Yazılar:
  • Ah Kılıcı - II
  • İlk Taşı Kim Atsın?
  • O Belde
  • Nutellanâme
  • Balığın Karnı
  • Sorgulama Dosyası: Gökdelenler
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sokağın Nabzı
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Devrim
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sâdî Şirâzî
    • Sezai Karakoç
    • Sözlük
    • Vasiyetim
    • Yenilgi
    • 2119
    • 2050

Zaman, Mekân ve Şehir

Celal Kuru  |  20/03/2019  |  Kategori : Hikâye   |  Okunma:

1

Zaman

Saatine uzun uzun baktı. Dakikaları değil, saniyeleri değil, saliseleri sayıyor, avına odaklanmış bir kedi gibi pürdikkat saati seyrediyordu. Zaman mefhumunu yitirmek, güneşi batırmak, bugünü de elinden kaçırmak istemiyordu.

Aniden dalgınlaştı. “Bir aydır yüzünü göremedim” dedi. “Yani dört hafta, yani otuz gün, yani  yedi yüz yirmi saat, yani kırk üç bin iki yüz dakika, yirmi beş milyon dokuz bin iki yüz saniye oldu. Bir bilsen nasıl göresim geldi” diye kendisiyle monoloğunu sürdürürken, ayrıntılara boğuldukça mesafelerin açıldığını fark etti. Geçmişiyle olan rabıtası yüzünden yaşadığı ânın elinden kaçtığını ve güneşin battığını fark etmedi.

Mekân

Mağlubiyetin her rengini görmüş, her kokusunu duymuş, her tadını tatmış, pişmanlıklarından mütevellit kendisine olan öfkesini dindirememiş ve ismini “Pişmanlığın Oğlu” koymuştu.

Paranoyanın basamaklarını bir bir çıkıp zirveye tırmanmasına, çıldırmasına ramak kalmıştı. Kimseyle göz göze gelmemeye gayret ediyor, mütemadiyen başı önünde yürüyordu. Birine yüzünü dönse, selâm verse, konuşmaya başlasa, elini uzatsa, sanki birbirlerinin cehennemi olacaktı. Yirmi milyonu mütecaviz bir şehirde muhatabını bulamayıp konuşmayı unutmuş, bir ahraza dönüşmüştü.

Sevmekten ve sevilmekten umudunu kesip kendine karşı büyük bir devrim gerçekleştirdi. Kendini yetmiş metrekare bir eve hapsetti. Hafızasının yüklerinden kurtulmuş, hafiflemişti. Eşyalardan arınmış yeni bir mekânı vardı artık. Bu mekâna hayatını idame ettirebileceği şeylerden fazlasını sokmamaya ahdetti. Her şey yerli yerine konacaktı ama çirkinliğini kaldırıp koyacak bir yer bulamadı.

Şehir

Yüzünde kekeme bir hüzün vardı. İstediğini elde edememiş bir çocuktu sanki. Avazını otobüse salacak ve bütün yolcuların kulaklarına bir çığlık hediye edecekti. Otobüsün camından el sallarken, ardında bir kadını, bir şehri, milyonlarca umudu ve ruhunu bırakıyor, bir iskelet, bir et yığını olarak kendi şehrine dönüyordu.

Bir saattir yol arkadaşıydık. Tek kelâm etmemiştik. Bana dönüp tuhaf tuhaf baktı. Kayıtsızlığım onu kızdırmış olacaktı. Yarı öfkeli bir hâlde, “Şu şehirlerarası otobüsleri ve terminalleri yakmak istiyorum” dedi ve ekledi: “Çünkü onlar insanları ayırmakta çok mahirler.” Huzursuzlandım. “Evlât, kavuşmak tamamen senle alâkalı bir şey, sevgiliyle değil. Terminalleri, otobüsleri yakma isteğin de mâşuğa değil, kendine âşık olduğunu gösterir. Ben elli yıl bir köye gidip geldim de sevgili bir kez bile yüzüme bakmadı. Eğer bir insanı gerçekten seviyorsan onun yaşadığı şehri de seversin. O şehre ait olan şeyleri de. Hattâ sevgilinin yaşadığı şehirdeki bir sarhoşu bir abid, bir fahişeyi de edeb timsâli bir kadın olarak görürsün. Akşam haberlerden sonra hava durumunu seyrederken dikkat et. İlk sevgilinin şehrine mi bakıyorsun, ‘o üşüyor mudur?’ diye bir tedirginlik yaşıyor musun? Yoksa ilk olarak kendi yaşadığın şehre mi bakıyorsun? Al sana mihenk taşı, düşün taşın kararını sen var. Sevgiliye mi, kendini mi âşıksın?” dedim ve kitabımı alıp okumaya başladım. Bir daha yol boyunca hiç konuşmadık.

Celal Kuru

Tweet

1 Yorum

  1. Sıkılanoğullarından Can the Second 21.03.2019 16:45:17

    Son pişmanlığını da son an geldiğinde yaşayacağını hissediyordu ve o an ‘meğer her şeyi, tüm hayatı, yaşamayı yanlış anlamışım yıllarımı büyük bir körlük içinde o mağaradan çıkamadan o kapıdan içeri giremeden geçirmişim’ demekten çok korkuyordu. Bu en acı pişmanlık henüz yaşanmamış olsa da tüm pişmanlıkları geride bırakıyor ve kalbine katlanılamaz bir ağırlık veriyordu.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Yağmur Sonrası Tıkanan Rögar Kapaklı Dünya

Sonraki Yazı

serkeş âhlar ateşli hûlar

İlgili Yazılar

  • 2

    O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    Ben, abim, yani Rimbaud, ablam yani...
  • 5

    Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    “Kendisini (büyük bir) balık...
  • 3

    Gösteri Toplumu Tımarhanesi

    Enes Can
    Önceki bölümden:...
  • 3

    Çünkü Kötülük Gözlerden Bulaşır

    Şadiye Sare Kaplan
    İki gün önce çamurlu yağan...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • Ah Kılıcı – II için ca-hill
  • Ah Kılıcı – II için Yolcu
  • Ah Kılıcı – II için gizli örgüt
  • Ah Kılıcı – II için Dıngıl Osman Tezvaran
  • Ah Kılıcı – II için A.b
  • 15 Maddede Ali Emîrî Efendi için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Seçil
  • Ahmet Haşim: Müslüman Saati için Burak
  • Ankara Beni Bulsun! için serdar

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. İbrahim Orhun Kaplan
  11. Mehmet Emir
  12. Mehmet Erikli
  13. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  14. Mücahit Emin Türk
  15. Muhammed Furkan Kâhya
  16. Muhammet Emin Oyar
  17. Ömer Ertürk
  18. Ömer Can Coşkun
  19. Şadiye Sare Kaplan
  20. Sizden Gelenler
  21. Süleyman Mete
  22. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Ah Kılıcı – II

    EdebiFikir
    15.05.2022

  • İlk Taşı Kim Atsın?

    Sulhi Ceylan
    13.05.2022

  • O Belde

    Tahir Tarık Balıkçı
    12.05.2022

  • Nutellanâme

    Adem Suvağcı
    10.05.2022

  • Balığın Karnı

    Sizden Gelenler
    09.05.2022

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Devrim
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Genel
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sâdî Şirâzî
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sokağın Nabzı
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video
  • Yenilgi

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 24

    Kitap Ödüllü Absürt Test

    By EdebiFikir
    Yine bir absürt test ile...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...