Yazılar:
  • Revü Gülütü
  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti
  • Sırrı Fâş Eylemek
  • yekinen
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II
  • Batlamyus ve Bilimsel Gerçekler!
EdebiFikir logo
eylem bir kız ismi değildir!
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050
  • Anasayfa
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • İletişim
  • Kategoriler
    • Buz Gibi Ofsayt!
    • Deneme
    • Dergi
    • Edebifikir Haber Ajansı
    • Fikir
    • Günlük
    • Haber
    • Hatıra Saklama Ofisi
    • Haykırış
    • Hikâye
    • Hikmet
    • Karikatür
    • Mektup
    • Mısra Güzeli
    • Kitap
    • Nümayiş
    • Poetika
    • Portre
    • Söyleşi
    • Şiir
    • Sinema
    • Sorgulama
    • Video
  • Dosyalar
    • Cemil Meriç
    • İsmet Özel
    • Kitap Pusulası
    • Sezai Karakoç
    • Vasiyetim
    • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
    • Sözlük
    • 2119
    • 2050

Aklın Düşsel Labirenti

EdebiFikir  |  11/08/2020  |  Kategori : Kitap   |  Okunma:1.499

“Herhangi bir yaşam, istediği kadar uzun ve karmaşık olsun,
tek bir andan oluşur aslında; kişinin kim olduğunu keşfettiği andan.”

J. L. Borges

Gözlerimizi kapatıp yaşadıklarımızı hatırlamaya çalışırız bazen. Bazense yaşananlar, hiçbir çaba gerektirmeksizin kendini hatırlatır. Hatırladıklarımız içindeyse bazı anılar tanıdıktır. Bazı anılarsa öyle sisli yollardan geçerek zihnimizde var olmuştur ki yaşanıp yaşanmadıkları konusunda bizi şüpheye düşürür. Borges’in de dediği gibi, anlattıklarımızın ne kadarını yaşadık ne kadarını uydurduk bir süre sonra bilemez hale geliriz. Belki bu belleğimizin bize kurduğu bir başka tuzaktır.

Öykülerindeki sarsıcı fantastik öğelerle zihinlerimizdeki karmaşada kendi yolunu çizen Aykut Ertuğrul, Mayıs 2020 tarihinde yayımlanan Bellek ve Başka Tuzaklar isimli deneme kitabıyla, bize bu güçlü kurguların beslendiği mistik şehrin kapılarını aralıyor. Kitap, 23 farklı denemeden oluşuyor. Her bir denemede yazarın anılarına, zihin dünyasına, sevdiklerine, sevmediklerine, cevaplayamadığı yahut artık cevaplanmasına gerek duymadığı sorularına ve daha onlarca sırrına ortak oluyoruz. Okuma sırasında yazarla sohbet ediyormuş hissine kapılıp, yazara cevaplar verirken bulabiliyorsunuz kendinizi. O da boş durmayıp sohbetinize eşlik ediyor bir sonraki cümlede. “Peki ya bu da bir rüyaysa? Buraya kadar sorun yok. Peki ya uyanırsak?” diyor size, ikiniz de sessizliğe bürünüyorsunuz. Bilal abi “Artık iyi olmayacağım.” diyor. İkiniz de aynı anda: “İnsan neden ‘artık iyi olmamaya’ karar verir?” diyorsunuz. Okumaya devam ettiğinizde, bunaltıcı düşlerinden uyandığında kendini inatla insan olarak bulmaya devam eden tek kişinin siz olmaması, ruhunuzdaki Kafka’yı biraz rahatlatıyor. Ya da kızıl saçlı çocuğun elinden çekirdeklerini alan serseri tipli çocuklara beraber kızıp, çocuğun başını beraber okşarken bulabiliyorsunuz kendinizi.

Benim için Aykut Ertuğrul başlangıçların yazarıdır. Zamanın sonsuz devinimi içinde zihnimizin bize sakladığı o ilk anların kıymetini bize en sık hatırlatan yazarlardan biridir. “Başlangıçlar, ilk kıvılcım, ilk hareket sırra sarılıdır hep. Çünkü tanrısaldır. Hele de olay yeri ruhsa. Ruh öyledir. Bilirsiniz, usulca yanar; kişiler, olaylar, duygular usul usul beslerler ateşi ve asla ama asla önceden kestirilemeyecek bir noktada ateş önlenemez bir yangına dönüşür.” Bu yangını tanıyanlar bilir. Yakmak için herhangi bir çabaya girmediğimiz bu ateş, sönmek için de bizden izin istemeyecektir. Gerçi insanın zamanla yaşamında olan şeyleri, dünyayı sevmeye başladığını ve onlara alıştığını da söylüyor yazarımız. Tecrübe kazandıkça vicdanımızı rahatlatmanın yollarını öğrendiğimizden, sesini kıstığımız vicdanımızla masumiyeti nasıl hunharca katlettiğimizden dem vuruyor. Tanıdık ama bir o kadar duymayı ertelediğimiz bir aşk tanımıyla da omuzlarımızdaki ertelenmişliği silkeliyor. “İki kişinin özenle sakladığı, öyle ki neyi sakladığını kendilerinden bile sakladıkları bir yalan.” Tüm bu silkelenmelere rağmen hâlâ üzerindeki yorgunluk sanki yaratıldığı andan öleceği âna kadar onunla kalacakmış gibi hissedenlere ise Guaraniler’in sihirbaz hekimlerinden ilhamla bir cevap veriyor.

Her gün onlarca hikâyenin bir köşesine misafir oluyoruz. Bazılarında hikâye, yönünü değiştirmek için ağzımızdan çıkacak bir söze bakıyor. Bazılarında ise akışa müdahale ettiğimizi sansak da rolümüzü oynamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Burada asıl soru kendi hikâyemizin neresinde olduğumuz ve ne kadar tanıdığımız. Aykut Ertuğrul, insanın, başrolde olduğunu sanarak yaşadığı fakat aslında figüranı olduğu bir hikâyenin içinde, uçabileceğine inansa da kendini yaralı bir leylek gibi perişan halde toprağa yuvarlanmış bulacağından bahsediyor ve bir sonraki anısında ekliyor: “Acıdan korkarım. Çünkü acı her zaman terbiye etmez; bazen de kiracısı olduğu ruhu, başkalarının acılarına karşı körleşmeye çağırır… Kendi acımız tanıdık ve şefkate muhtaç, başkalarının acısı ise yabancıdır bize.” Kanatlarının acısını ruhunda hisseden bir leyleğin öğrenmesi gereken ilk şey belki de kendi hikâyesine merhamet etmesidir. Böylece kendi gökyüzünde uçmanın ruhunda yeni başlangıçlara kapı araladığını hissedebilir.

Dili yorucu yamaçlara sokmadan yahut sıkıcı vadilere uğratmadan, anlatısını kuvvetli betimlemeler ve öykülendirmelerle desteklendirebilmiş olması, yazarın aslında güçlü ve kendi yolunu bulmuş bir dile sahip olduğunu bize gösteriyor. Bu sebeptendir ki zevk veren bir sohbetin saatlerce sürse de sanki birkaç dakika sürmüş hissi vermesi gibi, kitap da bir solukta okunmuş oluyor. Size de çizilmiş onlarca satır, sayfa kenarlarına alınmış onlarca not, sohbetin verdiği keyif ve başka duygular kalıyor.

Yazarın belleğinden süzülüp bizim belleğimizdeki labirentin duvarlarında kendi hikâyesini arayan anılardan söz ediyoruz aslında. Kendini tanımlamaya çalışan ve aynı zamanda tamamlamaya çalışan yaşanmışlıklardan. Çünkü: “Son sözünü söylemek için bile insanın bir hikâyeye ihtiyacı vardır.”

Peki bizim hikayemiz neydi?

