Aşk

1) ‘Aşk’ ile ‘sevgi’ kavramlarının ayrı sözlerle ifadesi, mahdut sayıda dile nasip olmuş bir zenginliktir. Türkçe de bunlardan biridir. İkisi arasındaki ayırımı, sözgelişi, İngilizce, ancak fiilde -’to like’ (sevmek) ile ‘to love’ (aşık olmak)- yapabiliyor.

2) Tutku içeriği en yoğun ve şiddetli sevgi türü aşktır. O, kadın-erkek cinsiyet zıtlığının yarattığı gerilimli duygu durumudur. Cinsiyet zıtlığının yarattığı gerilimden kaynaklanıp basamak basamak diğer zıtlıklara uzanan bir karşıtlıktan doğan ayrılığın ızdırâbını aşmak amacıyla kavuşma, erişme, ulaşma arzusu ile ihtirâsıdır. Cinsiyet zıtlığı evresindeki aşka Eflâtun, erôs, en üst aşamayaysa, ‘Tanrı âşığı’, ‘Tanrı dostu’ ile ‘Tanrının dostu’, ‘velî’ anlamında filotheos demiştir. Tanrının dostluğuna yücelmek arzusunda olan, Onun Hikmetine râm olmalıdır. İşte ‘Hikmet aşığı’nı, ‘Hikmet dostu’nu Samoslu Pithagoras’ın (570-496) izinden yürüyen Eflâtun filosofos diye anmıştır.

3) Çok sıkı, kuvvetli ve karşılık beklemeyecek derecede kudretli bir duygu câzibesini ifade eden ‘aşk’la bağlanmış iki varolan, birbirinin ‘aşığ’ıdır. (Y filos). Aşkın verimi hâlis, katışıksız dostluktur. Bu da ancak kadın ile erkek, bilâhare kul-Tanrı ilişkisinde kendi izhâr eder. Kadın-erkek ile kul-Tanrı ilişkileri dışındaki bağlanmalarda aşk, artık, mecâz anlamında kullanılır: Yurt, millet, doğa, görev, davâ aşkı gibi. Aşk-dostluk ilişkisinde tanık olunan karşılıksız kendini verme, özünden vazgeçme durumuna ‘fedâkârlık’ denir. Duygular arasında soyluluk basamaklanmasından bahsolunabilir. Bunun en üst mertebesiyse, ‘aşk’tır. Yakından bağlantılı olduğu öteki duygular, ‘dostluk’ ile ‘fedâkârlık’tır. ‘Aşk’ın yanısıra, daha düşük dozda dahî olsa, ‘sevgi’nin ‘şerkat’ ile ‘muhabbet’ türlerinde de ‘fedâkârlık’ ortaya çıkar.

4) Aşktan farklı olarak ‘şefkat’ ile ‘muhabbet’ duyguları cinsiyet yahut kul-Tanrı varlık zıtlığının doğurduğu tutkulu bağlanışa doğrudan doğruya dayanmazlar. Şefkat dendiğinde ilk akla gelen annenin evlâdına yönelik duygu durumudur. ‘Muhabbet’se, olağan düzlemdeki genelgeçer tutkusuz ve çilesiz dostluk duygusudur. Bu, hem karşıt olanlarda hem de aynı cinsiyete, ayrıca farklı yaş ile meslek kümelerine mensup kimseler arasında görülür.

5) ‘Aşk’ çeker, cezbeder, zıddı, ‘nefret’se, iter. Nitekim, Isaac Newton, genel çekim yasasını vazedişine değin fizikte çekme/cezbetme ile itme olayları bu şekilde izâh olunmuşlardır. Sözgelişi Aristoteles’in açıklamasına göre, tabiatları icâbı, olayların, birbirlerini cezbetme ile itme özellikleri vardır. Sevişenler, birbirlerini çeker; sevişmeyenlerse, itişirler. Doğanın genelinde geçerli olan insanlar için de öyledir.

6) Kadın-erkek ilişkisi kaynaklı olmakla birlikte, aşk, sevişmeden farklı olarak artık doğrudan doğruya dirim-evrim (Fr bio-evolutionaire) arkaplanına yaslanmaz; onu aşar. Aşk, irâdeye dayanır. Ama, tutku, yerine göre de çile, olağan insan irâdesini örtebilir. ‘Aşkın’dır. ‘Beşer’den farklı olarak ‘insan’ın ‘aşkınlığ’ına uygun düşen tek duyuş, biricik duygu durumu ‘aşk’tır. Bundan dolayı, tasavvuf, şiir, musîkî, davâ uğruna mücâdele ve icâbında canını fedâ etme çeşidinden bütün üstün insan verimleri aşktan esinlenerek ortaya koyulmuşlardır.

7) Genel yapısı ile mânâsının incelenişinde ‘aşkın hakîkat’ durumunu göstermesine, bundan dolayı ise metafizik çerçevede mütâlea olunmasına mukâbil, duygu hâli olması bakımından da aşk, insana ‘içkin’ bir gerçekliktir. İnsanda içkince tezâhür ettiği yere ‘gönül’ denmiştir. Dışındakilerle kurduğu münâsebetlerde insanın içkinliğinde kendini duyuran aşk, ahlâkın konusunu teşkil eder.

Şaban Teoman Duralı

Kaynak: Kutadgubilig Türkcenin Felsefe-Bilim Sözlüğü, Dergâh Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2013, s: 153, 154.

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Aşk'a Kabil Dil. , 02/03/2017

    Aşka kâbil dil mi yok şehr içre yâ dilber mı yok
    Mest yok meclisde bilmem mey mi yok sâgar mı yok

    Gonca-i dil açılıp hâtır nice şâd olmaya
    Bâğda güller mi yok gülşende bülbüller mi yok

    Görmeziz bir dil ki tûtî gibi güftâr eyleye
    Söyledir mi yok cihânda bilmezin söyler mi yok

    Sengden dil kem mi yâ seng-i siyâhı la’l eder
    Afitâb-i feyz-bahşâ-yı bülend-ahter mi yok

    Niçin ebkâr-i ma’ânî beslemez erbâb-i nazm
    Yoksa Yahyâ gibi üstâd-i sühan-perver mi yok

    -Şeyhülislam Yahya Efendi-

    (Acizane bendeniz derim Hayati İnanç’tan dinleyin. https://m.youtube.com/watch?v=Ym_UOidrAJc
    )

  • MEKTUP , 02/03/2017

    İnsanın içkinliğinde kendini duyuran/doyuran aşk..

    Bunu sevdim..
    Aşk Ola..

Aşk'a Kabil Dil. için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir