.

Bohçasını yüreğinde taşıyanların kambur olmuş taraflarının hikâyesidir beni yollara düşüren. Bohçası zaten yüreğinde olmalı bir insanın belki fazladan bir kalem, belki bir kâğıt.

Yollar; parsel parsel hayat, parsel parsel ölüm. Bazı yerlerinde insan kokusu, bazı tarafları küflenmiş hayat kokusu. Yollar biletsiz sinema salonu, müdavimi sayılı. Ben; insanın makyajsız olanı gibi neonlardan arınmış yolların, yolcusu.  Ah yollar, bugün kim küstürdü seni bana. Ayaklarımda onlarca iz, belki bir çay molası… Yorgunluklar haşa! Senden değil.

Birkaç cümlelik arkadaşlık, noktası konulmuş veya virgülden sonrası boş bırakılmış. Yollar kesişir, yolları kendine ‘’yol’’ edene. Kesişmiş yolların duraklarında gördüm ben onu. Siyahın anlamını kasvetli şekilde üzerinde taşıyan, bazı pencerelerde korku, bazı pencerelerde içli bir sızlayış, bazı pencerelerde ise derin bir muamma buğusu bırakan adımların sahibi.

Bir masa mı aradaki mesafeyi bu kadar büyük tutan yoksa pencerelerden kaçan bizlerin, perdelerle kurduğu dostluğunun etkisi mi tüm bunlar? Ben pencerelerin perdelerden arındırılmış olanını severim. Tüm perdeleri söküp atmak adına bir cümle;

“Usta, abime de bir çay getirir misin?”

– Ben çay içmiyorum.

“Kahve için, buranın kahvesi çok güzeldir.”

-Sıcak süt varsa içebilirim.

Belki de ilk dokunuş, yürek kapıların tokmağını ilk çalıştır bir bardak çayın sıcaklığı. Ancak farklı olan bir şeyler var. Olsun, sütün sıcaklığı olsun. Tokmağı çalınan bir kapının açılmasını beklemek ya da açılmayan kapıların ardından bir kap yemeği koyup gitmek arasında bir ayak sesinin, bir dudak kıpırdayışıyla eş değer olması.

-Adın Enes herhâlde, öğrenci misin? (Yan masayla konuşurken duymuş olmalı)

 Bir taburenin masaya yaklaştırılması kadar kolay iki yüreğin birbirine yanaşması.

-Benim adım İbrahim, Evliya Çelebinin torunuyum oradan oraya geziyorum.

-Ben çay içmiyorum, çay sinir sistemini harekete geçirdiği için beyin nöronlarını uyuşturma özelliğine sahip. Süt güzel, hem yoğurdun, peynirin ana maddesi de bu. Yararlı bir içecek.

Bakışın da bir doygunluk, yüzünde ara ara beliren sıcak bir tebessüm, giydiği siyahların etkisini unutturacak kadar ince ve kendinden emin bir ses tonu:

-Elbette sorabilirsin her şeyi, ancak konuşarak anlatamadım ben derdimi çoğu zaman. Sessizlik minvalinde gezinirken suskunluğa bırakıp, terk ettim çoğu kelimeyi. Suskunluğun en kısa konuşma aracı olduğunu bilirsen, bazı cümlelerdeki öznelerin;  geride bıraktığım sessiz kuyulardaki kelimelerde gizli olduğunu anlarsın.

(derin bir düşünce, gözleriyle duvara resim çizer gibi)

-Ben bir oradayım bir burada; bazen aşağıda, bazen yukarıda. Bazen bir cami avlusunda, çoğu zaman tren garı veya otogarda. Mekânsızlık nedir biliyor musun? Zaman denen kavramdan uzak,  her kaldırım kıyısında küçük bir iz bırakmak; istasyon caddesinin başından sonuna kadar 765 adımlık şiir yazmak gibi.

