
Ahlâk – Ömer Türker
Bu kitap, ahlâkın gücü ve işlevlerini önemli ölçüde hukuka ve siyasete bıraktığı modern dönemde ahlâk alanında bir krizle karşı karşıya olduğumuz kabulüyle yazılmıştır. Kriz hem modern dönemi inşa eden Batı düşüncesinde hem de Batı düşüncesinin şu veya bu açıdan etkisinde kalan diğer medeniyetlerde kendisini hissettirmektedir. Bugün ahlâkın fâili olarak insan, iyinin yitirildiği ve ahlâkın asli sorusunun unutulduğu bir bireysel ve toplumsal hayata mahkûm olmakla sınanmaktadır. Bu sebeple bu kitapta tanım, anlam ve eylem olarak iyiye ulaşmanın bir çerçevesi çıkarılmaktadır. Kitapta ahlâki farkındalık, tecrübe ve kararların oluşum süreci tartışılmaktadır. Bu anlamda kitap ahlâka yeni bir bakış getirmekte ve ahlâk için nesnel bir zemin oluşturmaktadır. Ahlâkiliğin sorgulandığı günümüz dünyasında bu nesnel zemin siyasetten iktisada, sanattan topluma tüm alanlarda kurucu bir rol oynayacaktır.

Roman Ne Anlatır – Mehmet Narlı
Edebiyat eleştirisi, 1980’li yıllardan itibaren, romanın kurgu ve yapı özelliklerine yönelmiş olsa da, Tanzimat’tan bu güne kadar, roman eleştirisinin asıl konusu, romanın ne anlattığıdır. Böyle olması da doğaldır; çünkü başlangıcından bugüne, romanımızın en belirgin özelliği, siyasal, sosyal, kültürel bir arka plana ve ortama bağlı olarak gelişmesidir. Bu kitap romanımızın bu temel özelliğine bağlı kalarak birbirine bağlı üç soruya cevap aramaktadır. Cumhuriyet’ten 2000’e, seksen yıllık Türk Romanı, neyi anlatır; niçin anlatır ve hangi siyasal sosyal kültürel soruları cevaplamaya çalışır.
Bu eserde siyasal, sosyal ve kültürel ortam ile roman ilişkisi üzerine yaklaşık 60 roman, tematik olarak tasnif edilmiştir.
Dîvânı Hîkmet – Hoca Ahmet Yesevî
Orta Asya derviş nazmı, bu coğrafyada İslam’ın yayılması ve sahih akidelerinin tahrip olmadan korunmasında önemli rol oynamıştır. Tam da bu sebeple bu edebiyata ait verimler, İslami kültürün doğuşu ve inkişafı araştırmaları için olmazsa olmaz kaynaklardır. Hoca Ahmet Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’i de hiç şüphesiz söz konusu bu edebiyatın en önemli metinlerinden biridir. Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum’un yaklaşık yirmi yıldır varlığından haberdar olduğu Dîvân-ı Hikmet’in Mısır Nüshası, istinsah tarihi ve müstensihi belli, eksiksiz ve şimdiye kadar bilinen en eski tarihli yazma nüshadır. Kırk dokuz hikmet ihtiva eden bu Mısır Nüshası’nda bilinen tüm yazma ve basma eserlerde bulunmayan, yeni gün yüzüne çıkmış on üç hikmet var.
Dîvân-ı Hikmet’in Mısır Nüshası’nı dünyanın farklı yerlerinde on el yazması ve yedi adet de basılmış nüsha ile karşılaştırarak büyük bir titizlikle hazırlayıp okurların istifadesine sunan Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Yesevîlik çalışmalarını merhum Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün bıraktığı yerden daha da ileriye taşıyor.

Raf Ömrü – A. Ali Ural
Kitaplardan başka bir yerde nefes alıp veremediğimiz zamanlar vardır, pencerelerin de bizi açamadığı. Gökle yer arasındaki mesafe o kadar daralmıştır ki çok geçmeden yaşadığımız dünyaya ait olmadığımız duygusu his olmaktan çıkıp yeryüzünün bütün koridorlarını çınlatan bir çığlığa dönüşür: “Ben buraya ait değilim!” Dünyanın görünmez parmaklıklarla çevrildiğini fark ettiğimiz, dudaklarımızın aczini kabul edip kelimelerinden vazgeçtiği anlar… İşte o büyük suskunlukta kütüphanemize doğru yürüyüşümüz, bir mabede yürüyüşümüze benzer şafak sökmeden. Ağırlık gitgide artmakta, yükümüzü hangi kitabın sırtına indireceğimize bir an önce karar vermemiz gerekmektedir. İsimlerini sırtlarına yazmaları boşuna değildir kitapların.
Raf Ömrü, A. Ali Ural’ın okuma serüveninden eşsiz bir kesit sunuyor. Dünya edebiyatından seçtiği kitaplarda Batı’nın kodlarını, insana ve tabiata bakışı üzerinden yorumlayarak birçok gizli alt metni açığa çıkarıyor.

Yusuf ile Züleyha – Dukaginzade Taşlıcalı Yahya Bey
Dukaginzade Taşlıcalı Yahya Bey, Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşamış ve hem asker hem de şair olması nedeniyle “sahib-i seyf ü kalem”, yani “kılıç ve kalem sahibi” olarak anılmış nadir şairlerimizdendir. Taşlıcalı’nın en ünlü eseri Yusuf ile Züleyha ise Şeyh Gâlib’in Hüsn ü Aşk’ı, Fuzulî’nin Leyla ve Mecnun’u ile birlikte anılabilecek kadar güçlü bir mesnevi kabul edilir. Yusuf ile Züleyha’nın bu baskısı, ünlü mesneviyi bir roman gibi okuma fırsatı veriyor. Nazımdan nesre ve günümüz Türkçesine aktarılan beyitler sayesinde, geçmişten, bütün tazeliğiyle gelen bir eser, bugünün okuruyla yeniden buluşuyor.
Son Yorumlar