 

Halime Aydın

 

Tweet

Bir cevap yazın Cancel reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Yazı

Kırıla Kırıla Yürümeyi Ezberledim

Sonraki Yazı

“zübük” filmine dair bir tenkit

İlgili Yazılar

  • 1

    Konuşan Tarih 4

    Davut Bayraklı
    Yazarımız Davut Bayraklı'nın yeni...
  • 1

    Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya

    EdebiFikir
    Künye: Küreselleştikçe...
  • Rahime’nin Yüz Görümlüğüne Ağıt

    EdebiFikir
    Bahadır Dadak’ın “Rahime’nin...
  • 4

    Kitap ile E-kitap Arasındaki Farklar

    EdebiFikir
    1. Kitabın bir bedeni vardır ve bu...
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram

Son Yorumlar

  • En Sevdiğimiz Kitap İsimleri için Ambrosia
  • Sırrı Fâş Eylemek için Nagehan
  • Revü Gülütü için Nesnâs
  • Revü Gülütü için Yarı donuk hevesimi ellerine veriyorum
  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II için Kardeş
  • Sırrı Fâş Eylemek için Meclis-i Mebusan
  • Bir Başka Açıdan “Yedinci Gün” için zeynep
  • yekinen için m. fatih
  • Kütüphanemizde duran ama okumadığımız kitaplar bize ne öğretir? – 5 için kütüphanesinden uzak üniversiteli
  • yekinen için Meclis-i Şuara

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • Suyum Unum Buğdayım
  • Ölüm Risalesi
  • “İyi de çocuk pencereden de düşebilir!”
  • Herkese Selam Sana Hasret
  • Genç Werther’in Acıları

Yazarlar

  1. Abdullah Karaca
  2. Adem Suvağcı
  3. Bahadır Dadak
  4. Bilal Can
  5. Celal Kuru
  6. Cüneyt Dal
  7. Davut Bayraklı
  8. Feyyaz Kandemir
  9. İbrahim Halil Aslan
  10. Mehmet Erikli
  11. Mehmet Raşit Küçükkürtül
  12. Mücahit Emin Türk
  13. Muhammed Furkan Kâhya
  14. Muhammet Emin Oyar
  15. Ömer Ertürk
  16. Ömer Can Coşkun
  17. Sizden Gelenler
  18. Süleyman Mete
  19. Sulhi Ceylan

Son Eklenenler

  • Revü Gülütü

    Sizden Gelenler
    16.01.2021

  • Bilgi ve Düşünce Faaliyeti

    Salih Mirzabeyoğlu
    15.01.2021

  • Sırrı Fâş Eylemek

    Sulhi Ceylan
    14.01.2021

  • yekinen

    Feyyaz Kandemir
    13.01.2021

  • Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi II

    Bilal Can
    12.01.2021

Çok Okunanlar

  • Ayrılık Sevdaya Dahil
  • Doğruluk ve Gerçeklik
  • Türkçe Sözlükleri
  • Racon
  • Sen de Yaz
  • Derin Yapılanma
  • Poetika Kelimesinin Tanımı ve Mahiyeti
  • Niçin Sevdiniz?
  • İletişim
  • Suyum Unum Buğdayım

Kategoriler

  • 2050
  • 2119
  • Buz Gibi Ofsayt!
  • Cemil Meriç
  • Darbe Gecesi Ne Yaptınız?
  • Deneme
  • Dergi
  • Dosyalar
  • Edebifikir Haber Ajansı
  • Fikir
  • Günlük
  • Haber
  • Hatıra Saklama Ofisi
  • Haykırış
  • Hikâye
  • Hikmet
  • İsmet Özel
  • Karikatür
  • Kitap
  • Kitap Pusulası
  • Mektup
  • Mısra Güzeli
  • Nümayiş
  • Orada Neler Oluyor?
  • Poetika
  • Portre
  • Sezai Karakoç
  • Şiir
  • Sinema
  • Sorgulama
  • Söyleşi
  • Sözlük
  • Vasiyetim
  • Video

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Derin Yapılanma
  • Dosyalar
  • İletişim
  • Racon
  • Sen de Yaz

Seçmeler

  • 301. Sayı

    By EdebiFikir
    Yedi İklim Nisan sayısıyla kültür,...
  • Anasayfa
  • İletişim
Copyright 2017 - Tüm hakları Edebifikir.com'a aittir...