-Elbette bir geçmişi vardır herkesin. Beni belki de diğer insanlardan farklı kılan tek şey bu. Geçmiş insanların dönüp ardına baktığı bir fotoğraf karesinden ibaret. Benim içinse, hayatımın geleceğe dönük her neyi varsa geçmişte yaşadığım hatıraların tekdüze bir şekilde tekrar etmesinden ibaret. Ben hâlâ geçmişi yaşayanlardanım. Bugünler kalabalık, geçmişte ise bir ben; bir de…

(derin bir düşünce, bu sefer ki bir dehlizin içine atılan taşın dakikalar sonra gelen sesi gibi uzun)

-Kamyoncuydum ben, gezdim gördüm çoğu yeri. Okuduğum kitaplar insanlardan ibaret. Ben hiç kitap okumadım. Okumasını bilene, evrenin en büyük kütüphanesi şu bakıp da görülemeyen sokağın, ağacın, çiçeğin, insanın ardında.

-Karnın doyuyor mu senin? Neyin derdi ve tasası içerisindesin. (… ) caddesini biliyor musun nasıl da insan denen pudralanmış suretlerle dolu. Cebindeki para kadar kimlik sahibisin sen artık. Kafa kâğıdını soranlara, merkez bankası imzalı bir banknotun her hangi bir surette olanını göstermen yeterli. Benim bir kimliğim yok. İnsanlığımın vesikasını kaybettim fi tarihinde ya da ben yırtıp attım hatırlamıyorum.

Sandığa kilitlenmiş bir hazinenin varlığından emin ancak anahtarı bulamadan hazineyi kaybetme korkusuyla geçen her dakika.

Sevgilinin mührüyle millenmiş gözlerimiz başka gözlerin varlığından bihaber. Yeryüzünde bir Âdem olmalıydı ve sadece bir Havva. Geriye kalan her suret karanlık. Bu yüzden seçme hüviyeti olmaz sevenin. Çay da böyle bir şey olsa gerek başka bir şeyin tadına gerek bıraktırmayacak kadar özel, kıskanç ve başka tatlardan arındıkça varlığı daha da önemlileşen şey. Derin ve içten gelen bir gramofon cızıltıyla Orhan Baba sesi… Ah sevgili duysan belki kıskanırsın; “Ben bir tek çay bardağına bu kadar içten sarıldım.’’

-Orhan Baba yine döktürüyor.

-Dışarısı elbet soğuk ama insanlar çok daha soğuk, genç!

(anahtar deliğinden bir göz atmak)

‘’Sevdin mi abi’’

-Oralara girme…

 

Enes Can

 

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

#direnobninsk

Sonraki Yazı

Kitap Hediye Ediyoruz

İlgili Yazılar

  • 2

    Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    Evet, kurbağalara bakmaktan...
  • 2

    Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    Mektubunu aldım. Sevindim. Fakat hemen...
  • 3

    Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    Düzensiz bir çarşının kıyı bir...
  • 1

    Yakaza

    Sizden Gelenler
    Uykunun ya da uyanıklığın...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Kahraman Öldüğünde için hasna para
  • Kahraman Öldüğünde için H. G.
  • Mezar Saati için A.
  • Örümcek Adamın Bundan Haberi Var mı? için Padavra
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için can
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için A.b
  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup için #TTB
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi VII için Tahir Tarık
  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi için KöstekliSaatKösteği
  • ben bugün düşüyorum için Derya

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Distopyadan Ütopyaya

    Cüneyt Dal
    01.07.2022

  • Kahraman Öldüğünde

    Sizden Gelenler
    30.06.2022

  • Zihniyet ve Din

    EdebiFikir
    29.06.2022

  • Eski Bir Dosttan Gelen Mektup

    Tahir Tarık Balıkçı
    28.06.2022

  • Kısa Bir Anın Fotoğrafı Yahut Modern Babil Efsanesi

    Mehmet Erikli
    27.06.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 2

    Medfun Şiirler 1: Bilmez

    By Ali Söyler
    Bu ab u tâb kandan, meyhaneler de...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...